Mehmet Talü
25-11-2014Seçim meydanlarında verilen, “eşit işe eşit ücret” vaadi, “havada kalmıştır.” Hükümetin öğretmenlere adil davranması ve diğer çalışanlarla durumlarını eşitlemesi gerekir.
Geleceğimiz öğretmenlere emanet, ya öğretmenler?..
Öğretmenim sahipsiz. Vaziyet perişan. Gelecek nesillerin kilometre taşı olan öğretmenler yetersiz eğitim imkânları, yetersiz maaşları ve düşük ek dersleri, tayin ve nakil konusunda çektikleri sıkıntı ile adeta üvey evlat muamelesi görüyor. Dünyadaki meslektaşları ile kıyaslanmayacak derecede kötü çalışma şartları ile mücadele eden öğretmenlerin, yüzde 44’ü hafta sonlarında, yüzde 79’u da sömestr ve yaz tatillerinde ek işlerde çalışıyor.
Cumhuriyetin kendilerine emanet edildiği öğretmenleri, hükümet sahipsiz bıraktı. “Eğitim ordusu kan ağlıyor”. AB ülkelerinde öğretmenler yıllık iyi ücret alırken, Türkiye’de öğretmenler bu rakamın üçte biri civarında ücretle çalışıyor.
Bir 24 Kasım daha geldi. Maalesef Türkiye’de değişen bir şey yok. Öğretmenlerimiz ekonomik ve özlük haklar açısından refaha kavuşmuş değildir.
Bir kısım çevreler, Öğretmenler Günü’nü “prosedür icabı” kutlamaktadır. Bu sebeple öğretmenler günü yine yaralara merhem olmayacak, yine öğretmenlerin çığlıkları sahipsiz kalacaktır.
Öğretmenler ekonomik durumları iyileştirilmeli
Geleceğimizi yetiştiren beyinler, geçim derdinde. Öğretmenler, bugün geçim sıkıntısı içinde kıvranmakta, layık oldukları ilgiyi, önemi ve desteği görememektedirler.
Yapılan araştırmalarda öğretmenlerin yaklaşık yüzde 40’ı ek iş yaparak geçinmekte, yüzde 80’i kredi kartı borç batağında çırpınmakta, büyük şehirlerde görev yapan öğretmenlerin de maaşlarının yüzde 55’ini ev kirasına vermektedirler.
Öğretmenler, bir ülkenin yetiştirdiği kuşakların hamurunu karan, mayasını katan, yoğuran ve şeklini veren ustalardır.
Yeni nesil, öğretmenlerin eseridir. Hepimizin bugünlere gelmesinde yoğun emekleri bulunan öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.
Öğrencilerin uyması gereken kurallar
Öğrenci öğretmenine karşı:
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayet-i kerimesindeki bildirilen bilenlerle bilmeyenler arasındaki farkın idrakinde olarak hareket etmelidir.
Yine Hz. Ali’nin (R.A.) “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözündeki sırrı iyi anlayarak öğretmenine karşı gerekli tevazuu göstermelidir.
Öğrenci öğretmenine karşı soru sorma hakkını istismar etmemelidir.
Öğretmen öğrenci ilişkilerindeki sevgi-saygı çerçevesine de dikkat ederek bilmediklerini öğrenmek yahut anlayamadıklarını daha iyi idrak edebilmek adına öğretmenine soru yöneltmelidir.
Öğretmenini küçük düşürme, rencide etme yahut dersi sabote etme amaçlı sorulardan kaçınmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder