Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Kim bir kardeşi gıyabında gıybet edilince müdafaa ederse Allâhü Teâlâ’nın onu cehennem ateşinden koruması hak olur.” buyurdular.
Gıybet bir kimseyi yanında bulunmadığı bir vakitte hoşuna gitmeyecek şey ile anmaktır. Eğer kötülediği şey o kimsede varsa gıybet olur. Yoksa iftirâ olur ki bu daha büyük günahdır.
Diri yahut ölü, Müslüman veya gayr-i Müslimi gıybet etmek haramdır. Yine bir şahsı anmaksızın onun anlaşılabileceği vasıflarla anarak söylemek de gıybet olur. Eğer o şahıs anlaşılmazsa câizdir.
Hâsılı, kendisiyle maksadın ifâde edilebileceği her türlü şey gıybet olup haramdır.
İnsanların sakınması için fasıkın; açıkça günah işleyenin ve facirin; itikadı bozuk kimsenin gıybetini yapmak sevaptır.
Bir köy veya mahalle ahalisinin bazı fena hallerini söylemek de gıybet olmaz. Herkesi değil o işi yapanları kasdettiğinden kimlerden bahsettiği bilinmez.
Nikâh, yolculuk, ortaklık, komşuluk, emânet teslîm etmek gibi şeyler için bir kimse hakkında kendisine sorulduğunda söylediği doğru şey gıybet olmaz.
Bir müşterinin sahte para verdiğini görenin, bundan sakındırmak için söylemesi gıybet olmaz.
Gıybetin tevbesi, gıybet ettiği kimseden affetmesini istemektir. Onu bulamazsa onun keffareti istiğfâr ve tevbe etmek ve pişman olmaktır. Eğer mümkün ise gıybet ettiği şeylerin hepsini ona bildirip affetmesini istemeli ve Allâh’dan af talep edip tevbe etmelidir. Ancak eğer bildirmesi bir fitneye sebep olacak ise bildirmez.
Gıybet ettiği kimse ölmüş ise vârislerinden helâllik istemesi gerekmez. Onun keffareti pişmanlık, tevbe ve istiğfârdır.
Gıybeti işiten kimse eğer lisanıyla yahut gücü yetmiyorsa kalbiyle olsun onu reddetmez ise günahta ortaktır. Bu kimsenin gücü yetiyorsa oradan kalkması, veya sözü başka mecraya taşıyarak bu gıybete mâni olması lazımdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder