BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

31 Aralık 2015

KÖYÜM

KÖYÜM
Çıktım Ehrek dağına
Hasret kaldım bağına
Kurban olam taşına
Bak su gözümün yaşına

Yazın çıkam Korkans dağına
Selam veren sağına soluna
Özlediğim yaylasının suyuna
Doyamadım Kaçerisin çaşırına

Neşe vardır Sarı Gabanda
Huzur doğar Taşlı Pungarda
Lezzet vardır kuru soğanda
Yok, mu bir hikmet petek tasında

Vardır bizde Ziyaretin tepesi
İçinde cağlar buz gibi gözesi
Karşıda Acıklar' ın zirvesi
İçemedi suyunu kaldı hevesi

Unutmayız Suluc' un oluğu
Alırdık Harmanlarda soluğu
Davara yedirmeden doruğu
Mazide kaldı Ahmet Ustanın koruğu

Peynirin özü eksi maya
Kurcun başında oturdum caya
Bandırdım ekmeği taze yağa
Düşerdik yollara yürürdük yaya

Pungarin gözede verdik mola
Lazim parçadan düştüm yola
Nezrenin Olukta su verdim mala
Esinker' de içerdik buz gibi kola

Meşenin içinde Gunhutun tarla
Kebabı yedik ateşi korla
Sana kim dedi ki bu kadar zorla
İstersen yar uyu derinden horla

Büyük tarlada yatardı davar
Yusuf Paşada coşardı sular
Simdi kalkmış hayaller kurar
Nerde o güzel günler size sorar

Yaz gelince acardı sümbül çiçekler
Küçükken oynardık çelik çömlekler
Çobanlıkta olurdu yırtık gömlekler
Davarcıkta vardı kete çörekler

İndim Menühlünün düzüne
Kandım milletin sözüne
Daldık Almaluttaki üzüme
Okudun şiirimi girdin gözüme
               MUSTAFA ÜRKER


29 Aralık 2015

MİLADİ YILBAŞI.

Bismillahirrahmanirrahim
MİLADİ YILBAŞI.
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam Âlemlerin Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Yüce dinimiz İslam! Mevla Teala tarafından, insanlığa son hayat nizami olarak gönderilmiştir.

İslam dini, itiksadi, ameli, ahlaki, ictimai ve hukuki hükümleriyle, kıyamete kadar, her asırda ve her cemiyette tatbik edilmesi gereken tek dindir.

İslam dini, bütün sistemlerin üstündedir. Bu sebeple, İslam’ın, bütün insanlığa hâkim olmasını istemeyen, O’nun bazı hükümlerini kabul edip bazı hükümlerini kabul etmeyen, O’nu yaşanan nizam olmaktan çıkaran, O’na sırt çevirip, başka düzenlerin emir ve prensiplerine göre hareket eden kimselerin, İslam dini içerisinde yeri olamaz.

Müslüman, yaptığı her işin ne olduğunu bilmek zorundadır.

Müslüman, inançsızların, münafıkların, kâfirlerin, oyuncağı olamaz. Çünkü müslümanın kendine has inancı vardır, yaşayışı vardır, şahsiyeti vardır.

Bu inanç ve şahsiyet ve bu şeref Müslüman’a Mevla Teala tarafından verilmiştir.

Önümüzde bir yılbaşı vardır. Bu yılbaşı, Hıristiyan kültür ve hayatının izlerini taşımaktadır.

Bunun Müslümanlarla hiçbir ilgisinin olmadığı da kesindir.

O halde önümüzdeki Miladi yılbaşının Müslümanlıkla ve Müslümanlarla bir ilgisinin

23 Aralık 2015

KÖYLÜLERİMİZ HASTA

Köse Osman Eminin kızı Leyla Abla, ayağının tekrar kırılması vâkasıyla Bölge Eğt. Hast. Ortopedi Servisi         -2.kat 69 nolu odaya yatırılmıştır. Ayrıca Asiye BİLMİŞ'in ameliyat için odası değiştirilerek Genel Cerrahi Servisi -1.kat 182 nolu odaya alınmıştır. RABBIM hastalarımıza tez zamanda acil şifalar versin.
Kaynak :Mahmut POLAT

21 Aralık 2015

SEVGİLİNİN DÜNYAYA TEŞRİFİ.

Bismillahirrahmanirrahim

SEVGİLİNİN DÜNYAYA TEŞRİFİ.

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, salât ve selam Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) âline ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.
Değerli okurlarım! Güzellerin en güzeli (s.a.v.) Hz. Âdem (a.s) dan itibaren Hz. İbrahim (a.s.), oğlu Hz. İsmail (a.s.) ve ondan da Hz. Abdullah’a geçmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de: Şöyle buyruluyor.

“Sen (yani senin nurun), hep secde edenlerden dolaştırılıp sana ulaşmıştır” (Şuara suresi.219.)

Rasullullah (s.a.v.), Mekke-i Mükerreme’nin doğusunda bulunan Kureyş kabilesi Haşim oğulları soyundan, “Hanif dinine” mensup soylu asil bir aileden, kendisine miras kalan evde dünyaya gelmiştir.

 Fahri Kainat (s.a.v.) in en çok söylenilen ismi “MUHAMMED” dir. Bu isim Kur’an-ı Kerim’de,

 4-yerde geçmektedir.

Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Ali İmran Suresi,144,)
“Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir.” (Ahzap Suresi,40.)

Muhammed Allah'ın elçisidir.” (Fetih Suresi, 29)

Muhammed Suresi, 2 ayette geçmektedir.

Saf Suresi 6’ cı ayeti kerimede ise “AHMED” ismi geçmektedir.

“Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek “AHMED” adında bir peygamberi müjdeleyici olarak geldim." Demişti.

“Şüphesiz ki biz Seni, bir şahit, bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak, gönderdik.” (Fetih Suresi.8.)

“Muhammed sizin erkeklerinizden hiç birinizin babası değildir. Fakat o, Allahü Teala’nın Rasulü ve Peygamberlerin sonuncusudur.” Ahzap Suresi. 40.)
Ayrıca: Sevgilinin 201 tane ismi şerifi var.
Bundan 14 asır önce; insanlık bir karanlığa saplanmış kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyor, kendi elleriyle yaptığı putlara tapıyor, töre ve gelenek adı altında her türlü vahşet sergileniyordu.

İnsanlar bir eşya gibi alınıp satılıyor, mazlum ezildikçe eziliyor gidecek bir kapı arıyordu.

İşte böyle bir zamanda insanlığın kararan dünyasının üzerine bir güneş doğuyordu.

Öyle bir güneş ki insanların hem içini ısıtacak hem gönül dünyasını aydınlatacak hem de onlara rahmet olacaktı.

Miladi 571, Rebiu'l-evvel ayının 12'nci gecesi, “Kâinat’ın en güzeli” Hz. Muhammed (s.a.v.) dünyayı şereflendirmişlerdir.

Abdullah’tan Amine’nin alnına geçmiş olan yüce nur

18 Aralık 2015

EŞLERE NASİHAT

Bütün konuşma ve yazılarımda “Eşler” kelimesini kullanıyorum.
Dinleyen veya okuyan ister kadın ister erkek olsun, sözü kendine alsın diye böyle yapıyorum.
Rabbimiz, “Ey İnsanlar” “Ey iman edenler” “Ey Adem’in çocukları” “Ey ehli kitap” gibi kadın ve erkeği içine alacak şekilde hitap ettiği için ben de her ikisini içine alacak şekilde “Eşler” diyorum.
Eşlerden her biri, Hazreti Adem ile Hazreti Havva’dan çoğaldığımızı hatırlarından çıkarmamalıdırlar.
Hepimiz, peygamber çocuğuyuz.
Maymundan gelmediğimiz için hayvanlara özenmeye gerek yok.
İnsanlığın ilk eğitimi cennette olduğundan ruh genlerimizde iyiye, güzele, doğruya meyil ve ilgi vardır.
Onun için eşler, evlerini cennet köşelerinden bir köşeye çevirebilirler.
Bir dalda açmış iki çiçek gibi olmalısınız.
Aslınız aynı.
İkiye bölünmüş bir elma gibisiniz. Nikâhla bir araya geldiniz ve her ikiniz de tam oldunuz.
Nikâh, yalnız sizi değil, iki tarafın akrabalarını da hısım yaptı.
Sizin sevginiz, onlarca evlere hava gibi sızdı ve yeni bir hayat verdi.
Sizin evde esen sevgi ve hoşgörü havaları iki tarafın evlerinde yaşayanların hepsinin gönlünde bahar yelleri gibi eser ve yürekte saklı muhabbet tohumları çimlenir ve çiçek açar.
Muhabbet rüzgârları karanfil kokulu bad-ı sabadan daha etkilidir.
Nefesleriniz birbirine karışıyor.
Sırları sırrınız oluyor.
Anne ve babanıza açamadığını sır ve teninizi açtığınızla berabersiniz.
Size sizden daha yakın Allah’tan sonra en yakınınız, eşinizdir.
Eşinizi kendinizin aynası gibi görünüz.
Gülmesini beklemeyiniz, önce siz gülünüz.
Yedi milyar insandan herhangi birine gülerseniz o da güler.
Gülmek ortak dilimizdir.
Gelmesini, hizmet etmesini, vermesini beklemeyiniz.
Giderseniz gelir, hizmet ederseniz hizmet eder, verirseniz verir.
Sevdiğini severseniz, o da sizin sevdiklerinizi sever.
Böylece temiz sularda dolaşan balık sürüleri gibi, havada katar katar uçan kuşlar gibi mutlu olursunuz.
Şüphe ve şikâyeti gönül kapısından değil, evin kapısından içeri almayınız.
Boğazınızdan haram içeri girmesin, dilinizden yalan dışarı çıkmasın.
Tatlı dil, gülen yüz ve bal gibi sözler tütsün yuvadan buram buram.
Kıskanın ama kıskançlık hastası olmayın.
Ayıp açıcı değil, ayıpları kapatan olunuz.
Yüreğiniz okyanuslardan daha geniş, yağmur yüklü bulutlardan daha cömert, en verimli topraklardan daha bereketli olsun.
Can sahiplerine verdiğiniz bir damla, cennette deryaya dönüşür.
Yanlışları af silgisiyle silin
Eksikleri din bilgisiyle tamamlayın.
Evi havalandırdığınız gibi gönül evinizin muhabbet pencerelerini daima açık tutun ki havanız kirlenmesin.
Gözünüze sürme çekin, gönlünüze hoşgörü tohumu ekin ve güzelleşin.
Günde beş vakitte abdest alarak iç ve dış temizliği yapın.
Cömert olun. Tükeneceğinden korkmayın.
Hazreti Adem’den beri bütün insanlar ve hayvanlar yedi bitiremedi yaratanın hazinesini.
Eşinizin alnı çatılmışsa tam ortasına bir öpücük kondurun, bakın neler olacak.
İncinmek istemiyorsanız, incitmeyiniz.
Mahmut Toptaş milli gazete 

14 Aralık 2015

Akıllı Bir Gence


Bu yazım iyi niyetli, zeki, ahlaklı, yüksek karakterli bir gencedir.
Allahtan sizin için hayırlar ve tevfikat diliyorum. (Yazılarımdaki bilmediğiniz kelime ve tabirleri lütfen lügatlara bakarak öğrenmenizi istirham ediyorum.)
Kısa kısa yazacağım. Dikkatle okuyunuz ve öğreniniz. Bu yazdıklarım kıymetli kitaplarda mevcuttur.
Siz bir yaratıksınız ve sizin bir Yaratıcınız vardır.
Allahın kadim Kelamı olan Kur’an, o Yaratıcının sizi Kendisine ibadet, kulluk etmesi için yarattığını açık ve kesin şekilde bildiriyor.
Birinci vazifeniz, sahih=doğru şekilde iman etmek, imanla ilgili temel bilgileri öğrenmektir.
İkinci vazifeniz, ibadetin başı olan beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır.
Namazı hafife alanın dini tehlikededir.
İlim olarak öncelikle öğrenilmesi kadın erkek her Müslümana farz-ı ‘ayn olan ilmihalinizi doğru olarak öğreniniz. İlmihal bilgileri şu bölümlere ayrılır: 1. Akaid, yani inanç bilgileri… 2. Temizlikle ilgili bilgiler… 3. İbadetlerle ilgili hükümler… 3. Nikah, talak, alış veriş, ukubat gibi dünya işleri ile ilgili muamelat hükümleri… 4. Ahkam-ı sultaniye yani İslam’ın Hilafet, devlet idaresi, siyaset ile ilgili hükümleri… 5. İslam ahlakının ilkeleri ve kuralları. İnsanı kurtaran iyi ahlak, insanı helak eden kötü ahlak… 6. İslam medeniyetinin, İslam kültürünün, İslam görgüsünün, estetiğinin; iyi, kibar, nazik, edebli, faziletli, güçlü, üstün ve vasıflı Müslüman olmanın kuralları.
Bu bilgileri doğru ve sağlam olarak öğrenin ve hayata uygulayın.
Dinin temel talimatından biri de dilini tutmaktır. Yalan söylemeyin, gıybet ve iftira, gevezelik ve zevzeklik etmeyin… Seks konusunda iffetli ve hayalı olun, sakın yırtık, şıllık ve şirret olmayın… Tecessüs etmeyin, başkalarının gizli ayıp ve günahlarını araştırmayın, onlara karşı karanlık gece gibi olun.
En büyük düşmanlarınızı sayıyorum. Birincisi: Kötülükle çok emr eden nefs-i emmârenizdir… İkincisi: Şeytanınızdır… Üçüncüsü: Parayı ana değer bilen ve zengin olmak için her haltı yediren ihtiraslarınızdır…. Dördüncüsü: Sizi kötülüğe sevk ve teşvik eden kötü ve şerir arkadaşlarınız ve çevrenizdir.
Şunu aklınıza yerleştirin: Bugünün eğitim sistemi, İslama ve Kur’ana temelden aykırıdır ve bozuktur. Kendinizi, alternatif bir eğitim sistemi ile yetiştirmenin çarelerini araştırın.
Allah ile olan işlerinizin hepsinde ihlaslı olun, aksi takdirde ibadetleriniziniz kabul edilmez, amelleriniz salih olmaz.
Yaratıklara ve dünyaya karşı adaletli ve insaflı olun.
Büyüklere hürmet edin, küçüklere merhametli ve şefkatli olun.
Para zengini değil, gönül zengini olun.
Dinî konularda Kur’an, Sünnet ve Cemaat dairesi içinde olun; bid’atlere, sapık çıkmaz yollara girmeyin.
İhtilaflı meselelerde Sevâd- Âzam ve Cumhur-i ulema dairesi içinde olun.
Allah ile ezelde yapmış olduğunuz ahd ü misaka sâdık kalın.
Rahman’ın istediği gibi yaşayın, Tağut’un tuzaklarına düşmeyin.
İnsanların en değerlisi ve hayırlısı olan kurtarıcımız Resulullah Efendimize biatli, itaatli ve irtibatlı olun.
Sakın Deccalları, Kezzabları, Nemrudları, Firavunları sevmeyin. Onları seven, onlara inanan onlarla haşr olur, belasını bulur.
Âhir zaman çocuğusunuz, bunu hiç hatırınızdan çıkartmayın.
Kesin olarak bilin ki, Mehdi zuhur edecek, Mesih aleyhisselam nüzul edecektir. İnkarcılara kulak vermeyin.
Sakın sakın sakın ha, dünyayı kendine yalancı bir Cennet yapma cinnetine ve beyinsizliğine kapılmayın.
Hiç ölmeyecekmiş gibi hep dünya için çalışmayın.
Dünyayı İslamın anlattığı şekilde imar ederek, buradaki vazifelerinizi yaparak âhirete dönük olun.
Sizi kurtaracak kitaplar listesinin başında İhyâu Ulâmi’d-Din gelir. Kur’an, Sünnetten süzülmüş bu kitabı dikkatle okuyun.
Ölçüleriniz, kriterleriniz İslamın, Kur’anın, Sünnetin, Şeriatin, İslam ahlakının ve bilgeliğinin kriterleri olsun.
Şeriattan kıl kadar ayrılmayan evliyau’r-Rahmanın menkıbelerini ibretle ve dikkatle okuyun, kendinize ders çıkartın.
Amacınız iyi insan, iyi Müslüman olmak olsun.
İslama ve Kur’ana doğrudan doğruya veya dolaylı olarak hizmet niyetine, emeline, isteğine sahip olun.
Allah Kendi yolunda yürüyen ihlaslı ve doğru kullarına yardım eder.

13 Aralık 2015

Üzüntülerimizin azalması için...


İnsanlar zayıf yaratılmıştır. Hastalık veya buna benzer bir sıkıntı başına geldiği zaman haddinden fazla feryat eder. Dünyada rahatlığın olmadığını hatırlarsa bu kadar üzülmez...

Dünyanın nimetleri de sıkıntıları da geçicidir. “Ne gâm baki, ne sürur”demişler.

Büyük İslâm âlimlerinden Hasan-ı Basri hazretleri buyuruyor ki: "Dünyada rahatlık bekleme, dünya bunun için yaratılmadı. Rahatlık cennettedir. Âdem aleyhisselâm dünyaya sürgün olarak gönderildi terfi ederek gelmedi. Şayet bir rahatlık ve huzur gördün ise onu kârdan say! Yolda para bulmuş gibi..."

Dünyada rahatlık olmadığının en açık alâmeti, hiç kimse kendinden emin değildir; sıhhatli insan hasta olma korkusunu taşır. Zengin olan fakirlikten korkar. Ölüm hepimiz için mukadderdir.

Sevdiklerimizin ölümü, başlarına gelen musibetler bize hayatın tadını tattırmıyor.

Dünyada rahatlık olsaydı, peygamberlere nasip olurdu. Halbuki onların çektiği sıkıntılar başkalarından kat kat fazladır.

İnsanoğlu her arzu ettiği şeye kavuşamıyor. Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yelkenli gemilerin istemediği yönden rüzgâr esebiliyor. Zengin, zenginliğini ölünceye kadar muhafıza edemeyebilir. Bunlar da üzüntülere sebep olmaktadır...

Üzüntülerimizin azalması için, en büyük ilaç, kadere iman etmek ve Rabbimizin takdirine razı olmaktır. Biz ondan razı olursak o da bizden razı olur. “Kadere inanan, kederden kurtulur” demişlerdir...

İbrahim bin Edhem hazretleri bir adamı çok üzgün görür, ona üç soru sorar:

Dünyada meydana gelen bütün hadiseler takdir-i ilahi olmadan meydana gelebilir mi? "Hayır" diye cevap verir.

İkincisi: Sana ayrılan rızkı başkası yiyebilir mi? "Hayır" der.

Üçüncüsü: Sana verilen ömürden kısalma olabilir mi? Ona da "hayır" diye cevap verir.

İbrahim bin Edhem hazretleri o zaman adama buyurur ki: "O halde niçin üzülüyorsun?"

Hazreti Ömer radıyallahü anh buyuruyor ki: "Başıma bir musibet geldiği zaman üç şeyden dolayı hamd ediyorum. 1- dinime gelmediği için. En büyük musibet dine gelendir, sonra bedene, sonra mala gelendir. Dine gelen ahiret hayatı ile ilgilidir. Mesela, bir vakit namazı bilerek kazaya bırakmak en ağır hastalığa yakalanmaktan daha kötüdür. 2- Daha büyüğü olmadığı için hamd ediyorum. Sıkıntı ne olursa olsun daha büyüğü olabilirdi. Veya onun yanında başka bir sıkıntı da olabilirdi. Bir çocuğunu trafik kazasında kaybeden iki çocuğunu da kaybedebilirdi. 3- Başımıza gelenlere sabredersek günahlarımıza kefaret olur."

İşlediğimiz günahların cezasını çekeceğiz; Rabbimiz sevdiklerinin cezasını dünyada veriyor, dünyadaki kolay, sevmediklerininkini ise ahirette bırakıyor...

Peygamberimiz aleyhisselâm bir zatı ziyarete gider. Bakar ki adam bir deri, bir kemik kalmış. Sorar:

-Sen dua ederken ne diyorsun?

O da cevap verir:

-Ya Rabbi benim cezamı dünyada ver ahirete kalmasın, diyorum. Bunun üzerine Resul-i Ekrem efendimiz buyurdu ki:

-Sen onun dünyadaki cezasına da dayanamazsın. Sen "Rabbena atina..." duasını oku! Hem dünyada, hem ahirette iyilikler ihsan olunmasını iste...

Hasta birkaç gün bu duayı okudu, iyileşti, namazlarını camide cemaatle kılmaya başladı. Biz de onu çok okuyalım...



Özgür Danişment

08 Aralık 2015

EN HAYIRLI AMEL VAKTİNDE KILINAN NAMAZ


“Pâdişâhım, ibrik ve matara yok, tuzlu su ile niçin abdest alırsınız ve seccade de yok ve toprak üstünde namâzı nasıl kılarsınız. Biz de abdest için insek bizim atları kim tutar ve tutmayıp salıversek her biri bir tarafa kaçar gider” gibi özürlerle namazı Fenerbahçesine değin tehir etmesini istediler.

Padişah bu sözlere aslâ iltifât buyurmayıp attan indi, deniz kenarına varıp tuzlu su ile abdest aldı. Yanındakiler de abdest aldılar.

Atlar sanki birileri onları tutuyor gibi abdest alınıp namaz kılınıncaya kadar yerinden hiç kımıldamadı. Hizmetkârlardan biri sultanın namaz kılması için bir örtü serdi. Padişah onu kenara çekip tevazu ile öğle namazını toprak üzerinde kıldı.

Namazı fazîletli vaktinde edâ ettikten sonra binip Fenerbahçesi tarafına gittiler. (Zübdetü’t-Tevarih)

02 Aralık 2015

KEFEN TABUT VE MEZAR

        Bismillahirrahmanirrahim
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinatın zerresi adedince, Salât ve selam Âlemlerin Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Ölüm: Ruhun bedenden ayrılması olayı. Ölüm insan varlığı için bir âlemden diğerine intikal etmektir.

Ölüm yok olmak değildir, kelâm bilginlerinin çoğunluğuna göre ruh, suyun yaş ağaca nüfuz etmesi gibi bedenle iç içe olan latif bir varlıktır.
Ehlisünnete göre ruh bâkidir, yok olmaz. İslâm bilginleri; Allahu Teâla Ruhlar öldüklerinde onları vefat ettirir. " (Zümer Suresi,42)

ayetini "cesetleri ölünce" şeklinde anlamışlardır. Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. ‘Oku kitabını, bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter’ denilecektir.”i (İsrâ suresi.13-14)

Bir hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:

Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz:
1-Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden,
2-Gençliğini ne şekilde yıprattığından,
3-Malını, servetini nereden kazanıp
4-Nerelere harcadığından,
5-Bildiği ile amel edip etmediğinden.”( Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.)

Hayatta hep yüz yüze olduğumuz hâlde bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçek vardır:

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ