BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

28 Ekim 2013

GIYBET HARAMDIR

Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Kim bir kardeşi gıyabında gıybet edilince müdafaa ederse Allâhü Teâlâ’nın onu cehennem ateşinden koruması hak olur.” buyurdular.

Gıybet bir kimseyi yanında bulunmadığı bir vakitte hoşuna gitmeyecek şey ile anmaktır. Eğer kötülediği şey o kimsede varsa gıybet olur. Yoksa iftirâ olur ki bu daha büyük günahdır.

Diri yahut ölü, Müslüman veya gayr-i Müslimi gıybet etmek haramdır. Yine bir şahsı anmaksızın onun anlaşılabileceği vasıflarla anarak söylemek de gıybet olur. Eğer o şahıs anlaşılmazsa câizdir.

Hâsılı, kendisiyle maksadın ifâde edilebileceği her türlü şey gıybet olup haramdır.

İnsanların sakınması için fasıkın; açıkça günah işleyenin ve facirin; itikadı bozuk kimsenin gıybetini yapmak sevaptır.

Bir köy veya mahalle ahalisinin bazı fena hallerini söylemek de gıybet olmaz. Herkesi değil o işi yapanları kasdettiğinden kimlerden bahsettiği bilinmez.

Nikâh, yolculuk, ortaklık, komşuluk, emânet teslîm etmek gibi şeyler için bir kimse hakkında kendisine sorulduğunda söylediği doğru şey gıybet olmaz.

Bir müşterinin sahte para verdiğini görenin, bundan sakındırmak için söylemesi gıybet olmaz.

Gıybetin tevbesi, gıybet ettiği kimseden affetmesini istemektir. Onu bulamazsa onun keffareti istiğfâr ve tevbe etmek ve pişman olmaktır. Eğer mümkün ise gıybet ettiği şeylerin hepsini ona bildirip affetmesini istemeli ve Allâh’dan af talep edip tevbe etmelidir. Ancak eğer bildirmesi bir fitneye sebep olacak ise bildirmez.

Gıybet ettiği kimse ölmüş ise vârislerinden helâllik istemesi gerekmez. Onun keffareti pişmanlık, tevbe ve istiğfârdır.

Gıybeti işiten kimse eğer lisanıyla yahut gücü yetmiyorsa kalbiyle olsun onu reddetmez ise günahta ortaktır. Bu kimsenin gücü yetiyorsa oradan kalkması, veya sözü başka mecraya taşıyarak bu gıybete mâni olması lazımdır. 

25 Ekim 2013

2013 1. Dönem yazılı sorularına nasıl çalışılmalı

1,5 milyon öğrencinin gireceği merkezî yazılılara 5 hafta kaldı. Eğitimciler öğrencilere, “Şimdiden ders tekrarına başlayın.” uyarısı yapıyor.

Seviye Belirleme Sınavı’nın (SBS) yerine getirilen merkezî sınavların altısı kasım ayının son haftasında yapılacak. Öğrenciler birinci dönem için fen ve teknoloji, matematik, Türkçe, inkılâp tarihi, yabancı dil ve din kültürü derslerinden ortak sınava girecek. Din kültürünü almayan öğrenciler bu dersin sınavından muaf tutulacak. İkinci dönem sınavları ise nisan ayının son haftasında gerçekleştirilecek. Test usulü yapılacak sınavda 20'şer soru sorulacak ve sınav süresi 40 dakika olacak.  

Yeni sistemin öğrenci ve velileri kaygılandırabileceğine dikkat çeken Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, rahatlatan önerilerde bulundu. Polat, sınıf ortamında, öğretmen gözetiminde yapılacak sınavlar için şunları söyledi: “Soruların yapısı ve tarzı geçtiğimiz dönemlerde yapılan SBS'ye benzeyecek. Bu nedenle öğrenciler, eski sorulara bakabilir. Kasım ayına kadarki konulara yoğunlaşsınlar. Dersi anladıktan sonra da konu ile ilgili bol bol soru çözsünler. Sınavlar; matematik-Türkçe-din kültürü gibi sayısal-sosyal şeklinde geleceği için bu onları çok yormayacak."

Anafen Okulları Genel Müdür Yardımcısı İsmail Efe de öğrencilerin şimdiden sınavlara motive edilmesi gerektiğine işaret etti. Efe, “Geçen yıllarda sınavlar haziran ayında yapılıyordu ve uzun bir süreç vardı. Şimdi ise süreç kısa. Bu zamanda oluşan motivasyon kayıplarının telafisi yok.” dedi. Sınav öncesi hazırlıkların tamamlanması gerektiğini hatırlatan Efe, “Öğrenciler sınav konularını listelemeli, derslerde işlediği konular ile ilgili bol bol soru çözmeli ve günlük ders çalışma programı hazırlamalı. Eksik görülen veya anlaşılmayan konular, etüt takviyeleri ile bir an önce telafi edilmeli.” diye konuştu. Öğretmen, aile ve öğrenci arasındaki iletişimin sıkı tutulması gerektiğini ifade eden Efe, bu dönemde çocukların her anlamda desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.

Defter, kitap getirilmeyecek

Merkezî sınavlarda farklı bir güvenlik tedbiri uygulanmayacak. Ancak sınava kalem, silgi gibi ihtiyaçlar haricinde cep telefonu, kitap, defter getirilmeyecek. Öğrenciler sıralarında tekli oturacak. Kişiye özgü kitapçık olmayacak. İki farklı kitapçık türü hazırlanacak ve sınıflarda 2 öğretmen bulunacak. Başvuru ücreti ya da harç gibi herhangi bir isimle ödeme talep edilmeyecek. Anadolu, fen, sosyal bilimler liseleri ve özel okullar da dahil olmak üzere sınavla öğrenci alan tüm okullar için ek sınav yapılmayacak.

Liseye yerleşmede yüzde 70 etkili

Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan 6, 7 ve 8. sınıf yıl sonu başarı puanlarının yüzde 30'u ile 8. sınıfta uygulanan merkezî sınav puanlarının yüzde 70'inden oluşacak. 6 ve 7’de bütün derslerin notlarını öğretmen verecek. 8. sınıfta ise merkezi sınavlar etkili olacak. 6, 7 ve 8. sınıfların yıl sonu başarı puanı 300, merkezî sınavların puanı 700 üzerinden hesaplanacak. Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan ise bu ikisinin ortalaması alınarak 500 üzerinden hesaplanacak.

23 Ekim 2013

NEBEVI BIR UYGULAMA: HACAMAT

Bütün peygamberler hem mânevî hem de maddî hayatta rehber insanlardır; onların tavsiyeleri, hâl ve hareketleri hikmet eksenlidir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kalb ve gönüllerin tabipliğini yaparken, hekimlikte de ufuk açıcı ve önder konumdaydı. O (sallallahu aleyhi ve sellem), bugün için hikmetleri yeni anlaşılmaya başlanan, tıbb-ı nebevî ismiyle bilinen birçok tedavi usulünün öncüsüdür. Nebevî metotlardan biri olan fakat hikmetleri az bilinen korunma ve tedavi maksatlı kan aldırmanın da (hacamat) bugünün ilmî metotlarınca ele alınması ve hikmetlerinin araştırılması gerekmektedir. Peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem), sıkça uyguladığı hacamat, beş vakit namazın hediye olarak gönderildiği Miraç'ta Cebrail Aleyhisselâm tarafından hem kendisine, hem de ümmetine tavsiye edilen bir şifa vesilesidir (Tirmizi, Tıbb 12, 2054). 

Hacamatın yapılışı ve tarihi hakkında Türkçe yazılmış sınırlı sayıda araştırma vardır. (Yeni Ümit, 92). 

Hacamat nasıl ve ne zaman yapılır 
Halk arasında yanlış bir tabir olarak sırt bölgesinde ağrıyan yerlere kupa çekme şeklindeki masaj uygulamaları bazıları tarafından kuru hacamat olarak isimlendirilse de, gerçek hacamat, Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) yaptığı ve ümmetine tavsiye ettiği vücuttan kan akıtılarak yapılandır. Hacamatın ayın çekim gücünün artması münasebetiyle kameri ayların on yedi, on dokuz ve yirmi birinde yapılması tavsiye edilmiştir (Tirmizi, Tıb, 12; Ebû Dâvud, Tıb, 5).

Vücut üzerinde hacamat yapılabilen sahaların, akupunktur için de enerji dengeleme yerleri olduğu kabul edilmektedir. Bu maksatla iki kulak hizasındaki başın arka sahası, omuzun altındaki ve iki kürek kemiği arasındaki saha, kuyruk sokumu üzeri ve ayak bileklerinin iç tarafı gibi yerlerde hacamat tatbik edilmektedir. Sağlığın muhafaza edilmesi maksadıyla hacamat yaptıran ve hacamatı tavsiye eden Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının baş (Buhari, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63), iki omuz arası (Ebu Davud, Tıb 4; İbn Mace, Tıb 21), kürek kemikleri arası (Ebu Davud, Tıb 4; Tirmizi, Tıb 12), kuyruk sokumu ve ayağın üstünden (Buhari, Tıb, 14, 15; Ebu Davud, Menasik, 35, Tıb, 4,5) hacamat yaptırdıkları rivayet edilmektedir.

Hacamat için çizik atmada kullanılan hacamat zembereği veya hacamat bıçağı ile içine kanın dolması için steril fanüs/kap kullanılır. Hacamat yapılacak sahaya zemberek ile küçük çizikler atılır. Bir kupa içinde yakılan pamukla veya vakumlu pompa vasıtasıyla havası boşaltılan hacamat fanüsleri, çiziklerin atıldığı sahaya yerleştirilir. Neticede negatif basınç tesiriyle vakumlama gerçekleşir ve akıcılığı az olan deri sathına yakın sahadaki kan ile dokular arasındaki sıvıda biriken atık maddelerin fanüs içine doğru şişen deri bölgesinde toplanması sağlanır. Tabiî ki hacamat sırasında steril eldivenlerin giyilmesi, malzemelerin sterilize edilmesi, kesici âletlerle yapılan çizme işlemlerinin derin olmaması, hacamatı müteakip antiseptik krem kullanılması, işlem öncesinde kan basıncının ve nabzın ölçülmesi dikkat edilmesi gereken hususlardır.

Araştırmalar, hacamatın faydalarını gösteriyor. 
Hacamat hakkında gerçekleştirilen ilmî araştırmalar sayı ve muhteva olarak yeterli değildir. Hacamatın tesirli olduğu bazı hastalıklar şimdilik baş ağrısı/migren, bel ağrısı; karpal tünel sendromu adı altında kol ve el ağrıları; tansiyon, virülent selülit ve fertilite ile sınırlıdır.

Bel ağrısı ve el ile kol ağrılarıyla karakterize 'carpal tunnel syndrome' hastalığının iyileşmesinde, hacamatın tesirli olabileceği tespit edilmiştir. Ayrıca migren ve migren karakterinde olmayan baş ağrısı tedavisinde de olumlu neticeler alınmıştır. Alireza ve arkadaşları, baş ağrılarının % 66'sında, Duo ve arkadaşları ise hacamat ve akupunkturun birlikte uygulaması ile 100 migren vakasının 94'ünde iyileşme olduğunu tespit etmişlerdir. Azizkani ve arkadaşları hacamat yapılarak 85 migren vakasının % 91,8'inde, 65 migren olmayan baş ağrısı vakasında ise % 89 iyileşme olduğunu dile getirmiştir. Birmingham Alabama Eyalet Üniversitesi ve İran Kermanşah Üniversitesi işbirliği ile hacamatın yüksek tansiyon ve migren üzerine tesirlerinin araştırıldığı çalışmalarda da benzer neticeler elde edilmiş, tansiyon hastalarının % 66'sı ile migren hastalarının % 94'ünde başarı elde edilmiştir. 

LDL kolesterol olarak bilinen kötü kolesterol, fazla olması hâlinde, damar iç çeperlerinde birikerek kalb rahatsızlıklarına sebep olabilir. Uzun süreli tekrarlanan kan bağışlarının kan lipid seviyelerini düşürücü tesirleri sebebiyle, kalb ve damar hastalıklarının görülmesini engelleyici olabildiği bilinmektedir. Meselâ Gemfibrozil gibi kandaki kolesterol seviyesini düşürücü ilâçların tekrarlanan kan bağışları ile birlikte uygulanması, ilâçların yalnız başına uygulanmasına nazaran kolesterol, kötü kolesterol ve trigliserid seviyelerini düşürmede neredeyse iki kat daha tesirli olabilmektedir (Kumar, 1994). Normal kan bağışından farklı olarak, hacamatın da kolesterol, trigliserid gibi kan değerleri üzerinde tesirli olup olmadığına dâir bazı araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Niasari ve arkadaşlarının 2007 yılında hacamatın kandaki lipidler (LDL, HDL, trigliseritler gibi) üzerindeki tesirlerini belirlemek maksadıyla yaptığı ve aynı zamanda hacamat yapmanın normal kan bağışı ile kıyaslandığı çalışma da bunlardan birisidir. Araştırmacılar herhangi bir hastalığı bulunmayan 47 adet gönüllü insanın 23'üne hacamat uygulamışlardır. Hacamat anında 24 fertten de toplardamardan (venöz) kan alınmıştır (normal kan bağışı tarzında damardan kan alınmıştır). Hacamat kanında (fanüste toplanan kanda) ve toplardamardan alınan kanda yapılan analizler neticesinde trigliserid ve HDL (iyi kolesterol) değerlerinde istatistik önem taşıyan bir farklılık bulunmamasına karşılık, kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL ve LDL'nin HDL'ye nispetinde, mühim farklılıklar tespit edilmiştir. Diğer bir ifade ile hacamat neticesinde vücuttan daha fazla kötü kolesterol atıldığı anlaşılmıştır. 

Hacamatın biyokimyevî kan parametreleri üzerindeki tesirlerini belirleyen bir başka çalışma neticesinde normal metotla alınan kana nispeten hacamat kanında kötü kolesterol, trigliserid, ürik asit, alyuvar, hemoglobin, hematokrit, viskosite ve lenfosit seviyelerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Araştırmacılar kırmızı kan hücresi ve hemoglobin sayısının yüksek olması sebebiyle hacamat kanının daha yoğun olduğunu belirtmişlerdir. Vücutta kan hücreleri ve hemoglobin seviyelerindeki azalmaya bağlı olarak, kan yoğunluğunun azalması ve akışkanlığının artmasının, arzulanan bir netice olabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca alyuvarların şekil bakımından farklı olduğu görülmüştür. Araştırmacılar bu durumun hacamat ile eski alyuvarların atılması sebebiyle ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Hacamat sahasından hacamat kanına alyuvar, hemoglobin ve fibrinojen geçişi münasebetiyle hacamatın pıhtılaşma mekanizmalarında, vücuttaki kanın sirkülasyonunda ve neticede organ ve dokuların oksijenlenmesinde tesirli olacağı düşünülmektedir. 

Hacamat kanının ışık ve karanlık saha mikroskobu altında incelendiği diğer bir çalışma da hacamatın muhtemel bazı tesirlerini ortaya koyabilecek hüviyettedir. Tamamlayıcı tıbba yönelik metotlarda bir uzman olan David Parker, hacamat neticesinde elde ettiği kanları, boyanmamış ve sıvı hüviyetteki maddeleri incelemede kullanılan 'karanlık saha mikroskobu' ve ışık mikroskobu altında incelemiştir. Işık mikroskobu altındaki incelemelerinde, hacamat kanında bakteriyel aktiviteden de kaynaklanabilen yüksek seviyelerde toksik ve kimyevî maddelerin bulunduğunu tespit etmiştir. Taze kanın karanlık saha mikroskobunda incelenmesi ile de fazla miktarda asidin ve bilhassa kan pıhtılaşmasında vazifeli fibrin benzeri proteinlerin varlığı ortaya konmuştur. Bu durumun hususiyetle ağrılı ve yangılı bölgelerde uygulanan hacamat kanlarında daha belirgin olduğu belirtilmiştir. Araştırıcı söz konusu toksik ve kimyevî maddelerin hacamat sahasından uzaklaştırılması neticesinde taze kan dolaşımının ve dokuların oksijenlenmesinin artacağını, hastalığa ait belirtilerin azalacağını bildirmiştir. Işık mikroskobu ile gözlenebilen dejeneratif bozuklukları temsil eden alyuvarlar arasındaki beyaz gölcük benzeri sahaların ise aterosklerotik plâklardan (damar tıkanıklığına sebep olan plaklar), toksik metallerden ve kolesterolden meydana geldiğini belirtmiştir. 

Çalışmalar neticesinde hacamata dâir ciddi yan tesirlerin görülmediği belirtilmektedir. Hacamat yapılan sahada kanlanma ve damar genişlemesine bağlı sıcaklık ve terleme en sık görülen hâllerdir. Bununla birlikte hacamat yerindeki derin çizikler ve fanüslerin uzun süre hacamat sahasında bekletilmesi ile alâkalı olarak yağ foliküllerinde iltihaplanma oluşabilmektedir.

Hacamatın şifaya nasıl vesile olduğu hususu araştırılmaya muhtaç
Peki, hacamatın araştırmalar ile tespit edilen neticelere ulaşmasına vesile olan tesir mekanizmaları nelerdir? Hacamat hususunda inceleme yapan araştırmacılar söz konusu neticelerin görülmesine dâir kesin ifadelerden uzak kalmayı tercih etmektedirler. 

Hacamatın faydalı olmasının sebeplerinden birinin asidik karakterdeki toksik maddelerin kan yoluyla atılması olduğu, genel kabul görmektedir. Bilhassa yaşlanmaya bağlı olarak kan stazlarının görülmesi (kan akışının yavaşlaması) sebebiyle vücutta toksik madde artışı söz konusu olmaktadır. Atık maddeler, kirli havanın solunması, gıda ve içeceklerle toksik kimyevî maddelerin alınması, narkotik ilâçların metabolizması, vücuttaki normal metabolizma, tıbbî ilâçların metabolizması, travma ve kaza tesirleri, stres, asabi hâl ve depresyon neticesinde oluşabilmektedir. Kan akışının yavaşlaması sebebiyle kılcal damarlardan dokulara oksijen, su, mineral madde ve elektrolit gibi gıdaların, enzim, hormon ve immun sistem hücrelerinin girişi azalabilmektedir. Benzer tarzda karbondioksit ve diğer atık maddelerin deri, akciğer ve idrar yoluyla atılımı da azalmaktadır. Böylece organlar arzulanan seviyede normal faaliyetlerini gösterememektedir. 

Kanda biriken atık maddeler ve kan akışındaki yavaşlamaya bağlı olarak hipertansiyon, ülser, diyabet, eklem hastalıkları, migren, kalb hastalıkları ve kanser vakaları tetiklenebilmektedir. Diğer muhtemel bir mekanizma da hasarlı sahalardaki hücreleri kontrol eden ve hasarlı yapılardan prostaglandinlerin serbest kalarak atılmasına vesile olan kortizon seviyesindeki artıştır. Hacamatın, prostaglandinlerin, eklemler arasında birikerek ağrıya sebep olan ürik asitin, vücut tabiatına yabancı olarak algılanan ve atılmamasının yan tesirlere sebep olabileceği hasarlı doku parçalarının ve pek çok asidik karakterdeki toksik maddelerin masaj ve kanın vakumlanması ile atılımına sebep olduğu ifade edilmektedir. 

Şifa vesilesi olabilir ümidiyle tansiyon hastalarına hacamat uygulanmış ve müspet neticeler elde edilmiştir. Damarların aşırı dolgun olması neticesinde tansiyon ve migren oluşabilmektedir. Baş ağrılarında ve tansiyon vakalarında, hacamat neticesinde vücuttan kanın alınmasının tansiyonu giderebildiğine ve sinirler üzerindeki basıncın ortadan kalkması sebebiyle tansiyonun normal sınırlarına doğru çekildiğine yönelik kanaat bulunmaktadır. Bunlara ilâveten çalışmalarla ispatlanmamış olsa bile farklı hipotezler de bulunmaktadır. Beyinde ve spinal korda (omurilikte) ağrıya ait sistemlerden (peraqueductal gray, periventrikular bölge, rapha magnus çekirdeği, nükleus retikularis paragigantocelularis), serotonin, dopamin, endorfin ve asetilkolin salınmasının düzenlenmesi ve duyu sinirleri vasıtasıyla ağrı geçişinin engellenmesi, kandaki kortizon seviyesindeki artış ve prostaglandin seviyesindeki azalmalar hacamatın uyardığı muhtemel mekanizmalardır. Ayrıca hacamat sırasında vakumlama neticesinde oluşan masajın ve hacamat uygulanan noktaların akupunktur meridyenlerinin bir veya birkaçını ihtiva etmesinin ağrının giderilmesinde tesirli olacağı ihtimal dâhilindedir.

Kan üzerindeki hacamatın sebep olduğu bazı değişiklikler yukarıda anlatılmasına karşılık daha detaylı araştırmaların yapılması bir hayli ehemmiyetlidir. Hacamat ile interferon ve tümör nekrozing faktör seviyesinde artışın sağlanması ve lenf damarlarında lenfosit akışının kontrolü gibi muhtemel tesirlerle bağışıklık sistemini kuvvetlendirici neticelerin alınmasın söz konusu olabileceği araştırmacılar tarafından aktarılan diğer hususlardır.

Netice ve tavsiyeler
Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) pek çok hususta olduğu gibi sağlık hususunda buyurduğu pek çok hadîs, modern tıbbın gelişmesi ve ilmî araştırmalar vesilesiyle daha net anlaşılmaktadır/anlaşılacaktır. Hacamata dâir bugüne kadar gerçekleştirilen araştırma sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdadır. Hacamatın tesir mekanizmalarının ne olduğu henüz araştırmaya muhtaçtır. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hacamatta şifa olduğunu (Buhari, Tıb 7; İbn Mace, Tıb 22; Ahmed b. Hanbel, I, 246), hacamat yaptıranın herhangi bir hastalık için, bir başka ilâçla tedavi olmasa da zarar görmeyeceğini bildirmektedir (Ebû Davud, Tıb 4; İbn Mace, Tıb 21). Bu münasebetle hastalığı olan veya olmayan pek çok insanın rahatlamasına vesile olan hacamat hususunda, bilhassa Müslüman araştırmacılar olmak üzere bütün araştırmacıların detaylı araştırmalar yapması bir hayli elzem gözükmektedir. Bu tarz araştırmaların farklı ilim dallarında faaliyet gösteren akademisyenlerin ve araştırmacıların müşterek katkıları ile detaylı bir tarzda gerçekleştirilmesi gerekir. Ayrıca muhtemel tesir mekanizmalarının neler olabileceğine dâir istişarelerin yapılması, hacamatın daha iyi anlaşılmasına vesile olabilecektir. Araştırmacıların farklı tip tesir mekanizmalarını belirtmelerine karşılık çalışmalarında bu mekanizmalara dâir bir incelemeye detaylıca girmedikleri görülmektedir. Bu konuda çalışacak bir araştırmacı, kendisine bahşedilen ilim eşliğinde fikir jimnastiği yapmalı ve mevcut hipotezlerinin geçerliliğini araştırmaya dâir her türlü lâboratuvar tetkiklerine başvurmalıdır. 

Hacamat yapan haccamların veya hacamat sevdalılarının hastalığı bulunan –belki de modern tıbbın imkânları ile hastalığına çare bulunamayan insanların- insanlara hacamatı 'binbir derde deva' tarzında 'kesin' bir şifa vesilesi olarak görmesi ve göstermesi de doğru değildir. Zîrâ şifa vesilesi olarak Kâinatın Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından ehemmiyeti ifade buyrulan hacamatın yanlış fertlerce, yanlış zamanlarda, iyileşmesi cerrahî müdahalelere ihtiyaç duyan hastalık vakalarında, uygun olmayan uygulama tarzlarıyla yapılması, neticeye ulaşabilmek şöyle dursun, faydadan öte zarar getirebilir. Bu bakımdan modern tıp ile hacamatın birlikte düşünülmesinin, belki de hacamat enstitülerinin veya tıp fakültelerinde 'Tıbbi Nebevi'nin de içinde bulunacağı tamamlayıcı tıbba dâir uygulamaların gerçekleştirileceği bölümlerin kurulmasının, şuurlu akademisyenlerin gayretlerinin bir kısmını da bu sahada göstermelerinin ehemmiyeti ortadadır. 

Kaynaklar 

- Abdullah AlBedah, Mohamed Khalil, Ahmed Elolemy, Ibrahim Elsubai, Asim Khalil (2011) Hijama (cupping): a review of the evidence.fFocus on Alternative and Complementary Therapies Volume 16(1) March 12–16

- Niasari M, Kosari F, Ahmadi A: The effect of wet cupping on serum lipid concentrations of clinically healthy young men: a randomized controlled trial. J Altern Complement Med 2007, 13(1):79-82.

- Ahmadi, A., Schwebel, D. C., & Rezaei, M. (2008). The efficacy of wet-cupping in the treatment of tension and migraine headache. Am J Chin Med, 36(1), 37-44.

- Farhadi K, Schwebel DC, Saeb M, Choubsaz M, Mohammadi R, Ahmadi A: The effectiveness of wet-cupping for nonspecific low back pain in Iran:a randomized controlled trial. Complement Ther Med. 2009, 17(1):9-15.

- Jong-In Kim, Tae-Hun Kim, Myeong Soo Lee, Jung Won Kang, Kun Hyung Kim, Jun-Yong Choi Kyung-Won Kang, Ae-Ran Kim, Mi-Suk Shin, So-Young Jung and Sun-mi Choi (2011) Evaluation of wet-cupping therapy for persistent non-specific low back pain: a randomised, waiting-list controlled, open-label, parallel-group pilot trial12:146http://www.trialsjournal.com/content/12/1/146

- David Perker . Cuppıng/hıjama tımes. 1st ıssue january 2010. ıssn: 2041-9899 başlık a perspectıve on the effects and benefıts of the ancıent art of hıjama (cuppıng) therapyhttp://www.cuppingtherapy.info/resources/Cupping%20Hijama%20Times-vol2.pdf)

- Ludtke R, Albrecht U, Stange R, Uehleke B: Brachialgia paraesthetica nocturna can be relieved by "wet cupping"–results of a randomised pilot study. Complement Ther Med 2006, 14(4):247-53.

- Yeni Ümit, Dinî İlimler ve Kültür Dergisi, Yıl: 23, Sayı: 92 Nisan-Mayıs-Haziran 2011. Hz Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Hacamat

- Duo, 1999. 100 cases of intractable migraine treated by acupuncture and cupping. J. Tradit. Chin. Med. 19: 205–206 1999.

- Michalsen A, Bock S, Lüdtke R, Rampp T, Baecker M, Bachmann J, Langhorst J, Musial F, Dobos GJ: Effects of traditional cupping therapy in patients with carpal tunnel syndrome: a randomized controlled trial. J Pain 2009, 10(6):601-8, Epub 2009 Apr 19.

- Azizkhani, M. The Efficacy of Hejamat in Treatment of Migraine (in Farsi). The Hejamat Researchm Institute of Iran, Tehran, 2000.

- Majid Niasari, Farid Kosari, and Ali Ahmadi. The Effect of Wet Cupping on Serum Lipid Concentrations of Clinically Healthy Young Men: A Randomized Controlled Trial The Journal of Alternative and Complementary Medicine. January/February 2007, 13(1): 79-82. doi:10.1089/acm.2006.4226. Published in Volume: 13 Issue 1: February 19, 2007


- Kumar H. Repeated blood donation effective in treating hyperlipidemia.J Assoc Phys India 1994;42:468–469.


MEB, merkezi ortak sınav kılavuzunu yayınladı

Ortaöğretime Geçiş Ortak Sınavları kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin birinci dönem ortak sınavı, 28-29 Kasım 2013, ikinci dönem ortak sınavı ise 28-29 Nisan 2014'te yapılacak

Milli Eğitim Bakanlığınca yapılacak Ortaöğretime Geçiş Ortak Sınavlarına ilişkin kılavuza göre, 8. sınıf öğrencilerinin birinci dönem ortak sınavı 28-29 Kasım 2013, ikinci dönem ortak sınavı ise 28-29 Nisan 2014'te yapılacak.

MEB'in yeni düzenlemesiyle 8. sınıflarda Türkçe, matematik, fen ve teknoloji, din kültürü ve ahlak 
bilgisi, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil dersleri için her dönem, iki yazılısı olan derslerden birincisinin, üç yazılısı olan derslerden ikincisinin sınavı ortak yapılacak.

Bakanlık sınavlarla ilgili usul ve esasları içeren ''2013-2014 Eğitim-Öğetim Yılı Ortaöğretime Geçiş Ortak Sınavları e- Kılavuzu''nu internet sitesinde yayınladı.

Kılavuzda yer alan bilgilere göre, ortak sınavlarda alınan puanlar yıl sonu başarı puanı hesaplamasına dahil edilecek.

Her dönem yapılan ortak sınavlarda ağırlıklandırılmış puanların hesaplanmasında Türkçe, matematik, fen ve teknoloji dersleri için dört, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil ve din kültürü ve ahlak bilgisi için iki katsayısı o dersin puanıyla çarpılarak herbir dersin ağırlıklandırılmış ortak sınav puanı hesaplanacak. Puanlama 700 tam puan üzerinden yapılacak.

-Sınav günü ders yok

Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamasında öğrencilerin, 6, 7 ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanlarıyla 8'inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanı toplanacak, elde edilen toplam ikiye bölünerek merkezi sistemle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına yerleştirmeye esas puan hesaplamasında kullanılacak. Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılacak.

Ortak sınavlar, tüm ülke genelinde, yurt dışında, KKTC ve Bakanlığa bağlı okulların bulunduğu, sınav yapılması uygun görülen merkezlerde Türkiye saatiyle 09.00, 10.30 ve 12.00'te başlayacak ve aynı anda gerçekleştirilecek.

Ortak sınavlar, sınav takviminde belirtilen tarihlerde, her sınav günü üç olmak üzere iki günde altı oturum halinde yapılacak. Sınav olan okullarda sınav günleri ders yapılmayacak. Öğrenciler olağanüstü haller ve özel durumlar dışında kendi okullarında, belirlenen sınıflarda sınava alınacak.

KKTC ve yurt dışında, MEB'e bağlı olmayan okullar hariç, ortak sınavlar ile ilgili tüm iş ve işlemler e-Okul sistemi üzerinden gerçekleştirilecek. Öğrencinin herhangi bir sorun ya da zorlukla karşılaşmaması için e-Okul sisteminde kayıtlı ve bilgilerinin güncel olması gerekiyor.

-Mazeret sınavına talep e-postayla bildirilecek

Ortak sınavlarda her ders için çoktan seçmeli 20 soru sorulacak, değerlendirmede yanlış cevap sayısı doğru cevap sayısını etkilemeyecek. Ortak sınavlarda A ve B kitapçığı olmak üzere iki çeşit kitapçık verilecek. Sınav süresi her ders için 40 dakika olacak.

Yurt dışında bakanlığa bağlı olmayan okullar hariç, ortak sınavlara katılamayan öğrencilerin bilgileri okul müdürlüğünce sınav günü bitiminde e-okul sistemine işlenecek. Ortak sınavlara katılamayan diğer öğrenciler, mazeret durumunu gösteren belgeleri ile mazeret sınavına girme taleplerini ''ortaksinav@meb.gov.tr'' e-posta adresine, en geç ortak sınavlar tamamlandıktan bir gün sonra gönderecek.

Ortak sınavlara katılamayan öğrencilerin durumları, ''ilköğretim kurumları yönetmeliği 38. maddesi''nde belirtilen hükümler çerçevesinde değerlendirilerek okul müdürlüğünce karara bağlanacak ve aynı gün il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine bildirilecek. Mazereti okul müdürlüğünce uygun görülen öğrenciler için Bakanlıkça belirlenen tarih ve merkezlerde mazeret sınavı yapılacak.

Geçerli mazereti olmadan ortak sınav/sınavlara katılmayan, öğrencilerin durumları puanla değerlendirilmeyecek ancak dönem puanı ve ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamalarında sınav adedi tam olarak alınacak.

-Sınav tarihleri

Ortaokul 8. sınıfları için birinci dönem ortak sınavı 28-29 Kasım 2013'te, bu sınavın mazeret sınavı ise 14-15 Aralık 2013'te yapılacak. Sınav sonuçları ocak ayında açıklanacak.

İkinci dönem sınavları isi 28-29 Nisan 2014'te, mazeret sınavı ise 10-11 Mayıs 2014'te düzenlenecek. Sınav sonuçları ise haziran ayında açıklanacak.

-İlk oturumun sınavları Türkçe, matematik ve din kültürü ve ahlak bilgisi

Ortak sınavların birinci gün oturumlarında saat 9.00'da Türkçe, saat 10.30'da matematik, saat 12.00'de din kültürü ve ahlak bilgisi sınavları yapılacak.

Sınavların ikinci gün oturumunda ise saat 9.00'da fen ve teknoloji, saat 10.30'da T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, saat 12.00'de yabancı dil sınavları yapılacak. Her sınav için 40'ar dakika süre verilecek.

Öğretmenler, sınavlarda kendi okullarından farklı bir okulda görevlendirilecek.

Parasız yatılılık ve bursluluk hakkından yararlanmak isteyen 8. sınıf öğrencileri ayrıca PYBS'ye girmeyecek, ortaöğretime yerleştirmeye esas puanı ile değerlendirilecek.

-Sınava giriş şartları

Sınava girebilmek için öğrencilerde aranan şartlar şöyle:

''2013-2014 eğitim ve öğretim yılında örgün ortaokulların 8. sınıfında öğrenim görmek, örgün ortaöğretim kurumlarına kayıt ve devamda yaş sınırını doldurmamış olmak ve açık öğretim ortaokulunun 8. sınıfında öğrenim görüyor olmak, bu eğitim öğretim yılında yurt dışında bakanlığa bağlı okulların 8. sınıfında öğrenim görüyor olmak, yurt dışında öğrenim gördükleri sınıf düzeyi, Türkiye'deki 8. sınıfa denk okullarda öğrenim görüyor olmak, KKTC'deki öğrenciler için Türkiye'deki 8. sınıfa denk okullarda öğrenim görüyor olmak.''

Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin ortak sınava gireceği sınıf ve sıra bilgisi, e-okul ve veli bilgilendirme sistemi üzerinden yayınlanacak. Sınavda öğrenci adına düzenlenmiş cevap kağıdı bulunacak.

Bakanlıkça, ortaöğretim ortak sınavlarına ilişkin yayınlanan kılavuza göre, sınavlara girmek için ücret yatırılmayacak. E-okul sistemine kayıtlı 8. sınıf öğrencileri ortak sınavlara girmek için başvuru yapmayacak.

Öğrenciler ayrıca 2014 PYBS'ye girmeyecek. Parasız yatılılık veya bursluluk hakkından yararlanmak isteyen 8. sınıf öğrencilerinin başvuruları 2014 yılı PYBS kılavuzunda belirtilen tarihlerde öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüklerince e-Okul sistemi üzerinden yapılacak.

Açık öğretim ortaokulu öğrencilerinin başvuru işlemleri ise açık öğretim ortaokulu müdürlüğünce takip edilecek.

Yurt dışında bakanlığa bağlı olmayan okullardan sınava girmek isteyen öğrenciler, bu kılavuzda yer alan ilgili formu eksiksiz ve doğru bilgilerle dolduracak ve yurt dışında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği veya konsolosluk yetkililerine onaylatacak. Gerekli belgeler posta yoluyla gönderilebilecek, faksla bildirilen formlar kabul edilmeyecek.

-Okul müdürleri bilgileri güncelleyecek

Okulda kayıtlı öğrencilere ait bilgileri, e-Okul sistemindeki bilgilerle karşılaştırmak, doğruluğunu ve güncelliğini kontrol ve takip etmek okul müdürlüklerinin sorumluluğunda olacak.

Okul müdürleri aynı zamanda sınava girecek öğrenciler ile velileri bilgilendirecek, rehberlik edecek. Öğrencilerin sınava gireceği sınıf ve sırayı gösteren listenin çıktısını e-okul sistemi üzerinden alarak okullarında ilan da edecek müdürler, öğrencilerin fotoğraflarını güncelleyecek.

Müdürler okulunda sınav hizmeti alması gereken engelli öğrenci varsa bu öğrencinin velisini okulun bağlı bulunduğu Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Müdürlüğüne yönlendirecek ve gerekli bilginin sisteme işlenip işlenmediğini de takip edecek.

-Sınava girilecek sınıf e-okuldan görülebilecek

Öğrenciler, ortak sınavlarda, e-Okul sisteminde kayıtlı olduğu zorunlu yabancı dil dersinden sorumlu olacak. Buna bağlı olarak, okulunda birden fazla yabancı dil dersi alanların, şubesi değişenlerin, nakil işlemi yapılanların, zorunlu yabancı dil dersinin e-Okul sistemine işlenmesi gerekiyor. Bu konuyla ilgili öğrencilerin ferdi bildirimleri dikkate alınmayacak.

İşitme ve/veya zihinsel engeli öğrencinin yabancı dil sınavına katılması için velisi yazılı başvuru yapacak.

Mazeretlerini sınavlardan önce bildiren ve sınav günü mazeretli/mazeretsiz olarak ortak sınavlara girmeyen öğrencilerin bilgileri sınav günü son oturumdan sonra e-okul sistemine işlenecek.

Öğrencinin sınava gireceği sınıf ve sıra bilgisi, e-okul ve veli bilgilendirme sistemi üzerinden yayınlanacak. Okul yöneticileri e-okul sisteminden, öğrenci velisi ise veli bilgilendirme sistemi üzerinden öğrencinin hangi sınıf ve sırada sınava gireceğini görebilecek.

-Engelli öğrenciler sürekli kullandıkları araç gereçleri getirebilecek

Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler, sınavlarda özelliklerine uygun hizmet alabilecek. Örgün eğitime devam edenler okul müdürlüğünün bağlı bulunduğu RAM'a, açık öğretim ortaokuluna devam edenlerin ise açık öğretim ortaokulu müdürlüğüne 25 Ekim 2013 tarihine kadar başvurmaları gerekiyor.

Okul müdürlükleri, velininin de görüşünü alarak öğrencilerin sınav hizmetiyle ilgili işlemlerin takibinden birinci derecede sorumlu olacak.

Sınav hizmetiyle ilgili yapılacak işlemlerde özel eğitim ihtiyacı olan öğrencinin, (evde ve hastanede eğitim hizmeti alanlar hariç) kendisinin de bulunması gerekiyor.

Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilere, RAM tarafından MEBBİS-RAM Modülü'ne işlenen bilgiler doğrultusunda sınav hizmeti verilecek. Sistemde bilgileri yer almayan öğrencilere bu hizmet sağlanamayacak.

Bu öğrenciler sürekli kullandıkları araç-gereç ve cihazları kendilerinin getirmesi kaydıyla sınavlarda kullanabilecek.

Görme, işitme engeli, ruhsal ve duygusal bozukluğu, yaygın gelişimsel bozukluğu, bedensel, zihinsel engeli olan öğrencilere sınavda 15'er dakika ek süre verilecek. Engel türüne göre bazı öğrenciler ise tek kişilik sınıflarda sınava alınacak.

Kaba motor becerilerinde engeli bulunan ortez, protez, yardımcı araç gereç kullanan öğrenciler giriş katlardaki sınıflara yerleştirilecek. Sınıflarda kullanılacak masa ve sıra öğrencinin özelliklerine uygun olarak düzenlenecek.

-Geç gelene ek süre verilmeyecek

Öğrenciler, sınav salonlarına, saat fonksiyonu dışında özellikleri bulunan saat, sözlük, hesap cetveli, hesap makinesi, çağrı cihazı, cep telefonu, telsiz, radyo gibi iletişim araçları ile her türlü bilgisayar özelliği bulunan cihazlar bulunmaksızın sınava alınacak.

Bunları bulundurduğu belirlenen öğrencinin sınavı, sınav kurallarının ihlali gerekçesiyle tutanakla geçersiz sayılacak.

Öğrenciler, sınıf öğrenci yoklama listesinde belirtilen sınıf ve sıra numarasında oturacak. Gerektiğinde öğrencinin yerini değiştirme yetkisi sınıflarda bulunan öğretmenlere ait olacak.

Yerleştirme işlemlerinden sonra sınavda görevli öğretmenler sınavda uyulacak kuralları hatırlatacak, sınav evrakının bulunduğu güvenlik torbalarını öğrencilerin önünde açarak cevap kağıtlarını ve soru kitapçıklarını dağıtacak.

Öğrenci, cevap kağıdında yazılı olan T.C. kimlik numarası, adı ve soyadı bilgilerini kontrol edecek, hata varsa sınav görevlilerine söyleyecek, sınav görevlileri bu durumu tutanak altına alacak.

Öğrencinin adına düzenlenmiş cevap kağıdı bulunmuyorsa veya kullanılamayacak durumdaysa yeni bir cevap kağıdına öğrenci, kimlik bilgilerini sınavda görevli öğretmenin açıklamalarına göre yazacak ve kodlayacak.

Sınav görevlileri, dağıtılan sınav evrakının öğrenciye ait olup olmadığını kontrol edecek. Öğrenciler sınav öncesinde soru kitapçıklarını kontrol ederek eksik sayfa veya baskı hatası tespit ederse kitapçığın değiştirilmesini isteyecek.

Sınav bitiminden önce gelen tüm öğrenciler sınava alınacak, sınav bitmeden öğrenciler sınıflarından çıkmayacak. Geç gelen öğrencilere ek süre verilmeyecek.

-Kopyadan sınav iptal edilecek

Öğrenci, cevap kağıdı üzerindeki kitapçık türü ve cevap bilgileri işaretlemelerini kurşun kalemle yapacak. Öğrenci, cevap kağıdındaki imza bölümüne imzasını silinmeyen bir kalemle kendisi atacak.

Cevap kağıdında bulunan "Bu Bölüme Dokunmayınız" kısmı hiçbir şekilde işaretlenmeyecek.

Soru kitapçığının A ve B olmak üzere iki ayrı türü olacak, öğrenci A kitapçığını kullanıyorsa cevap kağıdında kitapçık türü bölümünün "A" yuvarlağını, B kitapçığını kullanıyorsa "B" yuvarlağını işaretleyecek. Sınav görevlileri de doğru işaretlemenin yapılmasını kontrol edecek.

Her sorunun 4 seçeneği olacak. Çift işaretlenmiş veya iyi silinmemiş cevaplar optik okuyucular tarafından yanlış cevap olarak değerlendirilecek. Cevap kağıdına işaretlenmeyen cevaplar değerlendirme işlemine alınmayacak.

Sınavlar esnasında kopya çekildiğinin sınav görevlilerince tespit edilmesi halinde kopya çeken öğrencilerin sınavları iptal edilecek.

Sınavlardan sonra cevap kağıtlarının değerlendirmesi yapılırken aynı sınıfta sınavlara giren ve aynı tür soru kitapçığını kullanan öğrenciler arasında bilgisayar sistemi aracılığıyla ikili/toplu kopya taraması yapılacak. İkili/toplu kopya taraması sonucunda kopya çektiği tespit edilen öğrencilerin ilgili testleri iptal edilecek.

-Kitapçık isteyen öğrenciye verilecek

Sınav bitiminden sonra öğrenciler, cevap kağıdını sınav görevlilerine teslim edecek ve sınav yoklama tutanağına imzalarını atacak.

Sınav görevlileri, sınava ait evrakı öğrencilerin önünde kontrol ederek toplayacak, cevap kağıtlarını sınav güvenlik torbasına koyup kapattıktan sonra soru kitapçıklarıyla birlikte bina sınav komisyonuna teslim edecek.

Bina sınav komisyonu, sınıflardan gelen sınav güvenlik torbalarını dönüş sınav evrak kutularına koyarak seri numaralı güvenlik kilidiyle bu kutuları kapatacak ve görevli kuryelere tutanakla teslim edecek. Kitapçıklar okullarda bırakılacak ancak aynı gün oturumlar tamamlandıktan sonra isteyen öğrenciye verilecek.

Mazeret sınavları da her gün üç oturum olmak üzere altı oturum halinde bakanlık tarafından belirlenecek okullarda yapılacak.

-Sınavın değerlendirilmesi

Ortak sınavlara katılacak öğrencilerin puanı, tek puan türünde hesaplanacak. Her soru eşit ağırlığa sahip olacak. Her adayın cevap kağıdı, 2 optik okuyucu tarafından çift kontrol sistemiyle okutulacak. Her test için doğru cevap sayıları esas alınarak ham puanlar bulunacak. Yanlış cevap sayısı doğru cevap sayısını etkilemeyecek.

Kopya taraması sonucu iptal edilen dersin sınavı puanla değerlendirilmeyecek. Ancak dönem puanı ve ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamalarında sınav adedi tam olarak alınacak.

Özründen veya başka bir sebepten dolayı herhangi bir dersten muaf olan öğrencilerin ortak sınav puanı, yıl sonu başarı puanı hesaplamasındaki usullere uygun olarak hesaplanacak. Soru iptali olması durumunda değerlendirme geçerli soru sayısı dikkate alınarak yapılacak.

Öğrencinin tüm derslerden aldığı puanların aritmetik ortalaması, o derslere ait haftalık ders saati sayısı ile çarpılarak ağırlıklı yıl sonu puanları hesaplanacak. Bu puanların toplamının, o derslere ait haftalık ders saati toplamına bölünmesi ile de yıl sonu başarı puanı elde edilecek. Puanlama 100 tam puan üzerinden yapılacak.

Türkçe, matematik, fen ve teknoloji derslerinin ağırlık katsayısı 4, din kültürü ve ahlak bilgisi, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük ile yabancı dil derslerinin ise 2 olarak tespit edildi.

Ortak sınavların sonuçları bakanlıkça belirtilecek tarihlerde e-Okul sistemine işlenecek. Öğrencilere sınav sonuç belgesi ayrıca gönderilmeyecek.

-Ülkemizi temsil edenlere ek puan

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından gerçekleştirilen uluslararası bilim olimpiyatları ve matematik olimpiyat sınavlarıyla proje yarışmalarında, ulusal elemelerden geçtikten sonra ülkemizi temsil etme hakkı kazanan öğrencilere, katıldıkları yılın yıl sonu başarı puanlarına belirlenen oranda ek puan verilecek.

Ek puan hakkından, derece veya katılım belgelerini ibraz eden öğrenciler yararlanabilecek.

-Sınava itiraz 10 TL

Ortak sınavlara giriş şartlarını taşımadığı halde öğrencinin sınava girmesi, cevap kağıdının dönüş sınav güvenlik torbasından çıkmaması, zarar görmüş ya da eksik çıkması halinde sınav geçersiz sayılacak.

Sınav geçersiz sayılmasına neden olacak durumlar şöyle belirlendi:

''Öğrencinin herhangi bir öğrenciden ya da dokümandan kopya çektiğinin sınav görevlilerince tespit edilmesi, başka öğrencinin sınav evrakının kullanılması, öğrencinin yerine başkasının sınava girmesi, her türlü bilgisayar özelliği bulunan cihazlar ve saat fonksiyonu dışında özellikleri bulunan saatlerle cep telefonu, telsiz gibi iletişim araçları ve defter, kitap, sözlük, hesap cetveli gibi araçları sınav anında öğrencinin yanında bulundurması, dönüş sınav güvenlik kutuları dışında posta ya da farklı bir yolla sınav evrakı gönderilmesi, cevap kağıdı değerlendirilirken aynı sınıfta oturan adaylarının sıraları dikkate alınmaksızın yapılan kopya analizi sonucuna göre ikili/toplu kopya tespit edilmesi, sınav evrakına zarar verilmesi (soru kitapçığını, cevap kağıdını yırtmak, teslim etmemek ve benzeri) durumlarında yönergede belirtilen sınav kuralları ihlal edildiği için sınav görevlilerinin ve yetkililerin tuttuğu tutanaklar da dikkate alınarak öğrencinin sınavı geçersiz sayılacak.''

Ortak sınavı geçersiz sayılan öğrenciler mazeret sınavına alınmayacak. Sınavlara itiraz edilebilecek. Her ders için yapılan itirazların incelenmesi için öğrenci velisi tarafından ilgili bankaların herhangi birine 10 TL yatırılacak. İtirazın haklı bulunması halinde ücret iade edilecek.

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Ortak Sınavlar Kılavuzu

Kılavuz Eki-Puan Hesaplamaları

20 Ekim 2013

DİZİ OYUNCUSUNDAN DİZİ İTİRAFI

Bu sezon ekranda bir kısmı geçen yıldan devam eden 78 dizi var. Oturdum, yeni başlayanların ilk iki bölümlerini baştan sona izledim. Aradığım şey, özgünlük ve inandırıcılıktı. Bulabildim mi? Maalesef...

TV dizilerine adeta mecbursun. Eline kumandayı aldığında birinden kaçsan ötekine yakalanıyorsun. Az buz değil, ekranlarda geçen sezondan devam edenler dahil 78 dizi var. İster istemez dekorlara, kıyafetlere, oyuncuların performanslarına bakıyorsun. Nadiren bir hikâye alıp sürüklüyor. Bu sene, acaba bana hitap eden bir dizi var mı diye üşenmedim, yeni başlayanların ilk iki bölümlerini ciddi ciddi izledim.

Aradığım şey, özgünlük ve inandırıcılıktı. Ağlama ve gülme kotam dolalı çok olmuştu. Ama belki beni heyecanlandırabilirlerdi. Kahramanların sığlığına tahammül edemezdim, hepsi derinlemesine işlenmeliydi. Senarist zorlamalarını hissetmemeliydim. Maalesef aradığımı bulamadım. Hepsi birbirine benziyor ve aynı klişelerle götürüyorlardı işi. Bir meselesi yoktu çoğunun, varmış gibi yapıyordu sadece. Türkiye gibi bir ülkede yeterince gerçek dram, sahici acı ve çatışma varken neden yapımcılar işin kolayına kaçıyorlardı acaba?

BEN ONU ÇOK SEVDİM:Ortada gerçek kişiler olsa da onların kendi beyanlarına, notlarına, günlük ya da röportajlarına dayanmayan, olsa olsa böyle hissetmişlerdir diyen uydurma bir senaryoya ne yazık ki kendimi kaptırmadım. Başta Adnan Menderes-Ayhan Aydan olmak üzere tarihe mal olmuş tüm karakterlere sahiciliğinden emin olmadığımız birtakım duygu ve davranışları yapıştırmaya hakkımız yok gibi geldi bana.

A.Ş.K.:Bir yabancı diziden uyarlama; klasik zenginlik-yoksulluk çatışması üzerine oturtulmuş. Ana sorusu; “Zorda kalırsan aşkın için ne kadar fedakârlık yapabilirsin?” Esas kızın kendi çaresizliğine bulduğu formül, ölmek üzere olan başka bir çaresiz kızı aldatmak. Bir melek, gerektiğinde şeytanlık yapabilir ve bu sahtekârlığın adı fedakârlık olur! Edebi bir metin içinde ince ince işlenebilecek böylesi bir konu, dizi formatında maalesef sığ geçiştirmeler ve sahte gözyaşlarıyla kavramların içinin boşaltılmasından başka bir şeye yaramamış.

FATİH:Karakterlerden dekora, akıştan kostümlere kadar tamamen Muhteşem Yüzyıl taklidi. Harem entrikalarına, hatunlar arası kıskançlık krizlerine, harem ağalarının şapşallıklarına, validelerin şehzadeleri birbirine düşürmesine, ormanda yarı baygın bir kıza rastlamalara, cariyelerin diz kırarak selam vermelerine doymadık mı Allah aşkına. Dil hatalarından, Avrupalı karakterlerin karikatür hallerinden hiç bahsetmeyeyim.

ESKİ HİKÂYE:Babasının öldürülmesine tanık olan bir oğlan, büyüyünce intikam almak için o mafya liderinin ekibine girer. Aynı “baba”ya çalışan birinin avukat kızına âşık olunca, aşk için intikamdan vazgeçilir mi sorusuna cevap araması kaçınılmaz olur. Bu arada mafya babasının kızı da intikamcı delikanlıya âşık edilir ki, klasik aşk üçgeni tamamlansın. Aşktan çok aksiyona ağırlık verirse idare eder.

KAYIP:Ana kahraman, zengin bir ailenin küçük oğlunun kaçırılması üzerine olayı çözmeye çalışan dedektif-avukat karışımı biri. Olaylar aile bireylerinin birbirlerinden sakladığı sırlar üzerine kurulu. Benzerlerini sinemada çok seyrettiğimizden mi nedir, kaptıramadım kendimi. Keşke olaylar daha hızlı aksaydı, haydutların çocuğun parmağını kesecek kadar öfkeli olmasının nedenini anlasaydık, avukatın zekâsına karşılık polisler o kadar aptal olmasaydı...

ÇALIKUŞU:1922’de yazılan bu eser, bugünün insanına ne söyler bilmem ama nostalji seven romantikler için ideal. Eğer kitabın ana teması değiştirilmezse “kaderden kaçılmaz” fikrinin alıcısı bol olacaktır. Yok eğer Reşat Nuri Güntekin murad etmeyip de sonradan Çalıkuşu’na yapıştırılan “fedakâr cumhuriyetçi öğretmen, çağdaş kadın” triplerini kovalarsa, hiç çekilmez.

MEDCEZİR:Yine bir yabancı diziden uyarlama. Çatışması zengin sosyetik kız- fakir varoş delikanlı ekseninde kurulmuş. Sosyete ne giyer, ne iş yapar, ne tip evlerde oturur, kendi sınıfından olmayanlara nasıl bakar, hangi duygularla savrulur? Bunun neresi ilginç Allah aşkına? Bin kere işlenmiş bir konuyu ele alıyorsan bari farklı bir bakış getir sınıflar arası ilişkilere, yerelleştir hikâyeyi. Hem mecbur muyuz, bir kızı iki erkeğin sevmesine. Bıktık yahu!

FATİH-HARBİYE:Peyami Safa’nın kemiklerini sızlatacak kadar konu da, karakterler de çarpıtılmış. Doğu-Batı sorunsalı yok dizide. Ne var? Klasik fakir kız-zengin oğlan çatışması. Farklı medeniyetlerin çatışan değerleri arasında gidip gelemiyoruz romandaki gibi. Ne Doğu’nun içi doldurulabilmiş ne de Batı’nın. Doldurulması da kolay değil. Çünkü bugün ne Fatih ne de Harbiye 80 yıl öncesi gibi... 1932’de yazılan bir kitabı 2013’te TV’ye uyarlayacaksan, oradaki temaların günümüzdeki karşılıklarını bulma zahmetine katlanman lazımdı. Bunu yapamıyorsan bari kitabın adını çalma!

GÖRÜŞ GÜNÜ KADINLARI:Üçünün kocası, birinin oğlu hapiste olan dört kadının birbirlerine dayanarak hayata tutunma mücadelesi. İddiasız ama samimi bir dizi. Üstelik BBC dizisinden bire bir uyarlama olduğu halde. Aman kaçırmayayım demem ama rastladığımda da kanal değiştirmem.

ARAMIZDA KALSIN:Bu kadar iyi oyuncularla bu kadar kötü bir dizi yapmak özel beceri olsa gerek... Temposuz, heyecansız, komik bile değil.

KAÇAK: Sezonun en iyi dizisi. Yine bir mafya hikâyesi. Mafyaya sızan Özel Harekâtçı bir polis, “baba”nın oğlunu öldürünce kimliğini değiştirip sakin bir hayat sürmek üzere Anadolu’ya yerleşir ve pek tabii ki belalar peşini bırakmaz. Bu kez onun küçük oğlu öldürülecek ve kahramanımıza intikam almaktan başka şans bırakmayacaktır. Kurtlar Vadisi’nin ilk versiyonunu hatırlatıyor.

Dizilerin ortak noktaları:

Hep aynı senaristler, aynı yapımcılar, aynı temalar, aynı hikâyeler, benzer replikleri sürüyorlar önümüze. Bu sektör neden farklı işlere hayat hakkı tanımıyor?

Çatışma olsun hikâye ilerlesin diye senaryo tesadüfler ve aptallıklarla fazla zorlanıyor. Karakterlerin omurgası kolay bozuluyor, kendilerinden hiç beklenmeyen keskin virajlarla bambaşka tipler olmalarında hiçbir mahzur görülmüyor.

Neden zenginler ille de kibirli, kıskanç, kötücül olurlar, fakirleri en azından sözleriyle ezerler?

Muhakkak aldatmalarla akıyor aşk hikâyeleri. Neredeyse eşine, sevgilisine kazık atmayan yok. Aldatmadan gerilim sağlanamıyor mu?

Aşk üçgeni, dizilerin olmazsa olmazı. Ya bir kadını iki adam sever, ya bir adamı iki kadın. Bazen iki kardeş, bazen baba-oğul düşer bu tuzağa. Şart midur?

Zenginler, havuzlu villalarda oturuyor. Fakir evleri bahçe içinde. Apartman dairesinde oturan pek yok.

Zengin ailenin attığı her adım, aldıkları her nefes haberlere yansıyor. Gece yarısı bir olay oluyor, ertesi sabah muhakkak baskıya yetişiyor ve dizideki herkes ne hikmetse aynı gazeteyi okuyor.

Olayları haber veren TV kanalı, tam zamanında açılıyor ve o daima doğru kanal oluyor, asla o kanal bu kanal dolaşılmıyor.

Kahramanların birbirlerine uzun uzun bakışmaları neredeyse Allah’ın emri! Bir olay olduğunda donakalıyorlar ki, kamera yüzlerindeki ifadeyi doya doya çeksin.

Kahramanlar “Seni seviyorum” demeye bayılıyorlar. O kadar çok söylüyorlar ki, duygunun içi boşalıyor.

Bütün dizilerde gözyaşı enflasyonu var. Ağlamalar kalbimize dokunmuyor artık.

Zengin olsun fakir olsun tüm aileler kahvaltıda ve akşam yemeğinde sofra başında toplanıyorlar.

Bazı cezaevlerinde koğuş yerine oda sistemi olduğu halde bizim dizilerimizde mahkûmlar daima kalabalık koğuşlarda kalıyorlar.

Mafya babalarının karıları ne hikmetse hasta oluyor, konuşamıyorlar, hatırlayamıyorlar.

Acı çeken, çıkmaza giren, muhakkak içkiye sarılıyor. Öfkelenince de kadehini elinden fırlatıyor, ya aynaları kırıyor ya da vazoları.

Evde herkes ayakkabı ile dolaşıyor, hatta yatağa bile ayakkabı ile yatıyorlar, biri gelip çıkarıyor onları.

Evde herkes ful makyaj, defile modunda dolaşıyor.

Karakterler kendi kendilerine konuşuyorlar, özellikle mezar başında illaki yüksek sesle dile getiriyorlar duygularını.

Herkes birbirini yanlış anlıyor. İşin doğrusunu bir türlü anlatmıyorlar ki, çatışmalar büyüsün, dizinin şanı yürüsün.

Kahramanlar taksi bulamamak gibi sıkıntılarla karşılaşmıyorlar, özellikle takip gerektiğinde.

Mafya dizileri hariç, iyi olma özelliği genellikle esas kızla esas oğlanın hakkı, kötüler hep yardımcı oyuncu statüsünde.

13 Ekim 2013

TEŞRÎK TEKBÎRİ

Hz. İbrâhim (a.s.) Hz. İsmâil’i (a.s.) kurban olarak kesmek üzere iken Cebrâil (a.s.) “Allâhü ekber Allâhü ekber” dedi. İbrâhim (a.s.) bu tekbîri işitince, “Lâ İlâhe illallâhü vallâhü ekber” buyurdu. İsmâil (a.s.) da “Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” buyurdu.

Teşrîk tekbîri, teşrik günlerinde alınan tekbir demektir. Mükellef olan her müslümana vâciptir. Bakara Sûresi’nin “Sayılı günlerde Allâh’ı zikrediniz...” meâlindeki 203. âyeti teşrik tekbirine işâret etmektedir.

Zilhiccenin dokuzuncu günü arefedir. Arefe günü sabah namazından başlayarak beş gün -ki, zilhiccenin 13’üncü, bayramın dördüncü günü- ikindi namazına kadar her farz namazın arkasından “Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.” diye tekbir alınır. Toplam yirmi üç vakit eder.

Sol tarafa selâm verildikten sonra ara vermeden, daha yerinden kalkmadan, mescidden çıkmadan ve dünyâ kelâmı konuşmadan tekbir getirmek lâzımdır. Teşrik tekbirini okumakta; münferid (namazını yalnız kılan), imâm, cemâat, mukîm, müsâfir, kadın-erkek herkes aynıdır. Namazın başında imâma yetişemeyen kimse de lâhık gibi yetişemediği rek’atleri kazâ edip selâm verdikten sonra bu tekbiri okur.

KURBAN KESEMEYENLER NE YAPMALIDIR?

Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsâit olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra altı rek’at namaz kılarlar.

Namaza şöyle niyet edilir: “Yâ Rabbi, âciz kulun kurban kesemedi. Kurban yerine şu vücûdumu huzûrunda yere sererek kurban ediyorum. Beni de kurban kesenler meyânına kabul eyle.”

1. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İnnâ enzelnâhü...,

2. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İnnâ a’taynâ...,

3. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn...,

4. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İhlâs-ı şerif,

5. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Felâk Sûresi,

6. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Nâs sûresi okunur.

Her iki rek’atte bir selâm verilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

08 Ekim 2013

KURBANIN MÜSTEHABLARI

1- Kurban edilecek hayvanı kurban günlerinden evvel alıp beslemek.

2- Kesileceği yere incitmeden ve hürmet ile götürmek.
3- Becerebiliyorsa kendisi kesmek.
4- Kesemiyorsa ehil bir kimseyi vekil edip kesilirken kendisi hazır bulunmak.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurdular ki:

“Ey Fâtıma, kalk ve kurbanının kesilmesine şâhid ol. Zîrâ kanından ilk damlası yere düştüğünde işlediğin her bir günâhın af ve mağfiret olunur. Ve ‘İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’'l-âlemine lâ şerîke leh.’ duâsını oku.”

5- Bıçağın büyük ve keskin olması.

6- Kurbanın iki şah damarı ile yemek ve nefes borusunu kesmek.

7- Hayvan ölmeden derisini yüzmemek.

8- Kurbanı keserken kurbanın âzâ(organ)ları ve parçaları mukâbilinde kendi vücûdunun ve bütün âzâlarının cehennemden âzâd olmasına niyet etmek.

KURBAN KESERKEN BESMELEYE DÂİR

“Bismillahi Allâhü Ekber”den sonra hiçbir şey ile meşgul olmayıp kurbanı hemen boğazlamak şarttır.

Besmeleden sonra bıçak bilenirse besmeleyi tekrar etmek lâzımdır.

“Bismillâhi Allâhü Ekber.” dedikten sonra kurban yerinden kalkıverse yatırılıp keserken tekrar besmele çekilir.

Besmeleden sonra elindeki bıçağı bırakıp diğer bir bıçak alsa besmeleyi tekrar etmek lâzım olmaz.

Lâkin bir kurban üzerine besmele okuduktan sonra onu bırakıp diğerini kesecekse besmeleyi tekrarlamak lâzımdır.

Birkaç kurbanı birbiri ardınca boğazlasa her birinde besmeleyi tekrarlamak lâzımdır.

01 Ekim 2013

DÜNYAYA GELEN SON DEMİRCİLER KÖYLÜSÜ



Köyümüz sakinlerinden   Halil AĞAÇ' ın oğlu İbrahim'in bir oğlu  dünyaya gelmiştir.AĞAÇ  ailesini tebrik ederiz.

Allah(cc) hayırlı evlat etsin.(Amin)

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ