BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

29 Nisan 2013

İşte 81 ilden Efendimiz'e adanan güzel sözler


ZAMAN GAZETESİNDEN ALINTIDIR.
81 ilden 81 öğrenci, Hz. Muhammed’in (sas) doğumunun hikmetini şiirle anlattı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Musa Mert’in kaleme aldığı 81 satırlık şiir, illere gönderildi.
Şiirin her bir satırı, öğrenciler tarafından okundu. “Tanıyamazdık biricik Rabbimizi.” diye başlayan şiir, “Kevser’in başında buluşmak ümidiyle...” duasıyla son buluyor. Bu görüntülerin bir araya getirilerek oluşturulduğu video büyük ilgi görüyor.
‘O’nu (sas) Göndermeseydi’ isimli projenin temeli geçtiğimiz yıl Bayrampaşa Mustafa Itri İlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Nurullah Bora’nın geçen sene öğrencileriyle yaptığı ‘Tek kelimeyle Hz. Muhammed’ röportajlarıyla atıldı. Sanal ortamda projeyi geliştirmek üzere meslektaşlarıyla görüşmelerini sürdüren Bora, ‘İzzet Eker Din Kültürü’ ve ‘Ahlak Bilgisi Öğretmenleri’ paylaşım grubunda üyelerin görüşlerine başvurdu. 81 ilden öğretmen ve öğrencilerin destek verdiği çalışmada bir şiir yazılmasına karar verildi. Ancak istenen sonuç alınamayınca tek bir ismin yazacağı şiirin diğer illerdeki öğrenciler tarafından okunması görüşünde karar kılındı. Teklif üzerine Musa Mert, 81 ilden 81 öğrencinin seslendirebileceği şekilde “O’nu Göndermeseydi” başlıklı bir şiir kaleme aldı.
Sosyal medya üzerinde haberleşen 81 ildeki din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri, akademisyenler ve Kur’an kursu hocaları, şiirin belirlenen birer satırını öğrencilerine okuttu. En iyi okuyan öğrencilerin görüntüleri İstanbul’a ulaştırıldı. Nurullah Bora tarafından montajı yapılan görüntüler sanal ortam üzerinden izlenime sunuldu. Öğretmenlerin büyük fedakarlıklarla projeye destek verdiklerini anlatan Bora, “Görüntüleri, geceli-gündüzlü çalışıp 21 Nisan’a yetiştirdik. Facebook, Twitter ve ‘onugöndermeseydi.com’da yayınladık.” dedi.  Grup üyelerinden Tahir Ak da “Kur’an-ı Kerim’de ‘Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik’ diyor Cenab-ı Allah. Biz de ‘Peygamber Efendimiz âlemlere rahmet olarak gönderildi ama eğer gönderilmeseydi ne olurdu?’ düşüncesiyle insanların dikkatini bu noktaya çekmek istedik.” diye konuştu.

İşte Efendimiz’e (sas) adanan o mısralar:

1 Adana: Tanıyamazdık biricik Rabbimizi.
2 Adıyaman: Anlayamazdık bizi ne çok sevdiğini.
3 Afyon: Bulamazdık kimliğimizi.
4 Ağrı: Kaybederdik benliğimizi.
5 Amasya: Bilemezdik; nereden geldik, biz kimiz?
6 Ankara: Bilemezdik; neden geldik, nereye gideceğiz?
7 Antalya: Ne yapardık rehbersiz?
8 Artvin: Ortada kalırdık ‘Haber’siz.
9 Aydın: Anlam bile anlamsız kalırdı.
10 Balıkesir: İnsanlık karanlıktan bunalırdı.
11 Bilecik: Anlayamazdık Kitap’ımızı.
12 Bingöl: Şaşırırdık rotamızı.
13 Bitlis: Tanıyamazdık insan kimdir.
14 Bolu: Öğrenemezdik insanlık nedir.
15 Burdur: Yarım kalırdı güzel ahlak.
16 Bursa: Karardıkça kararırdı afak.
17 Çanakkale: Bilemezdik doğruyu, eğriyi.
18 Çankırı: Seçemezdik ileriyi, geriyi.
19 Çorum: Birbirine karışırdı Hak batıl ile.
20 Denizli: Ayrılamazdı masum katil ile.
21 Diyarbakır: Kim açardı kilitli kalpleri?!
22 Edirne: Kim güldürürdü bulutlu yüzleri?!
23 Elazığ: Kim öğretirdi; atamız bir, soyumuz bir.
24 Erzincan: Kim açıklardı; tüm insanlar kardeştir.
25 Erzurum: Demeseydi; ‘Çocuklarısınız hepiniz Âdem’in.’
26 Eskişehir: Düşmanı olurdu Arap Acem’in.
27 Gaziantep: Beyaz el, siyah eli kavrayıp muhabbetle tutmazdı.
28 Giresun: Kimse birbirine dönüp şefkatle bakmazdı.
29 Gümüşhane: Kalmazdı din, can ve mal emniyeti.
30 Hakkâri: Kalmazdı aklın, namusun ehemmiyeti.
31 Hatay: Kim çözerdi kölelerin boynunu?
32 Isparta: Kim düzeltirdi kaybolanların yolunu?
33 İçel: Kim haberdar ederdi şeytanın tuzağından?
34 İstanbul: Kim tutar kaldırırdı düşenlerin kolundan?
35 İzmir: Kim sarardı kanayan yaraları?
36 Kars: Kim aka çevirirdi karaları?
37 Kastamonu: Çoğaldıkça çoğalırdı kamburları borçlunun.
38 Kayseri: Yüzüne bakmazdı komşu komşunun.
39 Kırklareli: Nerden bilirdik bitkinin de hayvanın da canı var?
40 Kırşehir: Kim söylerdi öldürülen serçenin de hesabı var?
41 Kocaeli: Hak, hukuk, adalet masallarda kalırdı.
42 Konya: Yapanın yaptığı yanına kâr kalırdı.
43 Kütahya: Çoğaldıkça çoğalırdı sayısı suçluların.
44 Malatya: Elinden tutan olmazdı mazlumların.
45 Manisa: Bükük kalırdı boynu yetimlerin.
46 Kahramanmaraş: Kim silerdi gözyaşını öksüzlerin.
47 Mardin: Hayat hakkı olmazdı kızların.
48 Muğla: Kim bilirdi değerini anaların?!
49 Muş: Alamazdı işçi hakkını alın teri kurumadan.
50 Nevşehir: Ezilirdi her emek sahibi durmadan.
51 Niğde: Olmazdı yurdu hakkı tutanın.
52 Ordu: Umurunda olmazdı malına mal katanın.
53 Rize: Cehalet kaplardı her yanı.
54 Sakarya: Zorbalık esir alırdı vicdanı.
55 Samsun: İnmezdi gönüllere ilahi rahmet.
56 Siirt: Sarardı her yanı kin ve nefret.
57 Sinop: Anlayamazdık; küçük bir kalbe sonsuz sevgi nasıl sığar?!
58 Sivas: Anlayamazdık; bir “Ümmi”den koca “Ümmet” nasıl doğar?!
59 Tekirdağ: İman nedir, Kitap nedir bilmezdik.
60 Tokat: Kirlenen kalplerimizi tövbe ile silmezdik.
61 Trabzon: Zikir, şükür, dua, niyaz... hepsinden kalırdık habersiz.
62 Tunceli: Mahrum kalırdı ruhumuz; çöle dönerdi rahmetsiz!
63 Şanlıurfa: Ebu Bekir, nasıl Ebu Bekir olurdu?!
64 Uşak: Ömer, adaleti nerden bulurdu?!
65 Van: Kim tanırdı Osman’ı, Ali’yi?!
66 Yozgat: Kim bilirdi Ebu Zer’i, Bilal’i?!
67 Zonguldak: Nerden alacaktı Celaleddin Rumi ışığını?!
68 Aksaray: Nasıl bulacaktı Yunus Emre aşığını?!
69 Bayburt: En zekilerimiz bilmezdi nedir tefekkür, nedir ilim ve hikmet.
70 Karaman: İnsanlık kalırdı Güneş’siz, ebedi kalırdı cehalet.
71 Kırıkkale: Bir âdemi, bir büyük adam yapan o ruh olmazdı.
72 Batman: Yesrip kalır Medineler, hakiki medeniyet kurulmazdı.
73 Şırnak: Neler olmazdı ki O’nu göndermeseydi biricik Rabbimiz.
74 Bartın: Allah’tan bir Resul O, elinde Kur’an’la gelen Rehberimiz.
75 Ardahan: Tertemiz sayfalardan sapasağlam hükümler sunan.
76 Iğdır: Mükemmel örnekliğiyle tüm hayatı, çağları kuşatan.
77 Yalova: İnancı inancımız, yolu yolumuz olmalı.
78 Karabük: Sünneti hayatımızda her zaman hayat bulmalı.
79 Kilis: Sonsuz hamdüsenalar olsun Âlemlerin Rabbi’ne.
80 Osmaniye: Salat-ü selam olsun Sevgili Resulü’ne.
81 Düzce: Kevser’in başında buluşmak ümidiyle...

28 Nisan 2013

TÜKÜRÜK VE DİŞ ÇÜRÜĞÜ

Ağız içinde farklı bezlerden salgılanan tükürükle, ağızdaki dokular ıslatılarak konuşma, yeme ve yutkunma gibi fonksiyonlar kolaylaştırılır. Dişlerin ve ağız mukozasının korunmasına da yardımcı olan tükürük, çoğunlukla, dudak, yanak, damak ve bademcik bölgelerindeki parotis, submandibular ve sublingual bezlerden salgılanır. Tükürük sıvısında, gıda ve epitel doku artıkları ile mikroorganizmalar bulunur. Yaratılışında sayısız hikmetler olan tükürüğe, dişin çürümesine mâni olma ve yeni başlayan diş çürüklerini iyileştirme vazifesi verilmiştir.

Diş çürüğüne, bakteriler sebep olur. Bu bakteriler, önce anneden bebeğe bulaşarak ağza yerleşir. Annenin tükürüğündeki bakteri miktarı ile çocuğun tükürüğündeki bakteri miktarı ve çocuktaki çürük aktivitesi arasında bağlantı vardır. Çürük âmili bakteriler, ağza yerleştikten sonra bunların ağız ortamından uzaklaştırılması çok zordur.

Tükürük akış hızı, tamponlama tesiri ve diş çürüğü
Tükürüğün diş çürüğüne mâni olmasındaki rolü, diş yüzeyini yıkayarak temizlemesidir ki, buna tükürük temizliği denir. Umumî mânâda, tükürük akış nispeti ne kadar yüksekse, diş yüzeyi o kadar iyi temizlenir ve yine o kadar yüksek tamponlama kapasitesine sahiptir. Tükürük miktarındaki azalmanın en mühim neticelerinden birisi de diş çürüğünde görülen artıştır. Bu durumda çürük lezyonları çok hızlı ilerler ve normalde çürük oluşması beklenmeyen diş yüzeylerinde bile çürümeler meydana gelir. Tükürükte bikarbonat, fosfat ve protein olmak üzere üç farklı tamponlama sistemi vardır. Bu sistemler diş yüzeyinde çürük oluşturan veya çürüğün ilerlemesine sebep olan asidik ortamın ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Çürük âmili bakteriler, karbonhidratları fermente ederek laktik asit, asetik asit ve formik asit gibi organik asitleri üretirler ve diş yüzeyindeki ortamı asidik hâle getirirler. Toplam tükürük tamponlama kapasitesine en fazla katkıyı, bikarbonat tamponlama sistemi sağlarken, fosfat ve protein tamponlama sistemlerinin katkısı daha düşüktür. Çiğneme ve yeme esnasında tükürüğün tamponlayıcı tesiri, en üst seviyelere çıkar. Tükürük akışı azalırsa, tamponlama tesiri de azalır ve mikroorganizmaların asit ataklarına karşı tükürüğün savunma gücü zayıflar. Yapılan araştırmalarda tükürük akış miktarı ve tamponlama tesiri ile hastanın çürüğe hassasiyeti arasında ters bir münasebet olduğu gösterilmiştir. Tükürüğün tamponlama tesiri, hormonal ve metabolik farklılaşmalara bağlı olduğu gibi ferdin genel sağlık durumundaki değişikliklerden de etkilenir. Tamponlama tesiri, kadınlara göre erkeklerde daha yüksektir.

Tükürük içerisindeki inorganik elementlerin diş yüzeyine çökelmesi
Tükürük ile diş arasında sürekli bir iyon alışverişi vardır. Ortam asidik hâle geldiğinde diş yüzeyinden kalsiyum ve fosfat kristalleri çözünürken (demineralizasyon); ortam nötr veya bazik hâle geldiğinde ise, tükürük içindeki kalsiyum ve fosfat kristalleri tekrar diş yüzeyine çökelir (remineralizasyon). Remineralizasyon sayesinde çürük engellenebilir ve hattâ yeni başlayan çürükler geriye döndürülebilir, başka bir ifade ile tükürük dişte oluşan çürük hasarını tamir edebilir. Ancak bu iyon alışverişi sanıldığı gibi kendiliğinden gerçekleşmez, tükürük içerisindeki birtakım tükürük proteinleri (staterin, asidik PRP, sistetin ve histatin) vasıtasıyla kontrol edilir.

Tükürükteki bakterileri toplayan proteinler
Aglutinin, amilaz, staterin, müsin, asidik PRP ve tükürük imunoglobulinleri gibi tükürük proteinlerinin ağız içerisindeki çürük yapıcı bakterileri bağlayabildiği gösterilmiştir. Bu proteinler, tükürük içerisinde sıvı hâlde bulunduklarında, tükürük içerisinde yüzer hâlde bulunan çürük âmili bakterileri birbirine yapıştırırlar ve koca bir bakteri yumağı hâline getirirler. Bu fonksiyon, bakterilerin ağız içerisinden uzaklaştırılmasını kolaylaştırır ve hızlandırır.
Tükürük içerisindeki antimikrobiyal proteinler ve tabiî savunma faktörleri, peroksidaz sistem, lizozim, laktoferrin ve histatin’dir. Bu proteinler:

— Bakteri ve mantarların büyümesine mâni olur.
— Bakterilerin glikoz almasını ve glikoz metabolizmasını bozduğundan bakteriler beslenemez.
— Bakterileri topladığından, ağızda atılmasını kolaylaştırdığından ağız içindeki çürük âmili bakteri sayısı azalır.

Tükürük içindeki antimikrobiyal savunma sistemlerinin birçoğu; gözyaşı, süt, gastrointestinal sıvılar gibi diğer vücut salgılarındaki antimikrobiyal savunma sistemleri ile benzerlik gösterir. Bilhassa lizozim, laktoferrin ve peroksidaz az veya çok bütün salgılarda mevcuttur.

Hususi savunma faktörleri ve diş çürüğü
İmmunoglobulinler (IgG, IgM, IgA ve ifrazî IgA) ağız florasına karşı özel tükürük savunmasının temelini oluşturur. Tükürükteki immunoglobulinlerin çoğunu, ifrazî IgA teşkil eder. Bunlar tükürük bezleri içerisindeki plâzma hücreleri tarafından üretilir, ağız içerisinde mikroorganizmaların dişe tutunmasına mâni olup mikroorganizmaları birbirine yapıştırarak uzaklaştırılmasını kolaylaştırır. Ayrıca bakterilerin fagositozunu da kolaylaştırırlar.

Günümüzde diş çürüğü birçok yönden derinlemesine araştırılmış ve önemli bilgiler elde edilmiştir. Ancak etiyolojik faktörler ve çürük âmili bakteriler aynı olmasına rağmen, niçin bazı insanların dişleri kolaylıkla çürürken bazılarınınki çürümediği henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Her insana verilmiş tükürük yapısı ve miktarındaki farklılıkların, çürümeye dirençliliğe veya yatkınlığa sebep olup olmadığı, araştırılması ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir konudur.
SIZINTI DERGİSİNDEN ALINTIDIR.

26 Nisan 2013

CEMAATE DAİR BAZI MESELELER

Beş vakit namazı cemaatle kılmak erkekler için sünnet-i müekkededir. Yalnız kılmanın sevabı üzerine yirmi yedi kat fazileti vardır. Cemaatle namaz Peygamberimize uymanın alametidir.

Günahlardan sakınan, Ehl-i sünnet itikadına sahip, namazın şartlarını ve namazı bozan şeyleri bilen, Kur’ân kıraetinde hata etmeyen imamın ardında namaz kılmalıdır.

İmama uyan erkekten bir kişi olursa imamın sağına ökçesi imamın ökçesinden geri olarak durur. Uyanın boyu imamın boyundan uzun olup da secde yeri imamın secde yerini geçse de namazı bozmaz.

Tek kişinin imamın soluna yahut ardına durması mekruhdur. Uyan kadın ise imamın ardına durur.

Cemaat saf tutarken imâm safı düz tutup boşlukları doldurmalarını emreder.

İlk saf daha faziletlidir. İmamın hemen arkasında durana yüz, sağındakine yetmiş beş, solundakine elli ve diğer saflarda duranlara yirmi beşer namaz sevabı yazılır.

Namazın kırâetden başka rükünlerinde cemâat, imâma uyup onunla birlikte işlerler.

Rükû ve secdeden imamdan evvel kalkmamalı ve imamdan bir tesbîh ziyâde geriye kalmamaya çalışmalı, tesbihleri tamamlamak için beklememelidir.

24 Nisan 2013

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
Köyümüz sakinlerinden Esma YILDIZ 24 Nisan 2013'te rahmetli oldu.Cenazesi bugün ikindi namazına mütakip köyümüzde kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.

21 Nisan 2013

GÜN İÇİNDE DOKUNDUĞUMUZ EN KİRLİ 6 ŞEY

Her gün fark etmeden ne kadar çok kirli şeye dokunduğunuzu duyduğunuzda şaşırmayın, çünkü onlar günlük hayatımızın birer parçaları.

Tırnaklarımız vücudumuzun en kirli yerlerinden biridir. Bütün gün sayısız yere dokunduğumuz için bu yerlerdeki bütün kiri tırnaklarımızın altında istemeden toplarız. Tırnak içlerinin klozetin kapağı hatta içinden bile daha kirli olduğunu duysanız inanır mıydınız?

Para

Çok fazla el değiştirdiği için en çok kir tutanlardan biri. Özellikle metal paraların tırtıklı yerleri mikropların birikmesi için en ideal ortam. Cüzdanınızdaki paradan mikropların daha az bulaşmasını istiyorsanız cüzdanınızı ve para çantanızı sık sık silip yıkamanızı öneririz.

Alışveriş sepeti ve arabaları

Yüzlerce dokunan insan yüzünden en çok kirlenenler arasında. Sanılanın aksine yağmur altında dışarıda duran arabalar ise mikrop yuvalarıdır. Bunlar arasında plastik olanlar ise en az hijyenik olanlar. Alışveriş sepetinizin içine attığınız meyve ve sebzeleri yemeden önce iyice yıkamayı sakın unutmayın.

Televizyon kumandası ve ev aletleri

Televizyon kumandası ev aletleri içinde en kirliler arasında yer alıyor. Cep telefonunu ya da bilgisayar klavyesini temizlemek daha kolay olsa da kumandanın minik düğmelerinin arasını temizleyip kurumasını beklemek pek de kolay olmuyor özellikle kanal değiştirmek için sabırsızlananlar varsa...

Kapı kolları

En çok tutulup en az temizlenen yerlerden biri de kapı kollarıdır. Gün içerisinde o kadar çok insan tarafından kullanılır ki üzerinde biriken kir, pas ve mikrobu tahmin bile edemezsiniz.

Evcil hayvan dışkısı

Evinizde beslediğiniz kedi ya da köpeğinizin dışkısını bir iki hafta dışarıda bıraktığınızda sertleşip şekil değiştirerek toprağa dönüştüğünü ve göreceksiniz. Bahçede ya da sokakta toprak zannederek üzerine bastığınızda ya da yere bir şey düşürüp geri aldığınızda dışkıdan bulaşan mikrobu eve getireceksiniz. Bu nedenle evcil hayvanınızın dışkısını kısa bir süre içinde temizlemenizi tavsiye ederiz.

Bütün bunları okuduktan sonra temizlik ve hijyen delisi olmanıza gerek yok. Unutmayın insan vücudu mikrop ve hastalığa karşı yüksek dirence sahiptir. Tek yapmanız gereken belli başlı temizlik kurallarına dikkat etmeniz o kadar.

20 Nisan 2013

İLAÇLARIN ÇOĞU YARARSIZ

MİLLİ GAZETE YAZARI MEVLÜT ÖZCAN DAN ALINTIDIR
Şubat 2010 tarihinde Şükrullah Dolu imzalı Yeni Şafak gazetesinde bir röportaj yayınlandı. Söyleşi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ile yapılmış. Sayın Küçükusta sıradan bir profesör değil. Fakültesinde binlerce öğrenciye ders vermiş hakikaten sahasının uzmanı olan bir ilim adamımız.

Ele alınan konu ilaçlar. İlaç firmalarının günah galerisi başlığı altında mesele irdeleniyor ve Sayın Profesör: “İlaçların çoğu işe yaramaz” diyor. Konunun özü ve özeti de bu. Ayrıntılarına gelince: “Modern tıbbın, ilaç endüstrisi karşısında gazozuna ilaç konmuş kızlardan hiçbir farkı yoktur” diyor Sayın Profesör. Son kitabı, “Bu işte bir domuzluk var” kitabında ilaç firmalarının vatandaşı nasıl korkuttuklarını çok açık bir ifade ile anlatıyor. Sayın Küçükusta, korkutmanın bir taktik olduğunu ifade ediyor.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta: “İlaçların reklâmı yasak, lâkin farklı yöntemlerle reklâm yapılıyor. Mesela domuz gribi yaygarası. Bunun için aşı olmayan ölecek, propagandası yapıldı. 2009 Haziran ayında yazdığım yazılarda bunun bir korkutma stratejisi olduğunu yazmıştım.

Zaman zaman bir hastalık moda edilerek insanlar korkutuluyorlar. Reflü, kolestrol ve kemik erimesi gibi… Bunlar böyle anlatılıyor ki, sanki her reflüsü olan kansere yakalanacakmış gibi gündem oluşturuluyor. Amaç, insanlara çok defa uzun süreli ilaç kullandırmak.

Hastalık veya ilaç modasının oluşturulmasında iki eleman var. Biri doktorlar, diğeri medya. Birçok hastalıkla ilgili dernekler var. Bunların hepsi ilaç firmalarının bir çeşit pazarlama kuruluşu. Modern tıbbın, ilaç endüstrisi karşısında gazozuna ilaç konmuş kızlardan hiçbir farkı yoktur.

Zaman zaman şeker ve tansiyon taraması gibi bedava kampanyalar düzenlenir. Burada da maksat ilaç tüketimini arttırmaktır. Çünkü bu taramalarda, `Bak senin tansiyonun var sürekli ilaç kullanman gerekiyor’ mesajı verilir.

Ben ilaçların en ucuz olanını yazıyorum reçeteye. Çünkü bunlar arasında 10 misline kadar ucuz olanlar var. Olabildiğince, gereksiz ilaç yazmıyorum. Günümüzde tıp ahlâkı diye bir şey kalmadı. Çünkü tıp, ilaç firmalarının denetimi altında. Bütün çalışmalar onlar tarafından sponsorlukla destekleniyor. Tıp dergileri onların yardımıyla çıkarılıyor. Kongreler onların sponsorluğu ile düzenleniyor. Yani tıbbı gerçek bilgiler değil, ilaç firmalarının arzu ve istekleri yönlendiriyor. MR ve tomografi gibi şeyler de insanlara gereksiz yapılıyor.

En önemli taktiklerinden biri de sağlam insanlara bile ilaç satmaktır. Adamın hiçbir şeyi yoktur. Ancak buna rağmen ona vitamin, beslenme, destek ürünü, mineral ve antioksidan gibi birçok şeyi aldırıyorlar.”

Bütün bu bilgilerle hepimizi uyaran Sayın Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya teşekkür ve dua ediyoruz.

İMANIMIZI KORUYALIM

MEHMET ŞEVGİ EYGİ
MİLLİ GAZETEDEN ALINTIDIR
1.İslamda din ile dünya, dünyevî ile ruhanî ayırımı yoktur. İslam, insanların dünya hayatını tanzimi ile ilgili hükümleri bildirir. Din sadece bir vicdan işidir diyenler yanılıyor ve yanıltıyor. İmanınızı koruyunuz.

2. Kurandaki üç yüz küsur muhkem=kesin hükümlü ayet tarihseldir, bugün geçerli değildir demek küfürdür. İmanınızı koruyunuz.

3. Ben Müslümanım ama Şeriatı kabul etmiyorum demek, Ehl-i Sünnet ulema ve fukahasına göre kişiyi dinden çıkartır. Şeriat Kurandan ve Sünnetten çıkartılmış hükümlerin tamamına verilen addır. Şeriatı inkar eden İslamı inkar etmiş, Şeriatı tahkir eden İslamı tahkir etmiş olur.

4. Ehl-i Sünnete göre İslam hükümlerinin ve bilgilerinin dört kaynağı vardır: Kitab, Sünnet, icmâ ve kıyas. Ben sadece Kuranı kabul eder, öteki kabul edilleyi etmem diyen doğru yoldan çıkmış olur. İmanınızı koruyunuz.

5. Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) mütevatir ve sahih hadîsleri ve Sünneti gayr-i metluv vahiydir. Sünneti ya tamamen inkar eden yahut hafife alan modernist ve reformcu ilahiyatçılar doğru yolda değildir. Onları dinlemeyiniz, sakın onlara uymayınız, imanınızı koruyunuz.

6. Zina Kuranla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle büyük günahtır, haramdır. Bu haramlığı inkar eden kafir olur. İmanınızı koruyunuz.

7. Tevhid inancı ile Teslis inancı birbirine temelden zıttır. Ehl-i Kitab ile aramızda Âmentü konusunda birlik vardır diyenlere kanmayın, aldanmayın, imanınızı kayb edebilirsiniz.

8. Her Müslüman erkek ve kadının kendisini kurtaracak ve kendisine yetecek kadar doğru=sahih ilmihal bilgisi öğrenmesi ve bellemesi farzdır. Bu bilgiyi icazetli hocalardan veya onların yazmış olduğu doğru ve güvenilir kitaplardan öğreniniz ve imanınızı tehlikeyle atmayanız.

9. İsraf Kuranla, Sünnetle, icma ile büyük günahtır. Ben zekatımı verdikten sonra istediğim gibi yaşarım diyerek imanınızı tehlikeye atmayınız.

10. Ehl-i Sünnet ölçü ve hükümlerine göre İslam düşmanı, İslam karşıtı, sapık inançlara sahip kimselerle dost olmak, onları veli edinmek haramdır. İmanınızı koruyunuz.

11. İslamdaki kesin emirler bellidir, kesin yasaklar da… Bunların arasında bir de şüpheli şeyler vardır. İmanınızı korumak için bu şüpheli işlerden ve şeylerden uzak durunuz.

12. İslamda sosyal hayatın merkezleri camilerdir. Cami imamları namaz kıldırma memurları değildir. Cami imamlarını namaz kıldırma memuru seviyesine ve statüsüne düşüren zihniyeti protesto ediniz.

13. Taqiyye ve kitman yaparak Müslümanları aldatmak haramdır. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) Bizi aldatan bizden değildir buyurmuştur. Ülkemizdeki bazı Mutezile mezhebi mensupları, Fazlurrahmancılar, birtakım Kemalist ilahiyatçılar taqiyye yapıyor. Sakın bunlara kanmayınız, aldanmayınız, farkına varmadan imanınız gidebilir.

14. Kuran ayetlerinin bir kısmını kabul, bir kısmını inkar edenler dall ve mudildir. Onlara aldanmayalım.

15. Nefs-i emmaresinin emirlerine uyanlar imanlarını yitirebilir. Her Müslüman nefs-i emmare derekesinden nefs-i levvame derecesine yükselmek için gayret göstermelidir.

16. Devamlı olarak doyduktan sonra yemek, yiyecek ve içecek konusunda israf etmek ve ölçüyü kaçırmak haramdır. Canımın istediğini, canımın istediği miktarda yerim diyenlerden olmayınız ve imanınızı koruyunuz.

17. İslamda ailenin reisi erkektir. Bu hükmü inkar ederek imanınızı tehlikeyle atmayınız.

18. Canım isterse namaz kılarım, istemezse kılmam diyenlerden olmayınız. Namaz bütün Müslüman erkek ve kadınlara, edası kesin şekilde emr edilmiş bir farzdır. Hadîste Namaz dinin direğidir. O direği ayakta tutan dinini ayakta tutmuş, o direği yıkan dinini yıkmış olur buyrulmaktadır. Siz dininizi yıkanlardan olmayınız.

19. Allah ticareti helal, ribayı haram kılmıştır. Bu konuda imanınızı koruyunuz.

20. Müteşabihatı, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allahü Tealaya yakışmayacak bir şekilde tefsir ederek=manalandırırak mücessimenin yanlış yoluna girmeyiniz. İmanınızı koruyunuz.

21. İmanınızı korumak için icazetli Ehl-i Sünnet ulema, fukaha, meşayih ve mürşidlerine tabi olunuz. Onların doğru kitaplarını okuyunuz.

22. Birtakım aşırıların ve mutaassıpların yaptığı gibi mümini tekfir ederek, ona müşrik damgası vurarak imanınızı tehlikeye atmayınız.

23. Allah katında tek hak, makbul, geçerli din İslamdır. Kuran böyle diyor. Binaenaleyh üç hak ibrahimî din vardır bâtıl inancından uzak durarak imanınızı koruyunuz.

24 NİSANDA HANGİ OKULLAR TATİL?


Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da 24 Nisan'da ilk ve orta okul öğrencilerinin tatil yapacağını söyledi.

Önümüzdeki hafta milyonlarca çocuk 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacak.

Bazı düzenlemeler getirilen kutlamalar bu yıl daha çok şölen havasında yapılacak.

Öğrenciler 23 Nisan'da etkinliklere katılarak doyasıya eğlenecek.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da etkinliklerdeki değişikliklere dikkat çekerek bu yıl da 24 Nisan'ın önceki yıllarda olduğu gibi ilk ve orta okul öğrencilerine tatil olacağını söyledi.

17 Nisan 2013

ÖFKENİN DÖRT İLACI


1- Abdest almak. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Öfke şeytandan (yani şeytanın vesveselerinden)dir, şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş ise su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın.”
2- Ayakta ise oturmak, oturuyorsa ayağa kalkmak, yoksa yanı üzere yatmak.
3- Eûzü okumak,
4- Peygamber Efendimiz’in Hz. Âişe vâlidemize tavsiye ettiği: “Allâhümmeğfirlî zenbî, ve ezhib ğayza kalbî ve ecirnî mine'ş-şeytân” duâsını okumak. Bu duânın manası: “Allâh’ım günahımı mağfiret eyle, affet, kalbimin gayzını gider ve beni şeytandan koru.”

16 Nisan 2013

KUTLU DOĞUM


RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
“Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik”
(.SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM.)

Değerli okurlarım! Dünya tarihinde önemli dönüşüm ve değişimlere sebep olan olaylar vardır. İnsanlık tarihinin en tesirli ve en etkili hadiselerinden biri de hiç şüphesiz Güzeller güzeli (s.a.v)’in dünyaya teşrifleridir.

Kameri aylardan Rebiül Evvel ayının on ikinci, miladi 20 Nisan 571 Pazartesi gecesi sabaha doğru henüz tan yeri ağardığı vakit dünya başka bir dünya oldu. Âlemin Reisi dünyayı şereflendirdi Gün doğmadan dünya nur ile doldu.
Abdullah’tan Amine’nin alnına geçmiş olan yüce nur O’nun alnına geçti. Hz. Âdem’in (a.s.) devrinden beri evlattan evlada geçen son peygamberlik nuru sahibini buldu. Artık onda karar kıldı. Pazartesi günü sabahleyin hep putlar yüzüstü düşmüş bulundu. Görenler hayrette kaldı.

Hz. Âmine şöyle dermiş: “Ben diğer kadınlar gibi hamilelik zahmeti çekmedim. Hamilelerde meydana gelen ağırlıkları görmedim. Fakat gece rüyada gördüm ki bir kimse gelip, ‘Ey Âmine! Muhakkak bilmelisin ki, sen âlemlerin en hayırlısına hamilesin. Doğduğu vakit adını Muhammed (s.a.v.) koyasın’ dedi. Doğum zamanı geldiğinde kulağıma bir büyük ses geldi. Ürktüm. Hemen bir akkuş geldi, kanadı ile arkamı sıvazladı. Benden korkma ve ürkme halleri geçti. Bir yanıma baktım, bir beyaz kâse ile şerbet sundular. Alıp içtiğimde her tarafımı nur kapladı.

O anda Âlemin Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (.s.a.v.) dünyaya teşrif ettiler. Etrafıma baktım, gördüm ki, Abdi Menaf kızlarına benzer, fakat gayet uzun boylu birçok kızlar beni tavaf ediyorlardı. Hayret ettim. Ya Rabbi! Bunlar kimler acaba dedim?” Hz.Muhammed’in (s.a.v.) doğumları zamanında, Amine’nin gözünden perde kaldırılıp o şekilde cennet hurilerini ve melaike-i kiram’ı görmüş ve daha birçok olağanüstü haller seyretmiş olduğu nakledilir.
Şifa Hatun o gece Amine’nin yanında bulunmuş ve onun gözüne de Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumu esnasında doğudan batıya kadar, bütün dünya nur ile dolması gibi birçok olağanüstü şeyler görmüş olduğunu anlatmıştır.

EBESİ ŞİFA HATUN ANLATIYOR.
Kâinat’ın efendisi (s.a.v.) doğduğu sırada her tarafı bir nur kapladı. Doğar doğmaz secde etti. Mübarek başını kaldırıp açık bir dil ile  “lâ ilâhe illallâh innî Rasûlullâh” dedi.
O’nu yıkamak istediğimde “biz onu yıkanmış olarak gönderdik” denildi. Göbeği kesilmiş ve sünnet edilmiş olarak görüldü.
 O’nu kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm. Mührün üzerine “lâ ilâhe illallâh Muhammedür rasûlullâh”  yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu. Kulağımı mübarek ağzına yaklaştırdım; “ümmetî, ümmetî” diyordu. Şifa hatun ebelik vazifesini yapmıştı

Hassan İbn-i Sabit şöyle diyor: “Ben 8 yaşında idim, iyi hatırlıyorum. Bir gün sabahleyin Medine’de bir Yahudi diğer Yahudilere bağırıp ‘Bu gece Ahmed’in yıldızı doğdu’ dedi. Sonra hesap ettim, Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) doğumuna uygun düştü.
Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.v.) dünyaya geldiği sırada ateşe tapan İran’ın hükümdarı bulunan Kisra’nın sarayı sallandı. 14 sütun yıkıldı.
Fars ülkesinde ateşe tapanların 1000 seneden beri yanmakta olan ateşperest tapınakları sönüverdi. Save gölü yere batıp yok oldu. Semave vadisinde aksine sular taştı. Mubedan (yani Farsların kadılar kadısı) da o gece rüyasında şöyle görmüştü. Bir gurup sert ve başıboş develer bir gurup arap atlarını güdüp önüne katarak Dicle nehrini geçip Fars ülkesi içine dağılmışlar.

O, zaman Sasan ailesinden Acem (İran) şahı olan Nuşirevan o şekilde saray sarsılıp da şahnişin (odanın dışarıya doğru uzanan çıkıntılarının) yıkılmasından üzgün olarak yakınları ile bu meseleyi konuşurken İstahrabad’dan ateş tapınağının söndüğü haberi geldi.
Yine bu sırada Sava gölünün battığı ve Semave vadisinde suların taştığı işitildi. Hesap ettiler, hep şah binalarının yıkıldığı zamana rasladı.
. Rasulü Ekrem’in (s.a.v.)  dadısı Ümmü Eymen de doğuma hizmet etmişti. Kâinatın Efendisi (s.a.v.) dünyaya teşrif ettiği zaman o günün geleneğine uyularak üzerine büyük bir çanak konulmuştu. Çanağın yarılarak ikiye ayrıldığı ve Efendimizin (s.a.v.) gözlerini göğe dikip başparmağını emdiği hayretle görüldü.
Cahiliye devrinde geceleyin doğan çocuğa bir çanağın altına koymak, ortalık aydınlanmadıkça ona bakmamak adetti.
Hazreti Amine’nin yanında bulunan kadınlardan Fatıma’nın o gece evin nurla dolduğunu ve yıldızların üzerlerine dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördüğünü söylediği rivayet edilir.

Dedesine müjdeci gönderilmesi

Fahri Kâinat Efendimiz (. s.a.v.) dünyaya geldiği zaman Hazreti Âmine, dedesi Adulmuttalib’e haber gönderdi. Kendisi Kâbe’nin yanında Ebu Talip ve bazı kimselerle oturuyordu. Âmine Hatun bir erkek çocuğu olduğu müjdesini verdi. Bunu duyan dedesi çok sevindi. Yanındakilerle beraber eve geldi. Hz. Âmine olup bitenleri anlattı. Üç gün kimsenin göremeyeceğini söyleyince, Abdulmuttalip çok ısrar etti. Bunun üzerine Âmine validemiz  “falan yerdedir”  dedi. Dedesi gitti, fakat evin önünde yalın kılıç bekleyen bir zat gördü. İçeri girmek isteyince Abdulmuttalib’in üzerine yürüdü ve “geri dön, hiçbir kimse üç günden önce göremez.  Bütün melekler onu ziyaret edecek. Bu ise üç gün sürer” dedi.

Abdulmuttalip bu hali Kureyş’e anlatmak istedi. Fakat dili tutuldu. “Yedi gün hiçbir şey konuşamadı”. Abdulmuttalip böyle bir doğumu kutlamak için doğumun yedinci gününde develer kestirerek Mekkelilere üç gün ziyafet verdi Ayrıca Mekke’nin her mahallesinde yine develer keserek insanların kurtların ve kuşların yemesi için istifadelerine sunuldu.

Mehmet Akif de, Efendimiz (s.a.v.) beklediğini şu mısraları ile anlatır:


Ondört asır evvel‚ yine bir böyle geceydi‚
Kumdan‚ ayın ondördü; bir öksüz çıkıverdi!
Lakin‚ o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir‚ hâlbuki‚ bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabii‚
Bir kerre‚ zuhut ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerre de‚ ma’mure-i dünya‚ o zamanlar‚
Buhranlar içindeydi‚ bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan‚ onu kardeşleri yerdi!
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin‚
Salgındı‚ bugün Şark’ı yıkan‚ tefrika derdi
Derken‚ büyümüş‚ kırkına gelmişti ki öksüz‚
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sum‚
Bır hamlede kayserleri‚ kisraları serdi!
Aczin ki‚ ezilmekti bütün hakkı‚ dirildi;
Zulmün ki‚ zeval aklına gelmezdi‚ geber

Efendimiz  (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ben Muhammedim, ben Ahmedim, ben Rahmet peygamberiyim” (Müslim.).

Allah Teâlâ’nın, insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi ve hidayet öncüsü Hz. Muhammed (s.a.v)’in Allahu Teâlâ katından getirdiği ilahî davetini ve onun örnek ahlâkını, anlatmak, ona duyulan engin sevgiyi gönüllere yerleştirmek, topluma aktarmak maksadıyla yıllardır müslümanlar, onun dünyaya teşriflerini Mevlid kandili olarak kutlamaktadır. Rabbim onun nurlu yolundan ayırmasın, şefaatine bizleri nail eylesin. Selam ve dua ile
www.sakaryahalkgazetesi.homail.com

Pi Analitik Star Türkçe SBS Denemesi Kolay gelsin

Çözmek için Tıklayınız

ÖNCE SAHİH İTİKAD SONRA SALİH AMEL

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular:

“…İtikadı (ehl-i sünnet itikadı üzere) tashih ettikten sonra sâlih ameller işlemek lazımdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.);

“İslâm dîni beş temel üzerine kurulmuştur:

Allâh’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in (s.a.v.) Allâh’ın Resûlü olduğuna şehâdet etmek,

Namaz kılmak,

Zekât vermek,

Ramazan orucu tutmak ve Hac etmek.” buyurmuştur.

Bu şehâdet, Resûlullah’ın (s.a.v.) teblîği ile sâbit olan şeylere iman ve itikaddır.

İkincisi, dinin direği olan beş vakit namazı edâ etmektir, üçüncüsü, malın zekâtını vermektir, dördüncüsü, ramazan ayı orucunu tutmaktır, beşincisi, Beytullâhi’l-Harâm'ı; Ka’be'yi haccetmektir.

Namaz, Allâh’a ve Resûl’üne imandan sonra en faziletli ibadettir ve iman gibi lizâtihî hasendir. Diğer ibadetler böyle değildir... Namazı, -fıkıh kitaplarında izah edildiği gibi- tam bir abdest aldıktan sonra, hiç zayıflık göstermeden, Allâhü Teâlâ’nın huzurunda olduğunu düşünerek ve dikkatle edâ etmek lazımdır.

Namazın kâmil manada eda olunabilmesi için kırâatte, rükû, sücûd, kavme (rükûdan sonra ayakta durmak), celse (iki secde arasında oturmak)ta ve diğer rükünlerde ihtiyatlı olmak lazımdır. Yine rükû, secde, kavme ve celsede tadil-i erkâna son derece riâyet etmek ve bunu terk ve ihmalden son derece kaçınmak lazımdır.

Namazları, tembellik ve cahillik yaparak geciktirmeyi caiz görmeksizin ilk vakitlerinde eda etmek lazımdır. Makbul kul, sırf Mevlâ'sının emri olduğu için onun emrine imtisal edendir. Allâhü Teâlâ’nın emrine imtisali geciktirmek, itaatsizlik ve sû-i edebtendir.” (Mektubât-ı İ. Rabbânî, 3/17)

14 Nisan 2013

DÜNYAYA GELEN SON DEMİRCİLER KÖYLÜSÜ



Köyümüz sakinlerinden   Ahmet KALMIŞ oğlu Mustafa 'nın bir kızı dünyaya gelmiştir.KALMIŞ  ailesini tebrik ederiz.

Allah(cc) hayırlı evlat etsin.(Amin)

13 Nisan 2013

SEMİZOTU


Semizotu, Omega-3 bakımından, demir, bakır, manganez, C ve D vitaminlerince de zengin bir bitkidir. Madenî tuzlar ve vitaminlerce çok zengin olan semizotundan tam istifade için salata olarak yenilmesi tavsiye edilir. Semizotunun iyisi tarlalarda yetişen yabanisidir.

Pişirilmesi arzu ediliyorsa gıda değerlerini kaybetmemesi için çok hafif pişirilmelidir.

Semizotu yere yakın bir sebzedir. Topraklı olabileceğinden iyice yıkanmalı, sirkeli suda bekletilmelidir. Semizotu mevsimi olan Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında haftada 3-4 kez yiyilebilir.

Bazı faydaları: Kanı temizler, idrar söktürür, sinir krizlerini ve beyin yorgunluğunu geçirir, böbrek taşı ve kumunu döker, şeker hastalarının susuzluğunu azaltır, kabızlığa iyi gelir, şişmanlara kilo verdirir, kalorisi düşüktür. Ağrı kesicidir, yaşlılar ve midesi hassas olanlara faydalıdır, vücudu mikroplara ve gribe karşı korur, sinirleri dinlendirip, uykunun düzene girmesine yardımcı olur, ihtiva ettiği Omega 3 sayesinde kalbe faydalıdır.

Semizotunun zeytinyağlı olarak pirinçle veya yeşil mercimekle yemeği yapılabilir veya pişirmeden limon ve zeytinyağı ile yahut üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek salata yapılabilir. En iyisi zeytinyağlı limonlu salatasıdır.

12 Nisan 2013

Hafızlık eğitiminde bir ‘ilk’ Maşallah

Enes Bektaş, ülkemizde ilk kez yapılacak olan; Sabah namazından başlayarak akşam ezanına kadar hocasının ve katılımcıların huzurunda Kuran-ı Kerimin tamamını tek seferde, ezbere olarak hatim edecek.

Sakarya Karapürçek Eğitim Kültür ve Gençlik Derneği tarafından düzenlenecek programla hali hazırda hafızlık eğitimine devam eden, geçtiğimiz yıllarda da ülkemizin en küçük hafızını (6 yaşında) yetiştirmiş olan, Hafız Yahya BURNAZın öğrencilerden Enes BEKTAŞ bir ilk’e imza atacak.

Enes Bektaş, ülkemizde ilk kez yapılacak olan; Sabah namazından başlayarak akşam ezanına kadar hocasının ve katılımcıların huzurunda Kuran-ı Kerimin tamamını tek seferde, ezbere olarak hatim edecek.

13 Nisan 2013 Cumartesi günü akşamı yapılacak olan program, akşam ezanında hatimin bitmesine müteakip Akşam ve Yatsı namazları arasında Adapazarı Milli Eğitim Müd. Ziya Cevherli, Akyazı Müftüsü Mehmet ŞENOKUR Hoca Efendi, Kurra Hafız Eğitmeni Hüseyin HARPUTOĞLU Hoca Efendi, Sakarya Müftülüğü Uzman Vaizi Osman Nedim YEKTAR Hoca Efendi, Adem ŞENER Hoca Efendi. Karapürçek İlçe Bel. Başk. Orhan YILDIRIM ve daha bir çok hoca efendinin katılımıyla gerçekleştirilecek.

Dernek yetkilileri programın amacının, ülkemizde yeteri kadar göz önünde olmayan HAFIZLIK oluşumunu insanlarımıza daha yakından tanıtmak ve bu müesseseye insanlarımızı teşvik etmek olduğunu ifade etti.

11 Nisan 2013

ÖZÜR DİLEYECEĞİN SÖZÜ SÖYLEME


Sahâbeden Hz. Sa’d bin Ubâde (r.a.) oğluna “Daha sonra özür dileyeceğin sözü ve işi terk et. Muhakkak insan yaptığı hayırlı işten dolayı özür dilemez.” demiştir.

Emevî Halîfesi Ömer bin Abdülazîz, Meymûn bin Mihrân'a bir tavsiyesinde şöyle dedi:

“Benden şu sözleri al ve sakla:

Bir iyiliği emretmek için yahut münkerden nehyetmek için de olsa sultanla arkadaşlık etme,

Kur’ân okutmak için de olsa bir kadınla baş başa kalma,

Sıla-i rahmi terk edenle dost olma, zira senden de alâkasını keser.

Ertesi gün özür dileyeceğin sözü söyleme.

Zünnûn-i Mısrî (k.s.) şöyle buyurdular:

Üç şey kemâl; olgunluk alâmetlerindendir:

1. Konuşmadan önce sözünü tartmak
2. Daha sonra özür dilemek gereken şeyi söylememek.
3. Sefîhe (hafif akıllıya) cevap vermemek.

MÜ’MİN, MÜNÂFIK VE KÂFİRİN MİSALİ

Abdullâh bin Mesûd Hazretleri buyurdular ki:

“Mü’min, münâfık ve kâfirin misâli şu üç kişinin hâline benzer ki onlar bir vadiye gelmişlerdir. Vadiyi sel basacaktır ve karşıya geçmeleri gerekmektedir.

Onlardan birisi hemen yol alarak geçer.

Sonra diğeri yola girer, vadinin yarısına geldiğinde arkada kalan arkadaşı ona “Nereye gidiyorsun, helâk olacaksın orada, hemen buraya, başladığın yere geri dön.” der.

Geçmiş olan ise ona, “Haydi, kurtuluş buradadır, buraya gel.” der. O, bir ardına, bir ileriye bakar ve bu sırada gelen selde boğularak helâk olur.

İşte onlardan vadiyi geçmiş ve kurtulmuş olan, mü'mindir.

Ortada bir ileri bir geri giden münâfıktır ki, onun hakkında “İmân ile küfür arasında mütereddit bir haldedir ne mü’minlere, ne kâfirlere, ikisi arasında bocalar dururlar...” buyrulmuştur. (Nisâ sûresi, âyet 143)

Geride kalan da kâfirdir.

09 Nisan 2013

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ 2013 İLBAHAR YAZ SEZONUNU AÇTI HAYIRLI OLSUN

Bostan ekme başladı. Bahçeleri süpürme ağaç aşılama devam ediyor.Bostanları ekmek için köyümüzde öküzlerden yararlanılıyor. Köyümüzde 5 çift öküz var. Bugünlerde randevu alınmadan, sıraya girilmeden bostanını ekemezsin. O kadar...

Pİ ANALİTİK YAYINLARI VE İTÜ YAYINLARI SBS TÜRKÇE DENME SINAVI

İTÜ YAYINLARI SBS TÜRKÇE DENME SINAVI KOLAY GELSİN. TIKLAYIN
Pİ ANALİTİK YAYINLARINA AİT SBS TÜRKÇE DENEMESİ KOLAY GELSİN TIKLAYIN

04 Nisan 2013

SEVABI KESİLMEYEN HAYIRLI AMELLER

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“İnsan vefat edince amel, ibâdet, hayır ve hasenatının sevabı kesilir. Yalnız üç şeyin sevabı devâm eder:

• Sadaka-i câriye”, yani: insanların ihtiyacını gören bütün hayratı; yaptırdığı mescid, mekteb, çeşme, köprü, kuyu, diktiği ağaç gibi,
• İnsanların istifâde edeceği eserleri veya ilim neşri ile meşgul olan talebesi,
• Kendini hayır ile yâd edecek yahut ettirecek iyi çocuğu.

İşte bunların devamı ile sevabı devam eder.

“Öldükten sonra mü’minlere ulaşan ecir ve sevab: İlim neşri ve faydalı fen ve sanatı, sâlih evladı, miras bıraktığı Mushaf-ı şerîfi, yaptırmış olduğu mescid ve ibâdetgâh, yollarda yaptırmış olduğu müsâfirhaneler, akıttığı sular, hayatında iken vermiş olduğu sadakalarıdır.”

“Bir kimsenin dikmiş olduğu ağacın meyvesinden gerek insan gerek diğer mahlukattan hangisi yerse muhakkak o ağaç onu dikmiş olan kimse için sadaka hesabına geçmiş olur.”

“Ektiklerinizden ve ağaçlarınızın meyvesinden, kurt, kuş, arı ihtiyaçlarını görseler her birinin yenilip alınmasından sevap kazanırsınız.”

“Kıyâmet kopsa, yani kıyametin büyük alâmetleri çıkmış olsa o zaman elinizde bir hurma fidanı bulunsa onu dikmeye bir mâni yoksa derhal dikiniz.”

“Deccâl'in çıktığını işittiğiniz vakit bile elinizde bir hurma fidanı bulunsa onu derhal dikiniz. Zira insanlar Deccâl’den sonra da yeryüzünde yaşayacaklardır.”

Deccâl devrinde yaşayan halk dünyanın en musîbetli bir devrinde yaşayacaktır. Yani öyle belalı ve musibetli bir günde bile ümitsizliğe düşmeyip dünyanın ömrünü uzatacak hizmetlerden vazgeçmeyin, demektir.

03 Nisan 2013

TORTUM KÖYLERİNİN POSTA KODU

AKBABA KÖYÜAKBABA KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
AKSU KÖYÜAKSU KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
AKTAŞ KÖYÜAKTAŞ KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ALAPINAR KÖYÜALAPINAR KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ARILI KÖYÜARILI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
BALLI KÖYÜBALLI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ÇAKILLI KÖYÜÇAKILLI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ÇARDAKLI KÖYÜÇARDAKLI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ÇAYLICA KÖYÜÇAYLICA KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ÇİFTLİKKÖY KÖYÜÇİFTLİKKÖY KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ÇİVİLİKAYA KÖYÜÇİVİLİKAYA KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
DEMİRCİLER KÖYÜDEMİRCİLER KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
DORUKLU KÖYÜDORUKLU KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
ESENDURAK KÖYÜESENDURAK KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
HAMİDİYE KÖYÜHAMİDİYE KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
İNCEDERE KÖYÜİNCEDERE KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KAPIKAYA KÖYÜKAPIKAYA KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KARLI KÖYÜKARLI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KAZANDERE KÖYÜKAZANDERE KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KEMERKAYA KÖYÜKEMERKAYA KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KİREÇLİ KÖYÜKİREÇLİ KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
KIRMALI KÖYÜKIRMALI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
MEYDANLAR KÖYÜMEYDANLAR KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
PEYNİRLİ KÖYÜPEYNİRLİ KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
TAŞBAŞI KÖYÜTAŞBAŞI KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
TAŞOLUK KÖYÜTAŞOLUK KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
TATLISU KÖYÜTATLISU KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
TİPİLİ KÖYÜTİPİLİ KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
TORTUMKALE KÖYÜTORTUMKALE KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430
VİŞNELİ KÖYÜVİŞNELİ KÖYÜ - TORTUM
Posta Kodu 25430 

FİNAL EĞİTİM KURUMLARI SBS TÜRKÇE DENEMESİ

8.SINIF SBS TÜRKÇE DENEME SINAVI 30 TIKLAYIN

02 Nisan 2013

HIZIR ALEYHİSSELÂMIN TAVSİYELERİ

Hz. Musa ve Hızır aleyhimesselâm buluşup bir müddet beraber oldular. Ayrılacakları vakit, Hızır (a.s.) ona “Eğer sabretse idin her biri diğerinden daha hayret veren nice şeyler görürdün, dedi.

Mûsâ aleyhisselâm ağladı. Sonra Hızır aleyhisselâma, bana tavsiyede bulun, dedi. O da:

• “Yaptığın bütün işlerinde kaygın âhiretin için olsun.
• Faydasız şeylerle meşgul olma.
• Emniyet halinde korkulu hallerin gelebileceğini unutma, korku halinde de kurtulacağından ümitsizliğe düşme.
• Daima yaptığın işlerin sonunu düşün.
• Gücün yettikçe ihsanı terk etme
• “Sakın inatçı olma,
• İşin olmayan yere gitme,
• Gülünmeyecek şeye gülme,
• Hata edeni hatasından pişman olduktan sonra ayıplama.
• Daima kendi hatalarını gör.
• İlmi anlatmak için değil amel etmek için öğren.”

Hz. Musa “Sen nasihati kâmil yaptın, Allah senin üstündeki nimetini kâmil kılsın, ömrün onun taatinde geçsin, seni düşmanlarından korusun.” diye dua etti ve ona bazı tavsiyelerde bulundu.

2013 YILINDA TORTUM MÜFTÜLÜĞÜ TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN 1001 HATİM DUASI YAPILDI


1001 HATİM ETKİNLİĞİ KAPSAMINDA 8500 HATİM OKUNMUŞTUR.TÜM KUR'AN SEVDALILARINA TEŞEKKÜR EDİYORUZ AĞZINIZA SAĞLIK..
EN ÇOK HATİM OKUYAN:
KURAN KURSLARINDAN:
Çamlıca K.Kursu(Öğrt:Sevda Yamlı) 1022 hatim
Şenyurt Uncular K.Kursu(Öğrt:Nurgül Kızılkaya) : 658

BELDELERDEN:
Şenyurt Uncular beld. 857
Pehlivanlı beld. 812

KÖYLERDEN:
Arılı 392:
İncedere :368 hatim.

Allah (cc) razı olsun

Pİ ANALİTİK YAYINLARINA AİT SBS TÜRKÇE DENEMESİ KOLAY GELSİN

8.SINIF SBS TÜRKÇE DENEME SINAVI 29 TIKLAYINIZ

01 Nisan 2013

1 NİSAN ŞAKA GÜNÜ DEĞİL KATLİAM GÜNÜDÜR



2013 Yükseköğretime Geçiş Sınavı(YGS) sonucunu öğrenmek için tıklayınız...

2013 Yükseköğretime Geçiş Sınavı(YGS) sonucunu öğrenmek için tıklayınız... 

BEŞ VAKTİN SÜNNETLERİNİN FAZİLETİ

Beş vakit namazın farz olan rek’atlarından başka sünnet olan rek’atleri de vardır.

Sabah namazının farzından önce iki rek’at kılmak sünnet-i müekkededir. Peygamberimiz Hazretleri “Bu iki rek’at bana dünya ve dünyada olan her şeyden daha sevimlidir.” diye buyurmuşlardır. Sünnetlerin en kuvvetlisidir. Sabah namazının farzı bir özürden dolayı vaktinde eda olunamayıp kazaya kaldığı gün öğleye kadar farzıyla birlikte sünneti de kaza olunur. Öğleden sonraya kalırsa yalnız farzı kaza olunur.

Öğle namazının farzından evvel bir selâm ile kılınan dört rek’at sünnet-i müekkededir. Öğle namazının farzından sonra iki rek’at sünnet-i müekkededir. Dört rek’at kılınması müstehabdır. Bu dörder rek’ata devam edeni Hak Teâlâ’nın cehennemden koruyacağı sahîh hadîs-i şerîflerle müjdelenmiştir.

İkindinin farzından evvel dört rek’at müstehabdır. Buna devâm edenin hakkında “Bu dört rek’at cehennemden perde olur.” diye Mebsût kitâbında rivâyet olunmuştur. Farzından sonra kılınmaz.

Akşamın farzından sonra iki rek’at sünnet-i müekkededir. Farzdan sonra kimseyle konuşmadan ilk rek’atte Kâfirûn ve ikincide İhlas sûrelerini okuyarak kılanın günahları mağfiret olunur, bağışlanır diye rivayet olunmuştur.

Yatsının farzından evvel dört rek’at müstehabdır. Farzından sonra iki rek’at sünnet-i müekkededir. Dört rek’at olarak kılınması müstehabdır. Hadîs-i şerîfde, “Dört rek’at kılan Kadir gecesinde kılmış gibi olur.” buyurulmuştur.

Bu sünnetler ile farzların aralarında yemek içmek ve alış veriş gibi namaz harici bir amel işlemek kılınan sünnetin sevabını eksiltir.

Bir kimse bu sünnetlerin hak olduğuna inandığı halde özürsüz terk etse ve yalnız farzları kılmayı alışkanlık haline getirse günahkâr olur ve şefâate nail olamaz. Zîra Peygamberimiz “Sünnetimi terk eden kimse şefâatime nail olamaz.” buyurdular.

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ