BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
13 Aralık 2015
Üzüntülerimizin azalması için...
İnsanlar zayıf yaratılmıştır. Hastalık veya buna benzer bir sıkıntı başına geldiği zaman haddinden fazla feryat eder. Dünyada rahatlığın olmadığını hatırlarsa bu kadar üzülmez...
Dünyanın nimetleri de sıkıntıları da geçicidir. “Ne gâm baki, ne sürur”demişler.
Büyük İslâm âlimlerinden Hasan-ı Basri hazretleri buyuruyor ki: "Dünyada rahatlık bekleme, dünya bunun için yaratılmadı. Rahatlık cennettedir. Âdem aleyhisselâm dünyaya sürgün olarak gönderildi terfi ederek gelmedi. Şayet bir rahatlık ve huzur gördün ise onu kârdan say! Yolda para bulmuş gibi..."
Dünyada rahatlık olmadığının en açık alâmeti, hiç kimse kendinden emin değildir; sıhhatli insan hasta olma korkusunu taşır. Zengin olan fakirlikten korkar. Ölüm hepimiz için mukadderdir.
Sevdiklerimizin ölümü, başlarına gelen musibetler bize hayatın tadını tattırmıyor.
Dünyada rahatlık olsaydı, peygamberlere nasip olurdu. Halbuki onların çektiği sıkıntılar başkalarından kat kat fazladır.
İnsanoğlu her arzu ettiği şeye kavuşamıyor. Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yelkenli gemilerin istemediği yönden rüzgâr esebiliyor. Zengin, zenginliğini ölünceye kadar muhafıza edemeyebilir. Bunlar da üzüntülere sebep olmaktadır...
Üzüntülerimizin azalması için, en büyük ilaç, kadere iman etmek ve Rabbimizin takdirine razı olmaktır. Biz ondan razı olursak o da bizden razı olur. “Kadere inanan, kederden kurtulur” demişlerdir...
İbrahim bin Edhem hazretleri bir adamı çok üzgün görür, ona üç soru sorar:
Dünyada meydana gelen bütün hadiseler takdir-i ilahi olmadan meydana gelebilir mi? "Hayır" diye cevap verir.
İkincisi: Sana ayrılan rızkı başkası yiyebilir mi? "Hayır" der.
Üçüncüsü: Sana verilen ömürden kısalma olabilir mi? Ona da "hayır" diye cevap verir.
İbrahim bin Edhem hazretleri o zaman adama buyurur ki: "O halde niçin üzülüyorsun?"
Hazreti Ömer radıyallahü anh buyuruyor ki: "Başıma bir musibet geldiği zaman üç şeyden dolayı hamd ediyorum. 1- dinime gelmediği için. En büyük musibet dine gelendir, sonra bedene, sonra mala gelendir. Dine gelen ahiret hayatı ile ilgilidir. Mesela, bir vakit namazı bilerek kazaya bırakmak en ağır hastalığa yakalanmaktan daha kötüdür. 2- Daha büyüğü olmadığı için hamd ediyorum. Sıkıntı ne olursa olsun daha büyüğü olabilirdi. Veya onun yanında başka bir sıkıntı da olabilirdi. Bir çocuğunu trafik kazasında kaybeden iki çocuğunu da kaybedebilirdi. 3- Başımıza gelenlere sabredersek günahlarımıza kefaret olur."
İşlediğimiz günahların cezasını çekeceğiz; Rabbimiz sevdiklerinin cezasını dünyada veriyor, dünyadaki kolay, sevmediklerininkini ise ahirette bırakıyor...
Peygamberimiz aleyhisselâm bir zatı ziyarete gider. Bakar ki adam bir deri, bir kemik kalmış. Sorar:
-Sen dua ederken ne diyorsun?
O da cevap verir:
-Ya Rabbi benim cezamı dünyada ver ahirete kalmasın, diyorum. Bunun üzerine Resul-i Ekrem efendimiz buyurdu ki:
-Sen onun dünyadaki cezasına da dayanamazsın. Sen "Rabbena atina..." duasını oku! Hem dünyada, hem ahirette iyilikler ihsan olunmasını iste...
Hasta birkaç gün bu duayı okudu, iyileşti, namazlarını camide cemaatle kılmaya başladı. Biz de onu çok okuyalım...
Özgür Danişment
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder