BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

31 Ocak 2012

GÜZELLER GÜZELİ (S.AV.)'İN DOĞUMU

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

GÜZELLER GÜZELİ (.S.A.V.)‘İN DOĞUMU
Allahu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam Âlemlerin efendisi Hazreti. Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Selem)’ e olsun.
“Kameri aylardan Rebiül Evvel ayının on ikinci, miladi 20 Nisan 571 Pazartesi gecesi sabaha doğru henüz tan yeri ağardığı vakit dünya başka bir dünya oldu. Âlemin Reisi dünyayı şereflendirdi Gün doğmadan dünya nur ile doldu.Abdullah’tan Amine’nin alnına geçmiş olan yüce nur O’nun alnına geçti. Hazreti Âdem’in (a.s.) devrinden beri evlattan evlada geçe gelen son peygamberlik nuru sahibini buldu. Artık onda karar kıldı.Pazartesi günü sabahleyin hep putlar yüzüstü düşmüş bulundu. Görenler hayrette kaldı. Hazreti Âmine şöyle dermiş: “Ben diğer kadınlar gibi hamilelik zahmeti çekmedim. Hamilelerde meydana gelen ağırlıkları görmedim. Fakat gece rüyada gördüm ki bir kimse gelip, ‘Ey Âmine! Muhakkak bilmelisin ki, sen âlemlerin en hayırlısına hamilesin. Doğduğu vakit adını Muhammed (s.a.v.) koyasın’ dedi. Doğum zamanı geldiğinde kulağıma bir büyük ses geldi. Ürktüm.Hemen bir akkuş geldi, kanadı ile arkamı sıvazladı. Benden korkma ve ürkme halleri geçti. Bir yanıma baktım, bir beyaz kâse ile şerbet sundular. Alıp içtiğimde her tarafımı nur kapladı. O anda Âlemin Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (.s.a.v.) dünyaya teşrif ettiler.
Etrafıma baktım, gördüm ki, Abdi Menaf kızlarına benzer, fakat gayet uzun boylu birçok kızlar beni tavaf ediyorlardı. Hayret ettim. Ya Rabbi! Bunlar kimler acaba dedim?” Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) doğumları zamanında, Amine’nin gözünden perde kaldırılıp o şekilde cennet hurilerini ve melaike-i kiram’ı görmüş ve daha birçok olağanüstü haller seyretmiş olduğu nakledilir.
Aşere-i Mübeşşere’den cennetle müjdelenmiş on kişiden Abdurrahman İbn-i Avf’ın (r.a.) annesi Şifa Hatun o gece Amine’nin yanında bulunmuş ve onun gözüne de Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) doğumu esnasında doğudan batıya kadar, bütün dünya nur ile dolması gibi birçok olağanüstü şeyler görmüş olduğunu oğlu Abdurrahman’a (r.a..) söylemiş, o da diğer insanlara anlatmıştır.
Âlemlerin Efendisi (s.a.v.) sünnetli ve göbeği kesilmiş olduğu halde dünyaya gelmişti. Arkasında iki kürek kemiği arasında kalbinin hizasında bir nişanesi vardı ki O’na nübüvvet(peygamberlik) mührü denilir.
Hassan İbn-i Sabit şöylediyor:
“Ben 8 yaşında idim, iyi hatırlıyorum. Bir gün sabahleyin Medine’de bir Yahudi diğer Yahudilere bağırıp ‘Bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu’ dedi. Sonra hesap ettim, Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) doğumuna uygun düştü.
Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.v.) dünyaya geldiği sırada ateşe tapan İran’ın hükümdarı bulunan Kisra’nın sarayı sallandı.14 sütun yıkıldı.Fars ülkesinde ateşe tapanların 1000 seneden beri yanmakta olan ateşperest tapınakları sönüverdi.
Save gölü yere batıp yok oldu. Semave vadisinde aksine sular taştı. Mubedan (yani Farsların kadılar kadısı) da o gece rüyasında şöyle görmüştü. Bir gurup sert ve başıboş develer bir gurup arap atlarını güdüp önüne katarak Dicle nehrini geçip Fars ülkesi içine dağılmışlar. O, zaman Sasan ailesinden Acem (İran) şahı olan
Nuşirevan o şekilde saray sarsılıp da şahnişin (odanın dışarıya doğru uzanan çıkıntılarının) yıkılmasından üzgün olarak yakınları ile bu meseleyi konuşurken İstahrabad’dan ateş tapınağının söndüğü haberi geldi.Yine bu sırada Sava gölünün battığı ve Semave vadisinde suların taştığı işitildi. Hesapettiler, hep şah binalarının yıkıldığı zamana rasladı.
“İnsanlar (kıyamet günü) diriltilecekleri zaman yerden ilk çıkacak olan benim. Onlar (huzur-u İlahiye) geldiklerinde (onlar adına) hatipleri ben olacağım. (Allah’ın (Celle Celalühü) rahmetinden) ümidlerini kestiklerinde (rahmet ve mağfireti) onlara ben müjdeleyeceğim. O gün Livau’l Hamd (şükür sancağı) benim elimde olacak.Ademoğlunun Allah’a (Celle Celalühü) en kerim olanı da benim. Bunda fahr (övünme) yok. Kıyamet günü geldi mi, ben peygamberlerin imamı, hatibi ve (onlar arasında) şefaat (etmeye yetki) sahibi
olacağım. Bunda övünme yok.” (Tirmizi, Menakıb)

22 Ocak 2012

Erzurum Eksi 33'le Dondu

Sibirya üzerinden gelen soğuk havası dalgası Doğu Anadolu Bölgesi'nde üç günden beri etkisini sürdürüyor.

Gece, Türkiye'nin en soğuk kenti, sıfırın altında 33 dereceyle Erzurum oldu.

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Sibirya üzerinden gelen yüksek basıncın etkisi altında olan Doğu Anadolu'da, özellikle geceleri sıcaklık büyük ölçüde düşüyor. Gecenin en düşük sıcaklığı, sıfırın altında olmak üzere Erzurum'da 33, Ağrı'da 28, Kars'ta 27, Ardahan'da 25, Muş'ta 21, Erzincan'da 18, Iğdır'da 10 derece ölçüldü. Günün en yüksek sıcaklığının ise yine sıfırın altında Erzurum'da 11, Kars'ta 8, Ardahan'da 7, Erzincan'da 6, Ağrı'da 5 derece olacağı bildirildi.

Öte yandan, bölgede, Sibirya soğukları nedeniyle soba ve kaloriferlerin daha çok yakıldığı ve vatandaşların da mecbur kalmadıkça sokağa çıkmadıkları görüldü.

akpinar25

Erzurum'da binlerce insan, 1001 hatim duasına 'amin' dedi


Erzurum'da 1533 yılında başlayan 1001 hatim geleneği bu sene ayrı bir coşku ve heyecanla gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz yıl bu gelenek kapsamında 11 bin 336 hatim indirilirken bu yıl sayının 16 bin 900'e ulaştığı, bayanların okuduğu hatimlerle birlikte sayının daha da artacağı belirtildi. 16 Aralık 2011'de başlayıp 15 Ocak 2012'de sona eren hatim okuma programı için Ulucami'de hatim dua merasimi düzenlendi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da katıldığı dua merasimine âmin demek için Ulucami'ye gelen vatandaşlar izdihama neden oldu.

Erzurum'da her yıl Aralık ayının 15'inde başlayan 1001 hatim programı bir ay devam ediyor. Sonraki yılın Ocak ayının 15'inden sonra ilk cumada da okunan hatimlerin dua programı yapılıyor. Erzurum ve Erzurumluların Kur'an'la iç içe olmasına vesile olan bu gelenek, şehirde bayram havası yaşanmasını sağlıyor.

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Yusuf Altaş, dua programının konuşmalar kısmında cemaate Kur'an'ın Müslüman'ın hayatındaki yeri ve önemini anlattı. Erzurum Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İktisat Merkezi Müdürü İsmail Akbulut ise bu geleneğin nasıl ortaya çıktığı konusunda bilgiler sundu. Erzurum Müftüsü Yakup Arslan hatim duası okudu. Erzurum Müftülüğü, yarın da sadece bayanların katılacağı bir program tertipledi. Erkekler için yapılan programa yaklaşık 9 bin kişi katıldı. Ulucami içerisinde oturacak yer bulamayan cemaat, sırt sırta secde yapıp cuma namazını kıldı.

İhsan Akpınar

19 Ocak 2012

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU



الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
 O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler  Ali imran 156
Köyümüz sakinlerinden İbrahim Çavuş(İbrahim BİLEN) 19 Ocak 2012'de  rahmetli oldu.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin.Cenazesi yarın 20 Ocak 2011 Cuma günü  Cuma namazına mütakip kaldırılacaktır.
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.

18 Ocak 2012

Yarı çıplak fotoğrafları kabusu oldu

Çocuğunuzun  internette vakit geçirirken neler yaptığını takip etmeyi unutmayın.
Antalya'da 16 yaşındaki lise öğrencisi E.A.'nın ve ailesinin hayatı, bir erkek arkadaşının internet üzerinden çekip arkadaşlarıyla paylaştığı fotoğraflar nedeniyle kabusa döndü.

Avustralya’da, sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarına dadanan kişilerin baskı ve tehditleriyle hayatı kabusa dönen lise öğrencisi Şeniz Erkan, geçtiğimiz günlerde kendini bir trenin altına atarak can vermişti. Şeniz Erkan’ın yaşadıklarına benzer bir durum ise Antalya’da ortaya çıktı.

Antalya’da yaşayan lise öğrencisi E.A., anne ve babasının evliliklerini kurtarmak amacıyla aldıkları karar üzerine 2008 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya taşındı. Evliliklerini yürütemeyen anne ve baba 2009 yılında boşanırken, velayeti babasına verilen E.A., Ankara’da bir ilköğretim okulunda öğrenimine devam etti.

Bu sırada E.A., okuduğu okulun yanındaki lisede okuyan kendinden birkaç yaş büyük T.P. ile tanıştı. Bir süre sonra E.A. ile T.P. internet üzerinden görüntülü görüşme yapmaya ve çeşitli oyunlar oynamaya başladı.

SORULARI BİLEMEYİNCE SOYUNDU
Herhangi bir şarkının sözlerinden yola çıkarak şarkı ismini bilmeyi amaçlayan oyunda E.A. ve T.P., bilemedikleri her soru için üzerlerindeki kıyafetlerden birini çıkarmaya karar verdi.

İddiaya göre, T.P.’nin yönelttiği soruları bilemeyen E.A. vücudunun üst kısmı çıplak kalacak şekilde soyundu. Arkadaşı T.P. ise bilgisayar ortamında E.A.’nın bu şekilde fotoğrafını çekerek, kaydetti.

Anne M.Ö.’nün iddiasına göre, T.P.’nin çektiği fotoğraf, 2010 yılında Antalya’ya geri dönen ve öğrenimine özel bir okulda devam eden E.A.’nın okuldaki arkadaşları arasında, sosyal paylaşım siteleri ve cep telefonu mesajı aracılığıyla yayılmaya başladı.

"KALABALIK ORTAMA GİREMİYORUZ"
Bu durumu okul yönetiminin kendisine bildirmesi üzerine fark ettiklerini ve fotoğrafı yaydığını ileri sürdükleri Ankara’da yaşayan T.P. ile Antalya’daki farklı okullarda eğitim-öğretim gören öğrenciler G.S., N.Y., C.B., E.B., İ.K., M.V. ve S.G. hakkında Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirten anne M.Ö., bu olay yüzünden E.A.’nın 4 okul değiştirmek zorunda kaldığını, hem kendisinin hem de E.A.’nın psikolojisinin bozulduğunu dile getirdi.

Anne M.Ö., E.A. ile birlikte ’biri tanıyacak’ diye kalabalık ortamlara girmekten korktuklarını kaydetti.

ANNE BABALARI UYARDI
Yaşanan olayla ilgili yaptıkları suç duyurularının ardından 4 ayrı dava açıldığını ve bunlardan ilkinin Antalya Çocuk Mahkemesi’nde bir süre sonra görülmeye başlayacağını vurgulayan anne M.Ö., bu olay yüzünden mesleği olan tercümanlığı bırakmak zorunda kaldığını ve maddi imkansızlık nedeniyle avukat tutamadıklarını söyledi.

M.Ö. ebeveynlere çağrıda bulunarak, çocuklarının internette vakit geçirirken neler yaptığını takip etmelerini istedi. (DHA)


--
akpinar25

20 OCAK 2012 CUMA GÜNÜ BİN BİR HATİM DUASINA DAVETLİSİNİZ

Yaklaşık bir ay önce başlayan bin bir hatim  bu cuma günü hatim duası ile bitiyor.Aşırı izdihamdan dolayı bu yıl erkekler için cuma günü bayanlar için cumartesi günü yapılacak.
Erkekler İçin
Yer: Erzurum Ulu Camii
Tarih: 20 Ocak 2011
Saat: 09.00 - 11. 30
Bayanlar İçin
Yer: Erzurum Ulu Camii
Tarih: 21 Ocak 2011
Saat: 09.00 - 11. 30
TÜM HALKIMIZ DAVETLİDİR.
BİN BİR HATİM NEDİR?TIKLAYINIZ

17 Ocak 2012

HABİBULLAH(S.A.V) HİLYE'İ SAADETİ


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz
binlerce salât ve selam Güzeller güzeli Hazreti. Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Selem)’ e olsun.
HABİBULLAH’IN (.S.A.V.) HİLYE-İ SAADETİ
Güzellerin en güzeli (s.a.v.) boyu ne çok
uzundu, ne de çok kısa idi. Ortayı biraz aşıyordu. Öyle ki, bir mecliste
toplantıda Hazreti Peygamber (s.a.v.) boyuyla fark edilebiliyordu.
Yüzü ne uzundu, ne tamamıyla
yuvarlaktı. Fakat yuvarlağa yakındı. Ten rengi ne buğdaydı, ne pembe, ne de
bembeyaz. Aksine beyaz ile pembe arasında olup pırıl pırıldı.
Başı büyüktü, göğsü büyük ve omuzları da
hayli genişti. Vücudu atletikti, şişman değildi. Mafsal ve ek yerleri gayet
sağlamdı. Kollarda ve bacaklarda hafif kıllar vardı. Vücudunun diğer yerleri
tertemizdi. Göğüslerinden hafif kılların bir çizgisi göbek çukuruna kadar
iniyordu.
Başında ve sakalında saçlar çok gür
ve sıktı. Saçları ne zenciler gibi kıvırcıktı, ne dümdüzdü. Yani hafif
kıvırcıktılar. Ömrünün son günlerine kadar başındaki ve sakalındaki saçlarından
topu topuna yirmi tanesi beyazlamıştı. Bunlar da saçlarına yağ sürmediği
zamanlarda belli oluyorlardı.
Hazreti Peygamber (s.a.v.) saçlarını bazen kulaklarının yarısına, bazen de daha
aşağıya kadar uzatırdı. Gözleri büyük ve çok güzeldi. Sürmeli olmadıkları zaman
da sürmeli gibi gözüküyorlardı. Göz bebeklerinin
etrafında ince kırmızı daireler vardı. Kirpikleri kalın ve uzundu. Kaşları
birbirinden ayrı idi. Ağzı nisbeten büyüktü. Büyük ağız, Araplarda
güzelliğin bir parçası sayılırdı ve küçük ağız veya çok ince dudaklar
beğenilmezdi.
Ayak topukları hafif olup el ve
ayaklarındaki parmakları uzundu. Ayaklarının orta parmakları başparmaklarından
hafifçe uzundular. El avuçları ve ayak tabanı dolgundular.
Hazreti Peygamber’e (s.a.v.) ilk kez bakan
bir kimse hemen etkilenir ve biraz ürkerdi ama kendisiyle tanışıp samimi olunca
O’nun ne kadar yumuşak huylu ve güzel ahlaklı olduğunu anlardı. Yürürken ayaklarını tam olarak basardı ve bir çukura inmek
veya yokuşa çıkmakta olan bir kişi gibi yürüdüğü havasını veriyordu. Bir
tarafa dikkatini çevirince tam çevirir, bir taraftan ilgisini keserken de tam
keserdi. Yani aynı anda iki şeyle ilgilenmezdi.
Gözlerini küçültüp bir kişiyi veya
şeyi süzme ve başını bir tarafa çevirip boş boş bakmazdı. Gülen bir yüzü vardı
ve her zaman tebessüm ederdi. Kahkahalarla gülme alışkanlığı da yoktu.
Gayet güçlü bir vücuda sahipti. Kuvveti ve
kudreti de yerinde idi. O,kadar ki bir defasında Kureyş’in en tanınmış güreşçilerinden
“Rukane,” Hazreti Peygamber (s.a.v.) ile güreşe tutuştu. Sırtı kimse
tarafından yere getirilmeyen bu pehlivan Rasulullah’a (s.a.v.) yenik düştü.
Bu güreşçi yerden kalkarak Hazreti
Peygamber ile tekrar güreşti ve tekrar yenildi. Hayretini saklayamayarak “Vallahi ya Muhammed (s.a.v.)!
Amma da güçlüsün. Beni nasıl alt ettiğine hayret ediyorum” dedi. Bu pehlivan demek istiyordu
ki, hiçbir beden çalışması yapmamış olan ve görünüşte kendisinden daha zayıf
olan Hazreti Peygamber (s.a.v.) kendisini nasıl oldu da iki defa üst üste yere
indirdi? (Daha sonra bu güreşçi de Müslüman oldu.)
Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) çocukluğuyla
ilgili bir vak’a şöyledir: Bir defasında Abdullah bin Cud’an’ın evinde verilen
yemek sırasında Ebu Cehil Hazreti Peygamber (s.a.v.) ile kavgaya tutuştu. İkisi
de aynı boyda idiler. Hazreti Peygamber (s.a.v.), Ebu Cehili eliyle kaldırıp
yere öyle bir attı ki, bir dizi yaralandı ve bu yaranın izi ömür boyunca
geçmedi.
İbn-i Hişam’ın ifadesine göre Bedir
Gazvesi sırasında Ebu Cehil’in ölüsü aranırken Rasulullah (s.a.v.) dizindeki
yara izinden kimliğinin saptanması için arkadaşlarına emir verdi. Nitekim bu
tarif üzerine ölüler arasından Ebu Cehil’in cesedi çıkarıldı. Hazreti Peygamber
(.s.a.v.) işte o zaman Ebu Cehil ile nasıl dövüştüklerini sahabelere anlattı.
Bu bilgiler gösteriyor ki, Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), sadece güzel, yakışıklı
ve yüksek ahlaklı bir insan değildi. Aynı zamanda yiğitlik, cesaret ve kuvvetin
de simgesiydi. Mevla Teala şefaatine bizleri nail eylesin

BİTTİM DİYENE YETTİM DİYEN ALLAHIMIZ VAR

Ne kadar hamd ve şükür etsek azdır

16 Ocak 2012

E OKULDA KARNEDE ÖĞRETMENİN GÖRÜŞ KISMINA NE YAZAYIM DİYE DÜŞÜNME

Karneye görüşlerimizi yazarken artık klasik kelime ve cümlelerden kaçınmalıyız. Yeri geldikçe atasözleri, deyim ya da özdeyişler kullanabilmeliyiz.
15 Ocak 2011'de güncellenmiştir.
BURADA DA FARKLI GÖRÜŞLER İÇİN ( E OKULDA KARNEDE ÖĞRETMENİN GÖRÜŞ KISMINA NE YAZAYIM DİYE DÜŞÜNME ) TIKLAYINIZ.
1.Doğru yolda olsan bile eğer orada,durduğun yerde bekliyorsan ardından gelenler seni yalnız bırakabilirler.daha ilerde  daha başarılı olanlar seni bekliyorlar.Ben sana sadece yolun açık olsun diyorum.
2.İstenildiği zaman başarılamayacak hiçbir şey yoktur. İnanır ve çalışırsan başarı kendiliğinden gelecektir.Hiçbir şey için geç kalınmaz ama yarın geç olabilir hemen başla!
3.Efendi ve sakin tavırlarını başarı ile tamamlayıp, geleceğe daha sağlam adımlarla yürümelisin. Yürüdüğün yolda  doğruluğun ve  dürüstlüğün sana arkadaşlık ettikten sonra o yol seni hiç korkutmasın. Başaracağına inan!
4.Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.( Starr Jordan)
5.Göstermiş olduğun gayretten dolayı seni kutluyor, senin daha büyük başarılar hakkettiğini biliyorum.Biz çekiliyoruz yol senin.Yolun açık, ömrün bereketli olsun!
6.Her eylemin bir yan etkisi vardır.Sende de başarının yan etkisi sessizlik.Aklına takılanları sor ki başarın yeteneklerine erişsin.Dünyada pek çok yetenekli insan, küçük bir cesaret sahibi olmadıkları için silinip gitmişlerdir.Cesaretini topla sende zaten var olan gerçek başarıyı ortaya çıkar.
7.Adım adım tırmandığın bu yolda başarısızlık yoktur. Fırsata dönüşen engeller vardır. Yola devam?Başarını senin için başarısızlık olarak görüyorum.Senden çok şey istemiyorum,Eğitiminde başarının azıyla yetinme!
8.Edep ve adap o kadar güzel elbise ki, bu elbiseyi tercih ettiğin için seni,seni yetiştirdikleri için aileni,öğrencim olduğun için beni tebrik ediyorum.Başarılı, bereketli ve hayırlı uzun ömürler temenni ederim.
9.Yolun uzun ama burada bir dönemin kaldı, her hareketin çok önemli. Çünkü bir sonraki davranışını etkileyecek. Doğru hareket için yarını bekleme!Hemen işe koyul!Daha fazla geç olmadan geç kalma!
10.Başarı için çok şey gereklidir.Bunların en önemlisi; kendine güvendir.Korkma! Cehalet, büyük düşman..Olsun..Sen onu zaten yeniyorsun.Kendine güven!Hayat boyu başarılarına ben kefilim.
11.İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır. Kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez.sen umutsun,Umut vaat ediyorsun.Umudunu kaybetme! Gücüne inan ve başar!
12.Başarı, her şeye hazırlıklı olmaktır ve hazırlıklı olmadığınızda başarısızlık kaçınılmazdır.Sana ne kadar güvendiğimi biliyorsun.İstediğin yerde ol ama daima hazır ol!
13.En önemli eksiğin  planlı çalışma, dersi iyi dinleme ve anlamadığını sorma konusunda. İkinci dönem bu eksiklerini giderirsen neler başardığına sen bile şaşıracaksın.
14.Başarısını ahlakıyla bütünleştirdiği için öğrencimizi tebrik ederim.Pehlivanlık sadece güreşte değil cehaletle giriştiğimiz bu kavgada.İbrahim olarak da Nemrutların karşısında durabilmekte.Aynı yolda geriye bakmadan devam.Yolun açık olsun. Sen bile şaşıracaksın.

14.Gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığına razı demektir.Karanlıkta kalmana hiç kimse razı değil.Çalış,  çalış ki aydınlık yarınlar senin olsun.
15.Ya seni daha çok başarıya götürecek yolu bulacaksın ya da o yolu sen yapacaksın.Bu kuvvet sende.Başarının yolunda ki güçlükler seni tedirgin etmesin.Yeter ki inan ve kararını ver.

16.Daha iyisi de olabilirdi. İyice dinlen ve başarılı olma kararlılığıyla dön. Neden daha iyisi olmasın?

17.Bu durumu yeterli görüp sadece beklemenin adı gayretsizlik.Çalışmamandan değil gayretsizliğinden endişe ediyorum.Beklentilerimse  seni endişelendirmesin.Çünkü senden çok şey istemiyorum ki üç şey istiyorum;gayret,istek,başarı.
18.Asla vazgeçme! Vazgeçmek, başarısızlığı seçmektir.

19.İyilerin tembelliği kötülerin hakimiyetini hazırlar.
Sana bunu demek haksızlık olur.Ama senin olman gerektiğin yerde olmaman da çevrendekilere haksızlık olur.Dinlenmek istediğinde dinlen ama bu hızını daha da artırmaya yarasın.Çünkü yol açık.Yolun açık olsun.
20.Yaşamın sırrı bilgili olmak değil harekete geçebilmektir.Bilgi eyleme dönüşünce sende var olan bütün değerler ortaya çıkacaktır.Değerine değer kat bizi şaşırtma!Hele ümitsizliğe düşüp bizim umudumuzu boşa çıkarma!
21.HİÇKİMSE BAŞARI MERDİVENLERİNİ ELLERİ CEBİNDE TIRMANMAMIŞTIR.Sana bir formül tavsiye ediyorum: 1a+3ç=BAŞARI.Yeter ki bir kere azmet,üç kere çalış.Bak o zaman başarı kendisi sana koşacak.Sen başarının tadına varacaksın.

09 Ocak 2012

İşte TRT'nin Eurovision İçin Seçtiği İsim: Can Bonomo

57. Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye'yi temsil edecek sanatçı belli oldu.
Azerbaycan'ın Başkenti Bakü'de düzenlenecek yarışmada Türkiye, Can Bonomo ile yarışacak.

Bakü'deki yarışmanın yarı finalleri 22-24 Mayıs tarihleri arasında, final ise 26 Mayıs'ta yapılacak.

Türkiye'nin yarı finallerde hangi gün yarışacağı ise ileriki günlerde yapılacak kura çekiminden sonra belli olacak.

07 Ocak 2012

Sanal ortam gerçek yıkım

Bu günlerde internet ortamındaki aldatmalardan kaynaklanan boşanmalarla ilgili çok yönlü araştırmalar yapılıyor. Çünkü, sosyal paylaşım siteleri ve Messenger gibi sohbet ortamlarında kurulan sanal ilişkiler ailelerin dağılmasına neden olabiliyor.
Yapılan araştırmalar bu ortamlardan kaynaklanan aldatmaların boşanmalarda büyük rol oynadığını gösteriyor.
Teknoloji hayatımızın pek çok alanında işimizi kolaylaştırıyor ve çeşitli katkılar sağlıyor. Ancak bu araçlar yanlış kullanıldığı takdirde, pek çok tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz.
Peki neden?
Allah insanları, harama yaklaşmayın diye uyarıyor. Oysa, günümüz insanı, harama teşvik eden, kışkırtan görüntü ve söylemlerin etkisinde kalıyor. Dış dünyada cinselliğe çok fazla vurgu yapılıyor ve kişilerin ilgi ve alakaları sadece bu alana çekilmeye çalışılıyor. Bunun sonucunda ise, kişi hayatını geçici heveslere feda etmeyi göze alıyor. Artık insanlar normal hayatı monoton görüyorlar. Yani onlara, her şey sürekli tekrar ediyor gibi geliyor. Yeni şeylere ihtiyaç duyuyorlar, sözde hayatlarını monotonluktan çıkarmak için, bu gibi eylemlere yöneliyorlar. Ancak bu hiçbir zaman bu insanları tatmin etmiyor.

Hayatınızı anlamlı kılmak için şunları dikkate alın

Allah'ın rızasına uygun bir hayat seçin
Namazlarınızı geçirmeyin
Çocuklarınızla iyi vakit geçirmeye
Çocuklarınızla paylaşım içinde olmaya çalışın
Muhtaçlara yardımcı olun
Tövbe edin, duayı hiçbir zaman bırakmayın.
Yeteneklerinizi keşfedin ve kendinizi tanıyın
Güzel sanatlarla ilgilenin
Akrabalarınızı, komşularınızı ziyaret edin
Dedikodu yapmayın
İnsanlarla yarış içinde olmayın
Kadere rıza gösterin

06 Ocak 2012

GÜL’ÜN (S.A.V.) GÜLLERİ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

GÜL’ÜN (S.A.V.) GÜLLERİ

Alla hu Teala’ya Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât ve selam Güzeller güzeli Hazreti. Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Selem)’ e olsun.

Kâinat’ın en güzeli (s.a.v.) Erkek çocuklarından: Hz.Kasım ve Hz. Abdullah, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) peygamberlik verilmeden önce küçük yaşta vefat ettiler.

Güzeller güzeli (s.a.v.)’ in bir künyesi, ”Ebu’l Kasım, dır.” Allah Rasülü (s.a.v.) bu künyeden çok hoşlanır; küçük yaşta kaybettiği oğlunun isminin geçtiğinde teselli bulurdu.

Hz. İbrahim, hicretten sonra Medine-i Münevvere’de doğmuştur. Hicri 10. yılda 18. aylık iken vefat etmiştir. Güzeller güzeli (s.a.v.) onun ölümüne çok üzülmüş ve şöyle buyurmuştu: “Göz yaşarır, kalp üzülür, Allah’ın rızasına uygun olandan başka bir söz söyleyemeyiz Ey İbrahim, senin kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz ”

Kızları ise: İslâm devrine yetişmiş, Güzeller güzeli (s.a..v.); e iman etmiş ve Medine-i Münevvere’ye hicret etmişlerdir (İbn İshak,)

Allah Rasülü (s.a.v.) 4 kızı’da büyümüş ve evlenmiştir.

Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)’in kızlarının en büyüğü Hz. Zeynep (r.anha) Efendimiz (s.a.v.) 30 yaşındayken dünyaya geldi. Hicri. 8. yılda vefat etti.

Hz. Zeyneb'in, (r.anha.) Ebû'l-Âs b. er-Rebî'den, Mâme ve Ali adında iki çocuğu oldu. Ali, çocuk denecek yaşta vefat etti. Kızı Ümâme ise bilahere teyzesi Fâtıma'nın vefatından sonra Hz. Ali (r.a.) ile evlenmiştir (a.g.e.)

Hz. Rukiyye, (r.anha) Efendimiz (s.a.v.) 33 yaşındayken dünyaya geldi.

Hz. Rukayye, (r.anha.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) risâletinden önce Ebu Leheb'in oğlu Utbe ile nişanlanmıştı. Ancak Efendimiz (s.a.v.), İslâm dinini tebliğe başlayınca ve Ebu Leheb hakkında "Ebu Leheb'in elleri kurusun" mealiyle başlayan Tebbet süresi nazil olunca, Babası Ebu Leheb de oğlunu yanına çağırarak "Oğlum! Muhammed' in kızından ayrılmayacak olursan, ben senden ayrılırım" dedi.

Utbe, annesi ve babasının teşvikiyle Hz. Rukiyye (r.anha.)' yı zifaf vuku bulmadan önce boşadı. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun akabinde kızını Hz. Osman (r.a.) ile evlendirdi.

Hz. Rukıyye, (r.anha.) kocası Hz Osman (r.a.) ile beraber Habeşistan’a hicret etti. Habeşistan'da bulunduğu sırada Abdullah adında bir çocuğu olmuştu.. Hz. Rukıyye'nin (r.anha.) bu ilk ve tek çocuğu, rivâyete göre 6 yaşında vefat etmiştir.

22 yaşında vefat eden Hz. Rukiye’nin (r.anha.) cenazesini Ümmü Eymen yıkadı. Kocası Hz. Osman (r.a) da eşinin cenaze namazını kıldırdı. Sonra da Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebi’nin yanındaki el-Baki' mezarlığında toprağa verildi.

Hz.Ümmü Külsüm (r.anha.) Ebû Leheb'in oğlu Uteybe ile nişanlanmıştı. Ebû Leheb, hakkında Tebbet Suresi nazil olunca, oğluna, Hz. Peygamber' (s.a.v.) kızını terk etmesini söylemiş, o da bunun üzerine Ümmü Külsüm'ü izdivaç olmaksızın terk etmişti.

Hicretten sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) ev halkını Medine-i Münevvere’ye getirdiğinde Hz. Ümmü Külsüm (r.anha.) da bunlar arasındaydı.

Hz.Ümmü Gülsüm (r.anha.) Hz. Osman'dan (r.a.) ile evliliklerinden çocuğu olmamış hicretin. 9 yılı Şaban ayında vefat etmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.s.)'in neslinin kendisi soyundan devam ettiği en küçük kızı. Müslümanların dördüncü halifesi "ilmin kapısı" Hz. Ali (r.a.)'ın hanımı.Hz. Fatma (r.anha.) Hicretten 13 yıl önce Mekke-i Mükerreme’de doğdu. Hz. Fatıma (r.anha..) evlendiğinde 15, Hazreti. Ali (r.a.) 21, yaşındaydı. Hazreti. Fatma (r.anha.)

Hicri 11. yılda Sultanlar Sultanı (s.a.v.) vefatından 6 ay sonra 24 yaşındayken vefat etmiştir. Efendimiz (s.a.v.) in diğer 6-çocuğu kendinden önce vefat etmiştir.

Hazreti. Fatma (r.anha) nın Hazreti. Hasan,(r.a) Hazreti. Hüseyin,(r.a.) Hazreti Muhsin (r.a.) adlarında 3 tane erkek evladı vardı. Hz. Muhsin (r.a.) küçük yaşta vefat etmiştir.

Hazreti Hasan’ın (r.a.) soyundan gelenlere “ŞERİFHazreti Hüseyin’in (r.a) soyundan gelenlere de “SEYYİD” denir.

Hz. Fatma (r.anha.) nın Hz.Ümmü Gülsüm,(r.anha.) Hz. Zeynep,(r.anha.) ve Hz. Rukiye (r.anha.) adlarında 3 tane kız evladı vardı. Selam ve dua ile


CUMA DUASI

Allahım, taatimi kabul et demiyorum;
günahıma af kalemini çek diyiyorum.

03 Ocak 2012

Evlilikte 'biz' olabilen eşler, mutluluğu yakalıyor

Evlilikler canlı bir organizma gibidir. Beslenmek, bakılmak ister. Eşinize baskı yapmadan, evde hükümranlık kurmaya çalışmadan ortak yollar bulunabilir. Evlilik ona değer vermek, saygı göstermek, 'ben' yolundan çıkıp 'biz' olmayı başarmak demektir. Aile ilişkilerinde gönül aynasını kırmayın.
Evliliğinizde mutlu olmak mı istiyorsunuz? "Acaba eşime nasıl davranırsam onu mutlu ederim?" sorusunun cevabını mı arıyorsunuz? İşte size yardımcı olacak cevaplar:
Eşinize değer verin. Hayatınızdaki ilk sırayı eşinize verin ve bunu, ona hissettirin. Böyle yaparsanız eşiniz kendini değerli görür. Değerli olduğunu anlayan eş, eşinin hatalarına değer vermez. Değersiz olduğunu düşünen eşse, eşinin hatalarına değer verir. Bu da aile içindeki huzursuzluğa netice verir.
"Ben" yolundan çıkıp "biz" yoluna girin. Evlilik mutluluğunu baltalayan, mutluluk gemisini yalpalayan şey bencilliktir. Kendi doğrularını karşı tarafa kabul ettirmek için evliliği savaş alanına döndürmektir. Evlilik 'ben' yolundan çıkıp 'biz' yoluna girmektir. Ancak o zaman güzeldir. 'Ben yine yolumdan giderim' denilirse o evlilikte mutluluk yakalanmaz.
Kendinizi komutan yerine koymayın. Eşinizi, komutlarınızı "emredersiniz komutanım" diye yerine getirecek bir er gibi görmeyin. Siz üs, eşiniz as değil, yol arkadaşısınız.
Eşinizin duygularına kilit vurmayın. Eşinizin duygularını ve hatta kızgınlıklarını rahatça ifade etmesine izin verin. "Acaba bunu söylersem eşim ne der? Kavga çıkar mı? İyisi mi ben içime atayım." dedirtmeyin. Unutmayın, düdüklü tencerenin havası alınmazsa patlar. Fay hattı yavaş yavaş kırılmazsa yer kabuğu depremle çatlar.
Eşinizin hatalarına göz yumun. Kurulmuş robot gibi sizin her istek ve arzunuza boyun eğmesini istemeyin. Robotlar da bozulabilir, bilgisayarlar da virüs kapabilir.
Sözünüzü dinletmeye çalışmayın. "Bu evde ben ne dersem o olmalı. Çünkü ben yanlış yapmam." düşüncesiyle, "şunu şöyle yap, bunu böyle yap, sözümü dinle" demeyin. Onun kararlarına saygı gösterin.
İnsaf çıtanızı yükseltin. Kendi isteklerinizin olmasını eşinize dayatmayın. "Ben bunu böyle seviyorum, sen de seveceksin. Bunun böyle olmasını istiyorum, sen de kabul edeceksin. Buraya gideceğim, sen de geleceksin vb." demeyin. Sadece kendi mutluluğunuzu düşünüp karşı tarafa hayat hakkı tanımayarak "ne yapayım, o da benim yanımda olsun; olmuyorsa cezasını çeker" düşüncesiyle vicdanınızı susturmayın. Her insafsız davranışın bir karşılığı olduğunu, İlahi adalette de yer bulacağını aklınızdan çıkarmayın.
Eşinizi suçlamayın. "Yine ne yaptın? Bir şeyi de doğru yaptığını görmedim. Senin yüzünden başım dertten kurtulmuyor." demek yerine "Bir sıkıntın mı var? Problemini çözelim. Senin problemin benim problemim sayılır." deyin.
Bilhassa aileniz için eşinizin gönül aynasını kırmayın. "O da benim anneme-babama veya ablama-ağabeyime iyi davranmıyor." demeyin. Çünkü böyle davranış, eşinizin hem size hem de akrabalarınıza karşı kin tutmasına sebep olur. Aralarına kin tohumu serpmek yerine sevgi köprüleri kurun. Bunun için de eşinizi herkesten çok sevdiğinizi ona hissettirin.
Mazi kitabını kapatın. Geçmişe ait kötülükleri bohça gibi açıp durmayın. Onları derleyip toplayıp çöp kutusuna atın. Nasıl olsa o sıkıntıların elemi gitmiş, lezzeti kalmıştır.
Çöpten çıkardığınız kirli şeyler nasıl evinizin havasını kirletirse geçmişe ait kötü hatıralar da mutluluğunuzun havasını bozar.

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ