BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

29 Aralık 2016

KÖYLÜMÜZ RAHMETLİ OLDU


الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
 Köyümüzün emekli İmamı Muzaffer YILDIZ'IN eşi Vasfiye YILDIZ 29 Aralık 2016 Perşembe rahmetli oldu. 30 ARALIK 2016 CUMA  günü Tortum Demirciler Köyü Camisinden Öğle namazı sonrasında kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

08 Aralık 2016

KÖYLÜMÜZ RAHMETLİ OLDU


الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
 Köylümüz ÖMER ÖZCAN 08 Aralık 2016 Perşembe rahmetli oldu. 08 ARALIK 2016 Perşembe  günü  Tortum Demirciler Köyü Camisinden Öğle namazı sonrasında kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

06 Aralık 2016

Başımızı örttük mü?

Türkiye'de laikçiliğin zalim baskısı altında kızlarımızın ve kadınlarımızın bir kısmı inandıkları gibi yaşama konusunda büyük sıkıntılar ve mahrumiyetlere katlandılar. Devlette çalışamadılar, üniversitelere okuyamadılar, diploma merasimlerinden yaka paça kovuldular, uydurulan kamusal alan içinde açılmaya veya olmamaya zorlandılar, önünü sonunu hesaplamadan başı örtülü bir hanımı milletvekili yapıp Meclis'e sokan partiye savaş açtılar, o parti de vekilini koruyamadı, tarihe geçen bir rezillik ile o dindar bayanı Meclis'ten kovdular…

İslam, insan hakları, demokrasi diyerek bu zalim uygulamaya direnen ve nefes almak isteyen Müslümanlara karşı ilkeleri, kadın haklarını, çağdaşçılığı (modernizmi), sözde milli birlik ve bütünlüğü, laikliği… ileri sürerek mücadele veren insafsız, vicdansız, iddialarına rağmen ilkel ve bağnaz bir kesim vardı. 

Neler söylüyorlardı?

Kamu hizmeti veren bayanlar başlarını örterlerse hizmet alanlar onlara karşı güven içinde olamazlar.

Kamusal alanda başörtüsü devlet düzenini şeriata göre değiştirmek manasına gelir.

Öğrenciler başlarını örterlerse örtmeyen öğrenciler ile araları açılır, ayrımcılık olur, çatışmalar meydana gelir…

Başörtüsü dinî, değil, siyasi bir semboldür, radikal İslamcılığı temsil eder, bu sembollerin kamusal alanda görünür olması kabul edilemez…

Sonra AK Parti iktidara geldi, ilk elde ondan beklenen icraat arasında başörtüsü kullanmanın serbest bırakılması da vardı, o da bu talebi son sınırlarına kadar yerine getirdi, yasakları kaldırdı, isteyen bayanın örtünmesini isteyenin de açılmasını serbest kıldı.

Peki başörtüsünü dindarlık sebebiyle talep etmek ne manaya geliyordu?

Ülkenin düzeni ne olursa olsun Müslümanca yaşamak isteyen insanların bu hakka sahip olmaları, başkalarının hak ve özgürlüklerine açık ve kesin zarar vermedikçe inandıkları gibi yaşamalarının önüne engeller konmaması, bu yüzden bazı hak ve hürriyetlerinin gasp edilmemesi manasına geliyordu.

Bu hak ve hürriyet elde edildikten sonra onu gerektiği gibi kullananları istisna ediyorum, genel olarak başörtüsü serbestliği Müslümanca yaşamanın bir parçası oldu mu?

Başlarını bir şekilde örten, oradan aşağıya doğru bakıldığında şeffaf kumaşlar, dar elbiseler, “başım örtük ama sen yüzüme bak” dercesine boyanmış yüzler ve gözler, davranışlardaki hafiflikler, zorunlu olmayan birliktelikler, olmayacak yerlerde bulunmalar, hatta “aşka gelip” oynamalar, parklarda bahçelerde el ele, baş başa, sarmaş dolaş oturmalar ve gezmeler, sağa sola sigara dumanını üfleyerek yakışıksız görüntüler sunmalar… göz önüne alındığında karşımıza “kısmen örtülü çıplaklar”ın çıktığını üzülerek ve ibretle görüyoruz.

Son birkaç yazımda bu iktidarın engellerini kaldırdığı imam hatip okulları, seçmeli din dersleri bugün de kıyafet serbestliği nimetlerini hatırlattım. Bu nimetlerin şükrünü eda etmezsek kaybedebiliriz. Şükrünü eda etmek ise onları, amacına uygun olarak kullanmaktır.

Birçok kimsenin tepkisine sebep olmayı göze alarak şunu söyleyeceğim:

Edep, ahlak, nezaket ve zarafet olmayacaksa ne sakalınız olsun ne de başörtünüz! 
YENİ ŞAFAK GAZETESİNDEN ALINTIDIR

30 Kasım 2016

O günler ne güzel günlerdi

Bismillahirramanirrahim
O günler ne güzel günlerdi

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinatın zerresi adedince, Salât ve selam Âlemlerin Efendisi, Hz. Muhammed Mustafa  (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım!. Yıl 1990- İstanbul Güngören ilçesi, Söğütlü cami in’de görev yaparken, “Beyazıt camii imam hatibi merhum kurra hafız İsmail Biçer hocamdan öğrendiğim maharici huruf “ dersini sizlerle paylaşıyorum.
Meharici huruf harflerin ağızdan çıkışları. Kuran-ı Kerim Arapça bir kitaptır. 
Arap alfabesine göre yazılmıştır. Kur’an-ı Kerim’in yazıldığı Arap alfabesinde, yer alan 28-harf vardır.
Bu harfler genizden-dudaktan-boğazdan-dilden- ve ağız boşluğundan olmak üzere 5-azadan çıkmaktadır.

Rahmetli hocam kendisinden meharici huruf dersi almaya gelen her öğrencisine Hafızmısın diye sorardı. Hafız değilse, hafız olmasını tavsiye ederdi. Öğrencilerin ekseriyeti hafızdı. Bu derslere diğer illerden gelen arkadaşlarda vardı.

Öğrencilerin bir kısmı, cami görevlisi, bir kısmı kuran kursu öğrencisi, bir kısmı orta, lise ve yüksek okul öğrencileriydi. İlk gelen öğrencisine İhlâs suresini okurmusun derdi, öğrencisi’de okurdu, bu fakirede ihlâs suresini okutmuştu.

Bir arkadaş yine okumak için gelmişti onada ihlâs suresini

29 Kasım 2016

23 - 24 KASIM 2016 8. SINIF 1. DÖNEM MERKEZİ ORTAK SINAV SORULARI

TÜRKÇE DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız. 
MATEMATİK DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
FEN BİLİMLERİ DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
İNGİLİZCE DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
ALMANCA DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
FRANSIZCA DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ (ERMENİ OKULLARI İÇİN) Soru Kitapçığı için tıklayınız.
İTALYANCA DERSİ Soru Kitapçığı için tıklayınız.
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ (MUSEVİLİK) Soru Kitapçığı için tıklayınız.

Kabe 11 defa yıkılıp yapılmıştır.

Bismillahirramanirrahim
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun. 

Allahumme salli alaMuhammed’in ve ala ali Muhammed”

Değerli okurlarım! Kâbe-i Muazzama: Yeryüzünde yapılan ilk mabed, Müslümanların kıblesi.  Kur’an-ı Kerim-de adı iki defa geçmektedir. Haccın sebebi ve bütün Müslümanların kıblegâhı olan. Kâbe, ye Beytullah ve Beyt-i Atik de denir..

Hz. Peygamber (s.a.v.) Ashab-ı Kiramdan Ebu Zer (r.a)' in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mesciddir. "Mescid-i Haram", ikinci inşa edilenin"Mescid-i Aksa" olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur (Buhârî, Enbiya.).

Yukarıdaki ayet ve hadis-i şerif, yeryüzünde yapılan ilk mescidin Kâbe olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Kâbe'yi inşa edenin Hz. İbrahim (a.s.) ile oğlu İsmail olduğu bildirilir.

Bu iki peygamberin Hicaz bölgesine intikali şöyle olmuştur. Hz. İbrahim (a.s.) Filistin yöresinde peygamberlik görevini yürütürken, ilk eşi Sâre ile sonradan evlendiği Hacer arasındaki duygusal rekabet ve kıskançlık sonucunda Hz. Hac er’i (r.anha.) başka bir yöreye yerleştirmesi gerekti.

Hz. İbrahim (a.s.) Hac er’i ve süt emmekte olan küçük çocukları İsmail (a.s)'i alarak şimdiki Zemzem kuyusunun bulunduğu yere getirdi. Henüz Mekke şehri ve o yörede insan yoktu. Bir kırba su ve bir miktar yiyecekle onları orada bırakıp, Filistin'e dönmek isteyince; Hz. Hacer,(r.anha.) bu hicretin Allah'ın emri ile olup olmadığını sordu. Hz. İbrahim (a.s.) vahiyle bıraktığını söyleyince Hacer; (r.anha.) "Allah (c.c.) kulunu zayi etmez, gidebilirsin" diyerek tevekkül ve teslimiyet gösterdi. Bir kadın ve kucağında süt emen, bebek yaştaki çocuk, çölün ortasında, insanın bulunmadığı bir yörede yalnız kalıyordu. Kâbe inşa edilirken Hz. İsmail (a.s.) çevreden taş taşır,
Hz. İbrahim (a.s.) de Kâbe'nin duvarlarını örerdi. Duvarlar yükselip yerden erişilmez olunca Hz. İsmail (a.s.) halen "Makam-ı İbrahim"adı ile ziyaret edilen taşı getirdi.

Hz. İbrahim (a.s.) bu taşı iskele olarak kullandı. Ebû Kubeys dağından getirilen ve "Hacer-i Esved” (siyah taş)" adı verilen taş da, tavafa başlama yerine işaret olmak üzere, halen bulunduğu köşeye yerleştirildi.
Yer ile göğün yaratılmasından önce Kâbe,

GELİNE, DAMADA, KAYINVALİDELERE EVLİLİK NASİHATİ

GELİN İÇİN

1. Beyine hoşlanacağı isim ve sıfatlarla hitap et!
2. Onun sevdiği yemekleri güzel yap ki, evini özlesin.
3. Beyin evden çıkarken onu uğurla; akşam döndüğünde güler yüzle karşıla!
4. En çok güzel görünmen gereken kişinin beyin olduğunu bil!
5. İffetini ve hayanı muhafaza et. En güzel elbisenin takva elbisesi olduğunu unutma; her işimizi murakabe eden Allah'ı düşün!
6. Sevgini beyinle ve çocuklarınla paylaş. Evinin direği ol! Beyin evde olmadığı zaman gözü arkada kalmasın.
7. Beyine her fırsatta teşekkür etmeyi unutma! Gücü yetmeyeceği külfetin altına sokma, başkalarına da şikayet etme!
8. Beyini işlerini makam ve mevkisini bil! Sevincini ve üzüntüsünü paylaş!
9. Beyinin izni olmadan ve onun müsaade etmeyeceği yerlere gitme!
10. Tutumlu ol! Müsrif olma. Zor zamanlarda da isyan etme!
11. Temiz ve tertipli ol. Beyinin elbiseleri de temiz ve ütülü olsun.
12. Beyinin akrabalarına ve onun sevdiklerine yedirip içirmekten kaçınma. Onlara güzel davran!
13. Kaynananı tecrübeli bir anne olarak sev ve say ki, beyin üzülmesin.
14. Annenin evine gereksiz ve aşırı gitme ki, evdeki işlerin aksamasın.
15. Çocuklarını hayırlı bir evlat olarak yetiştirmeye gayret et ki, millet de sizi hayırla yad etsin.
Cenab-i Hak'tan iki cihan saadeti dilerim.
SEVGİLİ DAMAT BEY
1. Evinden çıkarken hanımına Allah'a ısmarladık diyerek çık. Onun gönlünü hoş tut!
2. Pencerelerden yolunu gözletme, vakitlice evine gel!
3. Dışarıda yediğinden içtiğinden evine de getir!

24 Kasım 2016

AZİZ ÖĞRETMEN NECMETTİN ERBAKAN

Aziz öğretmen;
Başlattığın ders sürüyor; sen önceki öğretmenlerin diyarında olsan da dersin sürüyor.
Dünyayı, doğup büyüdüğümüz köyün dışına taşıdığın dersin heyecanla sürüyor. Dünya ve İslam kelimelerini birleştirdiğin, bize ‘İslam’ın dünyası, Hakk’ın gücü’ dediğin, kim kimdir diyerek başladığın, büyütülmüş küçükleri, küçük tutulmuş büyükleri teşhir ettiğin, cebimize, cüzdanımıza sızmış yılanları, beyinlerimizi kemiren mikropları bize gösterdiğin dersin sürüyor. Sen, önceki öğretmenlerin diyarında olsan da dersin sürüyor…
Hocalığın ebedileşti senin…
Asırlar boyunca asırda bir gelenler gibi, ümmilere kitap okutma hırsıyla gecesini gündüz yapanlar gibi, büyük yaşayıp büyük ölmek için zahmette rahmet görenler gibi, kayaları oyup yazıyı nakışlaştıranlar gibi, kendisine iş olarak ‘yapılamaz/yapılmasın’ denen işleri seçenler gibi; bir Hızırlık görülüp anlamsız/desteksiz bakışlar arasında iş gören, gördüğü işi sadece Rabbine göstermekle yetinenler gibi sen de derin dersler verdin… Sen önceki öğretmenler diyarında olsan da dersin sürüyor…
Sen tektin, tek yaşadın, tek anılacaksın inşallah.
Elinde tebeşirle yolları aşındıran öğretmen… Kalabalığı da heyecanı da kendinden öğretmen… İşi kadar sabır üreten, zamana zaman katan öğretmen… Sen aziz yaşadın, aziz kalacaksın.
Kürsülerden söylenemeyeni söyleyerek, faize, zulme, Siyonizm’e, sömürüye, BM’ye, AB’ye, asıl anlamlarını yükleyerek gafleti gidermeyi vazife edindin; mazluma güç, sömürülene basiret kazandırdın. Dünyayı henüz köyleşmeden köy gibi gördün. Köyün suni ağalarını köylerinin meydanında dolaşamaz hâle getirdin. Seni anlayan var mı yok mu ona bile aldırmadan yürüdün, yürümenin yetmediği yerde koştun. Yürüyerek, koşarak ders yapan öğretmen oldun…
Cihadı sen koymadın; senden önce de cihat vardı elbette. İlk mücahit değilsin. Ama yaşadığı çağın cihadını ilan eden sen oldun. Cihadı bildin, öğrettin, yaşattın, cihat ettin. Mala cihat ettirdin, fabrikaya cihat ettirdin. Oteller cihatla tanıştı senin zamanında. Sahillerde cihat, salonlarda cihat konuşuldu. Seyit Çavuş’un güllesini kaldırırken sen, cihadı Seyit Çavuş’la bitirip gömmüş olanlar seni anlamadı ama sen yine de cihat bilen bir kuşağın önündeki öğretmen oldun…
Sen umut dersi verdin. Olmazları olduran, kölelik elbisesi giydirilmişlere efendilik cübbesi giydiren, işçilere patronluk yolu açan, hocaları imamlaştıran, köyleri şehirleştiren, dağıtılmışları birleştiren, ülkeciklerden ülke kurduran, düşünmeyi, yürümeyi, koşmayı öğreten bir öğretmen oldun…
Sen mücahit bir öğretmensin; her mücahit gibi sen de kıskanıldın ama haset seni eritmedi.
Aziz öğretmen!
Sen, ilk öğretmenlerin diyarında ol. Yesrib’i Medineleştirenlerin yanında ol. Sen, mazlumlarla, miskinlerle haşrol. Sen tek başına bir ümmet olanlarla ol. Ayıplayanın ayıplamasından yılmayanlarla, Allah’ı yanında bildiği için dik duranlarla ol. Sen orada onlarla ol…
Dersin sürecek, ekolün ölmeyecektir.
NUREDDİN YILDIZ /Gencdoku.com

20 Kasım 2016

KÖYLÜMÜZ HASTA

Osman Ürker ameliyat olmuştur. Bölge eğitim hastanesi ortopedi servisi -2.kat 66 numarada yatmaktadır. RABBIM Cümle hastalara sifalar versin.
Kaynak : Mahmut POLAT

17 Kasım 2016

Tereciye tere satılmaz

Söz, gücünü önce doğruluğundan alır.
Eğri sözler, gönle girerken kulakları tırmaladığı gibi, gönlü de bulandırır.
Doğru sözün ipek halı gibi dokunduğu gönül ve dışarı çıktığı ağız da tertemiz olmalı.
Çoban çeşmesinin tatlı suyunu kimse kirli bardaktan içmek istemez.
Billur gibi bir bardaktan içilirse güzel olur.
Doğruyu bünyesinde taşıyan o gözle görülemeyen kelimeler, sırtını sağlam bilgiye dayamalı ve herkes tarafından bilinebilecek kelimelerin birbirine uyumu, su damlalarının ırmakta akışı gibi olmalı.
Örnek verilirken tarihi en eski ama müzeye kaldırılmamış kelimeler ve olaylar seçilmeli.
Kur’an’ın hikmetlerinden beslenmeli, Yunan’ın felsefesinden değil.
Yiğitlik ve kahramanlıkta zirve isim olarak her şeyiyle tertemiz Hz. Ali örnek verilmeli.
Adalette Hz. Ömer, dostluk ve sadakatte Hz. Ebu Bekir, edepte ve hayada Hz. Osman örnek verilmeli.
Şiirde, nesirde eğer bir gemi adı geçecekse Nuh’un gemisi denmeli.
Sabır anlatılacaksa Eyüp Aleyhisselam’ın sabrı dile getirilmeli.
İrem bağı, tuba ağacı ve kevser ırmağıyla tasvirlerin ve teşbihlerin zirvesine tırmanılmalı.
Bıçaktan bahsedilecekse “Hz. İbrahim’in bıçağı” gibi denmeli.
Çocukluğumuzda, sorulu cevaplı bir eğitim usûlü ile kültürümüzün temelleri öğretilmişti bize:
Soru: Çiftçilerin pîri kimdir
Cevap: Hz. Ademaleyhisselam.
Soru: Terzilerin pîri kim
Cevap: İdris aleyhisselam.
Soru: Gemicilerin pîri kim
Cevap: Nuh aleyhisselam.
Soru: Cömertliğin pîri kim
Cevap: İbrahim aleyhisselam.
Soru: Marangozların pîri kim
Cevap: Nuh aleyhisselam.
Soru: Sanayinin pîri kim
Cevap: Davud aleyhisselam.
Soru: Doktorların pîri kim
Cevap: Lokman aleyhisselam….
Diye öğretilirdi.
“Kahraman” denilince hatıra, Hayber’i Yahudilerden alan Hz. Ali gelirdi.
Çocuklar, Hz. Ali’nin cenkleri ile büyürdü.
Dünya çapında ünlü bir yazar yetiştiremedik diye yakınıyoruz.
Yazdığımız eserlerde her dil, din ve ırktan insanların bileceği, tarihin derinliklerinde kökü olan kelimelerden uzak kaldığımızdan, bütün insanların tanıyacağı kelimelerden de uzak kaldığımız için tanınamıyoruz.
Halka mal olmuş bir şiirimiz, gücünü tarihin derinliklerinden aldığı için uzun boylu oluyor ve yıllarca dilden düşmüyor.
“Lokman hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin” mısraıyla zirveyi yakalıyor ve bütün dünya şairlerine “haydi geçebilirsen geç” diye meydan okuyor.
Kişinin şanslılığını anlatmak için “anası Kadir Gecesi’nde doğurmuş” sözünden güçlü bir anlatım tarzı bulmak zor.
İşin bereketini ifade etmek için “Hızır eli değmiş” deyimimiz dünyanın yarısında anlaşılabilecek bir ifadedir.
Hastalıklara karşı sabır ve tedavi yolunda çalışma konusunda “Eyüp’ün sabrı” nı örnek verirsek, dünyanın yarıdan fazlası bu örneğimizi anlar.
Hekimlikte Hipokrat’ı değil, Lokman Hekim’i,
Kılıçta Sezar’ın kılıcını değil, Hz. Ali’nin Zülfikar’ını, örnek vererek konu anlatılmalı.
“Halil İbrahim sofrası” deyimimiz, İbrahim Aleyhisselam’ın cömertliğini anlatır.
“Karun’un hazineleri” deyimi ise kapitalistlerin, kan, gözyaşı ve alın terini altına, dolara döndürüp saklamasını, makam ve rütbesini, hazineyi soymada maske olarak kullananları ifade edilirken kullanılmalı.
Hayvan sevgisinden bahsedeceksek Ebu Hureyre’nin kedisinden, köpekle dostluktan bahsedeceksek “Ashab-ı Kehf”in köpeğinden, Salih Aleyhisselam’ın devesinden bahsedelim.
Makalemizin başına mutlaka bir alıntı cümle yazacaksak, o cümleyi sözlerin güzeli Allah kelamı Kur’an’dan veya “Cevami-ul Kelim”/az sözle çok ve güzel manaları ifade eden Sevgili Peygamberimizin sözlerinden alalım.
Şiirlerimizde iktibası, ayet veya hadislerden yapalım.
Böylece hem köklerimiz sağlam olduğundan kolay kolay yıkılmayız, hem de yerelden evrenseli yakalarız.
Yoksa batının değerleriyle batıya tafra satmaya çalışanlara “domuzcuya domuz satılmaz” deyiverirler.

15 Kasım 2016

KÖYLÜMÜZ RAHMETLİ OLDU


الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
 Köylümüz Osman TİRYAKİ 15 Kasım 2016 Salı rahmetli oldu. 16 Kasım 2016 Çarşamba günü  Tortum Demirciler Köyü Camisinden Öğle namazı sonrasında kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

12 Kasım 2016

ZEKÂ BULMACASI BİLMECELER



1
Bembeyazdır görünce,
Serilir gündüz, gece,
Ay varken kalır ama, 
Gider güneş gelince.
2
Bu gelen aslan mıdır?
Gagası taştan mıdır?
Kanadı mora çalar,
Kendi gülistan mıdır?
3
Karadır katran gibi,
Sarıdır safran gibi,
Ucu var düdük gibi,
Biz bunu yedik gibi.
4
Ak şekerdir tadı yok,
Uçuşur kanadı yok.
Tül tül olur örter yeri,
Sıcak olur biter teri.
5
Az gitti, uz gitti,
Dere tepe düz gitti,
Altı ay bir güz gitti.
Uyanınca hepsi bitti.
6
Kan kırmızı, süt beyaz.
Fındık kabuğuna girer.
Kale kapısına sığmaz.
7
Bir kaşığa un koydum,
Ortasına kan koydum.
8
Mavi tarla üstünde,
Beyaz güvercin yürür.
9
Kestim kapı açıldı,
Boncuk boncuk saçıldı.
10
Bir kırmızı minare,
Göğe çıkmaz, girer yere.
11
Ufacık mil taşı,
Dolaşır dağı taşı.
12
Kabuğu var, içi yok,
Dayak yer, suçu yok.
13
İçi taş, dışı taş,
Ha dolaş, ha dolaş.
14
Hak teâlânın işi,
Tepesindedir dişi.

CEVAPLAR
1- Kar
2- Güvercin
3- Kara ciğer
4-Kar
5-Rüyâ
6-Cevabı sorunun  içinde; kan, süt, kale
7-Mangal, Kül, Ateş
8-Yelkenli
9-Nar
10-Havuç
11-Göz
12-Davul
13-Minare
14-Haşhaş

 

10 Kasım 2016

Sabahın sahibi var

Allah var keder yok” inancıyla yolumuzdan geri adım atmadan yürüyelim. “Sabahın sahibi var” sözünü hatırlayalım.
 
Kral, demirciyi çağırtıp “Yarına kadar bin tane çivi yapmazsan şafakta asılacaksın” demiş. Bir günde Bin çivinin yapılamayacağını bilen demirci hiçbir endişe duymadan çivi yapmaya başlamış. Yakınları ağlayıp sızlarken o çalışmaktan ağlamaya zaman bulamazmış. Kaygısızlığını hatırlatanlara da “Sabahın sahibi var” dermiş. Şafak yaklaşırken saraydan bir adam koşarak gelir. Yakınları ağlamayı hızlandırır. Saraydan gelen adam “Ne kadar yaptınsa hemen ver. Kral öldü tabutuna çakacağız” der.
 

07 Kasım 2016

Seçin birini veya birkaçını

Dört inanmış adam bir araya gelmişler ve ilçenin bütün mahalle ve köylerini dolaşarak ilköğretimden mezun olanların birincilerini ikincilerini ve üçüncülerini hedefe alarak İmam-Hatip okuluna kaydettirmeye başlamışlar ve illerinin öğrencisinden fazla öğrencinin bütün masraflarını da karşılamaya devam ediyorlar. Siz de bulunduğunuz il veya ilçede bunu yapabilirsiniz.

 
***
İslami kesimden uzak yaşadığı halde “Müslümanım” demekten keyif alan ama hiçbir bilgisi olmayan insanlarımız var. Bunlarla temasa geçip başta Kur’an okumasını anlamını ve ilmihal bilgilerini ücretsiz olarak öğretebilirsiniz ve bu yaptığınız eğitim işini kimseye söylemeden yapmalısınız. Açıklama işini o kişinin kendisi yapsın. Bu işleri yapan bazı arkadaşları dinleyince solmaya yüz tutan umut çiçeklerimin üzerine çiy düşüyor.
 
***
Bu yaşa gelinceye kadar haram yiyen kişiler haramiliği bırakmakla kalmasınlar, kimlerin hakkını yemişlerse onları ziyaret ederek güçleri oranında sahiplerine bu günkü değerinden haklarını geri versinler ve af dilesinler.
Bu yapılan bir taraftan tebliğdir, bir taraftan tevbedir.
 
***
Birilerini yanlış yollara çekmişseniz ve şimdi pişmansanız, yalnız pişmanlık yeterli değildir.
Kimleri yanlış yola çekmişseniz ulaşabildiğiniz kadar onlara ulaşmaya ve yanlış yoldan döndürmeye çalışınız.
“Yüzüm yok” demeyiniz. Ahirette yüzleşmek daha tehlikelidir.
 
***
Dernek başkanları, vakıf başkanları, ticaretle uğraşanlar, yakınınızdaki camiyi Kur’an kursu yapabilirsiniz.
Ben denedim, maddi durumları iyi olan iki kişi, liseye giden iki çocuklarına her gün akşam namazı ile yatsı namazı arasında Kur’an öğretmesi isteğine olumlu bakmamış. Ben de onlara “İmama deyin ki bu iki çocuk için ayda iki yüz lira vereceğiz. Ayrıca okuttuğun her öğrenci için on lira vereceğiz deyin” dedim, dediğimi yapmışlar, imam seksen öğrenci bulmuş ve her ay bin lira alıyor.
Emekli imam ve öğretmenler, emekli bir öğretmen gibi yapınız. Emekli öğretmen her gün okula gider gibi tren istasyonuna gidiyor, kara trenden indirimli biletini alıyor, üç saat ilerdeki şehre varıncaya kadar makinistten başlayarak her kompartımana girerek onlara otuz iki farzı saydırıyor. O şehirde iniyor tekrar biletini alıyor ve üç saatlik dersini yine devam ettiriyor. Siz de yapabilirsiniz. Bilet parasından başka para harcamamaya dikkat ediyor.
 
***
Borçlarınızı zamanında, sabahın erken saatinde ödeyiniz veya bir gün önce ödeyiniz. Alacaklı olduğunuz kişi zamanında ödeyememişse o günlerde onun evinin önünden veya işyerinin önünden geçmemeye ve ona görünmemeye dikkat ediniz.
Siz sıkıntıya düşmeyecekseniz, ona zaman tanıdığınızı bildiriniz ki rahatlasın.
 
***
16 evde kiracı olarak oturdum, hiç birinin kira parasını ayın beşinden sonrasına bırakmadığım için hepsiyle dostluğumuz devam eder.
 
Geçen sene evine ilk kiracı olarak girdiğim hanımefendinin felç olduğunu duydum 46 yıl sonra evinde ziyaret ettim.
 
Zenginken fakir düşenleri de görünüz, gözetiniz. Aç insanın dinine, rengine, ırkına bakmadan yardım ediniz.
 
Doğruluktan ayrılmayın.
 
Doğruluğun ölçüsü Allah’ın Kitabı, Rasülünün Sünneti olsun.
 
Doğruluğunuzun zararı kendi aleyhinize, anne ve babanızın aleyhine, akrabalarınızın aleyhine bile olsa doğruluktan ayrılmayalım.

06 Kasım 2016

Şakiki Belhi'nin Kızından Babasına vasiyet

Bismillahirrahmanirrahim

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım!   Şakiki Belhin bir kızı vardı ki o diyarda bulunan kadınların içinde en abide, zahide, Saliha bir kadındı, İsmi Emineydi

Günlerden bir gün babasına:   “Babacığım, benim ismimi niçin Emine koydun?” diye sordu. Üç korkudan emin olana Emine derler.

 Hâlbuki ben bu üç korkunun hiç birisinden emin değilim.

 1-Her nefis, ölümü tadıcıdır. Bu ölüm bana acı mı tatlı mı gelecektir? Acaba, ben ismim gibi ölüm acısından emin olabilecek miyim?

 2- Şeytan bize apaçık düşmandır. Acaba, ben onun şerrinden kurtulur, emin olabilir miyim?

 3-Son nefesimden korkarım.

 Bu dünyadan, imanla mı imansız mı göçeceğim? İmanla göçeceğimden emin olabilir miyim ki, Emine adına hak kazanmış bulunayım. Kaldı ki, peygamberler bile: “Ya Rabbi! Beni Müslüman olarak öldür, Salihlere ilhak eyle diye dua buyurmuşlardır. Onlar masum Nebi iken böyle dua ederlerse, ben su-i hatimeden nasıl emin olabilirim?”

Babası kendisine bir cevap veremedi ve aradan kısa bir zaman geçtikten sonra bu sultan hastalandı. Şakik-i Belhi kızının yanına vararak:

Evladım, neden gülmüyorsun? Gençlik senin, güzellik senin gelecek iyi günler senin, neden böyle durgunsun?” diye sordu. Emine sultan, içini çekerek cevap verdi:

“Babacığım” dedi. “Ben öyle şeyler görüyorum ki, gülmek değil ağlamak zamanıdır.

*Altımda cehennemler tutuşmuş, gülmeme imkân var mı? *Üstümde cennetler süslenmiş, oraya girebilecek miyim? *Melek-ül mevt canımı almağa hazır vaziyette, emir bekliyor Nasıl güvenir nasıl gülerim?”

Babası başının altındaki sert yastığı alarak daha yumuşak bir yastık koymak istedi. Emine sultan buna da itiraz etti:

“Babacığım” dedi. “Yumuşak yastığa ne lüzum var? Yarın başımın altına, bu sert yastıktan daha sert bir kerpiç koymayacaklar mı?”

Vaktaki ölümü yaklaştı, babasını yanına çağırarak üç şey vasiyet etti:  “Sevgili babacığım” dedi.

1- Öldüğüm zaman ellerimi göğsümün üzerine bağla. Günahkârlar tevazudan, kabahatlerinden ötürü ellerini göğüslerine bağlarlar.

2-Bende kulluk vazifemi tam ve eksiksiz yapamadım. Onun için ellerim göğsümde bulunsun. Olabilir ki, çocukluk ve gençlik saik asiyle babalık hakkını tam olarak eda edemedim.

3-Beni kefene sar. Fakat kabirde yüzümü aç ve benim için dua et. Çünkü babanın evladına duası, peygamberinin ümmetine duası gibidir.

Ey benin canım babam. Sana zahmet olmazsa ve seni ezmezse üç vasiyetim daha var:

1-İnsanları, toplu olarak bir arada gördüğün zaman, kabirde cesedimi yemeğe hazırlanan kurtları hatırla.

2-Her ne zaman kitaba bakarsan, o bembeyaz sahifeler üzerinde o siyah yazılar gördüğünde, yüzümün ve gözümün beyazını ve siyahını hatırla.

3-Gecelerin karanlığı basınca kabrimin karanlığını hatırla

Bu sözleri bitirdikten ve kelime-i şahadet getirerek dünyadan göçtü. 

Alla hu Teâlâ bizede son nefeste imanla Kur’anla hafız olarak ölmeyi nasip eylesin. Amiiin.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed






20 Ekim 2016

Üniversitelerimizin Genç Müslümanlarına

Genç kardeşim! Alnında secde izi, her adımında izzet, her adımında iffet, İbrahim gibi geçeceksin put dolu meydanlardan ve bakışlar sana çevrilecek kampüslerde “Sizin en hayırlılarınız görüldüklerinde Allah’ı hatırlatanlarınızdır” nebevi müjdesi yankılanacak tüm zihinlerde…

Malcom X olacaksın kimi zaman “Bir Müslüman olarak yeryüzünde Allah’ın huzurunda secde etmeyen tek bir fert kalmayıncaya kadar İslam’ın hâkim kılınması yolunda kendimi görevli hissediyorum…” diyeceksin. Geceler senin okumalarına şahitlik edecek, yüce dağları aşar gibi aşacaksın dev gibi kitapları, seherler zikirlerinle inleyecek, sokaklar sabah namazına cemaate koşan adımlarınla şenlenecek ve gündüzler bildiriler, afişler, eylemler ve mitingler… 
Hasan el Benna olacaksın belki de “Yarınlar yorgun olanların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır” diyeceksin sen de… Yılmadan, yıkılmadan, yorulmadan yürüyeceksin. Kırgınlık, dargınlık, küskünlük nedir bilmeyeceksin bu yolda… Görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler için değil sadece ve sadece Alemlerin rabbi olan Allah için koşacaksın….
“Hayat, inanan ve salih amel işleyenlerin dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur” diyen Aliya olacaksın bazen de… Bilgece, vakarlı, salihce ve sakince yürüyeceksin, adımlarını takip eden adımlar çoğalacak ve bereket verecek Allah, parmaklar seni gösterecek, örnek olacaksın ve öne düşeceksin bir gün, ardında binler yürüyecek…
“Sizler bir lokma pilavı, bir yudum pepsi olmadan yutamayacak kadar dünyaya bağlısınız. Sonra masanız kenarında sütlü kahve, deri koltuğa yaslanmış kitap yazıyorsunuz ve diyorsunuz ki ben büyük bir mücahidim. Vallahi bu yalandır!” diyen Şehit Abdullah Azzam’ı hatırlayacaksın ve çileye talip olacaksın… Lüks ve pahalı yurtların teras katlarında,  nargile kafelerin kızlı erkekli kitap tahlillerinde, devlet destekli proje salonlarında değil, bir öğrenci evinin yer sofrasında kuracaksın hayallerini, sokak ışıklarını bayraklarken, şehrin meydanlarına pankart asarken büyüteceksin sevdanı…
 “Onlar Amerikancı İslam’ı istiyorlar. Onlar abdesti bozan şeylere fetva veren, ama Müslümanların siyasi, iktisadi ve ictimai durumlarına fetva vermeyen İslam’ı istiyorlar.”  diye haykıran Şehit SeyidKutub’u unutmayacaksın! Ümmetin öncelikli dertleriyle dertleneceksin, bir adım öne çıkabilecek cesaretin olacak, zalimlere karşı şiddetli mü’minlere karşı merhametli olacaksın. Karşılığı Allah’tan gelecekse eğer bedel ödemekten korkmayacaksın…
Seni günah yangınlarında yakıp kül etmek isteyen nefsin karşına dikildiği zamanlar “Büyük yangınlara sebep olan bir küçük kıvılcımdır.O yüzden günahın küçüğünü de hafife alma.” diyen MehmedZahid Kotku’yu (k.s) hatırlayacaksın, bu yolda en büyük düşmanın seni zillet çukurlarına sürükleyecek günahlar olduğunu unutmayacaksın. Günahın her türlüsünden yangından kaçar gibi kaçacaksın…
Ve Necmettin Erbakan olacaksın “Hakkın hakimiyeti için çalışmamak neyse batılın hakimiyeti için çalışmak da odur” diyeceksin, üniversite kampüslerinde gafletle geçirdiğin her dakikanın aslında batılın hakim olması yolunda atılan bir adım olduğunu unutmayacaksın. Takatinin sonuna kadar hakka, adalete ve tevhide dayalı Yeni Bir Dünyanın kurulması için çalışacaksın.
Ve Metin Yüksel olacaksın “En büyük ibadet hakkı müdafaa etmektir diyeceksin” ve bu uğurda “Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara” bilinciyle sana verilen emaneti bir cuma çıkışında, bir cami avlusunda şerefle teslim etmenin peşinde olacaksın…
MİLLİ GAZETEDEN ALINTIDIR.

29 Eylül 2016

Et benlerinden kurtulmak için 6 doğal yöntem

Ananas suyunun iltihap sökücü ve antiviral özellikleri et benlerinden kurtulmanıza yardım eder ve bunların vücudunuzun diğer kısımlarına yayılmasını engeller.

28 Eylül 2016 Çarşamba 23:34
Et benleri boyunda, kolda, göz kapaklarında ve vücudun diğer kısımlarında oluşan küçük çıkıntılardır.
Genellikle cildin yağlı tabakalarında kolajen birikmesi sonucu oluşmasına rağmen bazen sürtünmeden dolayı da oluşabilir.
Sağlık için hiçbir risk teşkil etmese de iltihaplanmaya yatkın oldukları ve kolayca yaralanabildikleri için bazı insanlar için can sıkıcı olabilir.
İnsanların çoğu bunlardan kurtulmak ister çünkü benlerin çirkin olduklarını ve güzelliklerini bozduklarını düşünürler.
İyi haber şu ki bunları yok etmek için acı veren ve masraflı işlemlere gerek yoktur.
Bütün doğal ürünlerde bulunan çeşitli özelliklerden yararlanarak, benlerin etrafındaki deriye de zarar vermeden bunlardan kurtulmak için hazırlayabileceğimiz birçok ev yapımı tedavi vardır.
Gelin bu yöntemlere bir göz atalım!

1. Elma sirkesi

Elma sirkesinde bulunan asidik asit et benlerini ve siğilleri yok etmek için en etkili maddelerden biridir.
Bu tedaviyle et benlerini tamamen yok etmek birkaç hafta sürer.

Malzemeler

  • 1 yemek kaşığı elma sirkesi
  • 1 kürdan
  • 1 pamuk topu
  • Yara bandı

Kullanımı

  • Et beninin etrafını ılık su ve hassas bir sabunla yıkayın.
  • Tamamen kurulayın ve bir kürdanla nazikçe kaşıyın.
  • Pamuğu elma sirkesine batırın ve direkt olarak benin üstüne koyup yara bandıyla yapıştırın.
  • Ertesi sabah bandı çıkartıp cildinizi durulayın ve gece yatmadan önce bu işlemi tekrarlayın.
  • Bu tedaviye et beni düşene kadar davam edin.

2. Hint yağı ve bira mayası

Bira mayası ve Hint yağının karışımı ile yapılan merhem ciltte oluşan bu çirkin oluşumları yok etmek için kullanılabilir.

Malzemeler

  • 1 yemek kaşığı Hint yağı
  • Yarım çay kaşığı toz bira mayası
  • Yara bandı

Kullanımı

  • Hint yağı ve bira mayasını karıştırarak yapışkan kıvamlı bir merhem oluşturun.
  • Karışımı benin üstüne sürün ve yara bandıyla kapatın.
  • Bir gece bu şekilde bırakın ve sabah durulayın.
  • En iyi sonuç için 2 ile 4 hafta boyunca devam edin.

3. Ananas suyu

Ananas suyunda bulunan bir enzim olan bromelain bu çirkin oluşumlarla mücadele için çok faydalıdır.
Enzimin sahip olduğu iltihap sökücü ve antiviral etkiler et benlerinin küçülmesini sağlar ve vücudun diğer bölümlerine yayılmasını engeller.

Malzemeler

  • 1 ananas
  • 3 damla limon suyu
  • 1 pamuk topu

Kullanımı

  • Ananası ezin ve üzerine 3 damla limon sıkın.
  • Pamuğu hazırladığınız sıvının içine batırın ve problemli bölgeye sürün.
  • Bu işlemi günde üç defa tekrarlayın.

4. Çay ağacı yağ esansı

Bu yağ esansı et benleri ve küçük siğiller için en etkili çözümlerden biridir.
Antibiyotik ve antiviral özellikleri rahatsızlığa neden olan patojenleri yok eder.

Malzemeler

  • 3 damla çay ağacı yağ esansı
  • Su
  • 1 pamuk topu

Kullanımı

  • Pamuğu suya batırın ve ben oluşan bölgeyi temizleyin.
  • Benin üzerine 2 veya 3 damla çay ağacı yağ esansı damlatın.
  • Durulamadan öylece bırakın ve et beni yok olana kadar günden iki defa uygulayın.

5. Kekik yağı

Kekik yağı cildi etkileyen çeşitli enfeksiyonlar, virüsler ve iltihaplanmalara karşı kullanılır.
İçeriğindeki bileşenler ciltte oluşan tümörü yok eder ve vücudun başka bölümlerinde tekrardan çıkmasını engeller.

Malzemeler

  • Yarım çay kaşığı kekik yağı
  • 1 pamuk topu

Kullanımı

  • Pamuğu kekik yağına batırın ve problemli bölgeye sürün.
  • Günde iki defa tekrarlayın.

6. Tuz ve soğan suyu

Soğanda bulunan sülfür bileşeni bu problemi yok etmeye yarayan antibakteriyel özelliklere sahiptir.

Malzemeler

  • 1 soğan
  • 1 yemek kaşığı deniz tuzu
  • 1 bandaj

Kullanımı

  • Soğanı güzelce doğrayın ve tuzla karıştırın.
  • Ertesi gün soğanın suyunu sıkın ve et beninin üstüne sürün.
  • Problemli bölgeye uyguladıktan sonra bir bandajla sarın ve gece boyunca bekletin.
  • 10 – 12 gece boyuna sürekli olarak işlemi tekrarlayın.
Bu küçük cilt deformasyonlarına son vermek için yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerden birini kullanabilirsiniz.
Şunu unutmayın ki, etkilerin ortaya çıkması biraz zaman alabilir ve bu süre kişiden kişiye değişir.
YENİ AKİT GAZETESİ SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.

26 Eylül 2016

CENNETE İLK GİREN KADIN

Bismillahirramanirrahim
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, salât ve selam bütün insanlığın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) âline ashabına olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Hazreti Fatımatüz Zehra (.r.anha.), bir gün Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.):e  “Babacığım, cennete ilk önce kadınlardan kim girecek?” diye sordu.

Peygamberimiz (s.a.v.): “Falan mahallede bir kadın var. O kadın ilk cennete girecek kadındır” buyurdular. Hazreti Fatıma (r.anha.) çok merak etmişti:

“Benden de mi evvel girecek babacığım?” diye sordu.

Güzeller güzeli (s.a.v.):  “Senden de evvel girecek. İstersen git de bir tanış. O zaman sen de neden önce onun gireceğini öğrenirsin” buyurdular.

Hazreti Fatma’nın (r.anha.) o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bir gün kadının evini sora sora buldu, kapısını çaldı. İçerden ihtiyar bir kadın sesi duyuldu:

“Kim o?” Hz. Fatıma (r.anha.), kendisini tanıtıp görüşmek istediğini söylediğinde kadın:

“Canım sana feda ey Allah Rasulü’nün kızı! Sizinle çok görüşmek arzu ederdim. Fakat dışarı çıkamadığım için ziyaretinize gelemedim. Kocamdan izin almadan size kapıyı açamayacağım.

Sizden çok özür dilerim. Yarın gelirseniz içeri girmeniz için izin alır kapıyı açarım, görüşürüz” dedi.

Hz. Fatıma (r.anha.) geri gitti, kadın da meseleyi anlatıp kocasından izin aldı.

İkinci gün;

23 Eylül 2016

Parmağınıza 60 saniye bastırınca bakın ne oluyor


Bu yöntemi denemelisiniz!

 Hepimizin ortak şikayeti baş ağrısı ya da vücudumuzun değişik bölgelerinin sebepsiz olarak aniden ağrımasıdır. Böyle durumlarda hemen ağrı kesici ilaç ya da doktora başvururuz fakat refleksoloji yöntemi ile 60 saniyede kurtulmak mümkün.
Refleksoloji basit olarak vücudun her organ ve bölgesinin  diğer organlarımızla bağlantılı olması üzerine kurulu bir sistemdir. Yani parmağınıza bastırdığınız zaman o bölge ile bağlantılı diğer organınızda olan ağrı anında kesilecektir.
Tek yapmanız gereken hangi parmağın nere ile bağlantılı olduğu ve buna göre ne yapmanız gerektiğini öğrenmek.
Başparmak – Kalp ve akciğerler ile alakalıdır. Kalp ritmimiz hızlandığı zamanlarda başparmağınızı ovarsanız eğer kalp atışınızın yavaşlamasına yardımcı olacaktır.
İşaret parmağı  – Bu parmak kolon ve mide ile bağlantılıdır. Eğer kabızlık veya karın ağrısı şikayetiniz varsa, işaret parmağınıza basın ve 60 saniye boyunca ovalayın. Karın ağrınızın anında kesildiğini hissedeceksiniz.
Orta parmak  – Bu parmak kalp, ince bağırsak, kan dolaşım ve solunum sistemi ile alakalıdır. Eğer sürekli baş dönmesi ve uyku hali yaşıyorsanız, şikayetlerinizin geçmesi için orta parmağınızı ovalamanız yeterli olacaktır.
Yüzük parmağı  – Yüzük parmağı ruh durumuz ile alakalıdır. Kendinizi depresif hissettiğiniz zaman, yüzük parmağınıza masaj yapmak sizi çok daha iyi hissettirecektir.
Küçük parmak  – Baş, boyun ve böbrek ile bağlantılıdır. Yani,ne zaman bir baş ağrısı ya da boyun bir ağrı şikayetiniz varsa, ya da böbrekleriniz ağrıyor ise serçe parmağınıza masaj yaparak kendinizi rahat hissedebilirsiniz.
Avuç içi  – Avuç içlerimiz kan dolaşımını uyarmak için oldukça etkilidir ve sinir sistemimizi doğrudan etkiler. Ellerinizi çarpmak yani alkış tutmak oldukça faydalıdır.
Bu yazıyı okurken faydalı bulduysanız ve daha fazla insana ulaşması için lütfen paylaşın. 

13 Eylül 2016

BİLMECELER

Ben varmadan o varır, her şeyden çok yol alır? (Ses)

Elsiz ayaksız kuyu kazar? (Damla)

Canı var, kanı yok, yolda gider, izi yok? (Karınca

24 Ağustos 2016

İKİ ŞEY

İki şey seni ‘vasıflı insan’ yapar:
1- İradeye hakim olmak
2- Uyumlu olmak
İki şey seni geri bırakır:
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
İki şey seni kaşif yapar:
1- Vasıflı çevre
2- Birazcık delilik
İki şey senin ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Cidden sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
İki şey seni milyonlarca insandan ayırır:
1- Problemin değil çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni ve özgün bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelişmeyi engeller:
1- Aşırılık
2- Felaket odaklılık
İki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm
2- Sükut
İki şey kalitesiz insanın özelliğidir:
1- Şikayetçilik
2- Gıybet, dedikoduİki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Empati yapmakİki şey yanlış yapmanı engeller:
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Kul hakkından korkmakİki şey seni gözden düşürür:
1- Demagoji (laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satma

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ