BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

29 Kasım 2011

Erzurum'a Yeni Otobüs Terminali

Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Kuzey Çevre Yolu kenarında yaptıracağı şehirler arası otobüs terminali için hafriyat çalışmaları başladı.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Kuzey Çevre Yolu kenarında yaptıracağı şehirler arası otobüs terminali için hafriyat çalışmaları başladı. MNG Holding'in mevcut otobüs terminalinin yerine kent otel, rezidans AVM kuracak olması nedeniyle, terminalin yeri de havalimanı güzergahındaki BİM Lojistik Merkez Deposu'nun kuzeyine kurulacak.
Büyükşehir Belediyesi'nin eski terminal yerinin yer tespiti, tapu devri ve zemin etüt işlemlerinin ardından hafriyat alım çalışmalarını başlattı. Kuzey Çevre Yolu üzerindeki yeni terminalin temelinin ise 2012 yılının nisan ayında atılacağı belirtildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, yeni terminalin Erzurum’a yakışır nitelikte ve modern bir görünüme sahip olacağını söyledi. Yeni şehirlerarası otobüs terminalindeki çalışmaların aralıksız sürdürüldüğünü belirten Küçükler, "Yüklenici firma yer tesliminin hemen ardından hafriyat ve temel kazım çalışmalarını başlattı. Otogar projemiz çok kısa bir süre içerisinde tamamlanacak ve Erzurum’un ulaşım vizyonunu tamamen değiştirecek.” dedi. Erzurum’da uzun yıllardır kullanılan mevcut otogarın, ihtiyaca cevap veremez hale geldiğinin de altını çizen Küçükler, şunları dile getirdi: "Mevcut otobüs terminali Erzurum'a yakışmıyor ve standartların altında. Yeni şehirler arası otobüs terminali hizmete açıldığında Erzurum’un modern görünümüne görsel zenginlik kazandıracak."
Yolcuların her türlü ihtiyacı düşünülerek tasarlanan projenin, Erzurum’da ulaşım hizmetleri sektörüne yeni ve çağdaş bir vizyon kazandıracağını da vurgulayan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, 55 dönümlük arazi üzerinde inşa edilecek olan yeni şehirler arası otobüs terminalinin, yolcu peronlarından sosyal donatılarına, araç bakım istasyonlarından otoparkına varıncaya kadar çeşitli niteliklere sahip olacağını belirtti. Yapımı kısa sürede tamamlanarak şehrin hizmetine sunulacak olan terminalin, Erzurum’a kazandırılacak olan 210 milyon dolarlık MNG yatırımı için ön adım olacağını hatırlatan Başkan Küçükler, “Şehirler arası otobüs terminalinin yapımı tamamlanır tamamlanmaz, mevcut otogarı yıkacak ve İkiz Kuleler Projesi için düğmeye basacağız. Çünkü söz konusu proje, mevcut otogarın bulunduğu Terminal Caddesi bölgesinde hayata geçirilecek.” şeklinde konuştu. CİHAN

28 Kasım 2011

İŞTE GELDİK GİDİYORUZ

Bir çiviyi çakar gibi
Vura vura günlere
Dört nala gidiyoruz
Bizi bekleyen yere
Halimize şükran mı isyan mı etmeli
Bütün ömür bir rüyaysa uyanıp kalkmamalımı
İşte geldik gidiyoruz
Bilinmez bir diyara

Eskiden karpuz idik şimdi döndük biz hıyara
Bir ayvayı dişler gibi
Isır ısır ömrümüzü
Bir girdapta dönüyoruz
Yaşamadan günümüzü
Deli gibi kutluyoruz yılbaşı doğum günümüzü
Doğumada ölümede
Çiçekler yolluyoruz

Cem KARACA

26 Kasım 2011

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

Köyümüz sakinlerinden İbrahim HARS 25 Kasım 2011'de  rahmetli oldu.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin.
Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.

25 Kasım 2011

Mukaddes Göç

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
MUKADDES GÖÇ:
Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam Kâinat’ın en güzeli Hazreti. Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Selem) e olsun.
İslam tarihinde, Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’ in 622 yılında Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç etmesine Hicret denilir. Hicret,terk etmek, ayrılmak, bir yeri terk ederek başka bir yere göç etmek anlamına gelir.
Hicret, İslam inkılâbının bir dönüm noktasıdır. Hicret’e kadar geçen dönem zulum ve işkence altında yaşanan eşi görülmemiş bir sabır ve metanet devresidir.
Hicret, bu sabır ve metanetin İslam’ın kutsal değerlerine olumsuz etkilerden başka bir şey getirmeyeceğinin anlaşılması ve Cenab-ı Hakk’ın (c.c) izniyle gerçekleşmiştir.
Hicret, basit bir göç hadisesi değil, İslamı kurtarma taktiği ve onu daha geniş kitlelere yaymaktır.
Hicretin İslam tarihinde yeri büyüktür. Herkes bu fazilete sahip olma arzusunu içinde taşımıştır. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretin sadeceMekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç eden mü’minlere bağlı bir fazilet olarak kalması, daha sonraki insanların da bundan nasiplenmesi için Hicret’i önemli bir İslami kavram olarak değerlendirmiş ve şöyle buyurmuştur:
Gerçek muhacir, Allah’ın (Celle Celalühü) yasakladığı şeylerden kaçınan, onları terk eden kimsedir.”
Hicret, putlardan kaçmak, zulümden nura koşmak, şirkten ve küfürden güzele koşmak, küfre karşı meydan okumaktır. Ayrıca hicret, Peygamber Efendimizin (s.a.v.)Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç etmesinin yılbaşıdır.
Hicret 2-dir 1- kötülüklerden hicret, 2- Allah Resulü’ne (s.a.v.)” e hicret.
Hicret, putlardan Allah’a (c.c.) koşmaktır. Bir kaya sarmaşığının kayayı delip ışığa çıkmasıdır hicret.
Sultanlar Sultanı (.s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’de İslam dinini yaymaya başladıktan sonra,
Müminlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Bu gelişmeye tahammül edemeyen Mekke müşrikleri kölelerin, cariyelerin ve kimsesiz Müslümanların üzerlerindeki baskılarını daha da artırıyorlardı. Tarihin bir daha kaydedemeyeceği akla ve hayale gelmeyen elleriyle ve dilleriyle, zulmün en büyüğünü, işkencelerin en şiddetlisini yapmaktan çekinmiyorlardı. Bu artık dayanılmaz bir hal almıştı.
Bunun üzerine Müslümanlar, Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek Medine-i Münevvere’ye hicret etmek istediklerini söylediler. Güzeller güzeli (s.a.v.) de müsade ettiler.Muharrem ayında, gizli gizli, Mukaddes göç başladı. İlk hicret eden sahabe Hazreti Ebu Seleme (radiyallahu anh..).dır.
Müslümanlar, Allah (c.c.) için, Allah (c.c.) dinini yaşayabilmek için, evlerini, mallarını, her şeylerini geride bırakarak doğup büyüdükleri. Çok sevdikleri kutsal belde’den hicretediyorlardı. Dav’a büyüktü. Dav’a İslam’ın Hâkim olma davasıydı. Bu dav’a için can da canan da, mal da mülkte terk edilirdi. Sahabeyi kiram (r.a.) efendilerimiz bunu en güzel şekilde yaptılar.
Medine-i Münevvere’ye Herkes hicret etmiş, Medine-i Münevvere’deki Müslümanlar (ensar) ve Mekke-i Mükerreme’den hicret eden (muhacirler) sabırsızlıkla Güzeller güzeli (s.a.v.) bekliyorlardı
Nihayet Fahri Kâinat (s.a.v.) Hz. Ebubekir (r.a.) ile birlikte yorucu bir yolculuktan sonra Medine-i Münevvere’ye girerken sevinç ve gözyaşları içerisinde karşılandılar. Artık sıkıntılı günler geride kalarak huzur ve mutlu bir hayat başlamıştı. Allah (c.c.) dini İslam Medine-i Münevvere’de gelişecek, güçlenecek devlet olacak ve oradan da bütün dünyaya yayılacaktı. Vede hızla yayılmaya başladı.
52 maddelik İlk “İslam anayasası” hicretten sonra düzenlenmiştir. Müslümanlar arasında, İslam kardeşliği hicretten sonra olmuştur. “Kuba ve Mescid-i Nebevi”gibi cemaatleşmenin ruhu olan ilk İslam mabetleri hicretle kurulmuştur.”Suffe” adı verilen ilk İslam mektebi hicretten sonra açılmıştır.
Onun için hicret, yüce İslam nizamının bütün dünyaya yeni bir hızla yayılmasıdır. Hicret, kahramanlıktır, Hicret, ilimdir, mekteptir,.Devlettir.Hicret, mabettir,cemaat tır,kardeşliktir.
Hz. Ömer (.r.a.) devrine kadar Müslümanlar arasında çeşitli olaylar tarih başlangıcı olarak kullanılıyordu. Bu ise karışıklığa sebep oluyordu. Bunu önlemek için Halife Hz. Ömer (.r.a.) zamanında, Hicri takvimin birinci senesi olarak alınmış ve sene başı olarak ta Muharrem ayı kabul edilmiştir.
Müslümanların yeni yılbaşısı Muharrem ayıyla başlamaktadır.

22 Kasım 2011

Bakılacak yüze utanılacak söz söyleme

"Adam mısın sen? Erkek olsaydın da yapsaydın..." diyen kadınlar, "Ömrümü yedin! Sen ne biçim kadınsın?" diyen kocalar... Tartışmalarda söylenen sözler eşler arasındaki sevgi ve saygıyı da yıkar gider. Sözler adeta birer kurşuna döner aşkı öldürür.
Tartışmalar ve kavgalar, evliliğin tuzu biberidir. Dozunda olduğu sürece, evliliğe renk ve heyecan katar. Ancak o esnada bazı iletişim hataları yapılıyor ki kavga daha da büyüyor. Eski defterler açılıyor, suçlamalarda bulunuluyor, sorun hâkimiyet ve baskı ile çözülmeye çalışılıyor. Ne var ki o andaki kızgınlık ve öfke ile çoğu zaman ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyor. Öyle kelimeler sarf ediliyor ki adeta "bu söz kavgada bile söylenmez" dedirtecek türden. 'Beğenmiyorsan kapı orada. Çık git!', 'Seninle evlenmekle hata ettim', 'Kadın olsaydın annemi idare ederdin', 'Sen ne işe yararsın ki!' 'Şikâyetten başka bir şey bilmezsin zaten', 'Ömrümü yedin!', 'Annem demişti, bununla evlenilmez diye...', 'Senin için saçımı süpürge ettim.', 'Adam mısın sen?', 'Erkek olsaydın da yapsaydın', 'Bıktım senin ilgisizliğinden!'
Evlilik ve aile danışmanı psikolog Filiz Bayraktar, tartışmada eşlerin birbirini rencide edecek, onur kırıcı sözleri asla sarf etmemesi gerektiğini söylüyor.
Bayraktar, evlilikte tartışma sırasında yapılan en büyük yanlışın eşin meziyetlerinin görmezden gelinip, hatalarının abartılması olduğunu belirtiyor. Kavgada çoğu zaman asıl konudan uzaklaşıldığını ifade eden Bayraktar, eşlerin, durumu hâkimiyet kurma şekline dönüştürdüğünü söylüyor. İki tarafın da genellikle birbirini dinlemediğini aktaran Bayraktar, "Olay kişileştirilir, aşırı tepki verilir. Kişi, o yaşa gelinceye kadarki öğrendikleri, algıladıkları, düşündükleri tartışma kalıplarının doğru olduğunu savunarak eşinin her söylediğini yanlış görür ve kavga gittikçe büyür, şiddetlenir." diyor. Bayraktar, tartışmaya ayrıca bağırma, küfürlü ve ağır sözlerin dâhil edilmesi halinde saygının da yitirileceğini belirtiyor. Onur kırıcı söz ve davranışların kişide yaralar açtığını aktaran Bayraktar, "Saygı biterse sevgi de biter." ifadesini kullanıyor.
Kadınlar eski defterleri açıyor erkekler İSE dinlemiyor
Kadın ve erkekler, tartışma esnasında farklı konuları gün yüzüne çıkarıyor. Psikolog Bayraktar'a göre kadınlar, en küçük kavgada dahi eşinin ailesi ile olan ilişkisi ve kayınvalidesi ile anlaşmazlıklarından bahsediyor. Eşinin kendisini anlamadığını önemsemediğini dile getiriyor. 'Sen zaten sorumsuzsun, hiçbir şeyle ilgilenmiyorsun' ifadeleri ile eşinin konuşmasına fırsat vermeden suçlamalarda bulunuyor. Özellikle de 'eski defterleri' karıştırması kadını haklı olsa dahi haksız duruma düşürüyor. Erkekler ise kadınların aksine konuşmak istemiyor ve dinlemiyor. Sorunu hâkimiyet ve baskı ile çözmeye çalışıyor. Eşini itaatsiz olarak suçluyor, başka kadınlarla kıyaslıyor.

Eşinizle yaptığınız tartışmayı savaşa çevirmeyin
Önce dinleyin. İtirazın ne olduğunu anlayın ve sakince cevap verin. Bağırarak konuşmayın.
Sorunu açık ve net bir şekilde anlatın. Hasıraltına itilmeden çözüme gidin. Aksi takdirde biriken bu sorunlar yanardağ gibi beklenmedik bir zamanda patlayabilir.
Topluluk önünde tartışmayın, eleştirmeyin. Hakaret etmeyin ya da hakarete hakaretle cevap vermeyin. Asla vurmayın, itmeyin, şiddet gösterilerinden sakının.
Eşler birbirini sonuna kadar dinlemeli. Eleştirmeden fikirlerinizi söyleyin.
Doğru çözümü bulmak için ortak karar vermeye ve saygı çerçevesi içinde tartışmayı sonlandırmaya çalışın.
Yapıcı eleştirilerde bulunun, yıkıcı eleştirilerden uzak kalın. Amaç birlikteliği bozmak değil, daha iyi bir paylaşıma götürmek olmalı. Tartışmanın bedeli, eşi kaybetmek pahasına kazanmak değildir.
Eşinizi başkaları ile kıyaslamayın.
Çözüme ulaşılmışken eşe söylenecek herhangi bir 'sen de şöyle yapmalıydın' gibi ifadeler, yeni bir sorunu beraberinde getirir. Sevgiyi gösterecek bir davranışta bulunmak veya sevgi sözcükleri tartışmayı bitirecektir.
En küçük tartışma veya kavgayı çevrenizle özellikle de anne-babanızla paylaşmayın, anlatmayın. Eşler kavga esnasında yaşanılanları unutur, ancak anne-babada bir önyargı oluşabilir.
Zeynep KAÇMAZ Zaman

19 Kasım 2011

SBS TARİHİ BELLİ OLDU

Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretim 8. sınıflara yönelik Seviye Belirleme Sınavı'nı (SBS) 9 Haziran 2012'de yapacak. Milli Eğitim Bakanlığınca 2012'de uygulanacak sınav takvimi belirlendi.

İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin katılacağı SBS ile Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı, 9 Haziran 2012'de yapılacak.
İlköğretim 5, 6, 7. ve ortaöğretim 9, 10 ve 11. sınıfların gireceği Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı ise 10 Haziran 2012 tarihinde düzenlenecek.

MEB, SBS dışında Açıköğretim Lisesi ve Açık İlköğretim okulları, Mesleki Teknik Açıköğretim, Mesleki Açıköğretim lisesi okulları ile motorlu taşıt sınavları ve bazı kurumların sınavlarını da düzenliyor.

Açık İlköğretim Okulu birinci dönem sınavı 11 Aralık 2011, ikinci dönem sınavı 15 Nisan 2012, üçüncü dönem sınavı 1 Temmuz 2012'de; Açıköğretim Lisesi birinci dönem sonu sınavları 21-22 Ocak 2012, ikinci dönem sınavları 12-13 Mayıs 2012 ve üçüncü dönem sınavları ise 28-29 Temmuz 2012'de gerçekleştirilecek.


14 Kasım 2011

SÖZ NEDİR?

SÖZ BİR KANTAR!
GÜN GELİR SENİ DE TARTAR,
 DOĞRU SÖYLERSEN ŞEREFİN ARTAR,
 YALAN SÖYLERSEN OCAĞIN BATAR

12 Kasım 2011

Bu HAFTA DÜĞÜN HAFTASIYDI

Köyümüz sakinlerinden Mustafa UZUN'un oğlu Bilgin'in düğünü oldu.Allah(CC) mutlu etsin.
Köyümüz sakinlerinden Hasan ÖZDEMİR'in oğlu Serkan'ın düğünü oldu.Allah(CC) mutlu etsin.
Köyümüz sakinlerinden Ömer KILIÇ'ın oğlu Osman'ın düğünü oldu.Allah(CC) mutlu etsin.
Düğün haftasıydı ama hava çok soğuktu.

10 Kasım 2011

KIZ VE ÖLÜM

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

KIZ VE ÖLÜM

Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam bütün insanlığın efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun.

Şakiki Belhi’nin bir kızı vardı ki o diyarda bulunan kadınların içinde en abide, zahide, saliha bir kadındı. İsmi Emine idi.

Günlerden bir gün babasına:

“Babacığım, benim ismimi niçin Emine koydun?” diye sordu. 3 korkudan emin olana Emine derler. Hâlbuki ben bu 3 korkunun hiç birisinden emin değilim.

1-Her nefis, ölümü tadıcıdır. Bu ölüm bana acı mı tatlı mı gelecektir? Acaba, ben ismim gibi ölüm acısından emin olabilecek miyim?

2- Şeytan bize apaçık düşmandır. Acaba, ben onun şerrinden kurtulur, emin olabilir miyim?

3-Son nefesimden korkarım. Bu dünyadan, imanla mı imansız mı göçeceğim? İmanla göçeceğimden emin olabilir miyim ki, Emine adına hak kazanmış bulunayım. Kaldı ki, peygamberler bile: “Ya Rabbi! Beni Müslüman olarak öldür, salihlere ilhak eyle” diye dua buyurmuşlardır. Onlar masum Nebi iken böyle dua ederlerse, ben su-i hatimeden nasıl emin olabilirim?”

Babası kendisine bir cevap veremedi ve aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bu sultan hastalandı. Şakik-i Belhi kızının yanına vararak:

“Evladım, neden gülmüyorsun? Gençlik senin, güzellik senin gelecek iyi günler senin, neden böyle durgunsun?” diye sordu. Emine sultan, içini çekerek cevap verdi:

“Babacığım” dedi. “Ben öyle şeyler görüyorum ki, gülmek değil ağlamak zamanıdır. Zira altımda cehennemler tutuşmuş, gülmeme imkân var mı? Üstümde cennetler süslenmiş, oraya girebilecek miyim? Melek-ül Mevt canımı almağa hazır vaziyette, emir bekliyor. Nasıl güvenir, nasıl gülerim?”

Babası başının altındaki sert yastığı alarak daha yumuşak bir yastık koymak istedi. Emine sultan buna da itiraz etti:

“Babacığım” dedi. “Yumuşak yastığa ne lüzum var? Yarın başımın altına, bu sert yastıktan daha sert bir kerpiç koymayacaklar mı?”

Vaktaki ölümü yaklaştı, babasını yanına çağırarak 3 şey vasiyet etti:

“Sevgili babacığım” dedi.
1- “Öldüğüm zaman ellerimi göğsümün üzerine bağla. Zira günahkârlar tevazudan, kabahatlerinden ötürü ellerini göğüslerine bağlarlar.
2-Bende kulluk vazifemi tam ve eksiksiz yapamadım. Onun için ellerim göğsümde bulunsun. Olabilir ki, çocukluk ve gençlik saikasiyle babalık hakkını tam olarak eda edemedim.
3-Beni kefene sar. Fakat kabirde yüzümü aç ve benim için dua et. Çünkü babanın evladına duası, peygamberinin ümmetine duası gibidir.
Ey benin canım babam. Sana zahmet olmazsa ve seni ezmezse 3 vasiyetim daha var:

1-İnsanları, toplu olarak bir arada gördüğün zaman, kabirde cesedimi yemeğe hazırlanan kurtları hatırla.
2-Her ne zaman kitaba bakarsan, o bembeyaz sahifeler üzerinde o siyah yazılar gördüğünde, yüzümün ve gözümün beyazını ve siyahını hatırla.
3-Gecelerin karanlığı basınca kabrimin karanlığını hatırla.”

Bu sözleri bitirdikten ve kelime-i şehadet getirdikten sonra dünyadan göçtü.

Alla hu Teala bize son nefeste iman ve Kur’an nasip eylesin

05 Kasım 2011

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, size ve sevdiklerinize nice hayırlı bayramlar dilerim.
İhsan AKPINAR

01 Kasım 2011

Yürüyen KUR AN

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
YÜRÜYEN KUR’AN
Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam bütün insanlığın efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun.
Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberleyen kişiye hafız denir.
Hafızlar, Allah Resülünün özel iltifatına mazhar olan insanlardır.”Hafız olup da Kur’an-ı Kerim’i okuyan kimse, meleklerle beraberdir”(İbni Mace, Edep)hadisinde bildirildiği gibi, hafız her an meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle iç içedir.
Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, Kur’an’ın okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir.
“Hafız” sadece Kur’an-ı Kerim’in lafzını hafızasına alıp beynine hapseden değil, onun manasını kalbine ve beden ülkesine nakledip koruyan, hükümlerini muhafaza eden, lafız ve manasını sinesinde himaye edip, gönül aynasında seyredip devamlı gözeten, hürmete ve Cennete layık bir kişidir. Yani Hafızyaşayan ve yürüyen Kur’an’dır.
Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hafızları “Abese Suresi”nde sözü edilen vahiy getiren meleklere benzetmiş ve hafızların cennette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir.
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında vahiy kâtiplerince yazılmış ve birçok sahabe tarafından ezberlenmiştir. Kütüb-i Sitte’de bulunan bir hadis-i Şerif şöyledir:
Hazreti Ebu Said el-Hudri (r.a.) anlatıyor:
Allah Rasülü (s.a.v.) buyurdular ki: ”Kur’an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdiği vakit kendisine: ‘Oku ve yüksel!’ denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır).” Hazreti İbn-i Abbas’danr.a.(r.a.) rivayet edilen bir hadis şöyledir: Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki:
”Kim Allah’ın (Celle Celalühü) kitabını öğrenir ve sonra da onda bulunanlara uyarsa Allah (Celle Celalühü), onu dünyada delaletten çıkarıp doğru yola sev keder, ahir ette de kötü hesaptan korur.”
Selam ve dua ile

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ