بِسْمِ اللهِ الْرَّحمَنِ الْرَّحِيمِ
OSMANLI’DA SADAKA TAŞLARI VARDI:
Bizleriyoktan var eden, sayısız nimetleriyle şereflendiren Rabbimize Kâinat’ın zerresiadedince hamt, yüz binlerce salât ve selam bütün insanların efendisi HazretiMuhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun
Değerli okurlarım! İnfâk, bir insanınsahip olduğu mal ve imkânlarını Allahu Teâlâ yolunda kullanması demektir.İyilik ve hayırda yarışmak; Allah (c.c.) yolunda harcamada bulunmak; toplumdakikimsesiz, fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmak; Kur'ân-ı Kerim'in en çoküzerinde durup teşvik ettiği hususlardandır. Nitekim bu hususta bir âyet-ikerîmede şöyle buyrulmaktadır:
لَنْ تَنَالُوا الْبرَّ حَتّٰى تُنْفِقُواممَّا تحبوُنَ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهِ عَلِيمٌ
“Sevdiğinizşeylerden Allah için harcamadıkça tam hayra erişemezsiniz. Bu yolda her neharcarsanız Allah onu bilir.”(Aliİmran Suresi,92.)
Birçok âyet-i kerîmede biz insanlara, "Hayırda yarışın" diyeemredilmekte; kazançlarını bu yolda harcayanların ise büyük ecirlere nailolacağı bildirilmektedir.
Konuyla ilgili birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfle birlikte Güzeller güzeli(s.a.v.) in fiilî örnekliği; Müslümanlarda devamlı hayır işleme bilincinigeliştirmiş ve bunun bir sonucu olarak vakıflar ortaya çıkmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Medîne-i Münevvere'deki yedi parçamülkünü bizzat vakfetmiştir. Sahâbe-iKirâm'ın ileri gelenleri de birçok vakıf yapmışlardır. Öyle ki bu anlayış,Müslümanlar arasında "İnsanların en hayırlısı, insanlarafaydalı olan; malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan, Allah yolundaharcananın en hayırlısı da insanların en çok ihtiyaç duydukları şeyleri karşılayandır"şeklinde bir ilkenin yerleşmesini sağlamıştır.
Dinî kavramlarımızdan biri olan “Sadaka-iCâriye”, sürekli sevap kazandıran sadaka anlamına gelir. Zira bir hadîs-işerîfte, sürekli sevap kaynağı olan ameller şöyle belirlenir:
“Âdemoğlu öldüğünde, üç kişi hariç ameldefteri kapanır. 1. Kesintisiz sadaka (sadaka-icâriye) meydana getirenler, 2. topluma yararlı bir ilim (ilim ehli talebe,müslümanın yazdığı kitaplar,) bırakanlar ve 3. kendisine hayır dua edenhayırlı evlatl yetiştirenler.”(Müslim.)
Hadîste geçen "sadaka-i câriye", vakfı da kapsamaktadır. sadaka-i câriye; “yol, köprü, çeşme, mescid, Kur'ân Kursu,yoksullar için aşevi, hastane ve okul” gibi hayır kuruluşlarını da içinealmaktadır. İnsanlar bu gibi yerlerden yararlandığı sürece; bunlarıyaptıranlar; yapılmasına sebep olanlar;yol gösterenler; destek olanlar; gerek sağlıklarında gerekse vefatlarındansonra sevap kazanmaya devam edecektir.
Bu anlamda vakıf, kesintisiz hayırişleme bilincinin pratiğe yansımasıdır. İnfâkın bir şubesi olan vakıf, âhireteiman etmiş olmanın somut bir göstergesi; bencilliği yenmenin fiilî bir ispatı;paylaşmanın en güzel bir örneği ve Allahu Teâlâ ya sevgisinin en barizbelirtisidir.
Kur’ân-ı Kerîmde bir âyet-i kerimede; “Mallarını gece ve gündüz, gizlice veaçıkca infâk edenler yok mu, işte onların Rableri katında ecir ve mükâfatlarıvardır. Onlara herhangi bir korku yoktur, onlar hiçbir zamanda üzülmeyeceklerdir.”(Bakara Suresi.274. buyrulmaktadır.
SADAKA TAŞLARI: Osmanlı döneminde zenginler sadakalarınıyaptırdıkları bir insan boyu yüksekliğindeki taşın üzerine koyarlardı. Taşın tepesine, paralar ıslanmasın diyeörtü yaparlardı. Veya resimde görüldüğü gibi taşın ortası oyularak oraya parakonurdu. Bunlara “sadaka taşları”denirdi. Fakirlerin izzet-i nefsirencide olmasın diye sadakayı oraya koyarlar, ihtiyaç sahipleri gece gidip ihtiyaçları kadar buradan alırlardı.
Odönemlerde aş evi, barınak, çeşme, ilim yuvası, cami, şifahane gibi eserler hepamme (kamu)hizmeti için kurulmuştur. Dul ve yetimlerin ihtiyaçları için, evlenmelerihalinde çeyiz temin etmeleri için vakıflar kurulmuştur.
Bugünkü Koca Mustafa Paşa’da 40 tane dükkân sırf sokağa atılmış kedilerin ciğer ihtiyacınıkarşılayıp barınmaları için tahsis edilmiştir
Rabbime emanet olunuz.