BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
23 Aralık 2018
Miladi Yılbaşı
Bismillahirrahmanirrahim
Miladi yılbaşı.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala
ali Muhammed
Değerli okurlarım! Yüce dinimiz İslam! Mevla Teala
tarafından, insanlığa son hayat nizami olarak gönderilmiştir.
İslam
dini, itiksadi, ameli, ahlaki, ictimai ve hukuki hükümleriyle, kıyamete kadar,
her asırda ve her cemiyette tatbik edilmesi gereken tek dindir.
İslam dini, bütün sistemlerin
üstündedir. Bu sebeple, İslam’ın, bütün insanlığa hâkim olmasını istemeyen,
O’nun bazı hükümlerini kabul edip bazı hükümlerini kabul etmeyen, O’nu yaşanan
nizam olmaktan çıkaran, O’na sırt çevirip, başka düzenlerin emir ve
prensiplerine göre hareket eden kimselerin, İslam dini içerisinde yeri olamaz.
Müslüman,
yaptığı her işin ne olduğunu bilmek zorundadır. Müslüman, inançsızların,
münafıkların, kâfirlerin, oyuncağı olamaz. Çünkü müslümanın kendine has inancı
vardır, yaşayışı vardır, şahsiyeti vardır.
Bu inanç
ve şahsiyet ve bu şeref Müslüman’a Mevla Teala tarafından verilmiştir. Önümüzde bir yılbaşı vardır. Bu yılbaşı,
Hıristiyan kültür ve hayatının izlerini taşımaktadır.
Bunun Müslümanlarla hiçbir ilgisinin
olmadığı da kesindir.
O halde önümüzdeki Miladi yılbaşının
Müslümanlıkla ve Müslümanlarla bir ilgisinin olduğunu söyleyeblilirmiyiz?
Müslüman’ım
dediği halde, bu yılbaşı gecesi için aylarca önceden hazırlanmaya çalışanlar,
içki ve kumar parası arayanlar, evlerini ve iş yerlerini çam fideleri Noel
balarla süsleyenler, radyo ve televizyonlarda sabahlara kadar eğlence
programları düzenleyenler, neyi, niçin ve nasıl kutluyorlar.
Hiçbir Yahudi ve Hıristiyan
görülmüşmüdür ki, Müslümanların bayramlarını yılbaşını adetlerini ve örflerini,
kutlamak için günlerce hazırlansın ve böyle bir işi yapsın.
Müslümanlara
ne oldu ki,
MEHMET AKİF ERSOY'UN YILBAŞI MESAJI
-Ya Rab!
Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?
Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.
Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına!
Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!
Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.
Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.
Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.
Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.
Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye!
Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!
Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası,
Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"
Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter.
Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.
Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde.
Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.
İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir.
Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.
Kalamaz bu böyle Fatih’in, Yavuz’un diyarı,
Noel kutlamada, geçerek hıristiyanları.
Maziyi düşündüm de, hayran oldum istiklâle
Ecdadıma söz verdim, varmak için istikbâle,
Çanakkale'de şehidlerim kefensiz yatıyor!..
Sakarya'nın rengi, hâlâ kıpkızıl kan akıyor!..
Şehidlik, gazilik şerefidir Müslümanların.
Düşmanlara alkış tutmak, işidir alçakların.
Şu alçakça yaşayanların aklına yanayım.
Gel ölüm gel, neredesin? Kanımla yıkanayım!
İstemem bu hayatı, Sultan etseler cihanda.
Ölürüm, şerefimle yatarım, toprak altında.
Ya Rab! Hidâyet ver kurtulsun bu millete.
Mehmet Akif Ersoy
21 Aralık 2018
ÖLECEĞİN GÜN İÇİN TELAŞLAN!
Onca değer verdiğin bedeninin başına neler gelecek diye kaygılanma!
Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme!
Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar.
1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar.
2- Bedenini yıkayıp gusledecekler.
3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler.
4- Evinden dışarı çıkaracaklar.
5- Ve yeni evine, kabre götürecekler.
6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler.
7- Özel eşyalarını toplayacaklar. Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar; muvaffak olurlarsa onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar...
Emin ol,sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek.
İşler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek.
Senin görevin bir başkasına devredilecek.
Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek.
Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin...
Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındır.
O nedenle öldüğünde sana “cenaze” derler.
Kimse seni isminle çağırmaz. Sana namaz kılmak için geldiklerinde, adını sormaz,
“Cenaze nerede?” diye sorarlar.
Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da
adını söylemez, cenazeyi tutun derler...
O hâlde, dikkatli ol; soy, nesep , milliyet, para ve makam seni aldatmasın.
Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve korkunç !...
Öldükten sonra senin için
üç tür üzüntü olur:
1- Seni biraz tanıyanlar, “Yazık !” derler.
2- Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.
3- Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç hafta, birkaç ay
veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar,sonra da seni kendi hatıralar arşivine atarlar...
İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulur ve güzelliğin, sağlığın, çocukların,
evin, eşin, malın ve mülkün ne varsa hepsi elinden çıkar ve gerçek öykün başlar...
Yani ahiret hayatın...
Peki,ölüm için, kabir için, ahiret için ne kadar hazırız. ?
Bu, üzerinde durmamız ve çokça düşünmemiz gereken bir gerçektir...
Bugün Amel var hesap yok; yarın hesap var Amel yok
O zaman Bu günden yarına hazırlık yapalım gidilecek yere eli boş gidilmez.
Behlül Dânâ'ya haydi cehennemden ateş al gelde şu odunları tutuştıralım demişler az sonra soluk soluğa elleri bomboş gelmiş.
Behlül Dânâ' ya hani nerde ateş denince; Cenenneme gittim baktım ateş yoktu.
Oradakilere sordum hani ateş nerde diye ordakiler de Behlül burda ateş yok herkes ateşini dünyadan getiriyor dediler.
Bende o yüzden eli boş geldim diyor...
Ya Rabbi,Ya Rabbi, bizlere rızana uygun yaşamayı ve razı olduğun kulların arasında olmayı nasip et,
Yolunda hizmet edenlerden ve hizmeti kabuledilenlerden eyle,
Ahirimizi ve Akıbetimizi hayr eyle, son nefesimizde imanla ve kuranla zikrullah ile çene kapamayı nasip eyle, bizleri affet, kabir azabından ve cehennem azabından koru,
Bizleri Cennetinle ve Cemalullahın ile şereflendir.
Allah’ım!...Amin.
Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme!
Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar.
1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar.
2- Bedenini yıkayıp gusledecekler.
3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler.
4- Evinden dışarı çıkaracaklar.
5- Ve yeni evine, kabre götürecekler.
6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler.
7- Özel eşyalarını toplayacaklar. Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar; muvaffak olurlarsa onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar...
Emin ol,sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek.
İşler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek.
Senin görevin bir başkasına devredilecek.
Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek.
Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin...
Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındır.
O nedenle öldüğünde sana “cenaze” derler.
Kimse seni isminle çağırmaz. Sana namaz kılmak için geldiklerinde, adını sormaz,
“Cenaze nerede?” diye sorarlar.
Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da
adını söylemez, cenazeyi tutun derler...
O hâlde, dikkatli ol; soy, nesep , milliyet, para ve makam seni aldatmasın.
Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve korkunç !...
Öldükten sonra senin için
üç tür üzüntü olur:
1- Seni biraz tanıyanlar, “Yazık !” derler.
2- Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.
3- Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç hafta, birkaç ay
veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar,sonra da seni kendi hatıralar arşivine atarlar...
İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulur ve güzelliğin, sağlığın, çocukların,
evin, eşin, malın ve mülkün ne varsa hepsi elinden çıkar ve gerçek öykün başlar...
Yani ahiret hayatın...
Peki,ölüm için, kabir için, ahiret için ne kadar hazırız. ?
Bu, üzerinde durmamız ve çokça düşünmemiz gereken bir gerçektir...
Bugün Amel var hesap yok; yarın hesap var Amel yok
O zaman Bu günden yarına hazırlık yapalım gidilecek yere eli boş gidilmez.
Behlül Dânâ'ya haydi cehennemden ateş al gelde şu odunları tutuştıralım demişler az sonra soluk soluğa elleri bomboş gelmiş.
Behlül Dânâ' ya hani nerde ateş denince; Cenenneme gittim baktım ateş yoktu.
Oradakilere sordum hani ateş nerde diye ordakiler de Behlül burda ateş yok herkes ateşini dünyadan getiriyor dediler.
Bende o yüzden eli boş geldim diyor...
Ya Rabbi,Ya Rabbi, bizlere rızana uygun yaşamayı ve razı olduğun kulların arasında olmayı nasip et,
Yolunda hizmet edenlerden ve hizmeti kabuledilenlerden eyle,
Ahirimizi ve Akıbetimizi hayr eyle, son nefesimizde imanla ve kuranla zikrullah ile çene kapamayı nasip eyle, bizleri affet, kabir azabından ve cehennem azabından koru,
Bizleri Cennetinle ve Cemalullahın ile şereflendir.
Allah’ım!...Amin.
01 Aralık 2018
ÜRETİCİDEN ALIRKEN PAZARLIK YAPMAMALIYIZ
Ona ;
-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"
diye sordu."
Yaşlı adam cevap verdi,
-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince,
-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' '
Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi:
-"Gel istediğin fiyata al.
Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"
Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.
Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti.
Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler.
Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar.
Sonra hesabı istedi.
Fatura ona 150 TL'ye mal oldu.
200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!
▪Mesele şu ki,
Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?
▪Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?
Bir yerde okumuştum.
▪Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.
Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi.
Bu rol beni endişelendirdi ve ona,
-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştum
Babam şöyle cevap vermişti :
-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.
YOĞURTÇU
Osmanlı’da havanın aşırı soğuk olduğu bir günde, ermiş bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Mübarek de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi…” der…
**Hayatta; iyi insanlarla, , kuldan utanması olan insanlarla karşılaşmanız dileği ile...
-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"
diye sordu."
Yaşlı adam cevap verdi,
-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince,
-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' '
Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi:
-"Gel istediğin fiyata al.
Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"
Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.
Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti.
Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler.
Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar.
Sonra hesabı istedi.
Fatura ona 150 TL'ye mal oldu.
200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!
▪Mesele şu ki,
Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?
▪Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?
Bir yerde okumuştum.
▪Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.
Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi.
Bu rol beni endişelendirdi ve ona,
-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştum
Babam şöyle cevap vermişti :
-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.
YOĞURTÇU
Osmanlı’da havanın aşırı soğuk olduğu bir günde, ermiş bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Mübarek de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi…” der…
**Hayatta; iyi insanlarla, , kuldan utanması olan insanlarla karşılaşmanız dileği ile...
22 Kasım 2018
1970, 1980, 1990 YILLARINDA ÇOCUKLUK
70 - 80 - 90' lı yıllarda mı büyüdün?
Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :)
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Ön koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından kurşunlu, muhtelif , zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizleyicilerinin üzerinde, çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan,
yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı, hava kararmadan önce eve dönmekti.
8.- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu...
Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı
- çünkü hep dışarıda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız,
99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. Onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!
Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz ,başarılarımız , görevlerimiz vardı.
...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen
hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında
nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!!
değil mi?
Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :)
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Ön koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından kurşunlu, muhtelif , zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizleyicilerinin üzerinde, çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan,
yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı, hava kararmadan önce eve dönmekti.
8.- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu...
Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı
- çünkü hep dışarıda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız,
99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. Onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!
Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz ,başarılarımız , görevlerimiz vardı.
...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen
hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında
nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!!
değil mi?
14 Kasım 2018
EV İLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZ
Her şeyin bir kalayı vardır. Evin kalayı da insandır. Babam.
13 Kasım 2018
KÖYLÜMÜZ RAHMETLİ OLDU
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
Halis Aksakal'in oğlu Adem Aksakal'in 17 yaşındaki oğlu trafik kazası sonucu Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi Bursa'da defnedilmiştir. Rabbim acılı ailesine dayanma gücü versin, sabırlar ihsan eylesin. Yaşamını yitiren kardeşimizede Rahmet eylesin.
Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
19 Ekim 2018
Bir Çift Beyaz Kartal
Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Kayalar, kayalar... Sırt sırta vermiş;
Kimi yeni mürit, kimisi ermiş.
Otlar dalgalansın biz yürüdükçe
Sular düze insin kar eridikçe,
Gün burnunda bana mavi mavi gül;
Ağız-burun lâle, kaş ve göz sümbül.
Doruklardan doruklara sekelim,
Bir elim göklerde, sende bir elim;
İkimizin yüreciği bir atsın,
Bizi gören bin katarak anlatsın,
Hangi yayla karlı, nerde çiçek çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Bulutlar, bulutlar iç-içe girmiş
Bulutlar ki göğe perdeler germiş;
Çiğdem devşirelim, çiçek biçelim
Susayınca hep ezgiler içelim
Batmasın eline bir gül dikeni
Sen hep beni kolla, bense hep seni
Çıkıp yükseklerden taş bırakalım,
Kopan sese, kalkan toza bakalım,
Tavşanlar ürkerken bu gürültüden
Kaçan tavşanlara ıslıklar çal sen.
Hangi yayla yüce, nerde kavga yok
Gel seninle orda olalım çocuk;
İster Maraş olsun, ister Erzincan,
Sonsuzluk düşüne set değil mekân,
Başın omzumda, omuzum gökte
Ölüm bir ak çiçek bu özgürlükte,
Yaşamaksa bir ışık cümbüşüdür,
Çağıl çağıl akan sevgi düşüdür.
Hani gökyüzünün toy vakti olur,
Kaynaşırlar yıldızlar bulgur bulgur;
En uzak nereyse ora gidelim,
Bulutları yara yara gidelim.
Hangi yayla serin, nerde bühtan yok,
Gel seninle orda uçalım çocuk.
Meşeler, ardıçlar, çamlar yan yana
Biz kanat çırpınca dursun divana.
Bir çift beyaz kartal, hey bu da nesi?
Diyerek şaşırsın çobanın hepsi;
İlk kez görüyoruz desin görenler,
Bütün oymaklarda dolaşsın haber.
Keşiş dağlarından görünsün İstanbul,
Bütün dağ gölleri ışırken pul pul.
Güzel dost, ey hüzne âşina yürek,
Gel gidelim keklik gibi sekerek.
Bahattin Karakoç
Ruhuna El Fatiha
15 Ekim 2018
Akrep ile Sarhoşun Hikâyesi
Bismillahirrahmanirrahim.
Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd olsun. Âşıkların gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ‘e âline olsun.
“Allahumme
salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! İnsan dünya hayatını yaşarken, hatalarla doludur. Yaşantısında
çeitli suçları bulunur.
Her geçen gün çeşitli günahlara dalmış
olabilir. Bunlar birike birike insanın kalbinde bir katılık oluşur. Belkide
karamsarlığa kapılılır.”Artık benim için
kurtluş yok” vehmine
kapılır. Günahlarının yükü altında eziklik duyar.
Ne kadar
günahkâr da olsa, insan ümidini yitirmemelidir. Her fenalıktan bir dönüşün
olabileceğini, Allahu Teala’nın
günahlarını af ile karşılayacağını ümit etmelidir.
Mevla
Teala kullarını ümit kapısına çağırıyor.
“Ey
kendi nefisleri aleyhinde haddi aşan kullarım! Allah’ın Rahmetinden ümidinizi
kesmeyiniz! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok
bağışlayan, çok esirgeuendir.” (Zümer suresi. 53.)
Dünyada
bütün kapılar yüzümüze kapansa, her kapıdan kovulsak bile, Rabbimizin kapısı
açıktır. Rahmetinin, merhametinin ardına
kadar açık bırakmış, kullarının daima ümit içerisinde olmsını sağlamıştır.
Güzeller güzeli (s.a.v.) buyuruyor.
Ümitli
günahkâr, Mevla Teala’nın rahmetine ümitsiz ibadet edenden daha yakındır. Ancak
cennete ümit edenler girer. Cehennemden uzak olanlar da ondan korkanlardır.
Allahu Teala’nın rahmetine ulaşacak
kimdse de merhametli olandır. Eğer müslüman, Allahu Teala’nın katındaki cezaları
bilecek olsaydı cenneti hiç ummazdı. Eğer kâfir, Mevla Teala katındaki rahmeti
bilmiş olsaydı cennetinden ümit kesmezdi.
İnanmış
insan, korku ile ümit arasında dengeli bir durumda bulunacaktır. Cehennemden
bir kişi kurtulacak, cennete bir kişi gireck diye söylense o talihlinin kendisi
olduğunu ümit edecek. Bir kişi cehenneme atılacak diye söylense, onun da
kendisi olabileceği korkusunu duyacaktır.
Kâinat’ın
efendisi (s.a.v.) bir gün esirler arasında çocuğundan ayrılan bir kadını gördü. Kadın
çocuğuna olan hasretinden rastladığı her çocuğu kucağına alıyor öpüyor
kokluyor, kokluyor bağrına basıyor. Ana yüreğinin dinmeyen ızdırabını, başka
çocukları sevip okşamakla hafifletiyordu.
Bu
manzarayı sahabe-yi kirama göstererek sordular. Hiç bu kadın çocuğunu
ateşe atarmı?
24 Eylül 2018
DİLENCİLİKLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZ
Dilencilik hordur;fakat altın oluktur. Toki cami cemaati Cemil Dede.
15 Eylül 2018
KÖYLÜMÜZ RAHMETLİ OLDU
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)
Köylümüz AHMET UMUT ( Dayım ) 15 Eylül 2018 Cumartesi günü rahmetli oldu. 15 Eylül Cumartesi günü TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ CAMİSİ'NDE öğle namazı sonrasında KÖYDE defnedilecek .Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
Köylümüz AHMET UMUT ( Dayım ) 15 Eylül 2018 Cumartesi günü rahmetli oldu. 15 Eylül Cumartesi günü TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ CAMİSİ'NDE öğle namazı sonrasında KÖYDE defnedilecek .Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım.
08 Eylül 2018
Hicret ve yeni yılbaşı
Bismillahirramanirrahim.
Bizleri Müslüman olarak
yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd
olsun. Âşıkların gözyaşları adedince,
denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline
olsun..
Allahumme
salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Hicri yılbaşı 1-Muharrem–1440–11-Eylül
2018-Salı günü.
Hicri tarih, Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (.s.a.s.)'
in Mekke'i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicretiyle başlar.
Takvim başlangıcı olarak bu tarih,
ikinci Halife Hz. Ömer (.r.a.) devrinde kabul edilmiştir. Ondan önce arapların
belli bir tarihi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz. İbrahim'in ateşe atılışı,
Fil vakası gibi.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.
Hicretten 16 yıl sonra dönemin halifesi Hz. Ömer'in
(r.a.) emriyle Medine-i Münevvere de bir meclis toplanarak, tarih meselesine
bir çözüm bulunması istendi.
Bir takım
teklifler sunuldu, ancak Hiçbirisi hüsnü kabul görmedi. Hz. Ali' (r.a.) nin
teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile sevgililer sevgilisinin hicreti,
İslâm tarihine başlangıcı. “Muharremin
de bu yılın ilk ayı olması kararlaştırıldı.”
Böyle bir
uygulamanın konulmasına sebep olarak şu iki husus gösterilmektedir. Hz. Ömer
(r.a.) halifelik devrinde ibraz edilen bir borç senedinde ödeme için vade
tarihi olarak gösterilen Şaban ayının, geçen yılın mı yoksa gelecek yılın mı
olduğu kestirilememişti.
Ayrıca aynı dönemde Basra valisi olan Ebu Musa
el-Eş'arî'den gelen bir yazıda; Hilâfet makamından gönderilen kâğıtların
hangisi önce hangisi sonra olduğu ve hangisinin hükmüyle hareket edilmesi
gerektiğinin bilinmediği cihetle, bu sorunun acilen halledilmesi isteniyordu. Bu nedenlerle Hicret İslam tarihine
başlangıç teşkil etmişti.
Hicrî-Kameri yıl, on iki aydır. İlk ayı olan Muharrem ile birlikte Receb, Zilkade ve Zilhicceye Araplar
"eşhur'i hurum" adı verir
ve bu aylarda savaştan ve anarşiden uzak dururlardı.
Tövbe
suresi’nin, 36.ayet-i kerimesinde, Mevla Teala şöyle buyuruyor.
”Muhakkak ki, Allahu Teala katında ayların sayısı,
Allah’ın gökleri ve yeri yaratmaya başladığı gündeki yazısında Allahın
kitabında ay olarak onikidir ki, bunlardan dördü haram olanlardır.”
Bu aylar!
“Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve recep”
aylarıdır.
Bunlara eşhuru
hurum “haram aylar” denilir. Bu
aylarda yapılan isyanın günahı diğerlerinden daha şiddetli, ibadetin sevabı
diğerlerinden daha Kıymetli olduğundan öbür aylardan daha fazla hürmet edilmesi
lazım gelir..
Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.s), Muharrem
ayının "dokuz, on ve on birinci” günleri oruç tutmayı ashabına
tavsiye etmişti.
Efendimiz buyurur ki: "Ramazan
orucundan sonra, tutulan oruçların en faziletlisi Allah'a izafet ile
şereflendirilen Muharrem ayındaki oruçtur" (Riyazü's-Sâlihin,).
Hz. Ali (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Bir adam gelip Allah Rasulü’ne (s.a.v.) sordu: “Ya Rasulallah! Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç
tutmamı emir buyurursunuz? Efendimiz (s.a.v.) “Eğer Ramazan’dan sonra oruç
tutacaksan, Muharrem’de tut!
Zira o, Allah’a (c.c.) ait bir aydır. Onda bir gün vardır ki, bir kavmin
tövbesini o gün kabul buyurdu, başka kavimlerin de tövbe ve niyazlarını o gün
kabul buyurur” buyururlar.
(Tac: c. 2)
Diğer hadislerde, Muharrem ayının onuncu
gününe rastlayan ve pek çok önemli olayın cereyan ettiği "Aşûra
günü'nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına
vesile olacağı müjdelenmiştir"
“Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı Muharrem ayında
tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim,)
”Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut; çünkü o, Allah’ın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tövbe edenlerin günahlarını da affeder.” (Tirmizi)
”Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut; çünkü o, Allah’ın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tövbe edenlerin günahlarını da affeder.” (Tirmizi)
Muharrem
ayının ilk gününü oruçlu geçiren kişiye elli senelik kefaret yazılır. “Zilhiccenin
sonuncu günü ile Muharremin ilk gününü oruçlu geçiren kişi geçen seneyi oruçla
bitirmiş, gelecek seneyi de oruçla karşılamış olduğundan Allah-ü Teala ona elli
senelik kefaret yazar.” (Gunyet’üt Talibin)
Muharrem ayında üç gün oruç tutana her
gün için 900 yıllık sevap yazılır
Enes (ra)’ dan rivayet edildiğine göre Resulullah
(asm) buyurdu ki: “Kim
haram aylardan olan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb’de üç gün oruç
tutarsa, o kişi için 900 yıllık ibadet sevabı verilir.” Efendimiz buyurdu ki
her kim herhangi bir haram aydan Perşembe, Cuma ve Cumartesi olmak üzere üç
günü oruçlu geçirirse, kendisine her güne karşılık 900 sene ibadet sevabı
yazılır.” (Taberani)
Muharremden
bir gün oruca, 30 gün oruç tutmuş sevabı verilir..“Her kim Muharremden bir gün oruç tutarsa ona her güne karşılık 30 gün
oruç sevabı vardır.” (Gunyet’üt Talibin)
Haram aylarda
bir gün oruç tutmak, diğer ayların tamamının oruçlu geçirmekten üstündür. Bu mübarek muharrem ayında diğer
aylardan daha fazla oruçlu olmaya gayret edelim, muharrem ayını dolu dolu
yaşamaya çalışalım.Kaynak: http://www.sorusorcevapbul.com - Muharrem ayında
tutulan orucun ne kadar kıymetli olduğunu biliyor musunuz? Rabbim
bu mübarek Muharrem ayı hakkımızda hayırlı eyle. İbadetlerimizi ve dualarımızı
kabul eyle.
Müslümanların
Hicri yılbaşısı 1-Muharrem–1440–11-Eylül 2018-Salı günü.
Hicrî, aylar şunlardır.
1-Muharrem ………………………Ocak
2-Safer…………………………….Şubat
3-Rebiülevvel……………………...Mart
4-Rebiülâhir………………………Nisan
5-Cemâziyelevvel……………….Mayıs
6-Cemâziyelâhir………………..Haziran
7-Recep………………………..Temmuz
8-Şaban………………………..Ağustos
9-Ramazan……………………..Eylül
10-Şevval……………………....Ekim
11-Zilkade…………………….Kasım
12-Zilhicce……………………Aralık
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
20 Ağustos 2018
İçtiğin Suynun Yeterli Olup Olmadığını Test Et
İçtiğim su yeter mi?
Yeterli su içtiğinizi anlamanın kolay yolu tuvalete gittiğinizde idrarınızın rengini ve miktarını kontrol etmeniz. Az miktarda ve koyu renk bir idrar yapıyorsanız bu yeterli sıvı almadığınızın işaretidir. Berrak ve bol miktarda bir idrar ise sıvı ihtiyacınızın olmadığını gösteriyor.
Eğer sık sık idrara çıkıyor, gereğinden fazla idrar yapıyorsanız ya da daha önce yaşamadığınız bir susuzluk ve ağız kuruluğu fark ediyorsanız bu belirtilerin bir sağlık sorununa örneğin şeker hastalığına işaret edebileceği aklınızda olsun.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Yeterli su içtiğinizi anlamanın kolay yolu tuvalete gittiğinizde idrarınızın rengini ve miktarını kontrol etmeniz. Az miktarda ve koyu renk bir idrar yapıyorsanız bu yeterli sıvı almadığınızın işaretidir. Berrak ve bol miktarda bir idrar ise sıvı ihtiyacınızın olmadığını gösteriyor.
Eğer sık sık idrara çıkıyor, gereğinden fazla idrar yapıyorsanız ya da daha önce yaşamadığınız bir susuzluk ve ağız kuruluğu fark ediyorsanız bu belirtilerin bir sağlık sorununa örneğin şeker hastalığına işaret edebileceği aklınızda olsun.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
15 Ağustos 2018
Kurban kesmek mali bir ibadettir.
Bismillahirrahmanirrahim
Bizleri Müslüman olarak
yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd
olsun. Âşıkların gözyaşları adedince,
denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e
âline olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Kurban, lûgat itibarîyle yakın olmak, yaklaşmak manasınadır.; Rabbimizin rızâsına yakınlık kazanmak için, muayyen hayvanların kesilmesi ile îfâ olunan malî bir ibâdettir.
Kurban, Allahu Teala’ya yakınlaşma için, ibadet niyeti ile hayvan kesmektir. Kesilen kurbanın etinden, kanından ziyade, kesme işi önemlidir.
“Mal canın yongası olması” hesabiyle bu şükranın duygusunu sergileyebilmek, Allahu Teala’ın rızası için O’nun adına malın iyisini kesebilmek. Mevlamız şöyle buyurur.
“Onların “kurbanların” ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır, sadece sizin takvanız, Allah’a olan derin takvanız O’na ulaşır. Size olan hidayetine karşı Allah’ı büyük tanımanız içindir ki, O’bunları böylece size ram etmiştir. (Habibim) iyi hareket edenleri müjdele. (Hac suresi.22)
Kurbanda gaye ihlas imiş..Takva imiş.Hakka yakınlık ve ve rızasına ulaşma.. Kur’an-ı Kerimde, Kevser süresinin ikinci ayetinde
“Rabbın için namaz kıl, kurban kes” buyurmaktadır..Her ne kadar hitap peygamberimize (s.a.v.) ise de,ayetin işaretinden bütün mü’minlere teşmil edilmektedir.
Kurban kesmek Hanifi mezhebinde vacip, diğer mezheplere göre sünnet-i müekkededir. Kurbanın kesilme zamanı, bayramın birinci ikinci ve üçüncü günleridir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir.
Peygamber Efendimiz: (s.a.v.) Kim gönül hoşluğu ile, Allahu Tea’ladan sevap umarak, kurban keserse, o kurban o kimse için, ateşten (koruyan) bir perde olur. Buyurmaktadırlar.
Hz Ali (r.a ) dan şöyle rivayet olunmuştur ki: “Bir kimse evinden kurbanlık almak için çıksa, o kimsenin her adımı için on sevap yazılır, on günahı silinir ve o kimseye o on derece verilir. Almak için konuştuğu zaman o kimsenin sözleri tesbih olur.”
O kurbanın parasını verdiğinde, her bir dirhem için 700 hasene yazılır. Kurban yatırılıp kesilince, kesildiği yerden yedi kat yere varıncaya kadar ne varsa hepsi o kimse için istiğfar ederler.”
Kanı aktığı zaman Rabbülâlemin her damlasından on melek halk eder. O melekler kıyamete kadar o kimse için istiğfar eder. Verdiği etin her lokması için Hak Teâlâ İsmâil (a.s)’ın evlatlarından bir köle azad etmiş sevabını verir..
Güzeller güzeli (s.a.v.) buyuruyur ki, “Ya Fatma kalk kurbanının başında bulun, onun yere düşen ilk damla kanı
31 Temmuz 2018
Şeytanın Tuzakları ve Alınacak Önlemler
Şeytanın insanı aldatmadaki hile ve tuzakları nedir? Şeytan insana en çok gazap ve şehvet ile sokulur. Çünkü gazap aklı giderir. Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) gazap kuvveti için, “Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak suyla söndürülür. Öyle ise biriniz öfkelendiğinde abdest alsın” buyurmuştur.
Şeytanın insanı kandırmadaki ikinci metodu haset ve hırstır. Kul, bir şeye hırslandığı zaman aklı görmez, hakkı duymaz, insafı gider. Hırs, doymayan şehvet, bitmeyen mal arzusudur.
Şeytanın insanı aldatmadaki diğer tuzaklarını ise şöyle sıralayabiliriz: Helâl olsa bile doyuncaya kadar yemek yemek, süslenme sevgisi, tamah, dünya lezzetlerinin haram yollardan aranması, acelecilik, dünya malı, fakir olma korkusu.
Şeytanın insanı kandırmadaki ikinci metodu haset ve hırstır. Kul, bir şeye hırslandığı zaman aklı görmez, hakkı duymaz, insafı gider. Hırs, doymayan şehvet, bitmeyen mal arzusudur.
Şeytanın insanı aldatmadaki diğer tuzaklarını ise şöyle sıralayabiliriz: Helâl olsa bile doyuncaya kadar yemek yemek, süslenme sevgisi, tamah, dünya lezzetlerinin haram yollardan aranması, acelecilik, dünya malı, fakir olma korkusu.
30 Temmuz 2018
NEYE AĞLAMALI
"Ağlamanın en güzeli ve iyisi, İslâm’a uygun olmayan amellerle geçirilen ömür için ağlamaktır."
Ahmed b. Ebü’l-Havârî (rah.)
Ahmed b. Ebü’l-Havârî (rah.)
25 Temmuz 2018
ERZURUM BİLMECELERİ (MESELLERİ)
Bilmeceler, bir ulusun en önemli kültürel varlıklarıdır. Nesilden nesile, dilden dile söylenerek günümüze kadar gelen sözlü halk edebiyatıdır.
Bir taraftan belli bir kafiye ve düzen içinde söylenirken diğer taraftan insanları düşünmeye ve kendi kültür elamanlarıyla bağ kurmaya yöneltir. Aynı zamanda söylenilen ortamlarda neşe ve eğlence kaynağı olur. Bazı argo hatta müstehcen kelimeler olsa da anlamlarında bir yanlışlık yoktur.
Anadolu’nun ilk Türk yerleşmelerinden olan Erzurum’un da elbet kendine özgü sözlü edebiyatı ve bilmeceleri çoktur. Bu bilmecelere halk dilinde ''Mesel'' denir. Önceleri bu meseller, aşıklar tarafından birbirlerine sorulur yine saz eşliğinde cevap verilirdi.
Bu bağlamda ben de unutulmasın ve dilden dile söylensin diye bize ait meselleri çeşitli sözlü ve yazılı kaynaklardan bir araya getirdim. Umarım sizler de eklemeler de bulunarak ya da paylaşarak bu güzel sözlü edebiyatımıza destek olursunuz.
(Çetin Külekçi)
BİLMECELERİMİZ
1- Alti gılli,
Üsdi düz?
(Hasır)
2- Aşşaği yener güle güle
Yuhari çıhar ağlıya ağlıya?
(Külek , su kovası)
3- Addan yer
Üsden sıçar?
(Rende)
4- Aşdi yola, gaşdi yola.
İki gardaş düşdi yola.
Biri gider biri gelir?
( Ayaklar)
5- Ateşde yanmaz,
Suda boğulmaz?
(Gölge)
6- At da var, it de var.
Bir kırtik ot da var?
(İsim)
7- Tarlada biter,
Makine tiker,
Sabah gahdığında,
Yüzüni öper?
(Havlu)
8- Ben neyidim neyidim?
Samur kürkli beyidim.
Felek beni şaşırttı,
Gapi ardına düşirtti?
(Çalı Süpürgesi)
9- Benim bir gızım var,
Gat gat cehizim var?
(Lahana)
10- Benim parlah gızım,
Cehizi dizili gızım,
Misafir gelir ağlar,
Misafir gider ağlar,
Babası geldığınde
Başına kelam bağlar?
(Semaver)
11- Bir süri guşlar,
Bağdat’ da işler,
Gendi gazanır,
Ele bağışlar?
(Arı)
12- Çarşıdan alınmaz,
Mendıle gonulmaz?
(Uyku)
13- Çıldır çıldır,
Bıldır bıldır,
Başi sarıhsız,
Bıyıhli hırhıs?
(Fare)
14- Çınçınli hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babasi imam?
(Çalar Saat)
15- Dam üsdünde dane dımbılar.
Bomba gibi gümbüler?
(Dolu)
16- Dam ardına sac goydum,
Cümle alemi ac göydüm?
(Ramazan)
17- Degeneğin ucu yemiş,
Bunu yiyen ölmemiş,
Ramazan da yemiş,
Yıne de Oruci bozulmamış?
(Dayak)
18- Demirden guyi,
Gümbürder suyi?
(Tüfek)
19- Dört köşedir
Beş değil,
Suyla başi
Hoş değil?
(Sabun)
20- El eleme,
Gol dolama,
Gırmızi sandıh,
Gızıl fındıh?
(Sevgili)
21- Elde fincan gezdirir,
Golda mercan gezdirir,
Ellerin sürüsi var,
Beni bir can gezdirir?
(Sevgili)
22- Etden gantar,
Altın dartar?
(Kulak)
23- Fuharanın cebinde durmaz,
Zenginin cebişnden çıhmaz?
(Para)
24- Yeniş yener,
Yohuş çıhmaz?
(Su)
25- Fedi fedi fettan,
Göyneği otdan,
Burni gemikden,
Gulaği Etden?
(Tavuk)
26- Fini fini finiler,
Derdi böyük iniler,
Dibi ağlar,
Tepesi delik?
(Havan)
27- İncedir, uzundur,
Kesikdir başi
Dürtdühçe, sürtdühçe,
Ahıdır gözyaşi?
Dolma kalem)
28- Kadı gaçar,
Götü sıçar?
(Araba)
29- Galayli tas,
Galdır as?
(Ayna)
30- Gara deve,
Girmez eve,
Kes başıni,
Girsin eve?
(Şemsiye)
31- Keser sapi,
Kel kitabi,
Beş dali var,
Beş budaği?
(El)
32- Gılli ağzıni açar,
Gılsız içine gaçar?
(Ayak ve Çorap)
33- Egri büyri buhari,
Sohim garnan yuhari?
(Soba borusu)
34- Sabahdan gahdım,
Beyaz gıza barmah atdım?
(Yoğurt)
35- Gırmızi boyaya boyadım,
Misafire dayadım?
(Çay)
36- Camdan guyi,
Guyuda suyi,
Suyun içinde yılan,
Yılanın ağzında mercan?
(Gaz Lambası)
37- Nefesi var,
Cani yoh,
Derisi var,
Gani yoh?
(Körük)
38- Pırıl pırıl pırtısi var,
Herkese meydan ohur,
Nikahsız garısi var
Abdestsiz ezan okur?
(Horoz)
39- Sohdum küsdi,
Çekdim küsdi?
(Cezve)
40- Sarıca.suluca,
Al eline, vur diline?
(Limon)
41- Yazın geyinir,
Gışın soyunir,
Meyvasını el alir,
Yarpağıni yel alir?
(Ağaç)
42- Yer altında guri gafa?
(Yer elması)
43- Bende var,
Sende var,
Onda var,
Ama sizde heç yoh?
44- Sari sarharam, düşerem diye gorharam.
(Ayva)
45- Ağ tarla, gara tohum. El eker, dil toplar.
(Kağıt, yazı)
46- Allah yapar yapısıni, demir açar gapısıni
(Karpuz)
47- Her eve anahtarsız girerem.
(Rüzgar)
48- Yüzi, gözi garışıh, beylerle çoh barışıh
(Kaymak)
49- Ateşi yahar pekmezi ahar.
(Çıra)
50- İri gözler,
ufah gözler,
yari gizler,
beni gözler.
(Tırhıç)
51- Çıngıllı hamam,
gurnasiı tamam,
bir gelin aldım,
babasi imam.
(Saat)
52- Ey melemez melemez,
tandır başına gelemez,
gelse de geri dönemez.
(Yağ)
53- Oy helinde helinde,
demir guşah belinde,
gece gündüz yol gider,
gine yerinde gine yerinde.
(Değirmen)
54- Alem yedi,
Adem yemedi.
(Meme)
55- Açıhdır av içinde
Örtülü gav içinde
Mollalar okumamış
Yohtur kitap içinde.
(Alın yazısı)
56- Altı yazi/üstü yazi
Dohtorun gızi.
(Sülük)
57- Allah'tan gorhmaz
Cennetten çıhmaz.
Çocuk)
58- Alçahtan gar yağdırır.
(Elek)
59- Al getir alvar getir.
Gelmezse yalvar getir
El değmemiş ağaçtan
Gohlanmamış gül getir.
(Gelin)
60- Fildir, fiştir
Kayadır, daşdır
Bunu bülmeyenin
Avradi boşdur
Elmas)
61- Dam üsdünde galayli tas
(Ay)
62- Bir yerinden girilir, üç yerinden çıhılır
(Gömlek)
63- İçi ateş, dışi daş
Biri guri, biri yaş
(Dünya)
64- Hanım içerde saçi dişarda.
(Mısır
24 Temmuz 2018
PARASI ÇOK OLAN HAYATI GÜZEL YAŞAR MI ?
HAYIR
Paran olduğu kadar değil, hayatı sevdiğin kadar yaşarsın. RUMUZ KARDELEN
Paran olduğu kadar değil, hayatı sevdiğin kadar yaşarsın. RUMUZ KARDELEN
01 Temmuz 2018
TATİLDE DE MÜSLÜMANSINIZ
Şuurlu Müslüman, camide hangi Allah’ın huzurundaysa tatilde de, sahilde de, otelde de, yaylada da, AVM’de de aynı Allah’ın huzurunda olduğunun bilinciyle hareket eder. Ortamların, mekanların, şartların değişmesiyle asla değerlerinin tahrip olmasına, erimesine müsaade etmez.
Şuurlu Müslüman, modern kültürün büyüsüne kapılıp, diniyle, kültürüyle ve değerleriyle uyuşmayan tatil planlarına asla prim vermez. Onun için tatil, kendisini yenilemek, Allah’a yakınlaşmak, tefekkürünü arttırmak, ailesine ve çocuklarına vakit ayırabilmek, bolca okuyabilmek, kendi iç muhasebesini yapabilmek, ihmal ettiği akraba ziyaretlerini gerçekleştirebilmek demektir. Şuurlu Müslüman, tatil için plan ve program yaparken fiyat, şartlar ve zamandan önce helal bir tatil planı için gayret eder. Tatil adı altında yapacağı yolculukların, ziyaretlerin ve konaklamaların sonunda kendisini, ailesini ve çoluk çocuğunu büyük haram ve günah yükleriyle karşı karşıya bırakacak tatil planlarından şiddetle kaçınır.
Şuurlu Müslüman, tatil yolculuğu vesilesiyle namazlarını, İslami görev ve vazifelerini asla ihmal etmez. Yolculuğu doğal bir eğitim fırsatına çevirerek, yolculuk esnasında namazların nasıl kılınacağına, bir Müslüman olarak yolculukta, seferde nelere dikkat edileceğine dair eş ve çocuklarına doğal bir eğitim ortamı oluşturur. Yolculuk esnasından diğer haramlardan uzak durduğu gibi israf haramından da uzak durur.
Şuurlu Müslüman, tatil planını yaparken yaz tatili boyunca İslami eğitim alması gereken çocuklarının, bu eğitimlerden mahrum kalmaması için büyük önem gösterir ve tüm tatil planlarının merkezine çocuklarının Kur’an eğitimi başta olmak üzere onlara yönelik İslami eğitim programını yerleştirir.
Şuurlu Müslüman, tatil planı yaparken modern kültürün de etkisiyle kendisini İslami tatil adı altında otellerin insafına terk etmemek için direnir. Öncelikle akraba ziyareti yapabileceği, çocuklarını kendi kültürleriyle, toprakla, doğayla, akrabalarıyla buluşturabileceği bir tatil programı için gayret eder.
Şuurlu Müslüman, rahat bir tatil yapmak adına ailesini haremlik-selamlık ve mahremiyet prensiplerinin dikkate alınmadığı otellere ve mekânlara götürüp, kendi değerlerini kendi elleriyle mahvetmez. Şuurlu Müslüman, kalacağı otellerde ve tatil mekânlarında ailesinin boğazından tek bir lokma haram bile geçmemesi için sürekli teyakkuz halindedir. Bu mekanlarda kendisine ve ailesine servis edilen yemeklerin helalliğini, sunulan etlerin helal kesim olup olmadığını, gıdaların içerisinde haram olan katkı maddelerin olup olmadığını güvenilir kaynaklardan öğrenmeye ve ona göre hareket etmeye gayret eder.
Şuurlu Müslüman, tatil için ziyaret ettiği ve geçtiği yerlerdeki manevi şahsiyetleri ziyaret ederek onların sohbetlerinden ve dualarından da faydalanmaya gayret eder. Gittiği yerlerde kabirleri bulunan sahabeleri, manevi şahsiyetleri ve Allah dostlarının kabirlerini ziyaret edip, hiç olmazsa bir Fatiha okumayı ihmal etmez.
Şuurlu Müslüman, planladığı tatil süresince başta kendisi olmak üzere eşinin ve çocuklarının da en az bir kitap okuyup, bitirebilmesi için büyük gayret sarf eder ve gittiği yerlerde camiyi, cemaatle namazı asla ihmal etmez.
Şuurlu Müslüman, modern kültürün büyüsüne kapılıp, diniyle, kültürüyle ve değerleriyle uyuşmayan tatil planlarına asla prim vermez. Onun için tatil, kendisini yenilemek, Allah’a yakınlaşmak, tefekkürünü arttırmak, ailesine ve çocuklarına vakit ayırabilmek, bolca okuyabilmek, kendi iç muhasebesini yapabilmek, ihmal ettiği akraba ziyaretlerini gerçekleştirebilmek demektir. Şuurlu Müslüman, tatil için plan ve program yaparken fiyat, şartlar ve zamandan önce helal bir tatil planı için gayret eder. Tatil adı altında yapacağı yolculukların, ziyaretlerin ve konaklamaların sonunda kendisini, ailesini ve çoluk çocuğunu büyük haram ve günah yükleriyle karşı karşıya bırakacak tatil planlarından şiddetle kaçınır.
Şuurlu Müslüman, tatil yolculuğu vesilesiyle namazlarını, İslami görev ve vazifelerini asla ihmal etmez. Yolculuğu doğal bir eğitim fırsatına çevirerek, yolculuk esnasında namazların nasıl kılınacağına, bir Müslüman olarak yolculukta, seferde nelere dikkat edileceğine dair eş ve çocuklarına doğal bir eğitim ortamı oluşturur. Yolculuk esnasından diğer haramlardan uzak durduğu gibi israf haramından da uzak durur.
Şuurlu Müslüman, tatil planını yaparken yaz tatili boyunca İslami eğitim alması gereken çocuklarının, bu eğitimlerden mahrum kalmaması için büyük önem gösterir ve tüm tatil planlarının merkezine çocuklarının Kur’an eğitimi başta olmak üzere onlara yönelik İslami eğitim programını yerleştirir.
Şuurlu Müslüman, tatil planı yaparken modern kültürün de etkisiyle kendisini İslami tatil adı altında otellerin insafına terk etmemek için direnir. Öncelikle akraba ziyareti yapabileceği, çocuklarını kendi kültürleriyle, toprakla, doğayla, akrabalarıyla buluşturabileceği bir tatil programı için gayret eder.
Şuurlu Müslüman, rahat bir tatil yapmak adına ailesini haremlik-selamlık ve mahremiyet prensiplerinin dikkate alınmadığı otellere ve mekânlara götürüp, kendi değerlerini kendi elleriyle mahvetmez. Şuurlu Müslüman, kalacağı otellerde ve tatil mekânlarında ailesinin boğazından tek bir lokma haram bile geçmemesi için sürekli teyakkuz halindedir. Bu mekanlarda kendisine ve ailesine servis edilen yemeklerin helalliğini, sunulan etlerin helal kesim olup olmadığını, gıdaların içerisinde haram olan katkı maddelerin olup olmadığını güvenilir kaynaklardan öğrenmeye ve ona göre hareket etmeye gayret eder.
Şuurlu Müslüman, tatil için ziyaret ettiği ve geçtiği yerlerdeki manevi şahsiyetleri ziyaret ederek onların sohbetlerinden ve dualarından da faydalanmaya gayret eder. Gittiği yerlerde kabirleri bulunan sahabeleri, manevi şahsiyetleri ve Allah dostlarının kabirlerini ziyaret edip, hiç olmazsa bir Fatiha okumayı ihmal etmez.
Şuurlu Müslüman, planladığı tatil süresince başta kendisi olmak üzere eşinin ve çocuklarının da en az bir kitap okuyup, bitirebilmesi için büyük gayret sarf eder ve gittiği yerlerde camiyi, cemaatle namazı asla ihmal etmez.
30 Haziran 2018
Neden uykusuz olmaz?
◊ İyi bir gece uykusu belleğinize ilaç gibi geliyor, güç veriyor. Uyanıkken öğrenilen bilgilerin kayıtlarını güncelliyor, sağlama alıyor.
◊ Uyku adeta bir temizlik işçisi gibi çalışıyor. Ruhunuzu temizliyor, sizi bir önceki günün/gündüzün/akşamın “duygusal atıklarından, çöplerinden” kurtarıyor.
◊ Temizleme işi sadece “duygusal arınma” ile sınırlı kalsa neyse. Beyne ulaşabilen kimyasal toksinlerin de çoğunun uyku sürecinde temizlendiği -muhtemelen beyin/omurilik bağlantılarıyla- anlaşılıyor.
◊ Uyku bozukluğunun sadece “dikkat ve öğrenmeyi” azalttığını da zannetmeyin. Uykusuzluğun bellekle ve ruhsal örgütlenme ile ilgili yapılanma ve işlevlerde de hasara yol açabileceğini gösteren net ve açık kanıtlar var.
◊ Belki de bu nedenle uyku sorunu olanlarda depresyon daha yaygın, kilo sorunu ve obezite daha sık görülen bir problem.
◊ Son bir hatırlatma daha: Uyku çocuklar ve gençler için de en az bizim kadar önemli. Mesela uykusu sorunlu gençlerde uyuşturucu kullanma eğilimi daha fazla. Kaza yapma riski daha yüksek. Dikkat dağınıklığı meselesi daha yaygın. Okul başarısı daha düşük. Saldırganlık eğilimi daha fazla. Aman dikkat!
◊ Uyku adeta bir temizlik işçisi gibi çalışıyor. Ruhunuzu temizliyor, sizi bir önceki günün/gündüzün/akşamın “duygusal atıklarından, çöplerinden” kurtarıyor.
◊ Temizleme işi sadece “duygusal arınma” ile sınırlı kalsa neyse. Beyne ulaşabilen kimyasal toksinlerin de çoğunun uyku sürecinde temizlendiği -muhtemelen beyin/omurilik bağlantılarıyla- anlaşılıyor.
◊ Uyku bozukluğunun sadece “dikkat ve öğrenmeyi” azalttığını da zannetmeyin. Uykusuzluğun bellekle ve ruhsal örgütlenme ile ilgili yapılanma ve işlevlerde de hasara yol açabileceğini gösteren net ve açık kanıtlar var.
◊ Belki de bu nedenle uyku sorunu olanlarda depresyon daha yaygın, kilo sorunu ve obezite daha sık görülen bir problem.
◊ Son bir hatırlatma daha: Uyku çocuklar ve gençler için de en az bizim kadar önemli. Mesela uykusu sorunlu gençlerde uyuşturucu kullanma eğilimi daha fazla. Kaza yapma riski daha yüksek. Dikkat dağınıklığı meselesi daha yaygın. Okul başarısı daha düşük. Saldırganlık eğilimi daha fazla. Aman dikkat!
24 Haziran 2018
HUZURLU VE KEYİFLİ BİR HAYAT İÇİN 80 ÖNERİ
İLK 20
AZ VE ÖZ YE, BOL BOL YÜRÜ
1. Havası ve suyu temiz bir yerde yaşa.
2. Doğal, tam, geleneksel ve yerel besinleri tercih et.
3. Az ve öz ye, yükte hafif, pahada ağır şeyler tüket.
4. Yaşın ilerledikçe lokmalarını azalt ve küçült, adımlarını çoğalt ve büyüt.
5. Yavaş ye, hızlı yürü.
6. Zeytinyağı ve tereyağını öncele.
7. Yoğurt, yumurta ve balıktan asla vazgeçme.
8. Kahveyi değil, çayı tercih et.
9. Bakliyat, sebze ve meyveyi ihmal etme.
10. Yeşillikleri ve baharatı ciddiye al.
11. Şekerden, undan, tuzdan, kızarmış yağdan uzak dur.
12. Kilonu dikkatle izle.
13. Kahvaltıyı atlama.
14. Akşam az ve erken ye.
15. Sofradan biraz aç kalk.
16. Ev yemeklerini tercih et ve sofranı kalabalık tut.
17. Elliye kadar et (hayvansal), elliden sonra ot (bitkisel) ağırlıklı beslen.
18. Duygusal açlığını besinlerle giderme.
19. Uykundan taviz verme.
20. Erken yat, erken kalk.
AZ VE ÖZ YE, BOL BOL YÜRÜ
1. Havası ve suyu temiz bir yerde yaşa.
2. Doğal, tam, geleneksel ve yerel besinleri tercih et.
3. Az ve öz ye, yükte hafif, pahada ağır şeyler tüket.
4. Yaşın ilerledikçe lokmalarını azalt ve küçült, adımlarını çoğalt ve büyüt.
5. Yavaş ye, hızlı yürü.
6. Zeytinyağı ve tereyağını öncele.
7. Yoğurt, yumurta ve balıktan asla vazgeçme.
8. Kahveyi değil, çayı tercih et.
9. Bakliyat, sebze ve meyveyi ihmal etme.
10. Yeşillikleri ve baharatı ciddiye al.
11. Şekerden, undan, tuzdan, kızarmış yağdan uzak dur.
12. Kilonu dikkatle izle.
13. Kahvaltıyı atlama.
14. Akşam az ve erken ye.
15. Sofradan biraz aç kalk.
16. Ev yemeklerini tercih et ve sofranı kalabalık tut.
17. Elliye kadar et (hayvansal), elliden sonra ot (bitkisel) ağırlıklı beslen.
18. Duygusal açlığını besinlerle giderme.
19. Uykundan taviz verme.
20. Erken yat, erken kalk.
İKİNCİ 20
AİLENİ SAĞLAM VE BÜYÜK TUT
21. Stresten uzak dur.
22. Her gün mutlaka yürü ve paslanmamak için 5 bin, kilo almamak için 7500, sağlıklı yaşlanmak için 10 bin adım at.
23. Elliye kadar beslenmeye, elliden sonra aktiviteye ağırlık ver.
24. Her gün 15-20 dakika güneşlen.
25. Evinden, köyünden, kentinden ve de ülkenden kopma.
26. Aileni sağlam ve büyük tut.
27. Evlen ve mümkünse çocuk sahibi ol.
28. Oku, yaz, gez, dolaş, izle, öğrenmeyi bırakma.
29. İşini ve eşini çok sev.
30. Arkadaşsız, dostsuz, komşusuz kalma.
31. Gamlı, kederli olma, neşeli ol ki genç kalasın.
32. Yüzünden gülümsemeyi, ağzından kahkahayı eksik etme.
33. Eğlenceli ol, eğlenmeyi bırakma, fırsat buldukça kendinle ve hayatla dalga geç.
34. Geleneklerinden kopma, anneannenin mutfağından şaşma, geleneksel besinlere öncelik ver. Mesela altın çilek değil Osmanlı çileği, mango değil kavun ye!
35. Âşık ol, gönül zenginliğini büyük tut!
36. Hazdan kopma, keyfi bırakma ama ikisine de asla tutku derecesinde bağlanma.
37. İşe stres yükleme, eve iş ve stres götürme.
38. Mahcup ve çekingen biri olma.
39. Oturma ve “Ayakta kal, hayatta kal” mottosunu asla unutma.
40. Ruh ve bedenini bir arada tut, birbirinden ayırma, zira beden un, ruh su, oluşan hamur ise sensin.
AİLENİ SAĞLAM VE BÜYÜK TUT
21. Stresten uzak dur.
22. Her gün mutlaka yürü ve paslanmamak için 5 bin, kilo almamak için 7500, sağlıklı yaşlanmak için 10 bin adım at.
23. Elliye kadar beslenmeye, elliden sonra aktiviteye ağırlık ver.
24. Her gün 15-20 dakika güneşlen.
25. Evinden, köyünden, kentinden ve de ülkenden kopma.
26. Aileni sağlam ve büyük tut.
27. Evlen ve mümkünse çocuk sahibi ol.
28. Oku, yaz, gez, dolaş, izle, öğrenmeyi bırakma.
29. İşini ve eşini çok sev.
30. Arkadaşsız, dostsuz, komşusuz kalma.
31. Gamlı, kederli olma, neşeli ol ki genç kalasın.
32. Yüzünden gülümsemeyi, ağzından kahkahayı eksik etme.
33. Eğlenceli ol, eğlenmeyi bırakma, fırsat buldukça kendinle ve hayatla dalga geç.
34. Geleneklerinden kopma, anneannenin mutfağından şaşma, geleneksel besinlere öncelik ver. Mesela altın çilek değil Osmanlı çileği, mango değil kavun ye!
35. Âşık ol, gönül zenginliğini büyük tut!
36. Hazdan kopma, keyfi bırakma ama ikisine de asla tutku derecesinde bağlanma.
37. İşe stres yükleme, eve iş ve stres götürme.
38. Mahcup ve çekingen biri olma.
39. Oturma ve “Ayakta kal, hayatta kal” mottosunu asla unutma.
40. Ruh ve bedenini bir arada tut, birbirinden ayırma, zira beden un, ruh su, oluşan hamur ise sensin.
ÜÇÜNCÜ 20
AZ DERT, ÇOK ARKADAŞ EDİN
41. Müzikten kopma.
42. Duasız uyuma.
43. Tartışma, tartışsan da uzatma.
44. Kendine yetmeye çalış.
45. Gerektiğinde işi oluruna bırak.
46. Az dert bol arkadaş edin.
47. Dertleşmekten çekinme ama çok da mızmızlanma.
48. İncinme, incitme.
49. Az konuş, çok dinle.
50. Sıkıntılarını paylaş, paylaşabileceğin insanlarla dost, arkadaş ol.
51. Unutmayı bil, anı yaşa.
52. İhtiraslı olma, eleştiride kıskanç, övgüde cömert ol.
53. Övmeyi de övgüyü kabullenmeyi de bil.
54. Hoşsohbet biri ol.
55. Hayırı evetle eşitlemeye çalış.
56. Sağlık kontrollerini ihmal etme.
57. Gereksiz ilaç kullanma.
58. Kanserojenlerden korunmayı bil, işe ve eve giren kimyasalları azalt.
59. Fırsat bulursan öğleden sonra kısa bir uyku çek.
60. Korunmayı ihmal etme: Emniyet kemerini tak, kaskını kullan...
AZ DERT, ÇOK ARKADAŞ EDİN
41. Müzikten kopma.
42. Duasız uyuma.
43. Tartışma, tartışsan da uzatma.
44. Kendine yetmeye çalış.
45. Gerektiğinde işi oluruna bırak.
46. Az dert bol arkadaş edin.
47. Dertleşmekten çekinme ama çok da mızmızlanma.
48. İncinme, incitme.
49. Az konuş, çok dinle.
50. Sıkıntılarını paylaş, paylaşabileceğin insanlarla dost, arkadaş ol.
51. Unutmayı bil, anı yaşa.
52. İhtiraslı olma, eleştiride kıskanç, övgüde cömert ol.
53. Övmeyi de övgüyü kabullenmeyi de bil.
54. Hoşsohbet biri ol.
55. Hayırı evetle eşitlemeye çalış.
56. Sağlık kontrollerini ihmal etme.
57. Gereksiz ilaç kullanma.
58. Kanserojenlerden korunmayı bil, işe ve eve giren kimyasalları azalt.
59. Fırsat bulursan öğleden sonra kısa bir uyku çek.
60. Korunmayı ihmal etme: Emniyet kemerini tak, kaskını kullan...
SON 20
DURMA, DÜŞME, ÜŞÜTME, ÜZÜLME!
61. Yaşın altmışı geçince “Durma, Düşme, Üşütme” üçlüsünü unutma.
62. Aklında olsun, yaş yetmişi geçince can boğazdan gelmez, gider!
63. Geleceğini görmek istiyorsan geçmişine bak, genetik mirasını mutlaka öğren.
64. Düzgün bir cinsel yaşamın olsun.
65. Evrendeki her şeye ve herkese saygılı ol.
66. Her şeye değer ver.
67. Yük taşıma. Bağışla ve unut gitsin!
68. Elliden sonra “az çoktur”u benimse ve her bakımdan hafifle.
69. Huzurun en etkili un, yaşam iksiri olduğunu aklından çıkarma.
70. Bulmaca çöz, şarkı, şiir ezberle ve beynine sürekli yeni ve olumlu bilgiler yükle.
71. Kimyasal temizlik ürünlerini dikkatli kullan.
72. Tenini alüminyumlu ürünlerden koru.
73. Parabenli, ftalatlı ürün kullanma.
74. Zayıflatıcı iğnelerden ve haplardan uzak dur.
75. Böcek ve sinek ilaçlarından kaç.
76. Geçmişteki travmalarını çöz.
77. Kabullenmeyi öğren.
78. Duygularına yapışıp kalma.
79. Omega-6 kaynaklarını (bitkisel yağlar/zeytinyağı hariç) azalt.
80. Filtreden geçmemiş musluk suyu içme.
DURMA, DÜŞME, ÜŞÜTME, ÜZÜLME!
61. Yaşın altmışı geçince “Durma, Düşme, Üşütme” üçlüsünü unutma.
62. Aklında olsun, yaş yetmişi geçince can boğazdan gelmez, gider!
63. Geleceğini görmek istiyorsan geçmişine bak, genetik mirasını mutlaka öğren.
64. Düzgün bir cinsel yaşamın olsun.
65. Evrendeki her şeye ve herkese saygılı ol.
66. Her şeye değer ver.
67. Yük taşıma. Bağışla ve unut gitsin!
68. Elliden sonra “az çoktur”u benimse ve her bakımdan hafifle.
69. Huzurun en etkili un, yaşam iksiri olduğunu aklından çıkarma.
70. Bulmaca çöz, şarkı, şiir ezberle ve beynine sürekli yeni ve olumlu bilgiler yükle.
71. Kimyasal temizlik ürünlerini dikkatli kullan.
72. Tenini alüminyumlu ürünlerden koru.
73. Parabenli, ftalatlı ürün kullanma.
74. Zayıflatıcı iğnelerden ve haplardan uzak dur.
75. Böcek ve sinek ilaçlarından kaç.
76. Geçmişteki travmalarını çöz.
77. Kabullenmeyi öğren.
78. Duygularına yapışıp kalma.
79. Omega-6 kaynaklarını (bitkisel yağlar/zeytinyağı hariç) azalt.
80. Filtreden geçmemiş musluk suyu içme.
14 Haziran 2018
Şevval ayında altı gün oruç tutmanın fazileti.
Bismillahirrahmanirrahim
Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle
donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd olsun. Âşıkların gözyaşları adedince,
denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)
‘e âline olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Geçmiş ümmetlerin ömürleri uzun oluyordu. Alla hu
Teâlâ’ya karşı çok ibadet yapıyorlardı. Hâlbuki Ümmeti Muhammed’in (s.a.v.) ömrü'de çok kısadır. İbadet ve taatleride
azdır.
İşte bu yüzden yüce Rabbimiz ümmeti
Muhammed’in ibadet ve itaate diğer geçmiş ümmetlerden ilerde olsunlar diye,
işledikleri bir güzel ameli 10 katıyla mükâfatlandırmıştır. İlgili ayeti
kerimede, Mevla Teâlâ şöyle buyuruyor.
Kim (Allah'ın huzuruna) bir hasene ile gelirse, artık onun on misli,
onundur. Ve kim bir seyyie ile gelirse, o zaman onun mislinden başkası ile
cezalandırılmaz. Ve onlar zulmolunmazlar. (En’Am Suresi. 160)
Bazı zaman ve mekânları gün ve geceleri (Ramazan-ı
şerif, ayında yapılan ibadet, Şevval ayında tutulan altı gün oruç, Cuma günü,
Kadir gecesi, Kâbe-i muazzama Hacerülesved, Zemzem, Mekke-i Mükerreme,
sevdalıların yurdu Medine-i Münevvere, ) faziletli ve üstün kılarak, geçmiş
ümmetlerden daha üstün bir dereceye eriştirmiştir.
Bu günlerden biride, Ramazan-ı şerif
ayından sonra gelen Hicri ayların onuncusu “Şevval” ayıdır. Şevval ayında
6 gün tutulan oruçtur.
Hz. Ebu Eyyub’dan (r.a.) dan rivayet
edildiğine göre Güzeller Güzeli (s.a.v.) şöyle buyurmuştur “Bir kimse
Ramazan-ı Şerif ayını oruçlu olarak geçirip arkasından Şevval ayında da 6 gün
oruç tutarsa, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur. (Müslim, Sıyam)
Hz. Sev ban’dan (r.a.) dan rivayete göre
Kainat’ın en güzeli (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. “Allah (c.c) bir iğiliye
karşılık 10 mislini vermiştir. Buna göre bir aya mukabil 10 ay sevabı ve
bayramdan sonra da oruç tutulursa senenin hepsi oruç tutulmuş gibi sevap
verilir. (Nesei,)
Yine Hz.. Sevban dan (r.a.) rivayete göre
Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. “Ramazan-ı Şerif ayı orucu 10 aya,
Ramazan-ı Şerif’ten sonra tutulan 6 gün oruç ise 2 aya mukabildir ki, böylece
bir sene oruç tutulmuş olur.(Nese-i )
O kimsenin tuttuğu orucun hepsi 36
gün olur. Sultanlar Sultanı (s.a.v.) “Bir kimse bir iğilik yaparsa, ona o
iğiliğin 10 misli verilir.”hadis-i şeriflerine göre 36 günün her bir
gününe karşılık 10 gün hesap edilirse 360 gün eder.
Efendiler Efendisi (s.a.v.) bir Hadis-i
Şeriflerinde şöyle buyuruyor.
“Kişi, son nefesinde ölüm ile
pençeleşirken kalbi dışında, diğer 600 azası binlerce acı ve sızı ile çırpınıp
durur. Çünkü kalp, Alla hu Teâlâ’yı tanıma ve O’na iman etme yeridir. Şevval
ayının (bayramdan sonra) ilk 6
günü oruç tutarak geçiren kimsenin Allah (c.c.) ölüm acılarını, tıpkı susuz bir
kişinin suyu içmesi gibi hafifletir”
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Allah
(c.c.) gökleri ve yeri Şevval ayının ilk 6 günü yaratmıştır. Bu 6 günü oruç
tutarak geçiren kimseye, Alla hu Teâlâ yaratıkları sayısınca sevap yazar.
Ayrıca kötülüklerini silerek derecelerini yükseltir”
Şevval ayında orucunun tutuluşu:
Bu 6 günün orucu Ramazan Bayramı’nın
ilk günü hariç “Şevval”ayı içerisinde herhangi bir zamanda peş peşe
tutabileceği gibi ayrı ayrı da tutabilir.
Ancak ard arda tutulması daha faziletli
görülmüştür. Ard arda tutmak iç dünyamızı ve gönüllerimizi temizleme
bakımından, parça parça tutmaktan daha üstün derecelidir.
Bu yüzden “Şevval” ayının orucunu da
Ramazan ayının orucu gibi ard arda tutulmalı, hatta bu hususta daha fazla
titizlik göstermeye gayret etmelidir. Çünkü “Şevval” ayının orucu,
Ramazan orucunun eksiklerini giderir.
Şevval ayında kılınacak
28 Mayıs 2018
NEFSİMMİŞ MEĞER
Yıllardır kendimi, güyâ tanırdım;
Sanık ben, yargıç ben, hep aklanırdım.
Şeytanı, en büyük düşman sanırdım;
Ondan da beteri.. Nefsimmiş meğer...
Gönlümü, hevâya kaptıran oymuş,
Şuûru şehvete saptıran oymuş,
Tutkuları, putlar yaptıran oymuş,
En sinsi düşmanım.. Nefsimmiş meğer...
Övgü dolu sözlerine kanmışım;
''Kalbin temiz'' demiş, gerçek sanmışım.
Hakk'ı ancak, zor günümde anmışım,
İçimdeki nankör.. Nefsimmiş meğer...
Öyle sevdirmiş ki, dünyayı bana;
Saraylar kurmuşum, üç günlük cana.
Hevâ heves denen, çöplükten yana
Beni sürükleyen.. Nefsimmiş meğer...
Meyhâne meyhâne, hayâl kurmuşum,
Çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,
Adresi hep, münâfıktan sormuşum;
Koynumdaki yılan.. Nefsimmiş meğer...
Dalmışım.. Her akşam cümbüşle meşke,
Kalmamış dilimde, riyâdan başka.
Bir kadehlik, ömrü olan bir aşka;
Beni kul eyleyen.. Nefsimmiş meğer...
Tutkuya döndükçe, giyim markası,
Yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.
Kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;
İçindeki casus.. Nefsimmiş meğer...
Ne kadar soyarsa, insan bedeni;
O kadar olurmuş, güyâ medenî.
Bu afyonu, bir çağdaşlık nedeni,
Diyerek yutturan.. Nefsimmiş meğer...
İkbâl korkusuyla, kıstırmış beni,
Kur'ân kapısına, küstürmüş beni,
Zulüm karşısında, susturmuş beni;
Nefsimin zâlimi.. Nefsimmiş meğer...
Namaza, ''Bayramlık'' fetvâsı veren,
Kullukta, ''Mevlid''i yeterli gören,
Farz dururken, nâfileyi gösteren;
Dalâlet rehberi.. Nefsimmiş meğer...
Ağzım bağlı, güya oruç tutmuşum,
Haramları, gözlerimle yutmuşum.
Seher vakti, yorgan döşek yatmışım;
Secdeye musallat.. Nefsimmiş meğer...
Bağ bahçede, hasat vakti gelince;
Hesaplar yapmışım, inceden ince,
Lâkin, Allah için zekât denince;
Elimi bağlayan.. Nefsimmiş meğer...
Vermişim, ''Ne cömert'' desinler diye;
Üç beş çürük çarık, güyâ hediye.
Arkasından, dilenmişim medhiye;
Bu alkış delisi.. Nefsimmiş meğer...
Komşuda katık yok, ben tok yatmışım,
''Tembel'' demiş, gıyâbında çatmışım,
Şevkât dersi vermiş, nutuk atmışım;
Bu sahtekâr maske.. Nefsimmiş meğer...
Kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
Üstelik cür'etle ''Yobaz'' demişim.
Nice kul hakkını, böyle yemişim;
Oysa gerçek yobaz.. Nefsimmiş meğer...
CENGİZ NUMANOĞLU
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ