BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
25 Kasım 2012
ÖĞRETMENLER GÜNÜ ÖYLE Mİ
Öğrenme ve öğretmeye çok önem veren bir gelenekten geliyoruz. Cahilliğe karanlık ve ölüm diyen bir dinimiz mevcut. "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" (Hz. Ali r.a) sözünü benliğimize sindirmişiz. Kısaca, okumak ve öğrenmenin ekmek ve su kadar ihtiyaç olduğunu bilen bir topluluğuz. Hem maddi, hem de manevi dünyamızın zenginliği buna bağlı.
Eğitimin merkezinde "öğretmen" var. Öğretmen için bir gün tahsis etmek sembolik kalıyor. Çünkü, "öğrenme" eylemi devamlılık gerektiriyor. "Beşikten mezara kadar..."
UNESCO, 1966'da öğretmenlere bir gün tahsisini görüştü. 5 Ekim, UNESCO'nun tavsiyesi üzerine 1994'ten bu yana pek çok ülkede "öğretmenler günü" olarak kutlanıyor. Bizde kutlamalar 1981'de başladı. Gazi Mustafa Kemal'in 24 Kasım 1928'de Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gün esas alınarak 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak belirlendi. 12 Eylül darbesini yapanlar, Mustafa Kemal'i daha çok gündemde tutabilmek için "Başöğretmen Atatürk" sloganıyla böyle bir gün başlattılar.
31 senedir, 24 Kasımlarda eğitimin temeldeki problemlerinden söz edilmedi. Belirledikleri muhteva dışında, eğitimin içeriği konuşulmadı. Öğretmenlerin durumlarının iyileştirilmesi, özlük hakları, maaş ve ders ücretleri, başarılı öğretmenlerin ödüllendirilmesi gibi daha çok 2. derecedeki konular gündeme geldi. "Canım öğretmenim!", dünyanın en güzel çiçekleri!", "sevgili öğretmenim!" gibi sloganlarla öğretmenlerin duygu dünyasına hitap edilerek onların gönülleri alınmaya çalışıldı.
Peki, bu yapılanlar eğitimin problemlerini çözer mi? 24 Kasımlarda, bire bir eğitimin uygulayıcısı olan öğretmenlerden, "daha iyi bir eğitim" konusundaki görüşleri alınması gerekmez mi?
TEMEL SORUN İÇERİKLE İLGİLİ
Eğitimin temel sorunu içerikle ilgilidir. Yani okutulacak konularla. Kurumun adını "milli" koymakla eğitim "milli" olmuyor. Lozan'ın gizli maddelerinin içinde Türkiye'nin İslam'dan uzaklaştırılması var. 1920'li yıllarda, eğitimimize yön vermek üzere Yahudi asıllı ABD'li John Dewey Türkiye'ye davet edilerek rapor hazırlatılmıştır. Dewey'in hazırladığı raporla ilgili şu sözü önemlidir: "Bu program kırk yıl uygulanırsa Türkler kökünü kaybeder."
Türkiye Milli Eğitimi, büyük oranda John Dewey'in programı esas alınarak bugünlere gelmiştir.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü "Yazarlar Okullarda" projesi kapsamında Kayaşehir Anadolu Lisesi ve Başakşehir Atatürk Anadolu Lisesi'nde öğrencilere Nilüfer Kuyaş'ın "Adadaki Ev" kitabını dağıttı. Kitapta, nikah ve bekaretin önemsizliği anlatılıp eşcinsellik övülüyor, zina teşvik ediliyor, manevi değerlerimiz hiçe sayılıyor." (13. 2. 2011 tarihli basın) Başka bazı illerde de yaşanan benzeri skandallar, eğitimimizin yabancılaştırılması ve Batılılaştırılmasından başka hangi anlama gelir?
İlköğretim 8. Sınıf Türkçe Çalışma Kitabı'nda ilk ders Yunan tanrısı Zeus'u tanıtan "Meraklı Pandora ve Konuşan Sandık" hikayesiyle başlıyor. Taze dimağlara haber tanrısı Hermes ve tanrılar tanrısı olarak tanıtılan Zeus öğretisi yerleştiriliyor. Çocukların zihinsel gelişimi için Yunan Mitolojisi'nden başka örnek bulamadınız mı?
Türkiye Milli Eğitimi'nin Batı kültürüne göre şekillendirilmesine öğretmenlerden büyük tepki var. ÖĞDER Kayseri Şube Başkanı Halil İbrahim Kabak eğitimdeki yabancılaşmaya şöyle tepki gösterdi: "Ta'lim ve Terbiye konusunda bir değişikliğe gidilmedi. Eğitim sistemimizde hala Batıcılığın hakim olduğu görülüyor. AB kıstasları istikametinde Batılıların istediği gibi bir nesil yetiştirme hedefinden dönülmedi. Milli Eğitim siyasetimize hakim olan Batıcılık zihniyetinden vazgeçilmeli." (4. 11. 2012)
ZİHNİYET DEVRİMİ GEREKLİ
Eğitimin pek çok problemi var. Eğitim sisteminden memnun olduğunu söyleyen bir Allah'ın kuluna rastlamadım. Yerlilik ve millilik muhtevası kazandırılmadıkça, eğitimin problemleri artarak devam edecektir. Eğitimimiz "bize göre" olmalıdır. Bugünkü anlayışla, neredeyse öğrencilerin geleceğinin belirlendiği sınavları bile şaibesiz olarak yapamaz duruma geldik.
EĞİTİM BİR SEN, 27. 11. 2011'de basına yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Şurası Kararları'nın uygulanmasını talep etmiş, "Eğitimde zihniyet devrimine ihtiyaç var" demişti.
EĞİTİM BİR SEN son yapılan 23. Başkanlar Kurulu Toplantısı'nda, "öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımlar" gerekçesiyle 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliklerine katılmama kararı aldı. Genel Sekreter Ahmet Özer'in yaptığı açıklamada "Bu yaklaşımlar bertaraf edilinceye kadar, kararın geçerli olduğu" belirtildi.
AKP Hükümeti Milli Eğitim'de 4 bakanla çalıştı. Bunların ikisi hukukçu, biri akademisyen, sonuncusu da işletmeci. Bire bir eğitimin içinden gelmeyenlerin direksiyonun başında olması, eğitimdeki problemlerin çözümünü zorlaştırıyor mu dersiniz?
Yeni bakan, öğretmenleri hizaya getirmek adına, veli ve öğrenciler için "Alo şikayet!" hattı kurdurdu. Bu yüzden Nisan ayında bazı öğretmenler saldırıya uğradı. Bunu protesto için pek çok okulda öğretmenler 30. 4. 2012 günü 1. derse girmediler.
Eğitimin problemlerini polisiye tedbirlerle çözmeye kalkışmak eğitimcilik midir? Şimdi, öğrenci ve veliyi üzerine saldığınız öğretmenlerin mi gününü kutlayacaksınız?
Batılılaşma ve yabancılaşmayı yerleştirme görevi verdiğiniz öğretmenin mi gününü kutlayacaksınız?
ÖĞDER'in 6. 2. 2010 günü Ankara'da düzenlediği Ahde Vefa Gecesi'nde konuşan Milli Görüş Lideri Necmeddin Erbakan eğitimle ilgili şunları söylemişti: "Bugünkü Maarif sistemi Batı taklitçisidir. Batı Medeniyeti'ni kendi medeniyetimizden üstün görmektedir. Temizlik nedir bilmeyen Batı'nın neyini taklit ediyoruz. Irkçı Emperyalizm faiz ve haksız vergilerle 6 milyarı sömürüyor. Böyle bir dünyada yaşadığımız niçin çocuklarımıza öğretilmiyor? Batı taklitçisi fikirlerle çocuklarımızın beyni yıkanıyor."
ŞAKİR TARIM MİLLİ GAZETE YAZARI
Eğitimin merkezinde "öğretmen" var. Öğretmen için bir gün tahsis etmek sembolik kalıyor. Çünkü, "öğrenme" eylemi devamlılık gerektiriyor. "Beşikten mezara kadar..."
UNESCO, 1966'da öğretmenlere bir gün tahsisini görüştü. 5 Ekim, UNESCO'nun tavsiyesi üzerine 1994'ten bu yana pek çok ülkede "öğretmenler günü" olarak kutlanıyor. Bizde kutlamalar 1981'de başladı. Gazi Mustafa Kemal'in 24 Kasım 1928'de Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gün esas alınarak 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak belirlendi. 12 Eylül darbesini yapanlar, Mustafa Kemal'i daha çok gündemde tutabilmek için "Başöğretmen Atatürk" sloganıyla böyle bir gün başlattılar.
31 senedir, 24 Kasımlarda eğitimin temeldeki problemlerinden söz edilmedi. Belirledikleri muhteva dışında, eğitimin içeriği konuşulmadı. Öğretmenlerin durumlarının iyileştirilmesi, özlük hakları, maaş ve ders ücretleri, başarılı öğretmenlerin ödüllendirilmesi gibi daha çok 2. derecedeki konular gündeme geldi. "Canım öğretmenim!", dünyanın en güzel çiçekleri!", "sevgili öğretmenim!" gibi sloganlarla öğretmenlerin duygu dünyasına hitap edilerek onların gönülleri alınmaya çalışıldı.
Peki, bu yapılanlar eğitimin problemlerini çözer mi? 24 Kasımlarda, bire bir eğitimin uygulayıcısı olan öğretmenlerden, "daha iyi bir eğitim" konusundaki görüşleri alınması gerekmez mi?
TEMEL SORUN İÇERİKLE İLGİLİ
Eğitimin temel sorunu içerikle ilgilidir. Yani okutulacak konularla. Kurumun adını "milli" koymakla eğitim "milli" olmuyor. Lozan'ın gizli maddelerinin içinde Türkiye'nin İslam'dan uzaklaştırılması var. 1920'li yıllarda, eğitimimize yön vermek üzere Yahudi asıllı ABD'li John Dewey Türkiye'ye davet edilerek rapor hazırlatılmıştır. Dewey'in hazırladığı raporla ilgili şu sözü önemlidir: "Bu program kırk yıl uygulanırsa Türkler kökünü kaybeder."
Türkiye Milli Eğitimi, büyük oranda John Dewey'in programı esas alınarak bugünlere gelmiştir.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü "Yazarlar Okullarda" projesi kapsamında Kayaşehir Anadolu Lisesi ve Başakşehir Atatürk Anadolu Lisesi'nde öğrencilere Nilüfer Kuyaş'ın "Adadaki Ev" kitabını dağıttı. Kitapta, nikah ve bekaretin önemsizliği anlatılıp eşcinsellik övülüyor, zina teşvik ediliyor, manevi değerlerimiz hiçe sayılıyor." (13. 2. 2011 tarihli basın) Başka bazı illerde de yaşanan benzeri skandallar, eğitimimizin yabancılaştırılması ve Batılılaştırılmasından başka hangi anlama gelir?
İlköğretim 8. Sınıf Türkçe Çalışma Kitabı'nda ilk ders Yunan tanrısı Zeus'u tanıtan "Meraklı Pandora ve Konuşan Sandık" hikayesiyle başlıyor. Taze dimağlara haber tanrısı Hermes ve tanrılar tanrısı olarak tanıtılan Zeus öğretisi yerleştiriliyor. Çocukların zihinsel gelişimi için Yunan Mitolojisi'nden başka örnek bulamadınız mı?
Türkiye Milli Eğitimi'nin Batı kültürüne göre şekillendirilmesine öğretmenlerden büyük tepki var. ÖĞDER Kayseri Şube Başkanı Halil İbrahim Kabak eğitimdeki yabancılaşmaya şöyle tepki gösterdi: "Ta'lim ve Terbiye konusunda bir değişikliğe gidilmedi. Eğitim sistemimizde hala Batıcılığın hakim olduğu görülüyor. AB kıstasları istikametinde Batılıların istediği gibi bir nesil yetiştirme hedefinden dönülmedi. Milli Eğitim siyasetimize hakim olan Batıcılık zihniyetinden vazgeçilmeli." (4. 11. 2012)
ZİHNİYET DEVRİMİ GEREKLİ
Eğitimin pek çok problemi var. Eğitim sisteminden memnun olduğunu söyleyen bir Allah'ın kuluna rastlamadım. Yerlilik ve millilik muhtevası kazandırılmadıkça, eğitimin problemleri artarak devam edecektir. Eğitimimiz "bize göre" olmalıdır. Bugünkü anlayışla, neredeyse öğrencilerin geleceğinin belirlendiği sınavları bile şaibesiz olarak yapamaz duruma geldik.
EĞİTİM BİR SEN, 27. 11. 2011'de basına yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Şurası Kararları'nın uygulanmasını talep etmiş, "Eğitimde zihniyet devrimine ihtiyaç var" demişti.
EĞİTİM BİR SEN son yapılan 23. Başkanlar Kurulu Toplantısı'nda, "öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımlar" gerekçesiyle 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliklerine katılmama kararı aldı. Genel Sekreter Ahmet Özer'in yaptığı açıklamada "Bu yaklaşımlar bertaraf edilinceye kadar, kararın geçerli olduğu" belirtildi.
AKP Hükümeti Milli Eğitim'de 4 bakanla çalıştı. Bunların ikisi hukukçu, biri akademisyen, sonuncusu da işletmeci. Bire bir eğitimin içinden gelmeyenlerin direksiyonun başında olması, eğitimdeki problemlerin çözümünü zorlaştırıyor mu dersiniz?
Yeni bakan, öğretmenleri hizaya getirmek adına, veli ve öğrenciler için "Alo şikayet!" hattı kurdurdu. Bu yüzden Nisan ayında bazı öğretmenler saldırıya uğradı. Bunu protesto için pek çok okulda öğretmenler 30. 4. 2012 günü 1. derse girmediler.
Eğitimin problemlerini polisiye tedbirlerle çözmeye kalkışmak eğitimcilik midir? Şimdi, öğrenci ve veliyi üzerine saldığınız öğretmenlerin mi gününü kutlayacaksınız?
Batılılaşma ve yabancılaşmayı yerleştirme görevi verdiğiniz öğretmenin mi gününü kutlayacaksınız?
ÖĞDER'in 6. 2. 2010 günü Ankara'da düzenlediği Ahde Vefa Gecesi'nde konuşan Milli Görüş Lideri Necmeddin Erbakan eğitimle ilgili şunları söylemişti: "Bugünkü Maarif sistemi Batı taklitçisidir. Batı Medeniyeti'ni kendi medeniyetimizden üstün görmektedir. Temizlik nedir bilmeyen Batı'nın neyini taklit ediyoruz. Irkçı Emperyalizm faiz ve haksız vergilerle 6 milyarı sömürüyor. Böyle bir dünyada yaşadığımız niçin çocuklarımıza öğretilmiyor? Batı taklitçisi fikirlerle çocuklarımızın beyni yıkanıyor."
ŞAKİR TARIM MİLLİ GAZETE YAZARI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder