BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

25 Ocak 2014

KUTSAL YOLCULUK UMRE

SEVGİLİ ARKADAŞLAR, DOSTLARIM VE KÖYLÜLERİM,

İNŞALLAH 27 OCAK 2014 PAZATESİ UMREYE GİDİYORUM. RABBİM BENİ TAMAMINA ERDİRSİN,SİZLERE DE NASİP ETSİN. 
GİDİP GELMEMEK GELİP GÖRMEMEK VAR. BEN HAKKIMI HELAL EDİYORUM SİZ DE HAKKINIZI HELAL EDİN.
HERKESE ÜMMET-İ MUHAMMED'E DUA EDECEĞİM. İSLAM ALEMİNİN VE ÜLKEMİZİN BİRLİĞİ VE DİRLİĞİ İÇİN DE DUA EDİYORUM,EDECEĞİM.
ALLAHA EMANET OLUNUZ. 
SİTEDEKİ YAZILARA ARA VERİYORUM
SELAM VE DUA İLE

Velilere Yarıyıl Tatili Uyarısı

Düşük not tatili zehir etmesin
Mehmet Azim, çoğu zaman düşük not nedeniyle çocukların suçlandığını, ancak işin kolayına kaçıp çocuğu suçlamak yerine basit birkaç tedbirle çocuğun tatilini verimli geçirmesini sağlamanın mümkün olduğunu kaydetti. Azim, yaptığı yazılı açıklamada, yarıyıl tatili dolayısıyla hem öğrencilere hem ailelerine uyarılarda bulundu. Yarıyılın bir sonraki döneme güzel bir giriş yapmak için önemli bir fırsat olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Azim, karnesinde düşük not olan öğrencilerin velilerinin de huzursuz olduğunu ve çoğu zaman düşük not nedeniyle çocukların suçlandığı belirtti.
"HER ÇOCUK AYRI BİR DÜNYA"
İşin kolayına kaçıp çocuğu suçlamak yerine basit bir kaç tedbirle çocuğun tatili verimli geçirmesini sağlamanın mümkün olduğunu aktaran Azim, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Her çocuk, ayrı bir dünyadır, ayrı psikolojik ve fiziki gelişime sahiptir. Bu nedenle hiçbir öğrenciyi diğerleriyle kıyaslamak doğru olmaz. Bazı olumsuz durumlar karşısında aşırı tepki vermek, öğrencide geri dönüşü olmayan davranışlara sebep olabilir. Bu nedenle çocuğun başarısını veya başarısızlığını kendi evreninde değerlendirmek gerekir."
TATİL PLANINI ÖĞRETMENLE BİRLİKTE YAPIN
Tatilin nasıl ve nerede geçirileceği ile ilgili öğretmenin de fikri alınması gerektiğini ifade eden Azim şunları söyledi:"Öğrenciler ve veliler karnede kendi durumlarını öğrenecek. Böylece bir değerlendirme fırsatı elde edecekler. Sıkıntılı ve istenmeyen bir durum varsa uygun çözüm yolları üretilmelidir. Çocuklar tatile girmeden önce öğretmenle görüşmeli. Birlikte uygun bir çözüm üretmek yararlı olur. Öğrenciyi olumsuz bir şekilde sorgulamak yerine daha yakın bir ilgi göstermek gerekir. Özellikle şehir hayatındaki temel sıkıntı, aile bireylerinin, istenen ölçüde bir araya gelememeleri ve birbirini dinleyecek şartları oluşturamamalarıdır. Tatilde öğrencilerin oyuna ayırdıkları zaman kadar okumaya da zaman ayırmaları gerekir. Bu konuda, iyi hazırlanmış tatil kitapları ve yardımcı kitaplar yararlı olur. Özellikle, uygun çocuk oyunlarının, hayatı öğrenmede büyük etkisi vardır.''
TELEVİZYON VE BİLGİSAYARA DİKKAT
Zambak Yayın Grubu Kültür Kitapları Yayın Yönetmeni ve eğitim uzmanı Mehmet Azim, televizyon ve bilgisayar karşısında gereğinden fazla zaman harcamanın çocukların ruh ve beden sağlıklarını olumsuz etkilediğine değinerek, ''Bu konuda veliler hem örnek hem de uyanık olmalıdırlar. Anlamsız, uygunsuz, şiddet içeren programlar, öğrencilerin davranışlarında olumsuz etkilere sebep olmaktadır'' bilgisini verdi.

23 Ocak 2014

KAYALAR OTO KUAFÖR ERZURUMDA AÇILDI

Kayalar Oto Kuaför Erzurumda 50. yıl Caddesinde hizmete girdi. Giderken sağda gelirken solda. Karahanlar oto lastik yani.
Erzurum' da araba yıkandıktan sonra tekrar parmakla "Beni Yıka" yazılamayacak kadar tertemiz araba yıkaması yapılacağını,
Yüzde yüz müşteri memnuniyeti için çalışacaklarını,
 Müşterinin güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih edeceklerini, 
Uzman elemanlar tarafından tamamen arabaya zarar vermeyen temizlik ürünleri kullanacaklarını söyledi.


Randevu ve bilgi için telefon numaralarımız:
0554 348 94 58
0530 956 88 89

16 Ocak 2014

2014 YILI 1001 HATMİ 17 OCAK 2014 CUMA GÜNÜ HATİM DUASI YAPILACAK

2014 yılının 1001 hatmi Aralık ayında başlamıştı. Günler su gibi aktı ve hatim duası erkeklere  yarın 17 Ocak 2014 Cuma günü Ulu Camii'de duası yapılacak.
Bayanlara 18 Ocak 2014 Cuma günü Ulu Camii'de duası yapılacak.
hatim okumamiş olabiliriz ama duasına kadın erkek demeden katılalım.

1001 HATİME KISACA BAKALIM

Geleneksel olarak her yıl devam eden 1001 hatim okuma başladı.Bu 1001 hatimin Erzurum'da başlaması 1530'lu yıllarda Piri Ali Reis tarafından başlatılmış o günden bu güne kadar sürdürülüyor.İnşallah kıyamete kadar da devam edecek.Adı her nekadar 1001 hatim olsa da Erzurumlular bu sayının 4-5 katı kadar hatim okurlar.Hatimleri Erzurumlular evlerinde okurlar,bazı camilerde de din görevlileri tarafından okunur.Okunan hatimler müftülüğe bildirilir.

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
Köyümüz sakinlerinden  Remziye  PEKER 15 OCAK 2014'te rahmetli oldu. Cenazesi bugün Tortum Demirciler Köyü'nde kaldırılacaktır.Yakınlarına da sabır versin
Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım

12 Ocak 2014

NURLU DOĞUM

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, salât ve selam bütün insanlığın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) âline ashabına olsun.
Değerli okurlarım! 12 Ocak pazarı pazartesiye bağlayan gece, mübarek Mevlit Kandili’dir...
Bundan 14 asır önce; insanlık bir karanlığa saplanmış kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyor, kendi elleriyle yaptığı putlara tapıyor, töre ve gelenek adı altında her türlü vahşet sergileniyordu. İnsanlar bir eşya gibi alınıp satılıyor, mazlum ezildikçe eziliyor gidecek bir kapı arıyordu.
İşte böyle bir zamanda insanlığın kararan dünyasının üzerine bir güneş doğuyordu. Öyle bir güneş ki insanların hem içini ısıtacak hem gönül dünyasını aydınlatacak hem de onlara rahmet olacaktı. Miladi 571, Rebiu'l-evvel ayının 12'nci gecesi, “Kâinat’ın en güzeli” Hz. Muhammed (s.a.v.) dünyayı şereflendirmişlerdir.
Abdullah’tan Amine’nin alnına geçmiş olan yüce nur O’nun alnına geçti. Hazreti Âdem’in (a.s.) devrinden beri evlattan evlada geçe gelen son peygamberlik nuru sahibini buldu. Artık onda karar kıldı.
Pazartesi günü sabahleyin beklenen nur, Güllerin efendisi (s.a.v.) dünyaya teşrif ettiler. hep putlar yüzüstü düşmüş bulundu. Görenler hayrette kaldı.
Hazreti Âmine şöyle dermiş: “Ben diğer kadınlar gibi hamilelik zahmeti çekmedim.”Hamilelerde meydana gelen ağırlıkları görmedim. Fakat gece rüyada gördüm ki bir kimse gelip, ‘Ey Âmine! Muhakkak bilmelisin ki, sen âlemlerin en hayırlısına hamilesin. Doğduğu vakit adını Muhammed (s.a.v.) koyasın’ dedi.
 Doğum zamanı geldiğinde kulağıma bir büyük ses geldi. Ürktüm. Hemen bir akkuş geldi, kanadı ile arkamı sıvazladı. Benden korkma ve ürkme halleri geçti. Bir yanıma baktım, bir beyaz kâse ile şerbet sundular. Alıp içtiğimde her tarafımı nur kapladı. O anda Âlemin Efendisi Hz. Muhammed  (s.a.v.) dünyaya teşrif ettiler.
Etrafıma baktım, gördüm ki, Abdi Menaf kızlarına benzer, fakat gayet uzun boylu birçok kızlar beni tavaf ediyorlardı. Hayret ettim. Ya Rabbi! Bunlar kimler acaba dedim?”
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumları zamanında, Amine’nin gözünden perde kaldırılıp o şekilde cennet hurilerini ve melaike-i kiram’ı görmüş ve daha birçok olağanüstü haller seyretmiş olduğu nakledilir.
Aşere-i Mübeşşere’den cennetle müjdelenmiş on kişiden Abdurrahman İbn-i Avf’ın (r.a.) annesi Şifa Hatun o gece Amine’nin yanında bulunmuş ve onun gözüne de Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) doğumu esnasında doğudan batıya kadar, bütün dünya nur ile dolması gibi birçok olağanüstü şeyler görmüş olduğunu oğlu Abdurrahman’a (r.a.) söylemiş, o da diğer insanlara anlatmıştır.
Âlemlerin Efendisi (s.a.v.) sünnetli ve göbeği kesilmiş olduğu halde dünyaya gelmişti. Arkasında iki kürek kemiği arasında kalbinin hizasında bir nişanesi vardı ki O’na nübüvvet (peygamberlik) mührü denilir.
Hassan İbn-i Sabit şöyle diyor: “Ben 8 yaşında idim, iyi hatırlıyorum. Bir gün sabahleyin Medine’de bir Yahudi diğer Yahudilere bağırıp ‘Bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu’ dedi. Sonra hesap ettim, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumuna uygun düştü.
EBESİ ŞİFA HATUN ANLATIYOR:
Güllerin efendisi, (s.a.v.) doğduğu sırada her tarafı bir nur kapladı. Doğar doğmaz secde etti. Mübarek başını kaldırıp açık bir dil ile  “lâ ilâhe illallâh innî Rasûlullâh” dedi.
O’nu yıkamak istediğimde “biz onu yıkanmış olarak gönderdik” denildi. Göbeği kesilmiş ve sünnet edilmiş olarak görüldü.
O’nu kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm. Mührün üzerine “lâ ilâhe illallâh Muhammedür rasûlullâh” yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu. Kulağımı mübarek ağzına yaklaştırdım; “ümmetî, ümmetî” diyordu.
Şifa hatun ebelik vazifesini yapmış, Rasulü Ekrem’in (s.a.v.) dadısı Ümmü Eymen de doğuma hizmet etmişti.
Kâinatın Efendisi (s.a.v.) dünyaya teşrif ettiği zaman o günün geleneğine uyularak üzerine büyük bir çanak konulmuştu. Çanağın yarılarak ikiye ayrıldığı ve Efendimizin (s.a.v.) gözlerini göğe dikip başparmağını emdiği hayretle görüldü.
Cahiliye devrinde geceleyin doğan çocuğa bir çanağın altına koymak, ortalık aydınlanmadıkça ona bakmamak adetti.
Hazreti Amine’nin yanında bulunan kadınlardan Fatıma’nın o gece evin nurla dolduğunu ve yıldızların üzerlerine dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördüğünü söylediği rivayet edilir.
DEDESİ ABDULLAMUTTALİBE MÜJDECİ GÖNDERİLMESİ:
Rasulullah (s.a.v.) dünyaya geldiği zaman Hz. Âmine, dedesi Adulmuttalib’e haber gönderdi. Kendisi Kâbe’nin yanında Ebu Talip ve bazı kimselerle oturuyordu. Âmine Hatun bir erkek çocuğu olduğu müjdesini verdi. Bunu duyan dedesi çok sevindi. Yanındakilerle beraber eve geldi.
Hazreti Âmine olup bitenleri anlattı. Üç gün kimsenin göremeyeceğini söyleyince, Abdulmuttalip çok ısrar etti. Bunun üzerine Âmine validemiz  “falan yerdedir” dedi.
Dedesi gitti, fakat evin önünde yalın kılıç bekleyen bir zat gördü. İçeri girmek isteyince Abdulmuttalib’in üzerine yürüdü ve  “geri dön, hiçbir kimse üç günden önce göremez.
 Bütün melekler onu ziyaret edecek. Bu ise üç gün sürer” dedi.
Ziyafet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere,
“MUHAMMED”  ismini verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere Allah’ın ve insanların onu methetmelerini, övmelerini istediğim için cevabını verdi.
Annesi Amine Hatun da ona  “AHMED”  ismini verdim dedi..
Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.v.) dünyaya geldiği sırada ateşe tapan İran’ın hükümdarı bulunan Kisra’nın sarayı sallandı. 14 sütun yıkıldı.
Fars ülkesinde ateşe tapanların 1000 seneden beri yanmakta olan ateşperest tapınakları sönüverdi. Sava gölü yere batıp yok oldu. Semave vadisinde aksine sular taştı.
Mubedan (yani Farsların kadılar kadısı) da o gece rüyasında şöyle görmüştü. Bir gurup sert ve başıboş develer bir gurup arap atlarını güdüp önüne katarak Dicle nehrini geçip Fars ülkesi içine dağılmışlar.
O, zaman Sasan ailesinden Acem (İran) şahı olan Nuşirevan o şekilde saray sarsılıp da şahnişin (odanın dışarıya doğru uzanan çıkıntılarının) yıkılmasından üzgün olarak yakınları ile bu meseleyi konuşurken İstahrabad’dan ateş tapınağının söndüğü haberi geldi.
"Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevratı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, "
(.Saff Suresi. 6) diyen İsa (a.s.)’ın müjdesi gerçekleşmiş oluyordu. Sultanlar Sultanı (s.a.v.) sadece insanlar için değil, âlemler için bir rahmettir ki, "Ey Muhammed, biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (.Enbiya, Suresi, 107) Hitabıyla övülmüştür. Geçmişte olduğu gibi bugün de insanlık o rahmet ve şefkat peygamberine muhtaçtır.
 Böyle bir gecede onun bizlere emanet olarak bıraktığı, aynı zamanda hayat reçetemiz olan Kur’an-ı Kerim ve Sünnete sım sıkı bağlanmalıyız. Bunların muhasebesini yapıp ona göre rotamızı ayarlamalıyız. Böyle geceler, rabbimizin rahmet ve mağfiretine, Rasülullah’ın şefaatine mazhar olabilmek için bizlere sunulmuş fırsat zamanlarıdır. Böyle geceleri Kur’an okuyarak, namaz kılarak, dua ve zikirle geçirerek tevbe ve istiğfar ederek gönül dünyamızı daha da aydınlatmalıyız.
On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki bekleşmedelerdi!


Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sûm,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Medyundur o ma’suma bütün bir beşeriyyet
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Değerli okurlarım! Hıristiyan alemi Miladı yılbaşlarını kutlamaktadır. Müslümanların kutlanan bu Miladı yılbaşıyla hiçbir ilgisi yoktur. Ama miladı yılbaşı gelmeden önce Müslümanlar yılbaşını kutlamak için önceden dükkanlarının vitrinlerini süslerler hindi keserler birbirlerine kutlama mesajları çekerler. Böyle bir zorumluluğuzmu var?
Kainat’ın en güzeli (s.a.v.) dünyayı şereflendirdiği günü hangimiz biliyoruz. Takvim yapraklarında dünyaya gelişi yazılmamış olsa çoğumuz bilmiyoruz. Müslüman neyi kutlayacağımızı bilmemiz lazım. Kabirde Müslüman’a ikinci sual kimin ümmetisin sorulacak onun için Hz. Muhammed (s.a.v.)’ i tanımak zorundayız. Eşimize dostumuza mesajlar çekerek Sultanlar Sultanı (s.a.v.) herkese tanıtalım ki, yarın mahşerde şefaat Ya Rasülellah diyebilelim.
Kandilimiz mübarek olsun.

KÖYLÜMÜZ HASTA ALLAH(cc) ŞİFA VERSİN

H.Lütfi PEKER'in hanımı Remziye abla, Bölge Eğt. Hast Nüroloji servisi zemin Kat 17 numarada yatmaktadır. RABBİM acil şifalar versin.
Kaynak: Mahmut POLAT

11 Ocak 2014

VE GEBERDİ.

12 Ocak 2014 Pazar 00:23 MİLLİ GAZETEDEN ALINTIDIR.

Ümmete kandil müjdesi..

Sabra ve Şatilla katliamının başmimarı, ‘kasap’ lakaplı Ariel Şaron dün geberdi. 4 Ocak 2006’dan bu yana bitkisel hayatta, makinalara bağlı olarak yaşayan Şaron’un ölüm haberi mazlum ve mustazaf İslam dünyasında sevinçle karşılandı. 8 yıl boyunca komada can çekişen Şaron, insanlık tarihine “cani zalimlerden” biri olarak geçti.
4 Bine Yakın Filistinliyi Hunharca Katletti
16 Eylül 1982 tarihinde İsrail ordusu Batı Beyrut’ta bulunan Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarını basarak kadın çocuk genç yaşlı demeden silahsız 4 bine yakın kişiyi katletmişti. Katliamın organizasyonu bizzat cani Ariel Şaron’a aitti.
Kadın, yaşlı, çocuk demeden...
Yıllarca işgal altında işkence ettiği mazlum Filistinlileri kadın, yaşlı, çocuk demeden vahşice öldüren ‘Şabra ve Şatilla Katliamı’nın sorumlusu ve azılı bir İslâm düşmanı Şaron, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) doğum gününde Azrail ile tanışarak Hakk’ın huzuruna hesap vermeye gitti…  İsrail radyosu, eski başbakan Bebek Katili lakaplı ırkçı Şaron’un tedavi gördüğü Ber Shava’daki Tel Hashomer Hastanesi’nde 85 yaşında öldüğünü duyurdu. Şaron’un son dakikalarında yanında aile üyelerinin bulunduğu belirtildi. /07
Kirli ayaklarıyla mescid-i aksa’ya girdi!
1998 yılında Dışişleri Bakanı olan olan Şaron, 1999’da Likud Partisi’nin lideri oldu. Şaron’un 2000 yılında polis korumasıyla Mesci-i Aksa’ya girmesi, 2. İntifada’nın başlamasına neden oldu. 2001-2006 yıllarında İsrail Başbakanı olan Ariel Şaron, 2005’de Likud Partisi’nden ayrılarak Kadima Partisi’ni kurdu. Ariel Şaron, 2006’da beyin kanaması geçirdikten sonra kaldırıldığı hastanede 8 yıl bitkisel hayatta kaldı.
İsrail radyosu, eski başbakan Bebek Katili lakaplı ırkçı Şaron’un tedavi gördüğü Ber Shava’daki Tel Hashomer Hastanesi’nde 85 yaşında öldüğünü duyurdu. Şaron’un son dakikalarında yanında aile üyelerinin bulunduğu belirtildi. Şaron’un ölümü ardından ilk açıklamayı yapan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, “Arik (Şaron), milletini seven cesur bir liderdi” dedi.
İsrail onu çok seviyordu!
Cumhurbaşkanı Peres açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Sevgili arkadaşım Şaron son savaşını bugün kaybetti. Ülkesini ve milletini seven, milletinin de onu sevdiği cesur bir askerdi. O İsrail’in koruyucularından ve önemli mimarlarından biri oldu. Hiçbir korku tanımıyordu ve kesinlikle vizyon korkusu da olmadı. Zor kararlar almayı ve onları yerine getirmeyi bilirdi. Hepimiz onu sevdik, yokluğu çok fazla hissedilecek. Huzur içinde yatsın. Ailesine taziyelerimi gönderiyorum.”
Sağlık durumun kötüleşmesi üzerine yaklaşık bir ay önce Tel Aviv’deki Tel Hashomer Hastanesi’nde ameliyat edilmesinin ardından yoğun bakım ünitesine alınan Şaron’da böbrek yetmezliği tespit edilmişti. Bundan dolayı son haftalarda sağlık durumu daha da kötüye gitmişti. Şaron, 4 Ocak 2006’da geçirdiği beyin kanamasının ardından komaya girmişti.
Sabra Ve Şatilla Katili
Eski İsrail Başbakanı ve ana muhalefet partisi Kadima’nın kurucusu Ariel Şaron, 14 yaşında İsrail ordusuna katıldı. Tel Aviv Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gören Şaron, 1967’deki “6 Gün Savaşı”nda görev aldı ve 1972’de ordudan ayrıldı. Şaron, 6 Ekim 1973’te Yahudilerin dini bayramı ‘Yom Kippur’a denk geldiği için bu şekilde anılan savaşta, Mısır’ın tüm Sina Yarımadası’nı alması üzerine tekrar orduya çağrıldı.  Şaron, İsrail ordusuna, Lübnan’da bulunan Filistin mülteci kampları Sabra ve Şatilla’ya saldırma emri verdi. Bu olayda 3 bin 500’den fazla Filistinlinin şehit olduğu, bin 800 Filistinlinin kayıp olduğu açıklandı. Tarihe Sabra ve Şatilla Katliamı olarak geçen saldırıyı araştırmak için 1973’te İsrail hükümeti tarafından kurulan Kahan Komisyonu’nda suçlu bulunan Şaron, yargılama sonucu bakanlık görevinden alındı. 
Mescid-i aksa’ya da girdi!
1998 yılında Dışişleri Bakanı olan olan Şaron, 1999’da Likud Partisi’nin lideri oldu. Şaron’un 2000 yılında polis korumasıyla Mesci-i Aksa’ya girmesi, 2. İntifada’nın başlamasına neden oldu.
Terörist İsrail’in eski Başbakanı Bebek Katili Ariel Şaron 8 yıldır bitkisel hayatta kaldığı
 hastanede nihayet öldü. Yıllarca işgal altında  işkence ettiği mazlum Filistinlileri kadın, yaşlı,
 çocuk demeden vahşice öldüren ‘Şabra ve Şatilla Katliamı’nın sorumlusu ve azılı bir İslâm
 düşmanı Şaron, Peygamber Efendimizin (S.A.V.)  doğum gününde Azrail ile tanışarak Hakk’ın  huzuruna hesap vermeye gitti…

2014 Mevlid Kandili Mesajları

2014 Mevlid Kandili ne zaman ? Kandilde neler yapılmalı... Hangi dualar edilmedi ? İşte Mevlid Kandili'nde gönderilebilecek en güzel mesajlar.
2014 Mevlid Kandili ne zaman ? Kandilde neler yapılmalı... Hangi dualar edilmedi ? İşte Mevlid Kandili'nde gönderilebilecek en güzel mesajlar... Mevlid Kandili ile ilgili tüm detaylar burada...
Mevlid Kandili ne zaman, 2014 Mevlid Kandili ne zamana denk geliyor, Mevlid Kandilinde neler yapılmalı, Mevlid Kandili'nde nasıl ibadet edilmeli, en güzel kandil mesajları...
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır. Bu ay içinde mümkün olduğu kadar salatü selamı ( selat-ı nariye, selat-ı münciye ve selat-ı fethiye) çok okunmalıdır.
Resulullah dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, (Kardeşin Abdullah’ın oğlu oldu) diyerek kendisine müjde getirince, sevinmişti. (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim) demişti. Bunun için, Ebu Leheb’in, her mevlid gecesinde, azabı biraz hafiflemektedir. Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminlerin pek çok sevap kazanacağı buradan da anlaşılmaktadır. Hafız Muhammed ibni Cezeri Şafii diyor ki: (Ebu Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, her yıl, Rebiul-evvel ayının 12. geceleri, azabım hafifliyor. Resulullah dünyaya gelince, müjde veren cariyemi sevincimden azat etmiştim. Bunun için, bu gecelerde azabım hafifliyor) dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir kâfirin azabı hafifleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mümin, Onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Peygamberine olan sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ onu Cennetine sokar.) [M. Nasihat] 
Resulullah efendimiz, mevlid gecelerinde eshab-ı kirama ziyafet verir, dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hz. Ebu Bekir de, halife iken, eshab-ı kiramı toplar, Resulullah efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resulullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Bugün veya ertesi gün oruç tutmakta mahzur yoktur. Tutulması iyi olur, sevap olur. 
Mevlit Kandiline Bu geceye Mahsus İbadetler Şu Şekilde Sıralanmıştır:
Sadece mevlid kandilinde yapılması gereken özel ibadetler değil tüm kandil gecelerinde ve her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetleri sizler için şu şekilde hazırladık.
1- Kur’ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur’ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
2- Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
3-Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
4-Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
5- Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
6- Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli
7-Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı belirlenmeli.
8-Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
9- Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
10- Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.
11-Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
.
12- Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı.
13- Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
14-Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.
15- Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
16-. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
17-Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
18-Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
19- Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.
EN GÜZEL KANDİL MESAJLARI
Bu gece peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa SAV 'in dünyaya şereflendirdiği gecedir. O peygamber ki insanların sapıklıkta sınır tanımadığı, cehalette en üst seviyelere ulaştığı, küfür ve şirkin kölesi olduğu bir zamanda dünyaya şeref vermiş ve dünyaya ilahi bir nur, rahmani bir şifa olmuştur. Dualarımız bu gece eksik olmasın, kalplerimiz imanla dolsun, kandiliniz mübarek olsun!
Bugün ellerini semaya gönlünü Mevlaya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç çünkü bugün kandil, kandilin mübarek olsun.
Varligi ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarinizin Rabbin yüce katina iletilmisine vesile olan Mevlüt kandiliniz mübarek olsun.
Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiride an bu gece. Hayırlı kandiller!
Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..
Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle kandilinizi kutlarım.
Gül sevginin tacıdır, her bahar bir gül taçlanır. O gül ki Muhammet'i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu sevgi dolu nice kandiller.
Güneşi yüreğinde gözleri ufuklarda muhabbet yolcuları arasında cennet hesabı yapmayan cennetlikler arasında olmanın duasıyla hayırlı kandiller.
Sen öyle bir insan ol ki akıllar dursun, sen ona buna değil Allah'a kulsun. Ziynetler içinde parlayan bir nursun, senin gibi bir dostun kandili mübarek olsun.
Rabbimden çiçek istedik kırları verdi, ağaç istedik ormanları verdi, su istedik denizleri verdi, dost istedik bu numarayı verdi. Kandiliniz mübarek olsun.
Fani Dünyanın padişahı değilim. Gönül hırkalarını yamar giyerim. Dostlarla ağlar, dostlarla gülerim. Siz sevdiklerime, iyi kandiller dilerim.
Gecenin güzel yüzü yüreğine dokunsun, kabuslar senden uzakta, melekler başucunda olsun, güneş öyle bir gecede doğsun ki Duaların kabul, kandilin mübarek olsun.
Gül bahçesine girenler gül olmasa da gül kokarlar, kainatın en güzel gülünün kokusu üzerinizde olsun. Kandiliniz mübarek olsun.

Namaz kılıyoruz ama ‘ta’dîl-i erkân’ ne durumda?

Makbûl bir namazın vazgeçilmezlerindendir tâ’dîl-i erkân. Namazın içinde yer alan bazı hareketleri ve okunması gerekenleri, olması gerekenden daha kısa yapan kişiler, namazın farz ya da vaciplerini ihmal edebiliyor. Bunun sonucunda da namaz, namaz olmaktan çıkıyor.
devamı

10 Ocak 2014

SINAV ORTALAMASI NASIL HESAPLANIR


SINAV ORTALAMASI NASIL HESAPLANIR

ALİ  TÜRKÇEDEN 3 YAZILI OLMUŞ OLSUN.

YAZILILAR

1.YAZILI :50 ALMIŞ

2.YAZILI:72 ALMIŞ

3.YAZILI:88 ALMIŞ

TOPLAM:210 EDER

DERS VE ETKİNLİKLERE KATILIM

1. 90 ALMIŞ

2. 85 ALMIŞ

ORTALAMA  90+85= 170 / 2 = 87.50 EDER

PERFORMANS GÖREVİ

1. 90 ALMIŞ

DERS, ETKİNLİKLERE KATILIM VE PERFORMANS GÖREVİ TOPLANIR İKİYE BÖLÜNÜR

87.50 + 90 =  177,50                  177,50 / 2=  88.75

PROJE

1. 85 ALMIŞ

DEĞERLENDİRME

3 YAZILI TOPLAMI: 210

DERS, ETKİNLİKLERE KATILIM VE PERFORMANS GÖREVİ: 88,75

PROJE:85

210+88,75+85= 383,75 eder. 383,75 / 5=76,75 alır.

PROJE YOKSA: 210+88,75=298,75    298,75/4= 74,68 alır.

07 Ocak 2014

İbadet Umresi İle Tatil Umresi Arasında Değişen Müslüman Zihniyetine Dair Bir Mektup

 

SORU:
Hayırlı günler hocam. Allah nasip ederse ramazanın son on beş gününde umreye gideceğiz. Biri 5 biri 2 yaşında iki çocuğum var. Bana neler tavsiye edebilirsiniz orayı güzel bir şekilde değerlendirmek için? Allah sizden razı olsun, duacınızım.
CEVAP:
Selamünaleyküm.
Umre en müessir ibadetlerdin biridir. Bir yandan Rabbimize karşı işlediğimiz hatalarımızın affına müessirdir. Bir yandan da yürüdüğümüz yanlış yollardan dönüş için müessirdir. Adeta umre, bir bakım onarım merkezi gibidir. Bilhassa Ramazan ayında umrenin ecri muhteşemdir. Bu konuda pek güzel hadisi şerifler vardır.
Yolculuğunuzun mübarek olmasını dilerim.
Bu ifadeler, umrenin ‘umre’ olarak yapılabildiği durumlar için geçerlidir şüphesiz. Zira bir umre gezisi var bir de ‘Umre İbadeti’ var. Kimin hangisini icra ettiğini sadece Allah Teâlâ bilebilir. Biz hepsine umre gözüyle bakmaya mecburuz.
Yakın yıllara kadar umre, haccın içinde kaynayan bir ibadet olarak bilinirdi. Yaygın olarak 1960′lı yıllardan sonra müstakil bir ibadet olarak ortaya çıktı umre. Şu zamanda da umre ile ilgili bazı tespitler yapmamıza neden olacak bir gelişme izliyoruz. Bu gelişmenin müspet tarafı olduğu gibi ürküten tarafı da vardır. Müslümanlar arasında ekonomik durum git gide zenginliğe doğru kayınca umre de bundan etkilendi. Neredeyse hac gibi ağır şartlarla yapılabilecek duruma geldi umre. Hem umre işi ile meşgul olanları ihya etti hem de bir ibadet olarak umreyi ihya etmek isteyenleri ihya etti.
Önümüze çıkan gelişmelerden biri şudur:
Senelerce tatilimizi filan yerlerde geçirdik, bir kere de Mekke’de bir umre yaparak geçirelim mantıklı bir anlayış üredi. Bu, umrenin mahza bir ibadet olması açısından sakıncalar ihtiva etmektedir.
Umre, Medine ile dahi alakalı değildir. Umre Mekke ve Haremi Şerif ile alakalı bir ibadettir. Yaklaşmışken Medine’yi de ziyaret etme şerefi ile müşerref olmak maksadı ile Mekke’ye Medine ilavesi yapılmaktadır. Durum böyle iken umre için tahsis edilmiş günlerin bir bölümünü Mekke ve Medine dışındaki şehirlerde ve çarşılarda geçirmenin temelinde bu ‘bir de Mekke görelim’ felsefesi yatmaktadır ki bu bir zayiattır. Mekke ve Medine’de saatler değil dakikalar bile hesapla harcanmalı iken çarşılara günler tahsis edilmesi esef vericidir. İşin ciddiyetini, umrenin mahiyetini çözememiş olmaktan kaynaklanmaktadır.
Umre ile alakalı bir başka tespit de umrenin sıklaştırılması durumudur. Yukarıda zikredilen nedenlerin de bulunduğu bazı sebepler umreye adeta hücum edilmesini doğurmuştur. Her yıl, bazıları için yılda iki kere umre yapma fırsatı çıktı ortaya.
Asla ibadet fazlalığını tenkit edemeyiz. Bir ibadet mübarek ise o arttıkça bereket de artacak demektir. Umre de böyledir. Bir umre cennet ise iki umre biiznillah iki cennet demektir. Fakat ibadetler arasında ya da sorumluluklarımız arasında bir önemli/öncelikli sıralaması bulunması muhakkak gerekmektedir. Sabah namazı ile teravih namazını, zekât ile fitreyi aynı tutabilir miyiz? Allah için yapılıyor olması açısından hepsi ibadettir elbette ama ibadeti emreden Rabbimizin bize gösterdiği sıralamaya muhakkak dikkat edilmelidir. Mesela sılayırahim, Allah Teâlâ’nın emirlerinden bir emirdir. Sılayırahim bağı açısından bakıldığında kişinin yeğeni ile bu bağı koruması ile teyzesi ile koruması aynı tutulabilir mi? Yeğen nerede teyze nerede! İkisinin da paydası ‘sılayırahim’ olmakla beraber, teyze anne gibi tutulmuş, yeğen de akraba sıralamasında sıradan bir yere konmuştur. Gerek zamanlama ve gerekse önemlilik bakımından, Müslüman ibadetlerinde buna dikkat etmeye mecburdur. Sabah namazının vakti sıkışmış durumda iken Allah rızası için Allah’ın kitabından bir cüz okuyup sevap kazanmayı amaçlayan birisi için ne diyebiliriz? Diyebileceğimiz tek şey, Kur’an gibi bir ibadeti alet ederek cehennemlik bir iş yapmak olacaktır. Zira o vakit, bütün vakitlerin en güzel işlerinden olan Kur’an okuma vakti olmaktan çıkmış durumdadır.
Umrenin bütün ihtişamlı ecrine rağmen, ne zaman ve nasıl yapıldığı sorularındaki cevap, o ihtişamı kırpabilmektedir. Hiçbir Müslüman, çocuklarının internet ağına takılmış durumda bırakarak umreye gitmekle iyi bir iş yapmayı iddia edemez. Evlenme sıkıntısı yaşayan bir kız veya erkeğin babasının, bu fitne zamanında umresi evinde olmalıdır. Umre ile avunurken fitnenin kucağına terk edilmiş bir gencin vebali umre ile hatta nafile bir hac ile dahi kapatılamaz.
Anne baba hizmeti ile umrenin kıyası bile mümkün değildir. Sabah akşam bakıma muhtaç bir anne baba, komşulara emanet edilerek ya da akrabadan birine harçlık verilmesi sureti ile ‘emanete bırakılarak’ yapılan umre, umre olarak isimlendirilmiş olabilir. Umre esnasında görevliler, Arş’a yükselen dualarla umrecileri aklanmış paklanmış yapabilirler. Öte yandan meleklerin nezdinde ise o kişinin umresi, dönüşte şifalı zemzem ve hurma götürmeyi niyetlendiği ebeveyninin yanı idi. Bu ifadeler, umrecileri, umre üzerinden iş görenleri üzebilir. Bunun fıkıhtaki yerini soruşturabilirler.
Bizim cevap bekleyen önemli bir sorumuz, bu sorunun cevabıdır: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kaç kere umre yaptı? Ashabı kaç umre ile bitirdiler hayatlarını?
İmam Malik Medine’de geçirdiği yarım asırdan fazla bir zamanda kaç umre yaptı?
Burada ‘kaç’ ifadesinden sayı üretmek istemiyoruz; konumuzun ağırlığına vurgu yapmak istiyoruz.
Medine’den Mekke’ye umreye gitmeyişin ilk nedeni, müşriklerin Mekke ablukası idi. Sekizinci yılda fetih gerçekleşince neden aileler toplanıp umre seyahati yapmadılar. Cevap gayet açıktır: Cihat dönemi idi ve umreden daha önemli bir amel zinciri içinde bulunuluyordu. Umreye sıra gelmesi mümkün değildi.
Mesele budur.
Eğer bugün Müslümanların önemli ve cihat sayılabilecek işleri yoksa bu kural geçerli değildir elbette. Eğer bugün, şirkin ve tuğyanın baskısı o günkü gibi ise hatta daha da ağır şartlar altında eziliyorsak, çocuklarımızın, ailelerimizin bulunduğu zemin kayıyorsa, eğitim davamızda bir adımlık bir yol dahi alamadı isek umrenin kaçıncı sırada olduğunu soruşturabiliriz. Her Müslüman, kendi amelinden sorumludur. Bakış tarzı ve idrak seviyemiz de kendimizi bağlayacaktır. Buna göre umreye veya diğer işlere bakabiliriz.
İstiyoruz ki, bir mü’min gencin iffetinin korunması umreden değerli olarak görülsün.
Ailece umreye gidelim. Orada göz yaşları içinde nefis muhasebemizi yapalım. Eşimiz, çocuklarımız Kâ’be’nin duvarına yüz sürsün. Ümmet’in farklı renklerini tanıyalım. Siret bilgimiz canlansın. Kâ’be’ye bakarak tarihe dalalım, gelecek hesapları yapalım. Olmasına olsun ama evlerimizi, mahallemizi, vakıflarımızı, derneklerimizi, siyasetimizi, ekonomimizi unutmayalım. Tercih hatası içinde olmayalım.
Filan hoca efendi ile umre yapmanın, on gün Mekke’de yaşamanın cihattan muafiyet getirebileceği vehmine kapılmayalım.
Kısacası, pirince giderken bulgurdan da olmayalım.
Bir umre ile bin yıl yetecek enerji toplayacaksak ne mübarek bir iştir bu.
Yeter ki bedenlerimiz tavaf ederken kalplerimiz evlerimizde, iş yerlerimizde kalmasın.
Umreye gidelim, sonra da kalbimizi orada bırakıp geri dönelim. Bu umre mübarektir, ibadettir. Mekke’ye gidip eşiyle kavga ederek geri dönenlerin umresi değildir o zikredilen umre.
Bu çizgileri izleyerek gideceğiniz umre yolculuğunuzun sizin için aileniz için Allah’ın rızasına bir yol olmasını temenni ederim. Oradan bize de dualar etmenizi istirham ederim. Hassaten dua edin lütfen; ayağımızın sabit kalmasını, dinimize hizmetle ömrümüzü bitirmemizi Allah Teâlâ’nın müyesser kılmasını dileyin bizim için. Lütfen.
Allah’a emanet olun. İbadetiniz makbul olsun.
NUREDDİN YILDIZ

05 Ocak 2014

DÜNYAYA GELEN SON DEMİRCİLER KÖYLÜSÜ

Köyümüz sakinlerinden Yusuf AKTAŞ ın bir oğlu dünyaya gelmiştir. Allah ( cc ) sağlıklı mutlu huzurlu bir hayat nasip etsin. Âmin 

04 Ocak 2014

KÖYLÜMÜZ HASTA ALLAH ŞİFA VERSİN

Ömer ÖZTÜRK küçük bir rahatsızlık geçirmiştir. Palandöken Hast. 4.kat 415 numaralı odada yatmaktadır. ALLAHcc şifalar versin.

Kaynak. Mahmut Polat 

03 Ocak 2014

KÖYLÜMÜZ HASTA ALLAH ŞIFA VERSİN

Rahmetli İbrahim RÜZGAR'ın hanımı Hecer abla anju olmuştur. Eski Araştırma Hast. Kardiyoloji servisi zemin Kat 02 numarada yatmaktadır. ALLAHcc şifalar versin.
Kaynak Mahmut Polat 

02 Ocak 2014

UMRE NASIL YAPILIR


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

 UMRE NASIL YAPILIR?

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.

Değerli okurlarım! Umre: Allahu Teâlâ’ya ve gönderdiği dine inanan insanın, yaratıcısına karşı sorumluluğu “ibadet” kavramı ile ifade edilir. Bu ibadetlerden biri de, “Umre”dir. Umre kelimesi, “ziyaret etmek” anlamına gelir. Dini bir terim olarak ise Umre; “Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında Sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadet”tir.

Arefe ve onu izleyen kurban bayramı günleri olmak üzere yılda beş günün dışında her zaman umre yapılır.

Hanifi ve Maliki Mezhebinde, ömründe bir defa Umre yapmak Müekked sünnet, Şafii ve Hanbelî Mezheplerinde farz sayılmıştır.

Umre’nin farzları ikidir.1-İhrama girmek, 2-Beytullahı tavaf yapmak, Umrenin vacipleri, ikidir, 1-Safa ve Merve arasında Sa’y yapmak. 2-Tıraş olmak. İhram iki parça bezdir. Belden yukarısına, rıda, belden aşağısına, izar denir.

İhram, insan için bir elbise olmaktan çok niyet, tercih ve terbiyedir. Kibirden gururdan, kendini beğenmişlikten, bencillikten, gösterişten sıyrılıp, samimiyete ve takvaya ulaşmaktır

Yolculuklar günümüzde büyük imkânlar içinde yapılıyor olsa da yine meşakkatlidir. Uyku ve beslenme nizamı kendi eviniz de ve çevrenizdeki gibi dengeli değildir. Burada birçok insan gergindir. Durum ne olursa olsun mümin her zaman olgun, fedakâr ve iyiliksever olmalıdır. Yolculuktan karlı dönmeyi biliniz, Dönünce de Kabeye ulaşmış, dünyanın dört bir yanından gelen mümin Gönüllerle sel olup akmış bir müslümanın şuurunu taşıyınız. Güzel söz amel, davranışlarla dış dünyaya güzellikler aksettiriniz.

Bu yolculuk sıradan bir yolculuk değil, Allahu Teâlâ’nın rızasını kazanma yolculuğudur. Bu şuur ve heyecan içerisinde olunuz, her halükarda sabırlı ve metanetli olunuz. Yolculuğa çıkmadan eşinizle, dostunuzla, komşularınızla helalleşiniz, dargın olduğunuz kişilerle barışınız. Evinizden ayrılmadan önce iki rekât sefer namazı kılınız, abdestli olarak evinizden ayrılınız, yolculuk duasını okuyunuz.

Yanınıza ihtiyacınız kadar eşya alınız, sürekli kullandığınız bir ilacınız varsa yanınıza alınız, yolculuk ve yapacaklarınız ibadetler hakkında önceden bilgi edinin, kitap okuyunuz, çöl iklimine gidiyorsunuz, gece gündüz sıcaklık farkının yüksek olduğunu unutmayınız. Uçağa, otobüslere, binerken, otellere yerleşirken aceleci olmayınız, başkalarına sıkıntı vermeyiniz, kul hakkı ihlali yapmayınız. Olgunluğu siz gösteriniz, çevrenizdekilere yardımcı olunuz. Bir süre beraber olacağınız insanlarla gerçek dost olunuz.

Vardığınız kutsal topraklar, İslam nurunun ilk yayılmaya başladığı, Güzeller güzeli (s.a.v.) in gezip dolaştığı, nice acı çilelere katlanıp mücadeleler verdiği ve nice hatıraların yaşandığı topraklardır. Bunun idrakinde olarak hareket ediniz. Umreye birçok defa gitmiş olsanız bile ilk defa gidiyormuşçasına duygularınızı taze ve canlı tutunuz.. Gereksiz yere boş konuşmalardan sakınınız. Kutsal beldede her anı dolu dolu yaşayınız. Kur’an-ı kerim okuyunuz, kaza namazı kılınız, tövbe ve istiğfar ediniz, Güzeller güzeli (s.a.v.) çokça salat ve selam getiriniz, mübarek beldelerde geçen zaman dilimini en güzel şekilde değerlendiriniz..Her ibadette olduğu gibi Umre ibadetinde de ihlas ve samimiyet esastır.İhlas ve samimi olunuz.

İHRAMA GİRME, Hava alanında ihrama girilir ve niyet edilir. İki rekât ihram namazı kılınır, İhramlı bir şekilde uçağa binilir, Cidde havalimanında inilir, otobüsle Mekke’i Mükerreme’ye gidilir, otellere yerleştikten sonra,
Tel biye, tekbir, tehlil salâvat-ı şerife getirerek Harem-i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır. Tavaf esnasında ilk üç şavtta ızdıbâ ve remel de yapılır. Tavaf namazından sonra Mes'aya gidilerek umrenin sa'yi yapılır. Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur.

Umre ve Tavaf: Kâbe’ye yaklaşılarak, Umrenin rüknü olan tavafı yapmak için “Allah'ım Umremin tavafını yapmak istiyorum. Kolaylaştır ve kabul buyur” denilerek iki elin iç kısmı “Hacerül-Esvede” dönük olarak kaldırarak ve “Bismillahi Allahu Ekber” diyerek niyet edilir. Bu arada erkekler ihram elbisesinin üst parçasını sağ omuzlarını açıkta bırakacak şekilde örtünürler. Izdıbâ denilen ve sünnet olan bu tarz örtünüş ilk üç şavt'ın sonuna kadar sürdürülür.

Tavaf namazı omuzlar örtülü olarak kılınır. Hacda ve umrelerde kalabalık sebebiyle öpme ve dokunma mümkün olmadığından Hacerül- Esvet karşıdan selamlanır selamlama sünnettir. Eller yukarı kaldırılır hacerul esved selamlanır ve elin içyüzleri öpülür. “Bismillahi Allahuekber” denilir. Yedi dönüşten ibaret olan tavafın her bir dönüşüne (şavt) denir. Tavaf yedi şavttır. Her şavt, Hacerül-Esved’de başlar ve Hacerül-Esved’de biter.

Hacerul Esvedten bir önceki köşeye rukniyemani denir. Bu köşede selamlanır. Umre tavafının ilk üç dönüşünde erkek umreciler sağ omuzları açık da olduğu halde kısa ve çalımlı adımlar atarak koşar gibi dönüş yaparlar buna “remel denir” ve sünnettir. Hanımlar remel yapmazlar. y İzdiba ve remel yalnızca umre tavafı gibi ardından S’ay yapılacak tavaflarda yapılır.
Tavaf sırasında kitapçığımızda sunulan dualar yapılabileceği gibi, içimizden geldiği gibi de dua edilebilir. İsteyen tavaf sırasında Kur'an okuyup değişik zikirler de yapabilir. Ancak rüknü yemani ile “hacerül- Esvet” köşeleri arasında Rabbena Atina duasının okunması onun sünnetini izlemek olur.
Okunuşu; ” Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mü'minîne yevme yekumü'l hisâb. "Anlamı!

(Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, ahret­te bize iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.)

Tavaf bitince Makam-ı İbrahim'in bir diğer ifadeyle Mescid-i Haram'ın namaz kılınabilecek uygun bir yerinde tavaf namazına niyet edilerek aynen ihram namazı gibi iki rekât tavaf namazı kılınır. Bu namaz vaciptir. Ardından dua edilir. Tavaf namazı ve duasından sonra bir miktar zemzem içilir bir miktar da başa serpilebilir. Daha sonra da “Hacerul- Esved” el işareti ile selamlanarak say yapmak için sefa tepesine gelinir. Umrenin Say'ı: Say takriben 400 m. uzunluğundaki safa ve Merve tepeleri arasında yapılır.

 Safa'dan Merve'ye dört gidiş, Merve'den Safa'ya üç gelişten ibaret olan ”say safa tepesinde başlar.” Vacip olan Sa'ye umre Sa’yı diye niyet edilerek başlanır. Say yapılırken yeşil ışıklı işaretler arasında kısa adımlarla ve alımlı tavırlarla koşarcasına yürünür. Buna” Hervele” denir ve sünnettir. Erkekler yaparlar.

Sa'yin gidiş ve gelişlerinde sunduğumuz müşterek zikirlerin okunması sünnettir. Sunulan duaların veya benzerlerinin yapılması ise sa'yin bereketlerini arttırır. Say yaparken Kur'an okunabildiği gibi herkes içinden geldiği gibi dua ve değişik zikirlerde yapılabilir, asıl olan ibadetlerde ihlâs ve samimiyettir.

Umrede Saç Kesmek Kısaltmak: Sa'yin Merve tepesinde bitirilmesinden sonra dua edilir. Orada veya ikamet mahallinde erkekler daha faziletli olduğu için saçlarını dipten keserek veya uçlarından bir miktar kısaltarak umre'lerini tamamlamış olurlar. Kadınlarda saçlarının ucundan bir miktar keserler ömür boyu bunları hatıra olarak saklarlar. Saçların kesilmesiyle birlikte ihramlılık hali sona ermiş ve ihram yasakları da kalkmış olur.


Kâinat’ın en güzeli Hz. Muhammed (s.a.v.) kucak açan, vefatından sonra da peygamberimizi ve binlerce Sahabe’yi ebediyen bağrına basan, her sokağında bir sahabenin selamını duyacakmış gibi olduğumuz nurlu Medine’i Münevvere’yi ziyaret etmenin, Güzeller güzeli (s.a.v.) gidip ona selam vermenin, onunla dertleşmenin, onunla asr-ı saadet’i yaşamanın, onun secde ettiği yere secde etmenin, minberde hâlâ onun hutbe okuduğunu düşünmenin,

Hz. Bilal-i (r.a.) Habeşî’nin müezzinlik yaptığı, Hz. Ebu Bekir’in, (r.a.) Hz. Ömer’in,( r.a.) Hz. Osman’ın (.r.a.) Hz. Ali’nin (r.a.) ve diğer sahabelerin saf tutup namaz kıldığı yerlerde saf tutup, namaz kılmanın hayali ile yaşıyoruz. İnşallah en yakın zamanda muradımıza nail oluruz. Rabbime emanet olunuz…

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ