BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

31 Aralık 2009

2010'DA TEMİZ BİR SAYFA AÇMAYA VAR MISINIZ?

BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKTIK.ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA EKSİLDİ.BİZİ BEKLEYEN KARA TOPRAĞA BİRAZ DAHA YAKLAŞTIK.BUGÜNÜ GEÇEN YILIN MUHASEBESİNİ YAPARAK DEĞERLENDİREBİLDİK Mİ?
ALLAH(cc)'A KARŞI KUL OLARAK YAPMAMIZ GEREKEN GÖREVLERİ HAKKIYLA YAPABİLDİK Mİ?
VATANIMIZA ,MİLETİMİZE,DEVLETİMİZE VE İNSANLARA KARŞI GÖREVLERİMİZİN KAÇTA KAÇINI YAPABİLDİK?
ANNEMİZİ ,BABAMIZI VE SEVDİKLERİMİZİ KIRDIK MI?
İYİ BİR İNSAN VE İYİ BİR MÜSLÜMAN OLARAK YAŞAYABİLDİK Mİ?
TÜM BU SORULARA KISACA CEVAP VERMENİZİ İSTİYORUM.
SONRA SİZLERE ŞUNU ÖNERİYORUM:
GEÇEN YIL İSTEMEDİĞİMİZ BİR BİÇİMDE GEÇMİŞ OLABİLİR.GEÇMİŞE BİR SİNGER ÇEKELİM.VE BUGÜNDEN İTİBAREN (01.01.2010 2010)KENDİMİZE ÇEKİ DÜZEN VERELİM.
KENDİ KENDİMİZE SÖZ VERİYOR MUYUZ?


BEN SÖZ VERDİM.

YA SİZ?

27 Aralık 2009

DEMİRCİLER KÖYÜ'NDE RAHMETLİ OLDU

KÖYÜMÜZ SAKİNLERİNDEN Ahmet MUHİT (23 ARALIK 2009 ? )
Allah(cc) rahmetine kavuşmuştur.
MERHUMEYE ALLAH(cc) RAHMET EYLESİN. YAKINLARINA DA SABIR VERSİN.

MERHUMEYE VE CÜMLE GEÇMİŞLERİMİZİN RUHUNA BİR FATİHA OKUMAYI UNUTMAYALIM.

25 Aralık 2009

AŞURE NASIL YAPILIR?

Malzemeler

2 su bardağı Buğday
1 su bardağı Nohut
1 su bardağı Kurufasulye
1 su bardağı kuru Üzüm
1 su bardağı İncir
1 su bardağı kuru Kayısı
1/2 su bardağı fıstık
4 su bardağı Şeker
1 yemek kaşığı karanfil
10 – 15 su bardağı Su

Süsleme için:
1 su bardağı kuş üzümü
Çekilmiş ceviz içi, Antep fıstığı
Tarçın, nar taneleri

Yemeğin Tarifi
Buğday, fasulye, nohut ve üzümü yıkayıp ayrı kaplarda bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün buğdayı süzüp büyük bir çelik tencereye alın. 15 su bardağı su ekleyip kaynatın. Üzerinde biriken köpüğü bir kevgirle alıp tencerenin kapağını kapatın ve 30 dakika kaynatın. Fasulye ve nohutu süzüp ayrı kaplarda haşlayın.

Buğday taneleri iyice yumuşayıncaya kadar yaklaşık 4.5 saat kısık ateşte arasıra karıştırarak pişirin. Buğdayın suyu un çorbası kıvamına gelmek üzereyken nohut ve kuru fasulyeyi ekleyin. İyice kaynatın. Ardından sırasıyla fıstık, kuru üzüm, karanfil ve dörde bölünmüş kuru kayısıyı ilave edip karıştırın. Birkaç taşım kaynatın. Son olarak şekeri ekleyip 5-10 dakika kaynattıktan sonra incirleri katın ve bir taşım kaynatıp, ateşten alın.

Aşure piştikten sonra sıcakken kaselere boşaltın. Soğuyunca üzerini ceviz içi, Antep fıstığı, kuş üzümü, tarçın ve nar taneleri ile süsleyerek servis yapın. İsteğe bağlı olarak gülsuyu da serpebilirsiniz.

24 Aralık 2009

AŞURE GÜNÜ ORUCU

Muharrem ayının onuncu günü olan Aşûre günüyle beraber ya ondan bir gün evvel ya da ondan bir gün sonra yani Muharrem'in 9 ve 10 veya 10 ve 11 (25 ve 26 veya 26 ve 27 Aralık) olmak üzere iki gün oruç tutulur ki sünnettir. (Alemgir, el-Fetava'l-Hihdiyye. 1/202) Büyük mükafatı vardır. Ebû Katade (R.A.)den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

"Aşûre günü orucunun, önceki yılın günahlarına keffaret olacağını ALLAH Teâlâ'nın rahmetinden umarım." ( Tirmizi. Savm: 48) buyurmuşlardır.

Hz. Aişe (R.A.) şöyle demiştir; "Cahiliyyet devrinde Kureyş aşûre günü oruç tutardı. Hicretten evvel Resûlullah (S.A.V.) da aşûre orucu tutardı. Medinei Münevvere'ye geldiği zaman da adeti üzere bu orucu tuttu ve sahabelere de bu orucu tutmalarını emretti. İkinci sene Ramazan orucu farz kılınınca aşûre günü orucunu terketti. Artık isteyen bu orucu tuttu, dileyen de onu terketti. (Buhari, 1, 69,Tefsir, sure: 2, 24, Savm:, Menakıbü'l-Ensar: 26; Müslim, Sıyam: 114-116, Ebû Davud, Sıyam: 64. Tirmizi, Savm: 48, Darimi, Savm: 46, Muvatta, Sıyam: 33 A. b. Hanbel. 2/57, 143, 4/29, 50, 6/162)

Kureyş'in aşûre günü oruç tutmaları Hz. İbrahim (A.S.) ve Hz. İsmail (A.S.) gibi eski peygamberlerin şeriatlerinden kendilerine gelen haberlerden dolayı olsa gerektir. Kureyş, aşûre gününü o günde Kabe'nin örtüsünü örtmek suretiyle tazim ediyorlardı.

Abdullah b. Abbas (R.A.) şöyle demiştir: Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz; Medinei münevvereye geldiğinde Yahudilerin aşûre günü oruç tuttuklarını gördü de:

" Bu ne orucudur? diye sordu. Yahudiler:

Bu gün, iyi bir gündür. Bu gün, ALLAH Teâlâ'nın İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardığı bir gündür. Hz. Musa (A.S.) bu ilâhî lütfa bir şükür olarak bu gün oruç tutmuştur, dediler. Resûlullah (S.A.V.):

"Biz Hz. Musa (A.S.)'ya sizden daha fazla müstehakız, buyurdu da, Mekkei mükerremedeki gibi o günü oruç tuttu ve sahabelere de bu orucu tutmalarını emir buyurdu..." ( Buhari, Savm:69; Müslim; Sıyam:127; Ebu Dâvud: Sıyam:64; İbn-i Mâce; Sıyam:41; Darimi; Savm:46; A.b. Hanbel; 1/291, 310, 336, 340)

Tabii ki, bir önceki hadisi şerifte de belirtildiği gibi Ramazan orucu farz kılınınca bu emir muhayyerliğe dönüşmüştür.

Burada şu önemli hususu da belirtelim ki: Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz, peygamberliğinin ilk zamanlarında vahiy gelmeyen hususlarda ehli kitaba muvafakat etmeği severdi. Bu, bilhassa putperestlere muhalefet eden hususlarda böyleydi. Ne zaman ki Mekkei Mükerreme fetih edildi, İslâm, her yerde şöhret ve üstünlük elde etti, bütün konularda derhal ehli kitaba muhalefeti ilan etmiştir. Mesela:

Abdullah b. Abbas (R.A.)'dan rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimize: Aşûre gününe Yahudi ve Hıristiyanların da tazim ettikleri ve o günde oruç tuttukları hatırlatıldığında, Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

"Gelecek seneye inşaALLAH dokuzuncu gün oruç tutarız," buyurmuşlardır. Fakat gelecek sene gelmeden Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz vefat etmişlerdir." (MüsIim. Sıyam: 133, Ebu Davud. Sıyam: 65)

Yine Abdullah b. Abbas (R.A.)'dan rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

"Aşûre günü oruç tutunuz ve o hususta Yahudilere muhalefet edin. Binaenaleyh aşûreden bir gün önce veya bir gün sonra da oruç tutun, buyurmuşlardır." (A.b. Hanbel, 1/241, Beyheki, Şuabu'l-iman, 3/365) Bu bakımdan sadece aşûre günü oruç tutmak: Mekruhtur. (12 Alemgir, el-Fetava'l-Hihdiyye. 1/202)

Yine dinimiz İslâmiyet; güneş doğarken, zevalde (tam tepede) iken ve batarken, ateşe karşı namaz kılmayı yasaklamıştır. Bunun sebebi de, güneşe tapan ve ateşe tapınan milletlere benzemememizi temin etmektir. (Alemgir, el-Fetava'l-Hindiyye, 1/52)

Bakınız, dinimiz ibadet hususlarında bile gayrı müslimlere benzemeye müsaade etmemektedir. Peki onlara şahsî, ev veya iş hayatımızda benzemeye hiç musaade eder mi? Elbette etmez.

Dinimiz; kâfirlere, munafıklara, batıl din ve ideoloji mensuplarına muhalefet etmeyi emretmiş ve onlara benzemeyi kesin bir şekilde haram kılmıştır. Çünkü dış görünüş itibarıyla onlara benzemek, neticede ahlakî değerlerde, kötü ve çirkin işlerde ve hatta inançta onlara benzemeye sebep olur. Gerçekten giyimde, sözde, davranışta ve işlerdeki benzeşmeler kalplere tesir ederek onlara karşı sevgi ve saygı meydana getirir. Kısacası gayrimüslimlere benzemenin haram olduğunda icma vardır. (İskilipli Mehmet Atıf, Frenk Mukallitliği ve Şapka, 4)

Aşûre günü, ziyafet hazırlamak, aile halkını sevindirmek, sene boyunca bereketlere vesile olur.

Ebû Saidi'lHudrî (R.A.)den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

"Aşûre günü, aile efradına yeme içmesini bol yapan kimseye, Cenâbı Hak sene boyunca rızkını genişletip bollaştırır," (Beyhaki, Şuabu'l-İman, 3/366) buyurmuşlardır.

Süfyanı Sevri der ki: Biz bunu denedik ve öyle bulduk. Münavi: O günde Hz. Nûh Aleyhisselâm'ın ve yanındakilerin, Tufan'dan kurtulmuş olarak ilk defa karaya indiklerini, selamet ve bereket içinde, ailelerinin geçimliklerini hazırlamakla emr olunduklarını, böylece bu günün geçim vazifelerinde bir genişlik ve bolluk günü olduğunu, bu bolluğa her sene katılmanın bir sünnet kılındığını, selefi salihinden naklen belirtir. O gündeki bolluk ve bereketin tecrübeyle sabit olduğunu birçokları söylemiştir. Hz. Cabir (R.A.) bunlardan biridir. İbni Uyeyne: "Biz bunu elli veya altmış yıl denedik" diyerek te'yid etmiştir. (Münâvi, Feyzu'l-Kadir Şerhu Camiis-Sagir, 6/235)

Aşûre Tatlısı

Aşûre günü, bir de aşûre isimli bir tatlı pişirilir. Menşei şöyle rivayet edilir: Hz. Nuh (A.S.)'un gemisi, aşûre günü Cudi dağının tepesine oturunca, gemidekiler tufandan kurtuluş gününü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir yemek pişirmişler. İşte aşure pişirme adeti buradan kalmıştır.

YAZAR:MEHMET TALU

22 Aralık 2009

DÜNYADAKİ HERKES BUNU UNUTTU

Balıklar gibi yüzmeyi öğrendik ama basit bir sanatı unuttuk. İNSAN gibi YAŞAMAYI biliyor musun?
ARKADAŞ ile DOST KAVRAMI
-Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır,
-Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır.
-Arkadaş senin ağladığını görmez,
-Dostunun omuzu ise senin gözyaşlarınla ıslanır.
-Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir,
-Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider.
-Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur.
-Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için.
-Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür,
-Dost ise tekrar arar.
-Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister.
-Dost ise her zaman senin arkandadır.
-Arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir.
-Dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder.
-Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar.
-Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır.
-Arkadaş sizi ikinci görmek ister.
-Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar.
-Arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır.
-Dost sıkıntınız olduğunda size koşar.
-Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız.

-Dostlarınız size huzur vermeye çalışır.
-Arkadaş bu mesajı okur ve kapatır.
-Dost okur ve dostlarına bu siteden bu yazıyı okutturur.

BİR ELİN PARMAKLARINDAN FAZLA DOSTU OLANLARA NE MUTLU
Bu yazıyı benimle paylaşan dostum Yahya GÜNEŞ'e teşekkür ederim.

21 Aralık 2009

HER DERDE DEVA YABANİ KEKİK

Eritici ve parçalayıcıdır. Kışın soğuktan titremeyi önler. İdrar ve regl söktürür, balgami hıltları temizler...
Yabani kekik, Görme gücünü koruyup, görme zaafını giderir. Göğsü ve akciğeri temizler balgam atılmasını kolaylaştırır, balla karıştırılıp kaynatılırsa göğüs ve kaburga ağrılarını geçirir...

YABANİ KEKİK

Dioscorides, onun bilinen bir drog olduğunu, küçük dikenli bir ağaç olup, bükeyli dalları bulunduğunu, bu dikenlerin onun dalları üzerinde durduğunu söylemiştir. Bu dikenlerin üzerine pamuk sarılarak fitil yapılır. Dalların etrafında küçük yapraklar vardır. Dallarının küçük uçlarında pembe çiçekleri vardır.

Çoğunlukla yüksek, kıraç ve çorak yerlerde yetişirler. Kırmızıya çalan beyaz renkte çiçekleri vardır. Dalları ıdhır-ı izhir (batak sazı) dallarına benzer. Onun çiçekleri yuvarlaktır.

İÇERİĞİ

Üçüncü derecede sıcak ve kurudur. Rufus, haşanın (kekik), yarpuz (fudenec) gibi kuruluğunun fazla olduğunu söylemiştir.

YARARLARI

Kekik, eritici ve parçalayıcıdır; donmuş kanı bile eritip, parçalar. Kekik şurubu, kışın soğuktan titremeyi önler.

GÜZELLİK

Siğilleri yok eder.

SOLUNUM

Göğüsü ve akciğeri temizler; balgam atılmasını kolaylaştırır; balla karıştırılıp kaynatılırsa göğüs ve kaburgaların alt tarafındaki ağrıları iyi eder ve kurutucu etkisi dolayısıyla kan tükürmeyi önler.

GÖRME

Yiyeceklere katıldığında, görme gücünü korur ve görme zaafını giderir. Dioscorides, onun bu etkisine şahit olmuştur.

BESLENME ORGANLARI

Hazım (sindirim) için uygundur. Onun şurubu sindirimdeki bozuklukları (kötü sindirimi) giderir ve iştahı azaltır.

DIŞARI ATAN ORGANLAR

İdrar ve regl söktürür; kurtları döker; 2-4 dirhem ondan içilirse, balgami hıltları temizler; onlar üzerinde ishal etkisi yapar.

Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Ahmet ALMAZ hazırladı.

19 Aralık 2009

UZUN YAŞAMANIN KÜÇÜK SIRLARI

Yaşamın uzaması elimizde değildir, fakat buna rağmen uzatılması amacıyla pek çok yapılacaklar listesi de bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını paylaşalım...
Kırmızı eti azaltın. Et yemek istediğinizde balıkla birlikte haşlanmış sebze ya da bol yeşil salata yiyin.
Aşırı derecede tuz kullanımı kan basıncını bozar. Yemeğinize eklediğiniz tuzu yavaş yavaş azaltıp bırakmaya çalışın.
Yiyecekleri iyi çiğneyin. İyice çiğnenerek yenilen gıdalar, midede uzun süre tokluk hissi yaratıyor.
Pastırma, sucuk ya da benzeri yağlı gıdaları pişirirken ya da kızartırken yağdan tasarruf edin. Salatalarda da zeytinyağı ya da ay çiçek yağını tercih edin.
ABD'li sağlık uzmanları, hamilelik döneminin 18. haftasından itibaren annelerin alacağı balık yağlarının, bebeklerin zihinsel gelişimi açısından son derece yararlı olacağını açıkladı.

Daily Mail gazetesinin haberine göre, Omega 3 içeren balık yağının, bebeklerin merkezi sinir sistemi gelişimini artıracağını söyleyen araştırmacılar, balık yağının emzirme döneminin başlarında da kullanımına devam edilmesinin bebeklerin zekâ seviyesini artırdığını da ekledi

Sağlıklı yaşam için 19 öneri

İngiliz bilim adamları, sağlıklı yaşamak için 19 öneride bulunuyor. İnternet ortamında birçok sağlık haber sitelerinde yayınlanan bu maddeleri sizler için sıralamayı uygun buluyorum. Bu tavsiyelerde olduğu gibi basit tedbirler alarak 90 yaşına kadar yaşamak zor değil. Fakat uzun yaşam için sadece bu tavsiyelere bağımlı kalmak pek yerinde bir tercih olmaz.

Uzun yaşam için insanın yapacağı çok daha fazla şey vardır. Önemli olan insanın doğru yaşam felsefesini ve davranış biçimini bir yaşam şekli haline dönüştürme becerisi göstermesidir. Geçici heveslerle kısa sürede yapılıp sonra vazgeçilen tüm güzel alışkanlıkların faydası yeterli düzeyde gerçekleşemez.

Sarımsak beynin yaşlanmasını engelliyor!

1- Sarımsak, beynin yaşlanmasını önlüyor ve kolesterolü düşürüyor.

2- Günde 1 kilometre yürüyüş kalp hastalığı riskini yüzde 60 oranında düşürüyor.

3- Haftada 4 kez kepekli ekmek, makarna ya da kabuklu pirinç tüketmek, kanser riskini yüzde 40 azaltıyor.

4- Sebze-meyve yemek kalp krizi, kanser ve şeker hastalığı riskini azaltmakta fayda sağlıyor.

5- Fast-food'dan uzak durun. Çünkü bu tür yiyecekler, kalp ve damar hastalıklarına yol açıyor.

Alınan her kilo, ömrü 20 hafta kısaltıyor

6- Bel ağrısına çalışma iyi gelir. Fazla zorlamamak koşuluyla hareket etmek bel kaslarına iyi gelir.

7- Günde 2 fincan kahve kolon kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azaltır.

8- Kilolu insanların aldıkları her yeni kilo ömürlerini 20 hafta kısaltıyor. Dolayısı ile kilo kontrolü, insanın sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesi için en önemli faktörlerin başında geliyor.

9- Fındık, fıstık, balık ve tahılda bol miktarda bulunan selenyum, kanser riskini azaltır.

10- Haftada düzenli olarak birkaç kez cinsel ilişkide bulunmak, kişiyi 10 yaş daha genç gösteriyor.

Uyku hastalıkların düşmanı

11- Strese ve depresyona karşı gelmek için hobi edinilmesi tavsiye ediliyor.

12- Mırıldanarak şarkı söylemek sinüziti önlüyor. Ayrıca ruhsal gerginliği azaltarak insanın rahatlamasını sağlıyor.

13- Düzenli ve yeterli uyku bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkili oluyor.

14- İçeriğinde folik asit bulunan vitaminler kanser ve kalp hastalıklarından koruyor.

15- Cildiniz için mutlaka yazın koruyucu kremler, kışın da çatlamaya karşı nemlendiricilerin kullanılması gerekiyor.

Elma dişlere de faydalı

16- Elma yemek diş sağlığı için mükemmel bir besin maddesi. Ayrıca elmanın karaciğer ve kan üzerine sayılamayacak kadar çok olumlu etkileri olduğu yapılan son araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

17- Eş seçerken dikkat edin. Kronik hastanın, eşinin de hasta olma riski 6 kat daha artıyor.

18- Günde 5 bardak su kolon kanseri riskini yüzde 50 azaltıyor.

19- Meslek seçerken dikkat edin. En sağlıklı meslek grubu pazarlamadır. Burada önemli olan insanın mesleğini yaparken mutlu olmasıdır. Hangi meslek olursa olsun aynı sonuç elde edilir.

[Kaynak: Sağlıklı Yaşamın Sırları Dr. Recai Yahyaoğlu, Nesil Yayınları İstanbul]


14 Aralık 2009

KIŞ AYLARINDA 10 ADIMDA CİLT BAKIMI

Soğuk ve kuru hava, kaloriferle ısınan kapalı ortamlar ve çevre kirliliği kış aylarında cilt bakımınının önemini artırıyor.

- Kalın, yünlü, sentetik giysiler ve banyo, yıkama gibi cilt temizliğinin yaz aylarından daha seyrek yapılması da cilt sağlığını etkiliyor. Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümünden Dr. Buket Pençe, kış mevsiminde cilde nasıl bakım yapılması gerektiği hakkında bilgi verdi, 10 adımda kışın cilt bakımını anlattı.

Derimizin hava ile temas eden açık bölgeleri etkileyen (yüz, eller) kışın kurumakta, kızarmakta, hassaslaşarak çatlayabilmekte. Alerjik kişilerde yünlü, sentetik, deri giysilere karşı kontakt dermatitler kış aylarında daha sık görülmekte. Derinin üzerinin giysiler, ter, yağ salgısı ile sürekli örtülü olması yağ bezi hastalıklarının(akne, sebore, milium kistler) artmasına neden olur. Lipofilik mantar hastalıkları pitriasis versikolor(samyeli hastalığı) ve nem artışına bağlı intertriginöz (vücuttaki kıvrım yerleri) bölge enfeksiyonları daha sık oluşabilir. Bu sorunlara engel olabilmek için deri bakımında izlenebilecek 10 adım şöyle sıralanabilir:

TEMİZLİK: Yüz ve vücudumuza, kurumaya engel olmak amacıyla kremli veya yağlı sabun ve jeller kullanılmalıdır.

NEMLENDİRME: Yüz ve vücut deri tipine uygun nemlendiriciler(gliserin, vazelin, üre, laktik asit, hyaluronik asit içerenler) her banyodan sonra uygulanmalı ve kuruluğa engel olunacak şekilde nemlendiriciler daha sık sürülmelidir.

PEELING: Kışın deri tipine göre sıklığı ayarlanarak glikolik asit, retinoik asit veya salisilik asit içeren jel, krem veya maskelerle derinin ölü tabakası yenilenmesi mutlaka sağlanmalıdır.

GÜNEŞ KORUMASI: Kış aylarında da güneş koruması devam ettirilmelidir. Özellikle karda(yansıma nedeniyle), yüksek yerlerde güneşin etkisi artmaktadır. Yağmurlu havalarda bile güneş açtığında ışığa duyarlı ciltler en az SPF: 15–30 arası sprey, krem veya losyon formlarındaki koruyuculardan kullanmalıdırlar.

ANTİ-AGING: Retinoik asit, glikolik asit, askorbik asit ve peptidler, krem, serum, maske şeklinde uygulanmalı; sistemik olarak antioksidan vb. gerekli maddeler kapsül veya tablet formlarında alınmalıdır.

EL BAKIMI: Soğuk havalarda gliserin, vazelin, lanolin içeren el kremleri daha sık uygulanmalı, el sabunları kremli veya yağlı olmalı, eldiven kullanılmalıdır.

AYAK BAKIMI: Kış günlerinde kalın çoraplar, bot, çizme içinde uzun süre kalan ayaklara salisilik asit ve üre içeren krem ve pomadlar düzenli olarak uygulanmalıdır. Ayrıca mantar öldürücü maddelerin sprey, pudra, köpük, krem şeklinde uygulanması, mantar enfeksiyonlarına karşı ayakları korumaktadır.

SAÇ BAKIMI: Saçları soğuk hava ve çevre kirliliğinden korumak için yumuşak şampuanlar ve saç kremleri uygulanması, saçları – tırnakları güçlendiren biotin, çinko, demir kullanılması kışın özen gösterilmesi gereken bir diğer konudur.

TIRNAK BAKIMI: Tırnaklar da soğuk havalarda daha çok kırılmakta ve incelmektedir. El kremleri, tırnakları korumak için yeterli olmamaktadır. Bu nedenle tırnak koruyucu kremlerin düzenli kullanılmasına dikkat edilmelidir.

BESLENME: Beslenme de deriyi korumak için dikkat edilmesi gereken bir faktördür. A, C, E vitaminleri, çinko, bakır, demir, selenyum alımı yanında zayıflama diyetlerinin abartılmaması ve yağ, karbonhidrat kısıtlamasının dozunda yapılması önemlidir.

10 Aralık 2009

DÜNYAYA GELEN SON DEMİRCİLER KÖYLÜSÜ

Ali AKPINAR' ın oğlu Harun AKPINAR' ın 08/12/2009 bir oğlu dünyaya gelmiştir.AKPINAR ailesini tebrik ederiz.

Allah(cc) hayırlı evlat etsin.(Amin)


04 Aralık 2009

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ'DEN BİR YAZAR ÇIKTI

Ahmet YILDIZ

1956 yılında Erzurum’un Tortum ilçesi, Demirciler köyünde doğdu. 6 yaşında Kur’an-ı Kerim’i hatmetti. 1967’de ilkokulu, 1972’de Kur’an Kursu’nu bitirerek hafızlık diplomasını aldı. 1979 yılında imamlık yeterlilik sınavını kazanarak Kilis iline atandı. Burada ortaokulu bitirdi. 1985-1998 yılları arasında İstanbul’da görev yaparken Hafız İsmail Biçer’den ve çeşitli hocalardan kıraat ve Arapça dersleri aldı. 1992 yılında Pendik İmam-Hatip Lisesi’ni bitirdi. 1998 yılında Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 2004 yılında da Sakarya’nın Arifiye ilçesinde Cumhuriyet Mahallesi Merkez Camii’nde göreve başladı. Halen burada görev yapmakta ve açık öğretim İlahiyat fakültesine devam etmektedir. Evli ve 5 çocuk babasıdır.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

Gül Kokulu Muhammed’im-1

Gül Kokulu Muhammed’im-2

Hikmet pırıltıları

Kutsal mekanlar ve faziletleri

YAYINLANACAK ESERLERİ

Güzellerin sözleri sözlerin güzelleri

Güzel dinimi öğreniyorum.

Sonsuza yolculuk

Hz.Ömer (r.a.)

Heybe

İLETİŞİM VE KİTAP İSTEME ADRESİ

Ahmet Yıldız

0539 464 49 91

ahmedyildiz25@hotmail.com

ÇOK YAKINDA KİTAPLARINI SİTEMİZDEN İNDİREBİLECEKSİNİZ

12 Kasım 2009

10 KASIM 2009'DA HAKK'A YÜRÜDÜ

KÖYÜMÜZ SAKİNLERİNDEN Enver AKPINAR'ın kızı Tuba AKPINAR (YILDIZ) Hıfzı YILDIZ'ın oğlu Hasan YILDIZ'ın eşi Allah(cc) rahmetine kavuşmuştur.
MERHUMEYE ALLAH(cc) RAHMET EYLESİN. YAKINLARINA DA SABIR VERSİN.
Enver AKPINAR TLF:0 530 344 86 82
Hasan YILDIZ TLF:0 537 414 81 66

MERHUMEYE VE CÜMLE GEÇMİŞLERİMİZİN RUHUNA BİR FATİHA OKUMAYI UNUTMAYALIM.

02 Kasım 2009

O ARTIK NİŞANLI

Köyümüz sakinlerinden Dursun KAYA'nın oğlu İbrahim KAYA nişanlanarak evlilik yolunda bir adım attı.Allah(cc) mesut etsin.

01 Kasım 2009

ERZURUM'DA DUMUZ GRİBİ ŞÜPHESİ

Pasinler Kaymakamı Zekai Erdem'den domuz gribi şüphesiyle alınan örnekler Ankara'ya gönderildi.Bir süre önce İzlanda'ya giden Kaymakam Erdem, dün grip ve yüksek ateş nedeniyle Pasinler Devlet Hastanesi'ne başvurdu. Erdem'in karantinaya alındığı öğrenildi.Konuyla ilgili bilgi veren Sağlık Müdürü Serhat Vançelik, Kaymakam Erdem'e domuz gribi teşhisinin konulması için henüz erken olduğunu ifade etti.Hastanın domuz gribi olduğunu söylemek için testlerin pozitif çıkması gerektiğinin altını çizen Vançelik, Erdem'in bir süre önce yurt dışına çıktığını ve bu göz önünde bulundurularak hastaneye yatırıldığını söyledi.Şüphelendikleri tüm hastalara yaptıkları tahlillerin Kaymakam Erdem'e de yapıldığının altını çizen Vançelik, Kaymakam Erdem'den boğaz sürüntüsü alınıp tahlil edilmek üzere Ankara'ya gönderildiğini, sonucun yarın belli olacağını dile getirdi.

DÜĞÜNÜMÜZ OLDU

Ömer AKTAŞ'ın oğlu Yunus AKTAŞ 01.11.2009 Pazar günü düğün yaptı. Allah(cc) mesut etsin.
Ömür boyu mutluluklar dileriz.

16 Ekim 2009

6 SORUDA DOMUZ GRİBİ

Sağlık Bakanlığı kararıyla, okullarda tek bir w vaka bile görülürse salgın kabul edilip tatil edilecek. Devamsızlık ve öğretmenlerin ihbarı hastalığın tespitinde esas oluşturacak

OKULLARDA HANGİ DURUM SALGIN SAYILACAK? Sağlık Bakanlığı'nın aldığı kararla; okullarda öğrenci, öğretmen veya görevli personelden birinde bile domuz gribi görülmesi halinde salgın sayılacak. Okul hemen tatil edilecek.

OKULLARDA HASTALIK OLDUĞU NASIL TESPİT EDİLECEK? Okul öğrencilerinin devamsızlıkları ve öğretmenlerin öğrencilerle ilgili bildirimleri esas alınacak. Öğretmenler, hastalık belirtisi görmesi halinde il sağlık müdürlüğü ile temasa geçerek durumu bildirecek. Sağlık ekipleri hastalık belirtisi olan kişiden teşhis için numune alacak.

AİLELER NE YAPMALI? Çocuğunda grip belirtisi gören ebeveyn, çocuğunu gözlem altına almalı. Hastalık hafif seyrediyorsa ateş düşürücü ağrı kesici ile tedavi edilmeli, sulu gıdalar tüketilerek dinlenilmeli. Gribal vakalarda, karaciğer yetmezliğine neden olduğu için kesinlikle aspirin kullanılmamalı.

ATEŞ, KUSMA İLK BELİRTİ... Çocuk küçükse ve ateş, kusma gibi belirtileri gösteriyorsa hemen hastaneye götürmeli. Kişi yetişkinse de, solunum sıkıntısı yaşanması ve kendini kötü hissetme durumunda hastaneye başvurmalı.

GÜNLÜK YAŞAMDA NE YAPILMALI? Eller sık sık sabun ve su ile yıkanmalı, hapşırık ve öksürük esnasında tek kullanımlık mendille ağız ve burnun kapatılmalı, el sıkışma, sarılma, öpüşme gibi alışkanlıklara salgın geçinceye kadar ara verilmeli.

AŞI NEREDE VE NASIL YAPILACAK? A gribi (domuz gribi) aşısı bu ay sonundan itibaren yapılmaya başlanacak. Aşı sağlık ocaklarında yapılacak. Ayrıca domuz gribi aşısını sağlık çalışanları çalıştıkları hastanelerde, hamileler ve küçük çocuklar ana çocuk sağlığı merkezleri ve sağlık ocaklarında yaptırabilecek.

15 Ekim 2009

BİR MUHASEBE YAPALIM

Sevgili okurlarım!
Gelin, hemen şimdi şöyle bir muhasebe yapalım. Hepimiz müdrikiz, elhamdülillah...
. Her sabah yeni bir başlangıçtır.
. Her gün bir bütündür.
. Öyle ise, her sabah uyanınca, bugün nasıl iyilik, hizmet ve hayırlı faaliyet yapabilirim, diye düşünüp plânlayalım.
. Yeri geldiğinde elimizden geliyorsa iyilik yapmayı, hizmet yapmayı ertelemeyelim...
Her sabah uyanınca:
. Nefsimizi engelleyeceğimize,
. Kin beslemeyeceğimize,
. Haset etmeyeceğimize,
. Kibirlenmeyeceğimize,
. Kıskançlıktan uzak duracağımıza
. Kimseye kem (kötü) gözle bakmayacağımıza,
. Kimseyi kırmayacağımıza,
. Kimseyi aldatmayacağımıza,
. Yalan konuşmayacağımıza,
. Tanıdık, tanımadık herkese selâm vereceğimize,
. Herkese tebessümle bakacağımıza,
. İbâdetlerimizi yapacağımıza,
. Namazlarımızı vaktinde kılacağımıza,
. Haramlara tevessül etmeyeceğimize,
. Helâl olanlarla iktifa edeceğimize,
. Hilekârlık yapmayacamıza SÖZ VERELİM...
. Sadece yediklerimizle yaşayamayız. O hâlde, hergün kültürümüzü, bilgimizi artıralım... Ahlâkımızı yüceltip güzelleştirmeye gayret edelim...
. Ülkemizin hâli yürekler acısı, "Onu nasıl düzeltebiliriz? Bozulmada bizim payımıza düşen nedir? Bozukluğu gidermenin çaresi nedir?" sorularının cevabını bulalım... Gereğini mutlaka yerine getirelim...
. Her gün kitap okuyalım. Çünkü kültürün, ilmin, hikmetin kaynağı kitaplardır.
. Eskiden Müslümanlar, bugünkü kadar göz ve kulak günahı işlemezlerdi. Şimdi televizyon, radyo, basın, kalabalık şehirler bu günahların patlamasına yol açtı. Her yer günah galerisi hâline geldi. Günah arenaları oluşturuldu. Bunlardan nasıl korunacağız? Bu konu üzerinde asla ihmalkârlık etmeden durmalıyız. Çareleri mutlaka tatbik etmeliyiz.
. Çevremize iyi örnek güzel önder olmaya söz vermeliyiz... Sözümüzün eri olmalıyız...
. Az sadaka çok belâyı def eder. Sadaka vermeyi ihmal etmemeliyiz. Hiç olmazsa karşılaştıklarımıza güler yüzle bakmalıyız... Bu da bir çeşit sadakadır.
. Sadaka deyince sokak başlarında, caddelerde, köşelerde bucaklarda dilenen profesyonel isteyicileri anlamayalım. Bunlara verilenler sadaka sayılmaz. Yardıma muhtaç gerçek fakirler hayâlarından dolayı bir şey isteyemezler. Bizler onları arayıp bulmalıyız... Gerekeni de bunlar için yapmalıyız...
Her sabah, bu gün en az:
. Bir yetimi sevindirmeye,
. Bir fakiri memnun etmeye,
. Bir akrabamızı bizzat (veya telefonla ya da diğer ileşitim vasıtalarıyla) arayıp hatırını sormaya,
. Bir komşunun durumunu öğrenmeye,
. Bir muhtacı arayıp bulmaya, bulup da ihtiyacını gidermeye,
. Hiç olmazsa bir kişinin sıkıntısını gidermeye,
. Bir kişiye iyiliği tavsiye edip kötülükten vaz geçirmeye,
. Bir kişiye nasihat etmeye,
. Bir kişiye Kur'an'dan bir âyet nakletmeye,
. Bir kişiye Peygamberimiz efendimiz (S.A.V.) bir hadisini tebliğ etmeye KENDİ KENDİMİZE SÖZ VERELİM...
Var mısınız böyle delikanlı, hakiki müslüman olmaya?
İşte hodri meydan...
YAZAR: MEVLÜT ÖZCAN

07 Ekim 2009

PATATES(KARTOL)SÖKÜMÜ BAŞLADI

Köyümüzde insanlar bugünlerde yoğun bir şekilde patates sökümü yapıyor.Köyümüzde Patates sökümü öküz yardımı ile oluyor.Eskiden köyümüzde herkesin bir çift öküzü varken şimdi sadece 4-5 çift öküz kaldı.Patates ekme ve sökmede yoğun izdiham oluyor.Arazi darlığında dolayı traktör kullanılamıyor.
Köyümüzün patetesine de doyum olmuyor.Hani derler ya "yeme de yanında yat".
Patatesi haşlayacaksın.Böyle patlam patlam olacak.Taze taze soyacaksın, ellerin yananacak.Sonra tuza banıp yiyeceksin.
Ya da soyacaksın köy ekmeğinin içine ellerinle dağitıp üzerine de Demirciler Köyü'nün basma peynirinden koyup dürüm yapıp yiyeceksin.
Ya da patatesi kafana göre bir sahana doğrayıp üzerine halis muhlis köyümüzün yoğurdunu dökeceksin.Ardında mis gibi tereyağını döküceksin.O cıs sesini duyacaksın.Sonra da kaşıkla dalacaksın.
Yazarken benim ağzımın suyu aktı.Sizlerin de ağzının suyu akmıştır, akacaktır.
-Ne duruyorsunuz?
-Ne yapalım?
-Tarifleri verdim. Patates yemeği yapsana,Patates yemeği yapsana.

04 Ekim 2009

Pısırık Hastalığının Teşhis ve Tedavisi

Babadan dayağı yiyen pısırık, kendinden küçük kardeşi dövermiş. Çavuştan fırçayı yiyen onbaşı erleri tokatlarmış. Müdürden azar işiten muavin, öğretmenleri haşlarmış.

Daireden kınama alan memur, hanımına ağzının payını verirmiş.

Profesörünün çantasını taşıyan asistan, kendi asistanına pazar alışverişi de yaptırırmış.

Korktuğu devlet başkanlarından ültimatom alan yöneticiler de kendi halkına baskı yaparak, vergilerle inleterek, karakollarda bağırtarak, hapishanelerde yalvartarak acısını dindirmeye çalışırmış.

Benim dediklerimi okuyan ister sağcı olsun ister solcu olsun, bu söylediklerimi test edebilirsiniz.

Kendi düşüncenizdeki arkadaşlarla otururken Osmanlı'yı, Arapları, parçalanmayı, Musul'u, Kerkük'ü, petrol kuyularını, dolarları konu edinin ve siz dinlemeye çekilin.

Sağcı siyasiler ile solcu siyasilerin dediklerinin onların ağzından çıkmaya başladığını göreceksiniz.

"Musul, Kerkük, düne kadar vilayetimizdi. Alıversek ne olur? Özal döneminde hata yapıldı..... o hata bir Mart tezkeresinde de yapıldı.." gibi sözler akmaya devam eder.

Hatta birileri Musul'un Kekrkük'ün sınırlarımız içinde olduğu bir harita bile yayınlar.

Ama "Selanik bizimdi" diyen yok.

"Gümülcine halkının tamamı Müslüman Türk, orayı da alıverelim" diyen de yok.

Batıya karşı boynu bükükler, pısırıklar, pusuya yatanlar, doğuya karşı pusu kurmaya, boyun kırmaya gidiyorlar.

Harpte başını pusudan çıkarmayan korkak, kendi korkaklığını gizlemek için kahraman arkadaşına pusu kurarmış.

En iyi pusuyu, pusanlar kurarlarmış.

"Eş horlamak pusturur, aş horlamak kusturur." Demiş atalarımız.

Eşimizi, aşımızı, arkadaşımızı, vatandaşımızı, dindaşımızı ve büsbütün insanlık ailesini pısırık yetiştirmemek, pusturmamak için pusu kuranlara, yol kesenlere, hazine hortumlayanlara, beyin ezerek büyüyenlere fırsat vermemek gerekir.

Tuzak kuran değil, bütün tuzakları ve tuzak üreten şer odaklarını dağıtan yiğit insanlar yetiştirmeli.

"Allah var keder yok" diyerek yoluna yürüyen, korkularının tamamını Yaratana yönelten ve Yaratılanlardan korkmaya yer bırakmayan, "Hasbünallah/Allah bize yeter" diyen, pusmayan, pusu kurmayan, haram yemeyen, yalan söylemeyen bir nesil yetiştirmezsek, yukarıya karşı pusan pısırık insanların pususunda birbirimize daha çok eziyet etmeye devam ederiz.

On yıllık devlet başkanlığı döneminde Mısır, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Buhara, Semerkand' da fitne ve fesada son veren, insanlara kurulmuş bütün tuzakları kırıp dağıtan Hz. Ömer, "Hile yapan bir adam olmadığım için hiçbir hilekar bana hile yapamaz" diyor.

Rabbimiz de: "Eğer sabreder ve müttaki olursanız (içinizi Hak için, dışınızı halk için güzelleştirirseniz) onların hileleri, tuzakları size katiyyetle zarar vermez." (Âl-i İmran 120) "Şeytanın hilesi, tuzağı zayıftır" (Nisa 76) "Kafirlerin hile ve tuzakları boşa çıkar" (Mü'min 25) "Onların tuzakları dağları yerinden oynatsa bile onların tuzakları, hileleri senin içini daraltmasın" (İbrahim 46, Neml 70) buyuruyor.

Bunu sağlamak için şair Sufi Allahyar'ın:

"Feriştehler, nebiler yitmediler

Boyun eğdiler fikir itmediler" yani, Melekler ve nebiler, Allah'ın emirleri önünden kaçmadılar, onun emirlerine karşı fikir beyan etmediler" diyor.

Allah'ın kelamına karşı fikir beyan edenlerin hepsi, kendileri gibi insanlardan emir almaya ve boyun bükmeye devam ediyorlar.

MAHMUT TOPTAŞ

30 Eylül 2009

Edepsizleri TE’DİB etmeli

Eline, diline beline sahip ol" demiş atalarımız ve el, dil, bel kelimelerinin baş harflerini bir araya getirerek Arapça asıllı "Edeb" kelimesini hem edebine hem edebiyatına nakşetmiş.

Haksız yere yeryüzünde hiçbir varlığa karşı elinden, dilinden zarar vermediği gibi hiçbir insanın namusuyla oynamamanın adına "Edeb" demişler.

Sevmek, saygıyı gerektirir. Saygı da edebi gerektirir.

Edepsiz, dünyayı ateşe verir de yüzü kızarmaz. Çünkü kimseye sevgisi yoktur.

Edepsiz, Allah'ın sofrası olan dünya sofrasındaki nimetler belki biter diye bütün insanların elindekini de ele geçirmeye yönelir ve yetimin elinden malını zorla çekip alırken eli titremez.

Bakara suresinin 61'nci ayetinde bildirildiği gibi Rabbimiz, İsrailoğullarını çölde bıldırcın eti ve kudret helvasıyla beslerken sarımsak istemesi gibi bir şeydir edepsizlik.

"Seni sevmek benim dinim imanım

İlahi, dini imandan ayırma" diyor Eşref oğlu Rumi.

Biz, ilk başta Rabbimizi severiz ve onun önüne hiçbir kimseyi veya hiçbir şeyi geçirmeyiz.

Rabbimizden sonra Rabbimizin bize gönderdiği peygamberleri severiz ve son peygamber sevgili peygamberimizi severiz ve o peygamberlerin önüne hiçbir kimseyi veya hiçbir şeyi geçirmeyiz.

Rabbimiz, Hucurat suresinde buyurur:

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile.

1- Ey iman edenler, Allah ve Rasülü'nün önüne geçmeyin ve Allah'tan sakının, şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.

Rabbimizin Kur'an-ı Kerimi'nde, Rasülünün Sünneti seniyyesinde bize bildirilen emir, yasak, tavsiye, haberlere karşı, ona zıt bir emir, yasak, tavsiye veya haber verseler, bunu yapan kim olursa olsun, nasıl yaparsa yapsın, onun sözünü veya eylemini Allah ve Rasülünün önüne geçirmez bir Müslüman.

Kur'an-ı Kerim bizim hayat bilgisi kitabımız. Görgü kuralları kitabımız. Yol kılavuzumuz.

Sesimizin tonunun ayarından yürüyüşümüze, jest ve mimiklerimizden devlet yönetimine kadar her konuda bizi eğiten Rabbimiz, evlere girmenin izne tabi olduğunu 1400 yıl önce bildirivermiş:

Nur suresi 27- Ey iman edenler, kendi evinizden başka evlere izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki öğüt alırsınız."

Kıyamete kadar gelecek insanlara konuşurken ses tonlarını ayarlamaları için ölçü olarak sevgili peygamberimizi vermiş:

Hucurat 2- Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Farkında olmadan amellerinizin boşa gitmemesi için, birbirinizle bağırarak konuştuğunuz gibi peygambere de bağırarak konuşmayın."

İsra suresinde ayet 17-23'de anne ve babamıza "Öfff" bile demeyi yasaklayan Rabbimiz, Rasülünün huzurunda onun ses tonunun üstünde konuşmamayı istemekle peygamber varisi olan ilim adamlarının yanında iken de onun sesinin üstünde yüksek sesle konuşmamayı edepten saymışlar.

Ayet ve sahih hadisin olduğu yerde "Bana göre" demeyen ve kendisini Kur'an ve Sünnetin önüne çıkarmayan değerli hocalarımızla konuşurken de sesimizi yükseltmemeye dikkat edelim çünkü "Alimler, Peygamberlerin varisleridir" buyurmuş sevgili peygamberimiz. (Ebu Davud, Sünen, K. İlim, bab 1, hadis 3641, Tirmizi, Sünen, K. İlim, hadis 2683, İbni Mace, Sünen, Mukaddime hadis no: 223,)

Bulunduğunuz yer, ev, dükkan, salon, fabrika, atölye, sınıf gibi durumlarda karşımızdaki insan kim olursa olsun konuşurken edep sınırlarını aşmadan konuşmaya dikkat edeceğiz.

Cahiliye dönemi kültürüyle dopdolu insanlar bir hacetleri için Peygamberimize geldiklerinde duvarın dibine gelip "Muhammet, dışarı çık" diyecek kadar kaba saba insanlardı. Böyle edepsizce bağıranları akılsızlıkla niteliyor Rabbimiz.

Hucurat 4- Odaların arkasından, sana bağıranların çoğunluğu aklı ermeyenlerdir."

Halbuki bu adamların evleri var, çocukları var, ticaret yapıyorlar ama edep yok.

Edepsizlikle akılsızlık arasında bir ilişki kuruyor ayeti kerime.

Aklımızı iyi kullanmak için edepli olmaya bakalım.

Edepli olmak için de Kur'an'ı okuyalım ve okuduğumuz Kur'an'ın uygulaması için sevgili peygamberimizi örnek alalım.

MİLLİ GAZETE YAZARI MAHMUT TOPTAŞ'TAN ALINTIDIR

27 Eylül 2009

2009 RAMAZAN BAYRAMI GÖRÜNTÜLERİ

Yıllar sonra ilk defa bir bayramı Demirciler Köyü'nde geçirdim.2009 Ramazan Bayramı.Bayramda havanın yağışlı olması gezmemizi engellese de iyiydi.Gruplar halinde insanlar geziyor,bayramlaşıyor.Ben de bayramda bir elimde fotoğraf makinesi 7'den 70'e bayramlaşma görüntüleri çektim.Aynı zamanda Bayramda camide de bir video çektim.
ŞİMDİ ViDEOYU SEYREDELİM

ŞİMDİ DE 7'DEN 70'E TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİ

19 Eylül 2009

BAYRAMDA SAĞLIĞINIZI BOZMAYIN

BSK Aydın Anka Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Özlem Özden, oruçtan yeni çıkan kişilerin Ramazan Bayramında sağlıklı beslenme dikkat etmesi gerektiğini belirtti.
Ramazan süresince tutulan oruçtan sonra insan psikolojisinin daha fazla yemek yeme eğilimi gösterdiğine işaret eden Özlem Özden, “Şeker bayramında birden bire aşırı yemek yemek, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları aşırı tüketmek, sindirim sisteminde çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Bu nedenle sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazanda bir ay dinlenmeye çekilen mide, bayramla birlikte ağır tatlılar ve hamur işi yiyeceklerle yorulmamalı, bu tür yiyeceklerin fazla tüketilmesi halinde, obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklara zemin hazırladığı unutulmamalıdır” dedi.
Bayramda ve sonraki günlerde aşırı yemek yeme ile birlikte bazı problemlerin ortaya çıkmasının kaçınılmaz hale geldiğine değinen Özden, “Bunların en önemlisi hazımsızlık ve mide problemleridir. Bu tür problemleri önlemek için az az sık sık beslenilmelidir. Hafif bir kahvaltı ile öğüne başlanmalı ve gün boyu öğün atlanmamalıdır. Ramazan aylarında su tüketiminin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen su kaybının yerine konulabilmesi için su ve sulu gıdaların tüketimine önem verilmelidir. Ramazan bayramı boyunca tatlı, çikolata tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Bayramda çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden uzak kalıp bu tür hem kalorisi hem de glisemik indeksi yüksek olan besinlerden mümkün olduğunca uzak kalınmalıdır. Eğer tatlı tüketmek çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Bayram süresince ve bayramdan sonra da sıvı alımı arttırılmalı öğünlere ayran, komposto gibi sıvı gıdalar eklenmelidir” diye konuştu.
Ramazandan sonra öğün sayısının yeniden üçe çıktığını ve beslenme zamanlarının geceden gündüze dönmekte olduğuna işaret eden Özden, “Bayram süresince aşırı yemenin, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları fazla tüketmenin hazımsızlık, mide bulantısı, bağırsak sistemi rahatsızlıkları, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri yükselmesi gibi ciddi hastalık problemlerine, kilo alımına yol açabilinir. Bu nedenle bayram günü beslenmeye çok dikkat edilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

18 Eylül 2009

DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN ÜRÜNLER

Doğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilen ürünler denildi mi akla Erzurum, Erzurum denilince de akla Tortum, Tortum denilince de akla DemircilerKöyü gelir.
Köyümüzde turunçgiller hariç her şey yetiştirilmektedir.
Elma, armut, şeftali, erik,kayısı, dut, kiraz, vişne, kavun, karpuz,üzüm vb; kartol(patetes),löbiye(mısır),soğan, mısır, buğday, arpa, biber, patlıcan, domates,kabak,havuç, şalgam,pancar, maydanoz,marul,salatalık vb.
Ürünlerimiz tamamen natureldir.Hiçbir katkı maddesi yoktur.
Hormonsuzdur.
Ama ne var ki meyvelerde bir yıl olur, bir yıl olmaz.:)
Modern tarım uygulanmamaktadır.Bu da verimi düşürüyor.
Yer kıtlığından dolayı ağaç altında ağaç var bu da verimi düşürüyor.Bir fıkra anlatılır."Tortum'un köylerinden birine tabu kadastro gelmiş.Arazilere tapu verilecek.Adamın birisi de tarlasını görevli memura gösterecek.Biraz ilerlemişler.Tarla yok.Görevli memur dayanamamış sormuş:
-Tarla nerede?
-Az ileride.
Derken köyden epeyce uzaklaşmışlar.Tarla Marla kalmamış.Memur tekrar sormuş.
-Bey amca tarla nerede?
-Az ileride gördüğün Yatan öküzün altı benim tarlam. ):):
Şimdi klibi seyredelim.

şimdi olsa da yesem. dediğinizi duyar gibi oldum.Hepinizi Demirciler Köyü'ne bekliyoruz

16 Eylül 2009

STAR HALI YIKAMA İZMİRLİLERİN HİZMETİNDE


STAR HALI YIKAMA Ramazan Bayramı ve bahar temizliğinin yapılmaya başlandığı bu günlerde profesyonel çalışan,işi sadece halı yıkama olan, fabrikasında kendi yıkayan,fason çalışmayan,uzman kadrosuyla İzmirlilere hizmet vermeye devam ediyor.
Star Halı Yıkama sizden biri.
Star Halı Yıkama'nın İlkesi:"Müşterinin Güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim."
İşi uzmanına yanı Star Halı Yıkama'ya bırakın.Rahat edin.
Sözümüz Söz
Ne dediysek o.
İzmirliler Size çok yakınız.
TELEFONLARIMIZ:
0 232 254 75 12SERVİS:0 555 984 20 56
ADRES:620.SOKAK NO:5/B ŞİRİNYER/İZMİR

15 Eylül 2009

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN

15 Eylül 2009 Salı gecesini Çarşambaya bağlayan gece 1000 aydan daha hayırlı olan kadir gecesidir.Kadir gecesini gaflet içinde geçirmeyelim.Tüm İslam aleminin ve DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİN Kadir Gecesi'ni tebrik eder başta tüm islam alemine ve vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini temenni ederim.

"Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar."
(Kadir Suresi
)

Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz buyuruyor:

"Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır."

"Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır."

Müminlerin annesi Hz.Aişe (r.a.) şöyle diyor :

-Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:

- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)
devamı için tıkla

11 Eylül 2009

2009 AĞUSTOS'TA PİRİNÇGÖLLERİNDEN KÖYE İÇME SUYU KOŞMA

DEMİRCİLER KÖYÜN'DE Ramazan ayı bir farklı olur.Köy merkezine uzaklığı 8.5 km olan Pirinçgöllerinden su koşmaya gittik.Caminin hoparlöründen yapılan anosun ardından Susuz'da toplanan delikanlılar Şeref Ağabeyi'nin traktorüne binip çaya yukarı gitmeye başladık.Garcek,Toppuzli,Kızıltaş, Çerme, Kırtarla,Dölgah, Görgi, Sudökülen, Sütlünün meşe, Ağyar, Harmanlar, Açıklar'dan Pirinçgöllerine binbir güçlükle ulaştık.İlk defa oraya gitmiştim.Klipte de göreceğiniz resimlerde o tarlalar bundan 40- 50 yıl önce ekilip biçiliyormuş.(tarla demeye şahit lazım)Traktörle gitmemize rağmenbayağı yorulduk.Ya GOGARA ile gidenler ne yapmışlar?Eski insanların mesai saatleri bugünkü gibi 8'de başlayıp 5'te bitmiyormuş.Gün ağarmadan GOGARA ile ile orada olduklarını düşünürsek en azından mesai saat gece yarısı saat 01.00'da başlayıp akşam ezanına kadar devam edermiş.Ha unutmadan ayaklarında düzgün çarık yok, en önemlisi yiyecek doğru düzgün bir şey de yok.Şimdiki gençlere bu anlattıklarım hikaye gibi gelebilir.Ama bunlar hikaye değil.Aslında ibret alınacak olaylar. Yapılan çalışmada heyelanlı bölgeden borular taşındı.Ağyardan ilave su verildi.Daha sonra Su Deposu temizlendi.Çalışmada başta Köy Muhtarı Ömer KAYA'ya ve çalışmaya katılan gençlere ve birkaç tane ağabeyimize teşekkür ederim.Ama şunu da ifade edyim.Birlikten kuvvet doğar.Köy için yapılan çalışmalara iki elimiz kanda da olsa maddi ve manevi katkıda bulunmalıyız. Bunu da yapamıyorsak gölge etmeyelim, başka ihsan istesinler.NE DERSİNİZ? Şimdi klibi seyredelim:


10 Eylül 2009

AFET EVLERİNİN SON HALİ



Sarıbayır'ın kayması nedeniyle Şebli'de Ortatepe'de yapılan afet evleri neredeyse tamamlandı.Afet evlerinde hak sahibi olamayan bazı kişiler için keşif yapıldı.Sonucu merakla bekleniyor.

08 Eylül 2009

MUTLAKA 12 BARDAK İÇİLMELİ

Ramazan’da az sıvı alımı özellikle sindirim ve boşaltım sisteminde sorunlara neden oluyor.
Prof. Dr. Faruk Memik, insanın yemek yemeden, bitkin de olsa 25-30 güne kadar açlığa dayanabildiğini, ancak susuz sadece 4-6 gün hayatta kalabildiğini belirtti. Kalp, dolaşım ve sindirim sisteminin susuz olarak normal çalışmasının mümkün olmayacağını dile getiren Memik, şunları kaydetti: ''Ramazan’da, oruç nedeniyle su dengesinin bozulması kaçınılmazdır.

Günlük olarak idrarla bin 500, bağırsaklarla 200-250, akciğerlerle de 300 mililitre kadar su kaybederiz. Normalde içmemiz gereken 2 litre suyu, Ramazan’da daha da artırmak ve 10-12 bardağa çıkarmak gerekir. Ramazanda, vücut sıvı dönüşümü bozulduğundan kabızlık sorunu sık görülür ve birçok insanı hekimin önüne kadar taşır. Çare ilaçlar değil, yenilen gıdaların düzenlenmesi ve yeterli su içilmesidir. Tuzlu ve ağır yemekler yerine, sebze ve meyveden zengin, sulu yemekler seçilmelidir. Yoğurt ve ayran bol alınmalıdır .'

06 Eylül 2009

2009'DA KÖYÜMÜZDEN ÜNİVERSİTEYİ KAZANANLAR

Eflatun AVCI'nın oğlu Orhan AVCI CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ

Mustafa BİLMİŞ'in oğlu Ahmet BİLMİŞ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
Abdullah BÜYÜK KAYA ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TEBRİK EDERİZ.
BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİZ.

01 Eylül 2009

TORTUM'DA BU RAMAZAN TERAVİH NAMAZI KILMALISINIZ

Tortum'da Kuran Kursunun yanındaki camide Emekli Müftü Aşur KÜÇÜK teravih namazı kıldırıyor.Namazdan 10 dakika önce sohbet ediyor.Namazı da çok iyi kıldırıyor.Yolu Tortum'a düşenler mutlaka orada namaz kılmalısınnız.

31 Ağustos 2009

Sigaraya 4 günde veda edin.

Enfraruj ışınlarının vücudun belli noktalarına 4 gün boyunca uygulanarak mutluluk hormonu salgılanmasıyla sigara tiryakiliğine son veriliyor.
Enfraruj ışınlarının vücudun belli noktalarına 4 gün boyunca uygulanarak mutluluk hormonu (endorfin) salgılanmasıyla sigara tiryakiliğine son veriliyor. Yöntemin başarı şansı yüzde 95...

Sigarayı kolayca bırakma yöntemleri arasında son dönemde popüler olan ışınla tedavi giderek yaygınlaşıyor. Bu yöntemi uygulayan hastanelerden biri de Konya Özel Nakipoğlu Hastanesi. Hastanenin başhekimi Dr. Kutsi Öncü, mesaisinin büyük bölümünü insanları sigara bağımlığından kurtarmaya harcıyor. Ücret olarak da bir kişinin sigaraya bir ay boyunca ödediği para alınıyor. Dr. Öncü, bu teknikle enfraruj ışınlarının vücudun akupunktura duyarlı 35 noktasına birden uygulandığını belirtiyor.

Bu noktalardan ışınsal uyarıyla ara mesajcılar salgılandığını söyleyen Öncü yöntem hakkında şu bilgileri veriyor” "Bu mesajlarla beyindeki mutluluk hormonu (endorfin) hücrelerine ulaşılıyor. Endorfin hücreleri de uyarıya cevap vererek mutluluk hormonu salgılıyor. Böylece kişi kendi hormonuyla mutlu olup nikotinin sahte mutluluğundan kurtuluyor. Ancak nikotinle mutlu olmaya alıştığı için işlevini kaybeden endorfin hücreleri, bu ışın tedavisiyle yeniden çalışmaya başlıyor. “
PROF.DR.Cevat AKŞİT,DELİLLERİYLE SİGARA HARAMDIR DEDİ.

20 Ağustos 2009

14 EYLÜL 2009'DA 15 BİN ÖĞRETMEN ATANACAK AMA...

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 10 bini sözleşmeli, 5 bini kadrolu toplam 15 bin öğretmenin atamasını 14 Eylül 2009 tarihinde yapacaklarını bildirdi.

Çubukçu, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen, yurt dışındaki Türk çocuklarının eğitimlerine yönelik ''Uzaktaki Yakınlarımız Projesi'' paylaşım programı ve paneline katıldı.

Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çubukçu, öğretmen atamalarına ilişkin olarak, 15 bin öğretmen atayacaklarını hatırlattı. Çubukçu, ''Bunların yaklaşık 10 bini sözleşmeli olacak, 5 bini de kadrolu olarak atanacak. Bu bizim Maliye'den daha önce aldığımız kadrolardı. Biliyorsunuz benim Bakan olarak bir açıklamam var, 'Bundan sonra sözleşmeli öğretmen almayacağız' diye. Bu ağustos sürecinden sonra ikinci etap sözleşmelileri kadrolu olarak alacağız. 31 Ağustos-11 Eylül 2009 tarihleri arasında başvurular yapılacak, 14 Eylül 2009 tarihinde ise atamaları yapılacak VE İNTERNET yoluyla duyurulacak'' dedi.

Nimet Çubukçu, kadroların büyük bir çoğunluğunun okul öncesi eğitim için ayrılacağını ifade ederek, okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirdiklerini, önümüzdeki yıl içinde de yaygınlaştırılacağını söyledi.

Bir soru üzerine, Kasım ayında da öğretmen ataması yapacaklarını, ancak bu atamaların sözleşmeli değil, kadrolu atama olacağını vurgulayan Çubukçu, ''Bundan sonrakiler hep kadrolu olacak'' diye konuştu.

Çubukçu, ''Okul öncesi için ne kadar kadro düşünülüyor?'' sorusuna, ''İlk etapta 10 bin civarındaki atamanın yaklaşık 8 binini okul öncesi eğitim için düşünüyoruz'' yanıtını verdi.

OKUL ÖNCESİNE ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMASI GÜZEL DE YA DİĞER BÖLÜMLERİ BİTİREN ÖĞRETMEN ADAYLARI GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Bir gazetecinin ''Okulların 28 Eylül 2009 tarihinde açılacağına ilişkin bazı söylentiler var. Bu konuda bir gelişme var mı?'' sorusu üzerine Çubukçu, ''Şu anda öyle bir şey yok, ama biliyorsunuz ki okulların açılışı da dahil her şey Bakanlar Kurulu'nda görüşülebiliyor. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil. 24 Eylülde açılacak diyoruz'' dedi.

19 Ağustos 2009

ORUCU BOZAN-BOZMAYAN ŞEYLER

A. BAZI GENEL BİLGİLER
(Bu Metin Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca Hazırlanmıştır)
Oruçlu iken, yemek, içmek ve cinsi ilişki orucu bozar. Orucu bozan şeylerin bir kısmı sadece kazayı gerektirirken, diğer bir kısmı hem kaza, hem de kefareti gerektirir. Şimdi konu ile ilgili bazı alt başlıklarla ilgili meselelere değinelim:

1. Hangi Şeyler Orucu Bozup Sadece Kazayı Gerektirir?
Yolculuk, hastalık, ileri derecede yaşlılık gibi meşru bir mazerete dayalı olarak bozulan orucun, sadece kaza edilmesi gerekir.
Ayrıca, kasıt olmaksızın yemek-içmek; beslenme amacı ve anlamı taşımayan, yenilip içilmesi
mutat olmayan veya insan tabiatının meyletmediği şeylerin yenilip içilmesi orucu bozar ve sadece kazasını gerektirir.
Ramazanda bir mazeret olmaksızın tutulmayan oruçlar, gününe gün kaza edilir. Ancak mazeretsiz olarak Ramazan orucunu tutmamak büyük günah olup ayrıca bundan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunmak gerekir.
Ramazan ayı günahların affı için bir fırsattır. Diğer günlerde tutulan oruç kıymet itibariyle Ramazanda tutulan orucun yerini tutamaz.
2. Oruç Kefareti Ne Demektir Ve Nasıl Ödenir?
Ramazan orucunun, mazeretsiz olarak bozulması durumunda hem kefaret, hem de bozulan orucun kaza edilmesi gerekir.
Oruç kefareti iki kameri ay veya 60 gün ara vermeksizin oruç tutmaktır. Buna gücü yetmeyen, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur.
Adet halinde bulunan kadınlar, bu günlerinde kefaret oruçlarına ara verirler. Bu durumlarından çıkar çıkmaz ara vermeden kefaret orucuna devam ederek 60 günü tamamlarlar.
3. Unutarak Yemek, İçmek Orucu Bozar mı?
Unutarak yemek, içmek orucu bozmaz. Peygamber Efendimiz, "Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allâh yedirmiş, içirmiştir." buyurmuştur (Buhari, Savm, 26; Müslim, Sıyâm, 17). Unutarak yiyen içen kişi, oruçlu olduğunu hatırlarsa hemen ağzındakileri çıkarıp ağzını yıkar ve orucuna devam eder. Oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra yeme-içmeye devam eden kişinin orucu bozulur.
4. Diş Fırçalamak Orucu Bozar mı?
Diş fırçalamakla oruç bozulmaz. Bununla birlikte, diş macununun veya suyun boğaza kaçması halinde oruç bozulur. Orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsakten önce ve iftardan sonra fırçalanması uygun olur.
5. Kusmakla Oruç Bozulur mu?
Kendiliğinden kusmakla oruç bozulmaz. Ancak kişinin kendi isteği ve müdahalesiyle meydana gelen kusma, “ağız dolusu” olması halinde, orucu bozar.
B. SAĞLIK PROBLEMLERİ VE ORUÇ
Tıbbın gelişmesi ile günümüzde pek çok yeni muayene ve tedavi yöntemleri ortaya çıkmıştır. Bunların bir kısmı orucu bozmakta bir kısmı ise bozmamaktadır. Bu yöntemlerle ilgili belli başlı sorular ve cevapları şöyledir:
1. Astım Hastalarının Oksijen Spreyi Kullanmaları Orucu Bozar mı?
Akciğer hastalarının kullandıkları spreyden, bir kullanımda 1/20 ml. gibi çok az bir miktar ağıza
sıkılmaktadır. Bunun da önemli bir kısmı ağız ve nefes boruları cidarında emilerek yok olmaktadır. Bundan geriye bir miktarın kalıp tükrük ile mideye ulaştığı konusunda kesin bir bilgi de yoktur. Abdest alırken ağızda kalan su ile kıyaslandığında, bu miktarın çok az olduğu görülmektedir. Halbuki oruçlu, abdest alırken ağzına verdiği sudan geri kalan miktarın mideye ulaşması halinde orucun bozulmayacağı konusunda hadis (Dârimî, Savm, 21) ve İslâm bilginlerinin icmaı vardır. Hz. Peygamber'in oruçlu iken misvak kullandığı, sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buharî, Savm, 27; Tirmîzî, Savm, 29). Diğer taraftan, "kesin olarak bilinen, şüphe ile bozulmaz" kaidesi gereğince, mideye ulaşıp ulaşmadığı konusunda şüphe bulunan söz konusu madde ile oruç bozulmaz. Bu itibarla astımlı hastaların, rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz.
2. Göz Damlası Kullanmak Orucu Bozar mı?
Uzman göz doktorlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20'si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesamat yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Damlanın yok denilebilecek kadar çok az bir kısmının, sindirim kanalına ulaşma ihtimali bulunmaktadır. Bu bilgiler, yukarıdaki
bilgilerle birlikte değerlendirildiğinde, göz damlası orucu bozmaz.
3. Burun Damlası Kullanmak Orucu Bozar mı?
Tedavî amacıyla burna damlatılan ilacın bir damlası, yaklaşık 0,06 cm3 tür. Bunun bir kısmı da burun çeperleri tarafından emilmekte olup çok az bir kısmı ise mideye ulaşmaktadır. Bu da, dini açıdan abdestte ağza su vermede olduğu gibi af kapsamında değerlendirildiğinden orucu bozmaz.
4. Kalp Hastalarının Dilaltı Hapı Kullanması Orucu Bozar mı?
Bazı kalp rahatsızlıklarında dilaltına konulan ilaç, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu ilaç ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dilaltı kullanmak orucu bozmaz.
5. Her Gün Hap Kullanmak Zorunda Olan Hastaların Oruç Tutmaları Gerekir mi?
Hastalık, Ramazan'da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Ayet-i Kerimede "Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar" buyrulmuştur (Bakara, 2/184)). Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Zira dinimizde hiç kimse gücünün üstünde bir sorumlulukla yükümlü tutulmamıştır.
6. Endoskopi, Kolonoskopi Yaptırmak, Makat Veya Ferçten Ultrason Çektirmek Orucu Bozar
mı?
Mideyi görüntülemek veya mideden parça almak için yaptırılan endoskopide, ağız yoluyla mideye tıbbî bir cihaz sarkıtılmakta ve işlem bittikten sonra çıkarılmaktadır. Kolonlardaki hastalığı teşhis etmek amacıyla, bağırsak içini görüntülemek veya parça almak için yapılan kolonoskopide, makattan bağırsaklara cihaz gönderilmekte ve işlem bittikten sonra çıkarılmaktadır. Kolonoskopide, hemen daima, endoskopide de genellikle, incelenecek alanın temizliğini sağlamak amacıyla cihaz içinden su verilmektedir. Endoskopi veya kolonoskopi yaptırmak; makat veya ferçten ultrason çektirmek; yeme, içme anlamına
gelmemekle birlikte, çoğunlukla cihaz içinden su verildiği için oruç bozulur. Ancak söz konusu işlemlerde cihazların kullanımı sırasında sindirim sistemine su, yağ ve benzeri gıda özelliğitaşıyan bir madde girmemesi durumunda endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek orucu bozmaz.
7. İdrar Kanalının Görüntülenmesi, Kanala İlaç Akıtılması Orucu Bozar mı?
İdrar kanallarına giren cihazlar veya akıtılan ilaçlar orucu bozmaz.
8. Anestezi Yaptırmak Orucu Bozar mı?
Anestezi, nefes yolu veya iğne ile vücuda ilaç verilerek oluşturulmaktadır. Nefes yolu veya iğne ile yapılan anestezi, mideye ulaşmadığı gibi, yeme-içme anlamı da taşımamaktadır. Ancak bölgesel ve genel anestezide, acil durumlarda ilaç ve sıvı vermek amacıyla damar yolu açılarak, bu açıklık işlem süresince serum vermek suretiyle sağlanmaktadır. Bu itibarla, lokal anestezi, orucun sıhhatine engel değildir. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur.
9. Kulak Damlası Kullanmak Ve Kulak Yıkattırmak Orucu Bozar mı?
Kulak ile boğaz arasında da bir kanal bulunmaktadır. Ancak kulak zarı bu kanalı tıkadığından, su veya ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç veya kulağın yıkattırılması orucu bozmaz. Kulak zarında delik bulunsa bile, kulağa damlatılan ilaç, kulak içerisinde emileceği için, ilaç ya hiç mideye ulaşmayacak ya da çok azı ulaşacaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, bu miktar oruçta affedilmiştir. Ancak kulak zarının delik olması durumunda, kulak yıkattırılırken suyun mideye ulaşması mümkündür. Bu itibarla, orucu bozacak kadar suyun mideye ulaşması halinde oruç bozulur.
10. Fitil Kullanmak, Lavman Yaptırmak Orucu Bozar mı?
Makattan tedavi amaçlı kullanılan fitiller, her ne kadar sindirim sistemine dahil olmakta ise de, sindirim ince bağırsaklarda tamamlandığı, fitillerde gıda verme özelliği bulunmadığı için orucu bozmaz. Aynı şekilde kadınların da tedavi amaçlı vajina/fercinden kullanılan fitiller de orucu bozmaz. Lavman yaptırmak konusunda ise, iki durum söz konusudur; kalın bağırsaklarda su, glikoz ve bazı tuzlar emildiği için, gıda içeren sıvının bağırsaklara verilmesi veya orucu bozacak kadar su emilecek şekilde verilen suyun bağırsakta kalması durumunda oruç bozulur. Ancak, suyun bağırsaklara verilmesinden sonra bekletilmeyip bağırsakların hemen temizlenmesi durumunda, verilen su ile birlikte bağırsaklarda bulunan dışkının dışarıya çıkarıldığı ve bu esnada emilen su da, çok az olduğu için oruç bozulmaz.
11. İğne Yaptırmak, Hastaya Serum Ve Kan Vermek Orucu Bozar mı?
İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrıyı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de, aynı hükme tabidir.
12.Diyaliz Uygulaması Orucu Bozar mı?
Böbrek yetmezliği hastalarına uygulanan diyaliz, periton diyalizi, hemodiyaliz olmak üzere iki çeşittir. Periton diyalizi, karın boşluğuna verilen özel bir solüsyon aracılığı ile, hastanın kendi karın zarı kullanılarak kanın zararlı maddelerden arındırılması ve sıvı dengesinin sağlanması işlemidir. Hemodiyaliz ise, kanın vücut dışında bir makina yardımı ile temizlenip vücuda geri verilmesi işlemidir. Kan bir iğne aracılığı ile hastanın kolundan alınır. Hemodiyaliz makinası, diyalizör denen bir filtreden kanı sürekli geçirerek zararlı maddeleri ve fazla suyu filtre eder.
Filtre edilen temiz kan ikinci bir iğne ile hastanın damarına geri verilir. Bu işlem yapılırken bazen, gıda içerikli sıvı verilmesi gerekmektedir.
Buna göre hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur.
13. Anjiyo Yaptırmak Orucu Bozar mı?
Halk arasında anjiyo (anjiyografi) olarak bilinen operasyon, teşhise veya tedaviye yönelik olarak
uygulanmaktadır. Anjiyografi vücut damarlarının görüntülenmesi demektir. Damar içine damarların görünür hale gelmesini sağlayan ve kontrast madde olarak tanımlanan ilaç verilerek, anjiyogram adı verilen filmler elde edilir.
Anjiyografi sayesinde organları besleyen damarlar görüntülenerek damar hastalıkları veya bu damarlardan beslenen organlara ait tanı koydurucu bilgiler edinilir. Tedaviye yönelik olarak uygulanan anjiyonun klasik yöntemi anjiyoplastidir. Bu ise, dar veya tam tıkalı damarların balon ya da stent denilen özel araçlarla tekrar açılması için yapılır.
Bu bilgiler ışığında gerek anjiyografi, gerekse anjiyoplasti operasyonlarında yemek ve içmek anlamı bulunmadığından, oruç bozulmaz.
14. Biyopsi Yaptırmak Orucu Bozar mı?
Tahlil amacıyla vücudun herhangi bir organından parça alınması (biyopsi), orucu bozmaz.
15.Kan Aldırmak Orucu Bozar mı?
Kan aldırmak orucu bozmaz. Nitekim Hz. Peygamber ihramlı iken ve oruçlu bulunduğu sırada kan aldırmıştır ( Buharî, Tıb,11, Sayd, 11, Savm, 22). Ayrıca Hz. Peygamber :"Üç şey vardır orucu bozmaz: Kan aldırmak, kusmak, ihtilam olmak.'' (Tirmizi, Savm, 24 ) buyurmuştur.
16.Oruçlu Kimse Akupunktur Yaptırabilir mi?
Akupunktur; vücutta belirli noktalara iğne batırmak suretiyle çeşitli hastalıkları tedavi etme
metodudur. Akupunktur uygulanması halinde, vücudun beslenmesi, gıda alması söz konusu olmadığından, akupunktur yaptırmak orucu bozmaz.
17.Merhem Ve İlaçlı Bant Kullanmak Orucu Bozar mı?
Deri üzerindeki gözenekler ve deri altındaki kılcal damarlar yoluyla vücuda sürülen yağ, merhem ve benzeri şeyler emilerek kana karışmaktadır. Ancak cildin bu emişi, çok az ve yavaş olmaktadır. Diğer taraftan bu yeme içme anlamına da gelmemektedir. Bu itibarla, deri üzerine sürülen merhem, yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz.
18.Oruçlu Kimsenin Dişlerini Tedavi Ettirmesi Orucu Bozar mı?
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedavi ettirmesi veya çektirmesi orucu bozmaz.
Ancak tedavi esnasında, kan veya tedavide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması orucu bozar.
19.Susuz Olarak Hap Yutmak Orucu Bozar mı?
Oruçlu bir kimse gıda veya deva (ilaç) cinsinden bir şeyi ister su ile, ister susuz olarak yer veya içerse orucu bozulur. Şafiî mezhebine göre; kendisine yalnız kaza gerekir. Hanefi mezhebine göre ise; hem kaza hem de kefaret lazım gelir. Ancak oruç bozmayı mübah kılacak ölçüde bir rahatsızlık sebebiyle ilaç almış ise, orucu bozulur ve kendisine yalnız kaza gerekir, kefaret gerekmez.
C.ÖZEL HALLERİNDE KADINLAR VE ORUÇ
1.Kadınlar Hayız ve Nifas Hallerinde Oruç Tutabilirler mi?
Kadınlar hayız ve nifas hallerinde, oruç tutmazlar (Buharî, Hayz, 1; Müslim, Hayz, 14, 15). Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Bu konuda müçtehitler görüş birliği içindedirler.
2. Oruçlu İken Hayız/ Adet Gören Kadın Ne Yapar?
Oruçlu iken hayız olan/âdet gören kadının orucu bozulmuş olduğundan yiyip içer. Şu kadar var ki, böyle bir kadın, yiyip içebileceği gibi edeben oruçlu gibi davranmaya devam eder.
3. İmsak Vaktinden Sonra Temizlenen” Yani Âdeti Sona Eren Bir kadın oruç tutabilir mi?
İmsak vaktinden sonra temizlenen” yani âdeti sona eren bir kadın, o gün hiçbir şey yiyip içmemiş olsa bile, oruç tutmuş sayılmaz.
4. Bayanların Ramazanda Adet Geciktirici İlaç Kullanmaları Caiz midir? Ayrıca Kullandığı İlaç
Sebebiyle Adeti Geciken Bir Bayanın Tuttuğu Oruçlar Geçerli midir?
Ay hali oruç tutmaya manidir. Bu halde iken tutulan oruç geçerli olmaz. İlaç sebebiyle de olsa, akıntı olmadıkça ay hali vuku bulmadığından tutulan oruç sahihtir. Ancak hayız kanı ile vücutta biriken zararlı maddeler dışarı atıldığından, vücudun sıhhati bakımından ay halini önlemek için ilaç kullanılması tavsiye edilmez.

18 Ağustos 2009

ORUÇ HAKKINDA BAZI GENEL BİLGİLER

(Bu Metin Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca Hazırlanmıştır)
1.Ramazan Orucu Kimlere Farzdır?

Akıllı, ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmasına engel bir mazereti olmayan her Müslüman’ın Ramazan orucunu tutması farzdır.
2. Hangi Hallerde Ramazanda Oruç Tutulmayabilir?
İslâm dini, kişileri güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir.
Aşağıdaki mazeretlere sahip kimselerin Ramazanda oruç tutmakla yükümlü olmayıp daha sonra kaza etmelerine veya yerine fidye vermelerine ruhsat tanınmıştır:
a) Yolculuk:
Yolculuk, Ramazan ayında oruç tutmamak için ruhsat olarak kabul edilmiştir. Yolculuk esnasında
tutulmayan oruçlar, daha sonra kaza edilir. Kur’an’da “Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allâh’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.” buyrulmaktadır (Bakara 2/183-184).
Geceden oruca niyetlenip de, gündüz yolculuğa çıkan kimse, dilerse bu orucunu bozar, dilerse tamamlar. Geceden oruç tutmaya niyetlenip gündüz ise yolculuğa çıkmak zorunda olan kimse yolculukta zorluk çekerse orucunu bozabilir. Ancak orucunu tamamlaması daha uygundur. Hz. Peygamber, Mekke’nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken, Kedîd denilen yere varınca orucunu bozmuştur (Buharî, Savm, 34; Müslim, Sıyam, 15). Bu uygulama
sefere çıkınca orucun bozulabileceğini göstermektedir.
b) Hastalık:
Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile, hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişilerin Ramazan ayında oruç tutmayıp, iyileştikten sonra bunları kaza etmelerine izin verilmiştir. Yukarıda zikredilen ayet buna işaret etmektedir. Uzman bir hekim tarafından oruç tutması halinde hasta olacağı bildirilen kimse de hasta hükmündedir.
c) Hamilelik ve Çocuk Emzirme:
Oruç tutmaları kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi halinde, hamile kadınlar oruçlarını
tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi ve çocuklarının zarar görebileceği durumlarda oruç tutmayabilirler. Hz. Peygamber buna müsaade etmiştir (Nesâî, Sıyam, 50-51, 62; İbn Mace, Sıyam,3).
d) Zor Ve Meşakkatli İşlerde Çalışmak:
Oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkan kimse, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izinli olduğu günler veya uygun zamanlarda tutamadıkları oruçları kaza ederler. Bir zorunluluk olarak, ağır işlerde çalışmak zorunda olan kişilerin oruçlu olarak çalıştıkları takdirde sağlıkları risk altında kalacaksa ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını uygun bir zamanda kaza ederler.
Kur’an bu durumu şu ayetlerle açıklar: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.
Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (Bakara, 2/183-185)
e) Yaşlılık:
Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç yerine fidye verebilirler. Bakara suresinin 184. ayetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
İyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.
3) Oruç Yerine Fidye Verilmesi
a. Fidye Ne Demektir?
Oruçla ilgili olan fidye, dinî bir terim olarak, bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dînî-malî yükümlülüktür. İbadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusudur.
İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi vaciptir.
Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara 2/184)
buyurulmaktadır. Bu ayetten hareketle fidye miktarının, bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.
Yaşlılıktan ötürü oruç tutmaya gücü yetmeyen kişi, her gün için bir sadaka-i fıtır miktarı fidye verir. Buna da imkânı yoksa Allah’tan af diler. Fakat böyle bir kişi, kısa günlerde rahatlıkla oruç tutabilme imkânına ulaşırsa tutamadığı oruçları, o günlerde kaza etmesi gerekir. Zira ramazan ayında oruç tutmaya gücü yetmeyen kimseler ile iyileşme ümidi bulunmayan hastalar ileride oruç tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar sadaka sayılır.
b. Fidye Miktarı Ne Kadardır?
Fidye miktarı bir sadaka-ı fıtır miktarıdır.
4. Oruca Niyet:
İbadetlerde niyet önemlidir. Asıl olan, lafzi niyetten çok, kalben niyet etmektir. Bu bakımdan oruca niyet etmek insanın oruç tutmanın bilincinde olması anlamına gelmektedir. Sahura kalkmak oruç için fiilî bir niyettir. Kişi sahura kalkmamış olsa bile sabah bu bilinç içinde ise niyetli sayılır.
Oruç için niyetin vakti, akşam namazı vaktinin girmesiyle birlikte başlar. Ramazan, günü belirlenmiş adak ve nafile oruçlarda niyet, öğle namazına yaklaşık bir saat kalana kadar devam
eder. Bunların dışındaki, kefaret, kaza, günü belirlenmemiş adak oruçlarında ise “imsak”ten önce niyet edilmesi gerekir.
5. Orucun zamanı:
Kendini tutmak, engellemek, el çekme, geri durma anlamlarına gelen imsâk, dini bir kavram olarak, “tan yerinin ağarmasından (fecr-i sadık), güneş batıncaya kadar yemeden, içmeden, cinsî münasebetten ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak” demektir. (Bkz. Bakara 2/187).
Oruç yasaklarının başladığı fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmaya başlaması, imsak vaktidir. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip, orucun başladığı vakittir. Oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktine ise iftar vakti denir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur. Gündüz ve gecenin tam olarak teşekkül etmediği yerlerde, imsak ve iftar vakitleri, takdirle belirlenir.
6. Akşamleyin Yatmadan Önce Yemek Yeyip Oruç Tutmaya Niyet Eden Kişi Gece Uyandığında
Henüz İmsak Vakti Girmeden Yemek Yeyip Su İçebilir mi?
"İmsak", sabah namazının giriş ve orucun başlayış vaktini ifade eder. Oruç tutacak kişinin bu andan itibaren yeme içmeye son vermesi gerekir.
Bu itibarla, yatmadan önce yemek yeyip oruç tutmaya niyet eden kişi geceleyin uyandığında imsak vaktine kadar yeyip içebilir.
7. Sahurda Ezan Bitene Kadar Yemek Yenilebilir mi?
Sahur vakti yemek yiyen kişinin-ezan okunmuş olsun olmasın-imsak vaktinin girmesiyle birlikte yemeye ve-içmeye son vermesi gerekir.
8. Bayram Günü Oruç Tutulabilir mi?
Ramazan bayramının birinci gününde, kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu günler ziyafet, yeme, içme ve sevinç günleridir.
9. Cuma Günü Oruç Tutulabilir mi?
Oruç tutulması mekruh olan Bayram günleri dışındaki günlerde oruç tutmak caizdir. Ancak sadece Cuma günleri nafile oruç tutmak tenzihen mekruh görülmüştür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Kimse Cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde Cuma günü de oruç tutabilir” buyurmuştur (Ebû Davud, Savm, 50). Buna göre, Cuma günü kazaya kalan veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur.
10. Üç Aylar Diye Adlandırılan (Recep, Şaban, Ramazan) Aylarının Aralıksız Olarak Oruçla
Geçirilmesinin Bir Sakıncası Var mıdır?
Halk arasında bilindiği şekilde üç aylar orucu olmayıp ancak Recep ve Şaban aylarında; Hz. Peygamber'in diğer aylara oranla daha fazla nafile olarak oruç tuttuğu hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52, 53; Müslim, Sıyâm, 175, 179). Ramazan ayında oruç tutmak ise farzdır. Bunun dışında Pazartesi, Perşembe günleri ile Hicrî ayların 13, 14 ve 15'i gibi belirli günlerinde nafile oruç tuttuğu bilinmektedir (Tirmizî, Savm, 44;
Ebû Dâvûd, 68). Ancak Recep ve Şaban aylarında Hz. Peygamber’in aralıksız oruç tuttuğuna dair sahih kaynaklarda herhangi bir rivayet bulunmamaktadır.
11. Kaza Oruçlarının Aralıksız Olarak Tutulması Şart mıdır?
Ramazan ayında tutulmayan oruçların ve başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur'an-ı Kerim'de, "İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar." buyrulmaktadır (Bakara, 2/184). Kaza oruçlarının aralıksız tutulması hakkında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, kazaya kalan oruçlar oruç tutulması mekruh olan günler dışında, peşi peşine veya ayrı günlerde tutulabilir. Ancak bu oruçların, bir an önce tutulması uygun olur.
12. Bozulan Nafile Orucun Kaza Edilmesi Gerekir mi?
Nafile oruç, Ramazan ayının dışında tutulan oruçtur. Nafile de olsa, başlanan bir ibadetin tamamlanması gerekir. Bu nedenle diğer nafile ibadetlerde olduğu gibi, bozulan nafile orucun da, kaza edilmesi gerekir. Kaza orucu tutmakta olan kişinin de bu orucu bozması durumunda yine kaza gerekli olup kefaret gerekmez.
13. Şevval Orucunun Hükmü Nedir?
Ramazan ayından sonra şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur” (Müslim, Sıyam, 24; Tirmizî, Savm, 53) buyurarak Şevval ayında altı gün oruç tutmaya teşvik etmiştir. Bu oruç art arda tutulabileceği gibi, ara verilerek de tutulabilir.
14. Aşûre Orucunun Hükmü Nedir?
Muharrem ayının onuncu gününe, aşûre günü denmektedir. Rasûlullah (s.a.v.), “Aşûre günü orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını umarım” buyurarak (Tirmizî, Savm, 47), bu günde oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber döneminde Yahûdîler sadece Muharrem ayının 10. gününde oruç tuttuklarından, onların davranışlarına benzememesi için öncesine veya sonuna bir gün ilave edilerek tutulması uygundur.
15. Ramazanı Karşılamak ve Uğurlamak İçin Oruç Tutmanın Hükmü Nedir?
Ramazanı karşılamak veya uğurlamak amacıyla oruç tutmanın dinî bir dayanağı yoktur. Ancak Hz. Peygamber Şaban ayında çokça ve Şevval ayında 6 gün oruç tutmuştur. Ramazan ayı girmediği halde, Ramazanın gelmiş olabileceği düşüncesiyle ihtiyaten Ramazandan bir veya iki gün önce oruç tutmak ise mekruhtur. Ancak, belirli günlerde oruç tutmayı âdet haline getiren kişilerin, oruç tuttuğu günlerin bu günlere denk gelmesi halinde oruç tutmasında sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), “Ramazanı bir veya iki gün önce oruçla karşılamayın. Eğer bir kimse adeti olduğu için bu günleri oruçla geçiriyorsa tutsun” buyurmuştur (Buharî, Savm:
14; Müslim, Sıyam: 21).
16. Mesleği Gereği Sürekli Olarak Yolculuk Yapan Kişi Oruç İbadetini Nasıl Yerine Getirebilir?
İslam dini Ramazan ayında oruç tutamayan hasta ve yolcuların sonradan kaza etmelerini emreder. Mazeret devam ettiği sürece ruhsat da devam eder. Sürekli mazereti bulunan kişiler, mazeretleri ortadan kalkınca, zamanında tutamadıkları Ramazan oruçlarını kaza ederler. Kur'an-ı Kerim'de; "… Kim de hasta veya yolcu olursa, (oruç) tutmadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun." buyurulmaktadır (Bakara, 2/185). Devamlı olarak uzun yola giden kaptan ve sürücüler de yolcu hükmündedir. Şu kadar var ki, yolculuğu esnasında bir sıkıntı çekmeyenlerin oruç tutması daha faziletlidir.
17. Oruçlu İken Boy Abdesti Almak/ Banyo Yapmak Orucu Bozar mı?
Ağız veya burundan su yutulmadıkça yıkanmakla veya gusül abdesti almakla oruç bozulmaz. Nitekim Hz. Aişe ile Ümmü Seleme validelerimiz Peygamberimiz (s.a.v.)'in Ramazanda imsaktan sonra boy abdesti almış olduğunu haber vermişlerdir. (Buhârî, Savm, 25). Buna göre geceden cünüp olarak imsak vaktine girmek oruca zarar vermediği gibi, oruçlu iken boy abdesti almak da orucu bozmaz.
18. İhtilam Olmak, Cünüp Olarak Sabahlamak Oruca Zarar Verir mi?
Oruçlu iken rüyada ihtilam olmak orucu bozmadığı gibi, gusletmeyi geciktirerek cünüp olarak sabahlamak da oruca bir zarar vermez. Ancak, zorunlu bir durum olmadıkça, hemen boy abdesti alınmalıdır.
19. Cünüp İken Sahur Yemeği Yenebilir mi, Oruca Niyet Edilebilir mi?
Cünüp olan kimsenin elini, ağzını yıkamadan yiyip içmesi uygun görülmemiştir. Ancak elini, ağzını yıkadıktan sonra, boy abdesti almadan sahur yemeği yemesinde bir sakınca yoktur.

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ