BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

30 Mayıs 2009

YAŞASIN TÜRK ULUSU YAŞASIN TÜRK CUMHURİYETİ

Erzurum'unünlü güldürü fıkralarının başında Teyo Pehlivan gelir.Ahali zaman zaman fıkralarını anlatır,eğlenirler.
Teyo Pehlivanın ünlü sözlerinden birisi şudur:
"Bende yalan yok hilaf da yok."
Teyo Pehlivanın Erzurum'un Kurtuluşu ve Çanakkale Zaferi ile ilgili bir videosunu izleyebilirsiniz:


NOT:İzlediğiniz video 19 Mayıs 2009 'da Erzurum Mimar Sinan ilköğretim Okulu öğrencileri tarafından 19 Mayıs etkinliklerinde oynanmıştır.

29 Mayıs 2009

HZ.ÖMER (RA) ON NASİHAT

1) Bir kötülük yapmak suretiyle senin hakkında Allah'a isyan eden bir kişiyi, bir iyilik yapmak suretiyle kendisi hakkında Allah'a itaat etmekten daha büyük bir şekilde cezalandıramazsın.

2) Kesin bir bilgiye sahip olmadığın sürece Müslüman bir kardeşinin herhangi bir hareketini en güzeline hamlet.

3) Müslüman kardeşinden duyduğun bir sözü elinden geldiğince hayra yor. Kendisini töhmet altında bırakacak işler yapan kimse, kendisi hakkında suizanda bulunup kötü şeyler düşünenleri kınamasın. Sırrını sakladığı sürece kişinin iradesi kendi elindedir.

4) Doğru sözlü ve yaşayışlı arkadaşlarından ayrılma ve her zaman için onların gölgesinde yaşa; çünkü onlar senin için bollukta süs, darlıkta ise azıktırlar.

5) Seni ilgilendirmeyen şeylere karışma. Olmayacak işler peşinde koşma, çünkü böyle bir şey yararsız, boş bir uğraş olur.

6) Kötülük öğrenmek istemiyorsan kötülerle konuşma ve böylelerinin arkadaşlığından sakın. Kötü kimselere sırrını asla söyleme. İşlerinde, Allah'tan korkanlarla istişare et!"

7) Yalan yere yemin etmeyi küçümseme ki Allah Teâlâ seni bundan dolayı helak etmesin.

8) Sonunda ölüm olduğunu bilsen de doğruluktan ayrılma.

9) Düşmanlarından uzak durduğun gibi Allah'tan korkmayan dostlarından da sakın; Çünkü O'ndan korkmayan kimse asla güvenilir birisi değildir.

10) Kabirlerin yanından geçerken kork. Taat gösterirken kendini hiç mesabesine indir. Günah işlerken akıbetini düşün.

28 Mayıs 2009

SBS'YE VE ÖSS'YE GİREN ÖĞRENCİLERİN VELİLERİNE TAVSİYELER

06 Haziran 2009'da 7.sınıf SBS, 07 Haziran 2009'da 8. sınıf SBS, 13 Haziran 2009'da 6. sınıf SBS ve 14 Haziran 2009'da ÖSS'ye giren öğrencilerin velilerine önemli tavsiyeler var.Bunları mutlaka okuyun.
Çocuklarınız hakkında yapılan eleştirilere karşı objektif yaklaşmalısınız. Başkalarının, çocuklarınız hakkında yaptığı olumsuz eleştirileri en iyi karşılama yöntemi; eleştiriyi cevaplarken karşınızdakinin söylediği olumsuz düşünceyi olumlu hale getirmektir. Kişi üzerinden değil olaylar üzerinde karşınızdakinin sözlerini değerlendirin.

Öfkeyle kalkan zararla oturur

Öfke öfkeyi doğurur. Çocuğu, okuldan geldiğinde, öğretmeninin ondan nefret ettiğini duyan her veli doğal olarak sinirlenir. Özel yetenekleri olan çocukların velileri için bu daha da kolaydır çünkü büyük bir olasılıkla velinin de özel yetenekleri vardır. Aynı yaşlarda okulda aynı davranışlara maruz kalmıştır. Bu olguyu kabullenirseniz geçmişten kalan acılarınızı çocuğunuzun öğretmeninden çıkarmazsınız.

Öfkeniz durulduktan sonra okulu arayarak çocuğunuzun öğretmeni ile görüşün; okul, bürokratik hiyerarşi sistemi ile yönetilir. Eğer sorun sınıf ortamında yaşanmışsa önce öğretmeni arayarak söylediklerini dikkatle dinleyiniz; açıklamaları sizin için yeterli değilse o zaman okul müdürünü arayarak, sınıf öğretmenin de bulunacağı bir görüşme talep ediniz.

Kelimeleri seçerek kullanın

Kendinizin ve karşınızdakilerin kullandıkları sözcüklere dikkat gösteriniz. Çocuğunuzun öğretmeni anlamadığınız bir sözcük kullandığında açıklama isteyin. Kimi zaman farklı kişiler aynı sözcüklere farklı yorumlar getirirler ve bu da yanlış anlaşılmalara yol açar. Aynı lisanı konuşmadığınız kişilerle bir anlaşmaya varmanız zordur.

En kötü plan bile iyidir

Mutlaka bir planınız olmalı. Her planın da mutlaka bir alternatifi olmalı. Çocuğunuz için uzun vadede ve kısa vadede istediklerinizin bir listesini yaparak, bir hareket planı geliştiriniz. Planınızı bir takvime uygulayınız. Kendinizi bir yöntem uzmanı olarak görünüz. Bir sorunu çözümlemek için önce sorunu tanımlamak sonra olası çözümler için kafa yormak, en başarılı olacağını düşündüğünüzü seçmek ve çözümü denemek gerekir. Eğer bir çözüm işe yaramazsa o zaman bir ikincisini olmazsa bir üçüncüsünü denersiniz. Kararlı, planlı hareket ederek kendinizi amacınıza odaklayınız.

Arşiv çalışması yapın

Yaptıklarınızı kâğıda dökerek, saklayınız. Eğer birden fazla çocuğunuz, işiniz, eviniz, gönüllü bir göreviniz ve bir kaç tane de hobiniz varsa, çocuğunuzun öğretmeni ile en son ne zaman konuştuğunuzu, nelerden konuştuğunuzu ve ne kararlar aldığınızı hatırlamak zordur. Neler yaptığınızı yazarak hatırlayınız.

Kanalları açık tutun

Öğretmenlere teşekkür etmeyi unutmamalısınız. Veli-öğretmen görüşmelerinin ertesi günü bir teşekkür notu gönderebilirsiniz. Görüşme iyi gitmemiş bile olsa, öğretmene size ayırdığı zaman için teşekkür edebilirsiniz. İletişim kanallarını daima açık tutmak çocuğunuzun yararına olacaktır.

Haberdar olun

Kendinizi bilgilendirin. Çocuğunuzun sınıfı, kanunlar ve "özel eğitim gerektiren çocukların hakları" konusunda araştırma yaparak bilgi sahibi olunuz. Çocuğunuzun öğretmeni ile en uygun görüşme zamanı, bir sorun yaşanmadan öncedir. Okul yılı başında öğretmenle arkadaşça bir ilişki kurunuz. Okulda yapılan toplantıların hepsine katılınız. Bu toplantıların sıkıcı olduğu doğrudur ama toplantılar sırasında başka hiçbir yerde öğrenemeyeceğiniz bilgiler edinirsiniz. Okul yönetimi ile konuşarak özel eğitim gerektiren çocuklar için ne gibi yatırımlar yaptıklarını, yapacaklarını öğreniniz.

B planınız nedir?

Kendinize "Bu sorunu kim çözebilir?" sorusunu sorunuz. Bir sorunu çözmek için girişimde bulunmadan önce bu sorunun cevabını verebilmelisiniz. Eğer çocuğunuzun öğretmeni, çocuğunuzun sorunlarına çözüm getiremeyeceğini ifade ederse o zaman müdür, rehberlik öğretmeni, okul psikologu ya da okulda bu konuda bilgi ve yetki sahibi birisi ile bir toplantı önerip, öğretmene yardımcı olmalarını sağlayabilirsiniz.

Dayanışma içinde olun

Başkaları ile benzer sorunları paylaştığınızı bilmek, kendinizi iyi hissetmenize neden olacaktır. Anne baba olmak çok zor bir iştir. Farklı bir çocuğa sahip olmak çok çok zor bir iştir. Çocuğunuzun güçlü yanları olduğunu, dünyayı farklı olarak algıladığını, değişik bir bakış açısı olduğunu, duygularının kimi zaman çok güçlü olduğunu ve kendine özgü merakları olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.

Siz önemlisiniz

Çocuğunuzun iyi öğrenim görmesinin size bağlı olduğunu anlamalısınız. Çocuğunuzun öğrenimi için en önemli kişi onun hayatındaki en önemli kişidir; bu da sizsiniz. Çocuğunuza bol bol kitap almalısınız. Ama kitapları onun eline verip okumasını söylemeyin. Kitapları görebileceği yerlerde el altına koyun, er geç ilgisini çekeceklerdir. Çocuğunuzla sohbet edin. Onunla konuşurken sorularına kısa ve öz cevaplar vermeye çalışın. Çocuğunuzun her anını doldurmaya çalışmayın, herkesin düşünmeye, planlamaya ve her şeyden önemlisi hayal kurmaya ihtiyacı vardır.

27 Mayıs 2009

6 HAZİRAN - 7 HAZİRAN 2009'DA YAPILACAK SBS YERİ BELLİ OLDU

06-07.06.2009 Tarihli 7. ve 8. Sınıflar Seviye Belirleme Sınavına girecek öğrencilerimizin nerede sınava gireceği belli oldu.
Sınav giriş yeri belgelerini okul müdürlüklerinden alabilirsiniz.
Allah (cc) tüm sınava girecek adaylara kolaylık versin.
SBS'DE OKUNACAK DUA İÇİN TIKLAYINIZ

25 Mayıs 2009

TORTUM DEMİRCİLER( EHREK) KÖYÜ'NDEN ASKERE GİDENLER

HABER YENİAbdulkadir BİLMİŞ(Mustafa BİLMİŞ'in oğlu)
Fuat ..........................(Mustafa ABİ (başbar oynayanın)oğlu) 25 Mayıs 2009 da askere gittiler.
İkisine de hayırlı teskereler dilerim. Sağ gidip selamtle dönsünler.
Mehmetçikler vatan size minettar.

23 Mayıs 2009

DNA’nın şifresini çözen Francis Collins, Allah’a iman etti

İyi ile kötüyü, güzel ile çirkini,doğru ile yanlışı birbirinden ayıran herkes Allah(cc)'a iman ediyor.Aşağıda güzel bir örnek var.Mutlaka okuyun

Dünyanın en önemli genetik uzmanlarından biri olan ve sekiz yıl önce insan DNA'sının şifresini çözen bilim adamı Dr. Francis Collins, Allah'a iman ettiğini açıkladı. DNA'nın yapısını evrimci dogmalarla yorumlamak isteyen bilim adamları, Collins'in keşfinin ardından müthiş bir çıkmaza girdiler. Canlılığın kökenini rastlantılarla açıklama gayreti, hücrenin yapısının en temelindeki DNA molekülünün varlığına tutarlı bir izah getiremedi. Genetik bilimindeki ilerlemeler, nükleik asitlerin yani DNA ve RNA keşfi, teori için yepyeni çıkmazlar oluşturdu.

Burada DNA'nın yapısı ve işlevi hakkında çok temel birkaç bilgi vermek yerinde olur:

Vücuttaki 100 trilyon hücrenin herbirinin çekirdeğinde bulunan DNA adlı molekül, insan vücudunun eksiksiz bir yapı planını içerir. Bir insana ait bütün özelliklerin bilgisi, dış görünümden iç organlarının yapılarına kadar DNA'nın içinde özel bir şifre sistemiyle kayıtlıdır.

Bir organa ya da bir proteine ait olan DNA üzerindeki bilgiler, gen adı verilen özel bölümlerde yer alır. Örneğin göze ait bilgiler bir dizi özel gende, kalbe ait bilgiler bir dizi başka gende bulunur. Hücredeki protein üretimi de bu genlerdeki bilgiler kullanılarak yapılır. Proteinlerin yapısını oluşturan aminoasitler, DNA'da yer alan üç nükleotidin arka arkaya sıralanmasıyla ifade edilmiştir.

Orta büyüklükteki bir protein molekülünün işlevini doğru olarak yerine getirebilmesi için DNA'daki doğru şifreyle üretilmesi gerekmektedir. Bu orta büyüklükteki protein için doğru dizilim ihtimali 10620'de birdir. Unutulmamalıdır ki 10'un yanına sadece 11 tane sıfır geldiğinde ortaya çıkan sayı bir trilyonu ifade eder. 10620'de birlik ihtimalin anlamı 0 ihtimaldir.

Evrim teorisi moleküler düzeyde hiçbir iddiasını ispatlayamadı. Elde edilen bilimsel deliller ise tesadüfün asla DNA gibi kompleks bir yapıyı oluşturamayacağını, DNA'nın bizlere çok yüksek bir Akıl'ı işaret ettiğini ortaya koydu. Bundan dolayıdır ki Francis Collins DNA ile ilgili yaptığı büyük buluşun ardından "Allah'ın Dili" isimli kitabını kaleme almıştır.

Kitabı ile ilgili olarak Time dergisine konuşan Collins , 30 yıl öncesine kadar ateist olduğunu ancak artık Allah'a inandığını şu şekilde söylemiştir :

Allah'ın var olduğuna dair rasyonel bir temel var ve bilimsel gelişmeler insanı Allah'a daha da yaklaştırıyor. Laboratuvarda çalışırken Allah'ı hissettim. Kesinlikle bizden daha büyük bir güç var ve ben O'na inanıyorum. DNA'nın şifresini çözmek beni Allah'a biraz daha yakınlaştırdı. Hastalıktan kırılan insanlar gördüm. Bilim onlardan umudunu kesmişti. Ama mucizevi olarak hayata döndüklerini gördüm. Bu da Allah'ın işidir"

İnsan genini çözmenin kendisine Allah'ın eserini görme fırsatı verdiğini söyleyen Collins, "Önemli bir buluş yaptığınızda o bilimsel çoşku anını yaşarsınız, çünkü onu araştırmış ve keşfetmişsinizdir. Keşfettiğim şey öyle bir şeydi ki, bu bilgiye daha önce hiçbir insan sahip olamamıştı. Fakat Allah onu her zaman biliyordu" demiştir.

Bu durum tüm bilim adamlarının evrim teorisine inanmak zorunda olduklarını iddia eden darwinist bilim adamlarına verilmiş çok önemli bir cevaptır. Tarih boyunca evrim teorisine inanmayan, Allah'a güçlü bir şekilde iman eden Einstein, Kepler, Newton, Bacon, Pascal, Leewenhoek, Faraday, Morse, Cuvier, Joule, Mendel, Pasteur, Lemaitre, Planck gibi bilim adamları yaşamış, bu kişiler insanlık tarihi açısından çok önemli buluşlar yapmış ve bu buluşlarıyla Allah'ın sonsuz gücünü tasdik etmişlerdir.

21 Mayıs 2009

2009 HAC KURRALARI 21 MAYIS 2009'DA AÇIKLANDI

21 MAYIS 2009'DA HAC KURRALARI ÇEKİLDİ

2009 Yılı Hac Kur'aları 21 MAYIS 2009 saat 12:00'de Başkanlığımız Konferans Salonunda çekilecek, saat 22:00'den itibaren T.C. Kimlik numarası ile sorgulanabilecektir.


2009 YILI HAC KURA SONUÇLARINI GÖRMEK İÇİN tıklayınız

KURRADA ÇIKAN HACI ADAYLARINI TEBRİK EDERİZ.
ALLAH(cc) HACCINIZI KABUL ETSİN.

20.05.2009'DA EHREK'TE RAHMETLİ OLDU.

KÖYÜMÜZ SAKİNLERİNDEN Demirci Ahmet USTA (Ahmet KÜÇÜK)ALLAH(cc)IN RAHMETİNE KAVUŞMUŞTUR.

MERHUMA ALLAH(cc) RAHMET EYLESİN. YAKINLARINA DA SABIR VERSİN.

MERHUMA VE CÜMLE GEÇMİŞLERİMİZİN RUHUNA BİR FATİHA OKUMAYI UNUTMAYALIM.

20 Mayıs 2009

16 MAYIS 2009'DA MOSKOVADA YAPILAN EUROVİSİON FİNALDE BİRİNCİ OLAN NORVEÇ ŞARKISI

Eurovision ‘da birinci olan şarkı…Hadise yarışmayı kaybedince çocuğu küçümseyici sözler kullandı.Tatlılığa oy veriliyorsa küçük bir kız çocuğu göndersinler demişti. Biraz araştırsa çocuğun 23 yaşında olduğunu öğrenebilirdi.
Alexander Rybak - Fairytale
Alexander Rybak besteci, oyuncu, kemancı, piyano çalabiliyor.1986 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler devletinde doğmuştur ve 5 yaşından beri müzikle ilgilenmektedir.

16 MAYIS 2009'DA MOSKOVADA YAPILAN EUROVİSİON FİNALDE BİRİNCİ OLAN NORVEÇLİ Alexander Rybak'ın ŞARKISININ TÜRKÇE VE İNGİLİZCE SÖZLERİ

Years ago, when I was younger
-Yıllar önce, ben gençken
I kind a liked, a girl I knew
-Bir kızı sevdim
She was mine and we were sweet hearts
-O(kız) benimdi ve sevgiliydik
That was then, but then it’s true
-Öyleydi, bu doğru
I’m in love with a fairytale
-Bir peri masalına aşığım
Even though it hurts
-Canımı yakmasına rağmen
Cause I don’t care if I lose my mind,
-Aklımı kaçırsamda umrumda değil
I’m already cursed
-Zaten lanetlenmişim ben

Every day we started fighting
-Her gün, kavga etmeye başladık
Every night we fell in love
-Her gece, aşık olduk
No one else could make me sadder
-Kimse beni üzemez
But no one else could lift me high above
-Kimse beni göğe çıkaramaz(memnun edemez)
I don’t know what I was doing
-Ne yaptığımı bilmiyorum
When suddenly we fell apart
-Aniden ayrıldığımız zaman
Nowadays I cannot find her
-Bugünlerde ona ulaşamıyorum
But when I do we’ll get a brand new start
-Yepyeni bir başlangıç yapmamızı kabul ettiğimde
I’m in love with a fairytale
-Bir peri masalına aşığım
Even though it hurts
-Canımı yakmasına rağmen
Cause I don’t care if I lose my mind,
-Aklımı kaçırsamda umrumda değil
I’m already cursed
-Zaten lanetlenmişim ben

She’s a fairytale yeah
-O(kız) bir peri masalı
Even though it hurts
-Canımı yakmasına rağmen
cause I don’t care if I lose my mind,
-Aklımı kaçırsamda umrumda değil
I’m already cursed
-Zaten lanetlenmişim ben

2010 DA EROVİSİON NORVEÇTE YAPILACAK

TEYO PEHLİVANIN PALAVRALARI

Erzurum'unünlü güldürü fıkralarının başında Teyo Pehlivan gelir.Ahali zaman zaman fıkralarını anlatır,eğlenirler.
Teyo Pehlivanın ünlü sözlerinden birisi şudur:
"Bende yalan yok hilaf da yok."
Teyo Pehlivanın Amerikalı boksör Müslüman olmadan önceki ismi Cassius Marcellus Clay olan (Muhammed Ali Clay),ile arasındaki videoyu seyredelim.

NOT:İzlediğiniz video 19 Mayıs 2009 'da Erzurum Mimar Sinan ilköğretim Okulu öğrencileri tarafından 19 Mayıs etkinliklerinde oynanmıştır.

19 Mayıs 2009

Kur'an-ı Kerim Çarsın Param Yok

19 Mayıs etkinliğinde Erzurum Mimar Sinan İlköğretim Okulu öğrencilerinin oynamış oldukları güzel bir paradi.İyi seyirler

18 Mayıs 2009

KARI İLE KOCANIN BİRBİRLERİNE KARŞI HAKLARI VE GÖREVLERİ

Günümüzde evliliklerin tez zamanda bitmesinin sebeplerinden birisi de eşlerin birbirleri üzerindeki hakları ve görevleri bilmeesinden kaynaklanmaktadır.Toplumdeki bireylerin hepsinin bilmesi gerekiyor.Mutlaka okuyun

Evliliğin temel unsuru sadece erkek veya kadın değil, karı-kocadır. Kur'an-ı Kerim, evlilik akdi için "ağır ve mesuliyetli, sağlam bir teminat" tabirini kullanmıştır. (Bak. Nisa sûresi: 21) Evlilik akdi, karşılıklı haklar ve vazifeler getiren bir akittir. Birbirine 'evet' diyen eşler, karşılıklı hak, menfaat ve namusa riayet sözü de vermiş olur. Hayatın inişleri yokuşları vardır. Beraberlikler ancak karşılıklı gayret ve fedakârlıkla yürür. Karşılıklı gayret ve fedakârlık...

Aile hayatını fabrikanın çalışmasına benzetebiliriz. Fabrikada pek çok dişli vardır: Kimisi büyük, kimisi küçük. Bunların dönmesi birbirine zıt yönde de olabilir. Önemli olan o fabrikanın dokuma yapmasıdır. Eğer bu dişlilerden biri çeşitli bir sebepten çalışmak istemezse, vazifesini yapmazsa fabrika sahibi o dişlileri hurdacıya satar. Hurdacı da parçaları ateşe atar eritir. Mesela bir ağacın yaprakları kızgın güneşin altında saatlerce bekler, güneşten aldığı gıdalarla ağaç beslenir. Eğer yapraklar "Neden ben güneşin altında yanıyorum", kökler "neden ben toprakta yatıyorum" dese, yani ağacın kısımları arasında sen-ben kavgası başlasa ağaç meyve veremez. Meyve vermeyen ağacı da keserler. Aynen öyle de aileden beklenenler elde edilmezse, o ailenin fertleri ateşe düşmüş gibi yanar.

Aile hayatı, vücuttaki organlar gibidir. Ayaklarımız "beyin çok rahat yaşarken, ben neden dağı-taşı aşıyorum" dese yürümese, sağlık bozulur.

Karı ile kocanın karşılıklı hak ve vazifeleri:

1- Karşılıklı saygı: Karı kocanın birbirine saygı göstermesi, birbirinin kişiliğine değer vermesi, birbirinin görüşlerine, düşüncelerine ve zevklerine saygı duyması gerekir.

2- Karşılıklı sevgi: Karı ve koca birbirlerini sevmelidirler. Çünkü sevgisiz yaşamın cazibesi yoktur; insanların çoğu ondan kaçar.

3- Affedici ve bağışlayıcı olmak: Karı kocanın birbirlerinin hatalarını ve yanlışlarını affedip görmezlikten gelmesi gerekir. Aksi takdirde aileye hâkim olan samimiyet ve huzur ortamı; huzursuzluk, kötümserlik, asabîlik ve memnuniyetsizlik ortamına dönüşür.

4- Sorumluluk almak: Aile mutluluğunun temininde etkili olan amillerden biri de, eşlerin karşılıklı sorumluluk duygusuna sahip olmasıdır. Bu sorumluluklar, kadın ve erkeğin yetenekleri, yetkileri ve özel koşulları dikkate alınarak belirlenir. Geçimi sağlamak, aileyi idare etmek, eşlik görevlerini yapmak, çocukları eğitmek vs. gibi.

5- Güzel ahlâklı olmak: Eşe ve çocuklara karşı güzel ahlâklı olmak, insanın kişiliğinde derin bir etki bırakır; aile ortamını sefa ve samimiyetle doldurur. Güzel ahlâkın olmayışı da, hayatı karartır ve asabîlik, asık suratlılık, sabırsızlık, bahanecilik vs. gibi olumsuz yan etkilere neden olur; korku, kaygı, kişilik kaybı vs. gibi etkileri beraberinde getirir.

6- İyimser olmak: Tarafların birbirine iyimser olması, müşterek hayat için büyük bir sermayedir. Kötümser bir kimse, negatif ve hasta bir ruha sahiptir. Onun ruh sağlığı ve dengesi bozuktur. Kötümser olan bir insan, aile hayatının sefa ve huzurundan mahrum kalır. Böyle bir insan, sosyal ilişkilerde de başarılı olamaz. Çünkü başkaları hakkında kötü zan besleyen biri, dostları ve arkadaşlarını kaybeder ve yalnız kalır.

7- Yumuşak davranmak ve idare etmek: Eşlerin, birtakım kusurlar, eksiklikler ve hoşlanılmayan davranışlar karşısında birbirlerine sert bir tepki göstermemeleri ve şiddete başvurmamaları, tam aksine şefkat ve samimiyetle yaklaşmaları gerekir. Çünkü kadının da, erkeğin de sözlerinde ve davranışlarında karşı tarafın hoşlanmayacağı eksikliklerinin olması doğaldır.

Eşler birbirinin kusuru veya eksikliğini gidermeye çalışırken; eşinin kapasitesini göz önünde bulundurması, yapabileceğinden fazlasını ondan beklememesi ve istenmeyen özellikleri karşısında büyük insanlara yakışan bir davranış sergilemesi gerekir.

8- İffetli ve namuslu olmak: Günümüz toplumunda bu özellik, genellikle kadınlardan beklenir. Hâlbuki iffetli olmak, karı kocanın karşılıklı görevlerinden biri olup en üstün ibadettir. İffet, şehvetler karşısında direnmektir. Bu da hem kadından ve hem de erkekten istenilen bir şeydir. Bu bakımdan karı ve koca birbirleri için süslenerek iffetlerini korumada birbirine yardımcı olmaları gerekir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "Onlar yani kadınlarınız sizin için sizi haramdan koruyan bir elbise, siz de onlar için haramdan koruyan bir elbise durumundasınız." (Bakara sûresi: 187)

İffetli olmak; eşin kirli insanlardan korunması, aile bağının güçlenmesi, eşin güvenini kazanmak vs. gibi faydaları beraberinde getirir.

9- Birbirini anlamak: Ailevî sorunların birçoğunun temelinde eşlerin birbirini anlamaması yatmaktadır. Eşinin içinde bulunduğu şartları ve yaşadığı sıkıntıları anlayan bir kimse, onun iyiliklerini ve zahmetlerinin kadrini bilir. Eşini anlamayan bir kimse, onun bütün çabalarını görmezlikten gelir, kusurları ve eksiklerini gözünde büyütür; zahmetlerinin kadrini bilmediği ve onu teşvik etmediği gibi, iğneli ve kinayeli sözleriyle de onu incitir ve yaşama sevincini ondan alır. Gurur ve kibirden kurtulmak, birbirinin ruh hâllerini ve sıkıntılarını bilmek, eşlerin birbirini anlaması yolunda atılacak ilk adımlardır.

17 Mayıs 2009

16 MAYIS 2009'DA MOSKOVADA YAPILAN EUROVİSİON FİNAL SONUÇLARI

54. Eurovision Şarkı Yarışması'nda final heyecanı Litvanya'dan Sasha Son'un sahne almasıyla başladı. İspanya'dan Soraya'nın sahne almasıyla performans bölümü sona erdi.

OYLAMALARIN SONUCUNDA OLUŞAN SIRALAMA

NORVEÇ
İZLANDA
AZERBAYCAN
TÜRKİYE
54. Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye'yi "Düm Tek Tek" adlı parçasıyla temsil eden Hadise, 18. sırada sahne aldı ve performansıyla büyük alkış aldı.

Olimpinski spor salonunda bulunan 22 bin seyirci Hadise'yi büyük alkışla karşıladı. 400'ün üzerinde Türk ellerinde Türk bayrakları ile Hadise'yi destekledi. Salonda Türk bayraklarının yanı sıra diğer ülke bayraklarının da dalgalanması renkli bir görüntü oluşturdu.

Hadise, stilist Mahmut Karadağ tarafından "Gizia" firmasına yaptırılan ve Türk Bayrağı'nı simgeleyen kırmızı renk kostümü ile sahne aldı.

İtalya'nın Milano kentinden getirilen özel kumaşla yapılan ve iki parçadan oluşan elbisenin kenarları altın ve Swarovski taşlarla işlenmişti. Hadise'ye, Rus dansçı kızlar Olga ve Svetlana eşlik ederken, dansçı Uğur Yıldırım'ın akrobatik hareketleri de koreografiyi canlandırdı.

Finalde, yarışmaya katılan 25 ülkenin sanatçıları şu sırayla sahne aldı:

1. Litvanya'dan Sasha Son,
2. İsrail'den Noa ve Mira Awad,
3. Fransa'dan Patricia Kaas,
4. İsveç'ten Malena Ernman,
5. Hırvatistan'dan İgor Cukrov ve Andrea,
6. Portekiz'den Flor-de-lis,
7. İzlanda'dan Yohanna,
8.Yunanistan'dan Sakis Rouvas,
9. Ermenistan'dan İnga ve Anush,
10. ev sahibi Rusya'dan Ukrayna asıllı sanatçı Anastasia Prikhodko,
11. Azerbaycan'dan Aysel ve Arash,
12. Bosna Hersek'den Regina grubu,
13. Moldova'dan Nelly Ciobanu,
14. Malta'dan bu ülke adına yarışmaya 3. kez katılan Chiara,
15. Estonya'dan Urban Symphony,
16. Danimarka'dan Brinck,
17. Almanya'dan Alex Swings Oscar Sings,
18. Türkiye'den Hadise,
19. Arnavutluk'tan 16 yaşında yarışmanın en genç solisti olan Kejsi Tola,
20. Yarışmanın favorileri arasında gösterilen Norveç'ten Alexander Rybak,
21. Ukrayna'dan ekonomik krizi protesto şarkısıyla Svetlana Loboda,
22. Romanya'dan Elena,
23. İngiltere'den Jade Ewen,
24. Finlandiya'dan Waldo's People grubu,
25. ve son sırada İspanya'dan Soraya sahne aldı.

Finalde oylamaların yarısı SMS ile halk oylaması, diğer yarısı ise ülkelerin oluşturduğu jüri oyları ile verilecek. EBU, kazanan ülkeye önümüzdeki Eurovision'u organize edebilmesi için EBU 5 milyon İsviçre Frangı verecek.

16 Mayıs 2009

16 MAYIS 2009'DA MOSKOVADA YAPILAN EUROVİSİON FİNALDEKİ HADİSE'Yİ İZLE

16 Mayıs 2009 Cumartesi günü Moskova'da yapılan yarı final Eurovision Şarkı yarışmasında Türkiye'yi temsil eden Hadise "Düm Tek Tek (Crazy ForYou) "ile Moskova'yı salladı.
Şimdi kılıbi seyredelim:

İşte Türkiye’nin 2009 Eurovision şarkısının sözleri:

Crazy For You (Düm Tek Tek)

Baby you’re perfect for me
you are my gift from heaven
this is the greatest story of all times
we met in like in a movie
so meant to last forever
and what you’re doing to me
feels so fine

angel I wake up
and live my dreams
endlessly
crazy for you

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

baby i read all answers
in your exotic movements
you are the greatest dancer of all times
you make me feel so special
no one can kiss like you do
as it is your profession
feel so fine

angel i wake up and live my dreams
endlessly
crazy for you

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

can you feel the rhythm in my heart

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

always out it like it no minute
feels like there’s no way back
always out it like there’s no minute
feels like Düm Tek Tek

İşte şarkının Türkçe Sözleri:

Düm Tek Tek

Bebeğim benim için mükemmelsin

Sen benim cennetten hediyemsin

Bu tüm zamanların en büyük hikayesi

Bir filmde tanışmışız gibi

Böyle anlam taşıyacak sonuna kadar

Ve sen bana ne yaptın

Hissettiğim çok güzel

Melek ben uyandım

Ve rüyamı yaşıyorum

Durmaksızın (bitmeksizin)

Deliyim sana

Kalbimdeki düm tek tek

Hep orda böyle dakikada durmadan

Hissediyorum geri dönüş yolu yok
Kalbimdeki ritimi hissedebiliyor musun?
Böyle gidiyor düm tek tek
Hep orda böyle dakikada durmadan
Hissediyorum geri dönüş yolu yok
Bebeğim tüm cevaplarını okudum
İçindeki yerli olmayan hareketlerinde
Sen tüm zamanın en iyi dansçısısın
Beni çok özel hissettiriyorsun
Kimse senin öptüğün gibi öpemez
Uzmanlık alanınmış gibi
Hissettiğim çok güzel
Finale katılacak ülkeler ise;
Türkiye, İzlanda,Azarbaycan,Hırvatistan,Ukrayna,Litvanya,Arnavutluk,Moldova, Danimarka, İsveç,İsrail,Portekiz,Malta,Finlandiya, Bosna Hersek,Romanya,Ermenistan,
Estonya,Norveç,Yunanistan,Almanya,Fransa,İspanya,Birleşik Krallık ve Rusya
İLK BEŞE KATILANI BİLEN SİZ OLUN:TATİLİ KAZANIN
ANTALYA'DA 2 GECE 3 GÜNDÜZ
HEMEN YORUM KISMINA YAZ

HER DERDE ÇARE HER EVE LAZIM



Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Ahmet ALMAZ hazırladı.

Limonun sertliği diğer kısımlardan zayıftır, utruc diye bilinen bitkinin kabuğundan elde edilen yağ güçlüdür ve bütün kısımlardan elde edilen yağlardan daha etkilidir.

İÇERİĞİ

Limonun kabuğu birinci derecede sıcak, ikinci derecenin sınırlarında kurudur. Onun etki kısmı birinci derecede sıcak ve aynı derecede nemlidir. Bazıları, onun birinci derecede soğuk rutubetli olduğunu ve soğukluğunun daha çok olduğunu söylerler. Onun ekşiliği üçüncü derecede soğuk ve kurudur; onun tohumları birinci derecede sıcak ve üçüncü derecede kurudur.

YARARLARI

Limon, şişirtici, kabartıcı etkiye sahiptir ve yaprakları bu etkiyi gidericidir, çiçeği yapraklarından daha yumuşaktır ve onun ekşiliği kabız yapar. Safrayı giderir ve onun tohumu, kabuğu eritici, çözücüdür. Eğer onun kabuğu elbiselerin içine konursa, güvelere karşı korur; kokusu havayı temizler; havayı bastırıp deodorant etkisi gösterir ve vebaya (salgın hastalıklara) karşı korur.

GÜZELLİK

Ekşi limon, cildi parlatır, sivilce ve ciltteki lekeleri giderir. Onun kabukları ayıklanıp yıkanırsa ve merhem haline getirilirse, lepra (lepra vulgaris) ve ağız kokusuna iyi gelir; onun şişmanlatıcı etkisi vardır; onun kabuğu ağız kokusuna iyi gelir.

ŞİŞLER

Ekşi limon temreye yararlıdır.

HAREKET ORGANLARI

Onun yağı, gevşekliğe iyi gelir; eğer yağı kabuğundan ayrılırsa, felce iyi gelir ve ekşisi sinirlere zararlıdır.

BAŞ ORGANLARI

Limon, yüz felcine iyi gelir; pişmiş limon ağız kokusunu gerçekten giderir.

GÖRME

Ekşi Limon ile hazırlanan damlalar gözün sarılığına iyi gelir.

SOLUNUM

Ekşi limon, sıcak (sıkıntılı) kalp çarpıntısını giderir ve meramalatı boğaz ve akciğere çok yararlıdır. Lakin ekşi limonun göğüste kötü etkisi vardır ve limonun sütü sirke ile pişirilirse ve ondan yarım şekerle (4 onz tıbbi ölçü, sıvı ölçüsü olarak 6 onz, 2 ölçü küçük kaşık) içilirse, sülük denen hayvanı öldürerek vücuttan atılmasını sağlar.

BESLENME

Onun eti mideye zararlıdır, ekşime yapar. Marmelatı yenmelidir veya marmelatı balla birlikte yemek uygundur; bu şekilde yenirse, hazmı kolaylaştırır ancak yine de fazla yenmemelidir. Ancak, onun yaprağı mideyi ve bağırsakları kuvvetlendirir ve onun çiçekleri ve kabuğu eğer yemek pişirilirken içine katılırsa, sindirime yardımcı olur. Kabuğun kendisi pişirilmeyip, öylece yenirse, hazmedilmez. Onun kabuğunun pişmişi kusmayı önler. Onun ekşi suyu mide cidarına yararlıdır. Ekşi limon sarılığa da yararlı olur. O, safravi kusmayı önler ve açıcı etki gösterir. Limon kullanılacaksa, ondan önce ve sonra hiçbir şey yenmemesi gerekir.

DIŞARI ATAN ORGANLARI

Limonun etli kısmı, kulunç ağrısına sebep olur. Ekşi limon, karına kötü etki yapar; safravi ishale faydalıdır; çekirdeği (tohumu) basur memelerine yararlıdır. Onun çekirdeğinde güçlü bir müshil etkisi vardır ve ekşi öz suyu kadınlardaki aşırı cinsel isteği teskin eder.

ZEHİRLEME

Onun çekirdeklerinden 2 dirhemi kaynamış şuruplu veya sıcak suyla kullanıldığında, bütün zehirlenmelere karşı etkilidir. Özellikle, akrep zehirlerine karşı ağız yoluyla (oral yolla) veya akrebin soktuğu yere merhem şeklinde uygulanırsa, faydası görülür. Kabuğu da aynı etkiyi gösterir. Şurup şeklinde, yılan sokmalarına karşı ağız yoluyla alınırsa yararlıdır; aynı zamanda, kabuğunun merhemi de (hayvanın soktuğu yere tatbik edilirse) yararlı olur.

BUGÜN

15 Mayıs 2009

İYİ UYUMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

Çoğu insan uyuyamaktan ya da rahat uyuyamaktan şikayet ederiz.Deliksiz uyku en son ne zaman uyudunuz?
-Cevap hatırlamıyorum.
Güzel,rahat uyku için şunlar yapılabilir:

1- Uyku için geceyi tahsis etmek gerekir. Yatsı namazından sonra, zaruret olmadıkça beklememek sünnettir. Bilhassa mâlâyâni ile meşgul olmamak, sabah namazını ve vücudun hakkını korumak bakımından önemlidir. Erken yatıp erken kalkılmalıdır.

2- Yatmadan önce namaz abdesti gibi bir abdest alınır. Yatağa girildiğinde: "Fatiha, İhlâs, Felak, Nâs" sureleri ve "Ayete'l-Kürsi" okunur. 34 defa tekbir, 33 defa tespih ve 33 defa tahmid yapılıp, avuçların içine üflenir ve vücudun el değen kısımlarına sürülür. Sağ omuz üzerine, yastık ile yüz arasına el koyarak uyunur. Uyku bastırıncaya kadar o günkü ameller düşünülüp istiğfar edilir. Uyku bir nimettir, azaba neden olmamalıdır.

3- Çıplak denecek şekilde yatılmamalıdır. Uyurken de edebimiz korunmalıdır.

4- Eşler hariç, erkeklerle kadınlar aynı odada uyumamalıdır. Edep! İlla edep.

5- Karnın üstüne yatmak mekruhtur. Uyurken de rehberimiz nebi'dir.

6- Uyumadan önce, yanan ateşi söndürmek, kapı-pencereyi kapatmak sünnettir. Tevekkülden önce tedbir alınmalıdır.

7- Dengeli uyunmalıdır. Ne az olmalı ne de çok. İnsandan insana uykunun süresi değişebilir. Ortalama uyku 6 saatten az, 7,5 saatten çok olmamalıdır. Hele 8 saati hiç geçmemelidir. Herkes kendi uyku miktarını kendisi belirler. Uyku miktarında ani değişiklikler yapmak sakıncalı olabilir. Uykunun bir saat azaltılması için aylar süren bir uygulama gerekebilir. Şeytan uyutmasın bizi.

8- Devamlı aynı saatte yatılıp kalkılmalıdır. Uyku da istikrar ister.

9- Uyku saatleri sabah namazı dikkate alınarak ayarlanmalıdır. Uyanır uyanmaz da Allah'ın büyük nimetlerinden birisi ile yeni bir gün ile yeniden yüzleştiğimiz için hemen O'na hamd etmeliyiz.

10- Uyandıktan sonra, yatakta oyalanılmamalı ve hemen abdest alınmalıdır. Namazı eda etmeden, az da olsa yatağa girilmemelidir. Uyurgezerlik gaflettir.

11- Uyku vaktinden 3-4 saat önce yeme ve içme ile ilişki kesilmelidir. Bilhassa uyarıcı görevi yapan içecekler alınmamalı, ağır bir akşam yemeği yenmemelidir.

12- Uyku için müstakil bir oda belirlenmeli ve uyku amacı dışında kullanılmamalıdır. Işık, havalandırma gibi fiziki şartlarına dikkat edilmelidir. Yatak vücudun yapısına uydurulmalıdır.

13- Herhangi bir nedenle gece uykusunun bölünmesi halinde, eksik kalan bölüm için tekrar uyumamalıyız. Bu uyku, sadece gelecek gecenin uykusunu geciktirme, o da geç uyanma, tekrar ilave uyku gibi fasit bir dairenin açılmasına neden olur. Sabahın bereketli saatlerini uykuda geçirmemek gerekir.

14- Rahat bir uyku için uykudan iki saat önce yürüyüş yapılması yararlı olabilir.

15- Yatsı namazından önce uyumayı sevgili Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz kerih görmüşlerdir.

16- Uykunun hoş olmayan rüyalarla bölünmemesi için, uyku öncesinde değersiz şeyleri konuşmamak gerekir. Buna rağmen hoş olmayan bir rüya gören, euzu besmele çekip yattığının ters tarafına dönerek uyumaya devam etmelidir. Sabah olunca da rüyasını anlatmamalıdır.

17- Uyku zayiatımızın ana nedenleri arasında TV, misafirlik ve harcanmış gündüzlerin telafisi ilk sıralarda yer almaktadır. İyi bir uyku programı için bu aksaklıkları gidermek şarttır. Zaruri olmayan misafirlikler, hayatilik yönü bulunmayan, Allah rızası gibi bir amaca yönelik olmayan konuşmalar, okumalar yapılmamalıdır.

18- Mesuliyetini uhdemizde taşıdığımız çocuklarımızın eğitimini düzenlerken, istikrarlı bir uyku düzeninin önemi unutulmamalıdır.

Uyku büyük bir nimettir! Vahim bir azaba dönüştürülmemelidir!

Maddeler Milli Gazete yazarı Nurettin YILDIZ'dan alıntıdır.

13 Mayıs 2009

12 MAYIS 2009'DA MOSKOVADA YAPILAN YARI FİNALDEKİ HADİSE'Yİ İZLE

12 Mayıs 2009 Salı günü Moskova'da yapılan yarı final Eurovision Şarkı yarışmasında Türkiye'yi finale taşıyan Hadise "Düm Tek Tek "ile Moskova'yı salladı.
Şimdi kılıbi seyredelim:

11 Mayıs 2009

ŞEYTAN ŞİMDİ OTURUM AÇTI

I. Bölüm:
Küçük Savaş Üstümüze düşmeyen bomba ancak kelimelerimizi acıtır... İçimizde gezinen o acı bilinçsiz, alışkanlık hücreleri tarafından hemen yenilenir ve onarılır, birkaç dakika sonra kaybolur... Kalbin duvarlarına tutunarak yürüyen acı, yerini; bir imleç-çarpı işareti buluşmasıyla parlak reklamlara bırakır. Durmaksızın değişik ses ve görüntülere maruz kalan beyin; gelişimini tamamlayamayan araz çocuklara döner...


II.bölüm; Büyük Savaş



Ama biz tenhalaşmıyoruz ki dedi genç kız gözlerini yere indirirken... Biz sadece sohbet ediyoruz... Konuşuyoruz güncel mevzulardan, yazıdan ve kelimeden, gidişattan... Zaman zaman havadan ve sudan... Bazen derinlemesine, bazen öylesine... Ama saatlerce...


Tenhalaşmıyoruz dedi genç kız ısrarla... Oysa neydi tenhalaşmak; kötü karakteri şeytan olan üç kişilik bir film seti... Ya da iki kişinin şeytana yol haritası çizdiği bir yarışın en önde seyreden otomobili... Bir yalnızın iki olabilmek adına nefsinde verdiği "kalbim temiz" brifingleri... Kimine göre bir kapıyı kapatmak kadar basit bir eylem... Kimine göre tüm kapalı kapıların üstüne kilitlendiği yarı karanlık bir sofa...



Bazen bir kadın ve bir erkeğin diğer tüm beşerin soluk alıp vermesi kadar çok bahaneyi "doğru düşünce ve prensip" duvarlarına vurması, çarpması, kırması ama yok edememesi...


Bazen de "biz iki olgun insanız, biliriz kendimizi" diyerek çiftlerin dağların zirvesinde, ya da ormanın gölgesinde, yahut ırmağın akışında, tenha adına en tenha neresi varsa orada bile tenhalaşamaması... Yani yok edememesi o kesin hadis-i şerifi... Sorumluluğunu buharlaştıramaması... O sorumluluk ki kadın ve erkeği saçından ya da eteğinden kavrayıp kalabalıkların içine çekmeye muktedirdir...


Ama biz tenhalaşmıyoruz dedi kız üstüne basa basa... Oysa ona göre sadece bir odada yalnız bırakılmışlık haliydi tenhalaşmak... Bir bay-bir bayan; masa, koltuk ve sehpa, duvar, halı ve pencere...vs... Oysa yaşanan neydi; bir bay-bir bayan; ekran, kablo ve teller, kodlar, 01 ler, adresler...vs...


Bu açıdan bakmayı sevmedi genç kız "seslerimizi duymuyoruz mesela" dedi ... Oysa ses, havanın ses tellerini titretmesi ve dilin beyinden aldığı emirle o çıkan tınılara hükmetmesi demekti; ya dilim elime inip, parmaklarıma yürürse... Mesela tuşların her biri ses teli hükmüne geçip, parmaklar dil gibi ona hükmediyorsa... Öyle ya dile hükmeden akıl, parmağı başıboş bırakmaz değil mi?


Ama bakışlar yok dedi kız... Gözler, anlamın ruhtan süzülerek ışıldadığı tek yerdir dedi... "Kaş ve göz yok!"dedi ... Oysa bakış; bir anlık iletinin yanıp sönen sarı lambasından sadece birkaç "an" daha fazla yaklaştırır günaha... Camların önünde sevdiğinin bir bakışını yakalamak isteyen insanın duyduğu iştiyakın belki yüzde kaçını, muhabbet ve ünsiyet kurduğu bir kişinin "oturum açıldı" panosunu görünce de hissedebilir insan dediğin... Söz bakıştan daha tehlikelidir bazen... Aşık olduğu kişinin gözlerine yanıp yakılan bir insan iş muhabbete gelince dumura uğrar bazen... Yine ve daha fazla sözleri kalbi güneş gibi saran bir insanın gözlerini görmez olur aşık... Yani söz o bedenin gözü, saçı, eli, ayağı oluveririr...


Ama harama giden bir ayak, harama uzanan bir el yok ki dedi kız; oysa bazen tüm küçük adımları koca bir adıma sığdırıp tek adımda bulaşırız günaha... Ve elin tek bir hareketi ve bazen masum bir "tık" sesi; bazen o kadar da masum ve yalın olmayabilir... İlla günah sıcak ve akıcı mıdır... Seni alıkoyan her günah ister millerce uzağında olsun, ister ışık hızı yakınında olsun senin ceza sebebindir...


Bir başka Mütedeyyin bey ben eşimi aldatmam ki dedi özelindeki 12. bayanla konuşurken... Biz nitelikli sohbet ediyoruz... Sözüm ona beyin fırtınaları estirmektedirler... İçeride yan odada çocuklarına laf anlatmaya çalışan hanımsa kendisine ne zaman sıra gelecek diye bekler durur... Beklesin bey irşad etmektedir, cihad yazıları yazmaktadır...


Normal yaşantısında tek bir beyle bile kişisel muhabbete girmeyen dindar bayanların adres defterinde onlarca bey ve bilgisayar başında geçen onlarca saat... "Kendin"leştirirsin yazıyı ve imgeleri.. Komiksindir... Cazipsindir... Denksindir.. Ama çoğu kez Allah'a yalan söylersin... Ben sadece din adına yazıyorum, öğrenip-öğretiyorum dersin... "Kardeş" dersin ama bunun şimdilik olduğunu bilirsin...


Velhasıl; insan gittiği her yeri kendileştirir... Sanalı da, hayali de... İçindeki isyankar yanına bir rumuz takar, isyan eder sinirlendiği konu başlıklarına... İçindeki saldırgan yanına bir isim takar sevmediği şahıslara saldırır... Kalbine hapsettiği aşık yanına bir isim takar ve site site maşukunu arar... Bazen gününde değildir mütevazı takılır... Ama asla ve asla kendi ismini kullanmaz.. Kendi ismi mütevazi olamayacak kadar dik, saldırgan olamayacak kadar asildir...


Aman canım sanal ortamdayız dedi kız son koz olarak... Unutmayalım ki; tüm yaratılmışların ve tüm buudların, bildiğimiz-bilmediğimiz tüm alemlerin ve dahi sanal alemin ilahı yine Allah (CC) tır. Ve şeytan kendini götürdüğün her yerde ya eline ya parmağına musallat olmaya devam edecektir...


Ve son söz kendimedir. Umarım sen eriyip tükenmezden evvel sahip olduğun tüm plastikler eriyip kaybolur... Ve sen bulduğun tek kömür parçasıyla ağaç kabuklarına yazı yazmaya mahkum edilirsin...!!!

10 Mayıs 2009

ANA GİBİ YAR OLMAZ

10 Mayıs günleri Anneler günü olarak kutlanmaktadır.Anneler gününü senenin bir günü indirmemeliyiz.Annelerimizi üzmemeliyiz.
Annemize en güzel hediye nedir?
Gül:değil
Elma: değil
Muz: değil
Kolye:değil
Tek taş: değil
ve cevap
ANNECİĞİM SENİ ÇOK SEVİYORUM.DAVRANIŞLARIMLA SENİ KIRMAYACAĞIM VE SANA İYİ BİR EVLAT OLACAĞIM.
Anneler günü ile ilgili özlü sözler:
1."Cennet annelerin ayakları altındadır."
2.
"Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Evlat Pir dahi olsa
Anneye muhtaç imiş."

Gelecek nesli yetiştirmede annelerimize büyük görev düşüyor.Değerli anneler size emanet olan çocuklarınızı iyi yetiştirmeyi unutmayın.Atalarımız ne demiş?
"Kenarına bak bezi al, annesine bak kızı al"

03 Mayıs 2009 Tarihinde Yapılan Parasız Yatılılık Ve Bursluluk Sınavı soruları Ve Cevap Anahtarı

03 Mayıs 2009 Tarihinde Yapılan Parasız Yatılılık Ve Bursluluk Sınavı soruları Ve Cevap Anahtarı

5. Sınıf A kitapçığı

5. Sınıf B kitapçığı

9-10-11. Sınıf A kitapçığı

9-10-11. Sınıf B kitapçığı

İster öss,isters sbs hangi sınava giriyorsan gir.Fark etmez.Mutlaka çöz.

07 Mayıs 2009

07.05.2009'DA EHREK'TE RAHMETLİ OLDU.

KÖYÜMÜZ SAKİNLERİNDEN EBUBEKİR PEKER'in oğlu (küçük hasta olan)ALLAH(cc)IN RAHMETİNE KAVUŞMUŞTUR.

MERHUMA ALLAH(cc) RAHMET EYLESİN.BAŞTA ANNESİNE,BABASINA VE YAKINLARINA DA SABIR VERSİN.

MERHUMA VE CÜMLE GEÇMİŞLERİMİZİN RUHUNA BİR FATİHA OKUMAYI UNUTMAYALIM.

DÜNYAYA YENİ GELEN SON EHREKLİ

Mehmet AKPINAR' ın oğlu Nizamettin AKPINAR' ın 04.05.2009 Pazartesi günü bir oğlu dünyaya gelmiştir.AKPINAR ailesini tebrik ederiz. Allah(cc) hayırlı evlat etsin.(Amin)

05 Mayıs 2009

ERZURUM TORTUM EHREK'TEN KIŞ VE YAZ GÖRÜNÜMÜ




Resimleri gönderen Lokman BİLEN'e teşekkür ederiz.
Siz de yazı ve resim göndermek isterseniz

adresine yollayabilirsiniz.

03 Mayıs 2009

Evliliğiniz ilk sarsıntıda yıkılmasın

Bütün evliliklerde eşler ne kadar birbirini sevse ve uyum içinde olsa da ilk yıllardan itibaren çeşitli nedenlere bağlı olarak bazı anlaşmazlıklar ve buna bağlı sarsıcı olaylar yaşanır. Bunun nedeni aileyi oluşturan bireylerin uyum sürecinde oluşu ve kişiliklerine bağlı olarak yaşanan çeşitli olaylar karşısındaki tepki ve davranışlardaki farklılıkların ortaya çıkışıdır.
Bu uyum döneminde her iki tarafın ailesi de önemli rol oynar. Evliliğin ilk günlerinden itibaren eşler kendi aileleriyle yeni kurdukları yuva arasında ne kadar uyumlu bir denge kurmuşlarsa evlilik müessesesi de o kadar sağlam temeller üzerinde demektir. Bu dengenin sağlanmasında şu hususlara dikkat edilmelidir:

YUVA KURMA SORUMLULUĞUNUZ OLMALI

Eşler kendi ailelerine bağımlı değil; bağlı olmalı ve acil durumlar dışında kendine yetebilmelidir. Özellikle evlenecek gençlerin bir aile kurmanın ve yürütmenin sorumluluğunu yerine getirecek kadar donanımlı ve yeterli maddi imkâna sahip olması ailelerinin de sorumluluğundadır.

FARKLILIKLARA SAYGIYLA BAKILMALI

Evliliğin ilk yıllarındaki sorunların çoğu kişisel farklılıklara bağlı yaşanır ve büyüklüğüne ve şiddetine göre bütün evlilik hayatında etkili olur. Çatışma hayatın bir parçası olsa da seviyeli olması önemli. Ailelerin birbirine gösterdiği saygı kadar eşlerin birbirine ve birbirinin ailesine karşı gösterdiği saygı da etkilidir.

Yaşananlar eşe objektİf olarak

anlatIlmalI

Eşler birbirinin ailesine ne kadar iyi olur, birbirlerine sevgi ve ilgi gösterirse o kadar mutlu olur. Kişinin ailesiyle arasında geçenleri anlatması gerekiyorsa objektif olarak anlatması problemleri en aza indirir. Eleştiride ölçüsüzlük ve önyargı ile suçlama savunmaya yol açar.

AİLELER MADDİ BEKLENTİ İÇİNDE OLMAMALI

Bazı gençler kendi yeni kurdukları yuvada ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken bir de ailelerinin onlardan maddi destek beklemesi sıkıntılara yol açıyor. Bazı anne-babalar maddi ihtiyaçlarını karşılama konusunda verici olmak yerine kendileri onlardan beklenti içinde olurlar. Anne, babaların evlatlarından fazla beklenti içinde olmaması, bunun yanında gençlerin de vefalı ve her iki tarafın ailesini ihtiyaç zamanlarında koruyup gözetmesi uyumu artırır ve sorunları azaltır.

EŞLER BİRBİRİNE UYUMLU OLMALI; KİŞİLİK SINIRLARI KORUNMALI

Eşler uyumlu olmaya özen göstermeli, değişikliklere açık davranmalıdır. Her konuda olduğu gibi değişim ve uyum konusunda da ölçülü davranılmalı, kişi kendi sınırlarını iyi belirlemeli, ihtiyaçlarını ve prensiplerini en güzel şekilde ifade etmelidir.

ÇEVRENİN ÖLÇÜLERİNİ DEĞİL KENDİ DEĞERLERİNİZİ BAZ ALIN

Evlilik hazırlığında ve daha sonra ailenin devamında maddi konularda çevrenin ne diyeceğine göre değil ihtiyaçlara göre hareket edilmelidir.

Kİşİ, eşİnİn haksIzlIğI önleyeceğİnden emİn olmalI

Aile üyelerinden haksız bir muameleye maruz kalan kişi, eşinden yardım bekler. Bu noktada haksızlığı önleyecek kişi olarak eşinden destek görmek ister.

Arkadan konuşarak güven sarsIlmamalI

Eşinin hoşlanmadığı davranışları kendi ailesine anlatmayı veya şikâyet etmeyi normal bir davranış olarak görmek yanlıştır. Karı-koca yaşadıklarını unutur; ama diğer aile bireyleri anlatılanları kolay kolay unutmaz. Ve bu da aile ilişkilerinin zedelenmesine sebep olur. Aleyhinde konuşulduğunu fark eden eş ise kendini aile içinde yalnız hisseder.

ŞİDDETİN ÜSTÜ ÖRTÜLMEMELİ

Eş veya ailesi tarafından görülen haksız muamele, psikolojik veya fiziksel istismarı yardım almak için anlatmalıdır. Zira biriken ve doğru şekilde ifade edilemeyen öfke ve haksızlığa boyun eğmek sorunların katlanarak büyümesine yol açar.

EŞLER AİLELERDEN BEKLENTİ İÇİNDE OLMAMALI

Gençler de evliliğin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek, maddi ihtiyaçları karşılamak için ailelerinden beklenti içinde olmak yerine kendileri de maddi imkanları sağlama konusunda gayret etmelidir.

Arkadan konuşmaları aktarmamalı

Hiç kimse arkasından konuşulup eleştirilmek istemez. Bu tür hatalar evliliğin ilk yıllarında ciddi sorunlara ve sevgi eksikliğine sebep olur. * Uzman Psikolog

FARİKA TEYMUR ARTIR

01 Mayıs 2009

01 MAYIS 2009'DA DEĞİŞEN BAKANLAR VE KALAN BAKANLAR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kabine değişikliği ile ilgili listeyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le sundu.
Gelenler

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakan: Ali Babacan ( Hazine müsteşarlığı ve bütün bankalardan sorumlu olacak)
Devlet Bakanı: Bülent Arınç
Dışişleri Bakanı: Ahmet Davutoğlu
Adalet Bakanı: Sadullah Ergin
Milli Eğitim Bakanı: Nimet Çubukçu
Çalışma Bakanı: Ömer Dinçer
Maliye Bakanı: Mehmet Şimşek
Enerji Bkanı: Taner Yıldız
Sanayi Bakanı: Nihat Ergün
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı: Mustafa Demir

DEVLET BAKANLARI

Hayati Yazıcı, Faik Nafiz, Mehmet Çağlayan, Faruk Çelik, Selma Kavak

Kabinede kalan ve yerleri değişmeyen bakanlar,

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
Devlet Bakanı Mehmet Aydın,
AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış,
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül,
İçişleri Bakanı Beşir Atalay,
Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu oldu.

Saygı görmek istiyorsan saygı göster!

İnsanlardan saygı bekleyen bir kimse, halka saygılı davranmak zorundadır. Ciddiyetsiz hareket eden, sevgiden mahrum kalır. "Hür insan, dilediğini yapabilmelidir" iddiası ile hareket eden fert, sonunda nefsine tutsak olur. Toplumsal saygı ve kardeşlik için, insanlara saygılı olmayı önemseyenlerin uyması gereken bazı muaşeret ölçüleri;

İnsanları hoş görün

İslâm'ın öğrettiği edep kurallarını zihnine yerleştiren bir insan; hoşgörü sahibi olmalıdır. Müslüman bir fert, şahsına karşı işlenen kusurları bağışlama asaleti göstermeli ve yaratanın hatırı için yaratılmışları hoş görmelidir. Başkalarından müsamahalı hareket gördüğü zaman hoşlanan kimse, bu haslete kendisi sahip olmazsa tutarsızlıkla suçlanır. Kendini beğenip başkalarını hakir görenler, nezaket ölçülerinde izafîlik fikrini türetmiş olurlar. Vicdanların mürebbisi ve kâinatın en yüce efendisi bulunan Peygamberimiz; "Hoş gör ki, hoş görülesin" buyurmuştur.

Sakin olun ve tebessüm edin

Bir toplulukta konuşma yapacağımız zaman, mütehakkimâne bir ifade ile değil, mütebessim bir yüzle hitap etmeli; muhatabımıza adı ile değil, şahıs zamiri ile hitap etmeli ve bu yolu tercihte bile ince ve sakince konuşmalı, "sen" kelimesi yerine "siz" demenin üstünlüğünü hatırdan çıkarmamalıdır.

Saygı ifadelerini kullanın

Bir meselenin vuzuha kavuştuğunu tespit için karşımızdaki şahsa soru yöneltmek gerektiğinde, "anladın mı?" demeyerek "anlatabildim mi?" şeklinde konuşmak gerekir.

İnsanlara değer verin

Muhataplarımıza karşı kullanacağımız hürmet ve saygı ifadelerini, onların ilmî durumlarını dikkate alarak ifade etmeli; bilgisi ile temayüz etmiş kimseye "zat-i âliniz", şeklinde konuşmak, eski bir Osmanlı inceliğidir.

Başkalarına rahatsızlık verme

Muhatabımızın kulağında işitme özrü yok ise, sesimizi karşımızdaki şahsın duymasına yetecek seviyeden daha fazla yükseltmemelidir. Otobüs, tren ve benzeri vasıtalarda yolculuk yaparken, yanımızdaki şahsın duymasına kâfi gelecek bir sesle konuşmalı; gece yolculuklarında, mecbur kalmadıkça, konuşmamalıdır. Başkalarına rahatsızlık vermemek temel insanlık kuralıdır.

İnsanlara bağırarak seslenmeyin

Caddede giderken, bizden ileride gitmekte bulunan bir şahsa, arkasından bağırarak durdurmaya kalkışmamalıdır. Böyle bir davranış, kaba ve çirkindir. O şahsa ulaşmanın yolu, onu durdurmak değil, kendi yürüyüşümüzün hızını artırmak, yaklaştığımızda selam vererek olmalıdır.

Kahkaha ile gülmeyin

Bir cemiyet içinde bulunurken kahkaha ile gülmemelidir. Kahkaha atmak, sahibinin ciddiyetini zedeler ve halkın huzurunu kaçırır. İlâhî edebe aykırı oluşu sebebiyle, namaz esnasında sâdır olan "kahkaha", ibadetle birlikte abdesti de bozar. Gülmede bu dereceye ulaşan ölçüsüzlükler, hareketlerimizi aklın kontrolü altına alamayışımızdan kaynaklanır.

Büyüklere hürmet göster

Yaşça ve ilim itibarıyla büyüklerimize hürmette kusur etmemeli; bilgisi ile fikrimizi aydınlatan hocamıza kendisinden sanat öğrendiğimiz ustamıza ve tecrübelerinden faydalandığımız yaşlı kimselere saygılı olmak durumundayız. Bu şekilde hareketimiz, hem Hakk'ın rızasına hem de halkın hoşnutluğuna vesile olur.

Yaşlılara ve kadınlara öncelik tanı

Şehir otobüslerinde ayakta kalan ihtiyarlara kendi yerimizi ikram etme nezaketini göstermeliyiz. Bu hususa ışık tutacak bir olaydan bahsetmek gerekir. Allah Resulü, Mekke'nin yakınlarında iken, sütannesi Halime-i Sa'diye'nin geldiğini görmüş, kendisini karşılamak için hemen ayağa kalkmış ve onu güler yüzle karşılamıştı. Efendimiz (sav), hemen cübbesini sırtından çıkarmış, yere sermiş ve sütannesi Halime'yi cübbesinin üzerine oturtmuştu. Allah Resulü'nün bu hareketini göre sahabe de aynısını yapmakla kendilerini vazifeli saymışlardı.

Temizlen ve güzel giyin

Bir toplantıya katılacağımızda el ve ayak temizliği yapmalı, dişlerimizi fırçalamalı, kendimizi çekip çevirmeli güzel bir görünüşe sahip olmalıyız. Temiz ve güzel giyinmeyi kibirle bağlantılı imiş gibi görmek yanlıştır. Mütekebbir insan, eski elbise giydiği zaman da huyunu devam ettirebilir. Kibir, Hakk'ı reddetmek ve insanları hakir görmektir.

Usule dikkat et

Bir topluluğa su, çay ve benzeri meşrubat dağıtacağımızda, Allah Resulünün sünnetine uygun olması için, kapıdan içeri girdiğimizde sağımızda kalan kimseden başlamalı, sonra onun sağında oturan kimseye ikramda bulunmalı ve bu sırayı takip ederek işin sonuna ulaşınca en son kendimiz almalıyız.

Teşekkür etmeyi bil

Bir ziyafete katıldığımızda ev sahibine teşekkür etmeli ve emeği geçenlere takdirkârlığımızı dile getirerek ev halkının gönüllerini memnun etmeliyiz. Bir bardak su bile olsa, yapılan bir ikrama şükranlarımızı dile getirip duada bulunmak çok nazik bir hareket olacaktır.

İnsanların kalbini kırma

Cemiyet içinde bulunurken vadi olan ve halkın üzüntüsüne yol açan bir hadise karşısında sevinmemeli ve yanlış tefsir edilecek hareketlerden çekinmelidir. Bu cihetteki yanlış bir tavır, sahibinin nezaketsizliğine yorulur. Bu da karşımızdaki insanın/insanların kalplerinin kırılmasına neden olabilir.

Kâmil manada bir insan olmak isteyen, İslâm'ın ölçülerine ve muaşeret usullerine riayette kusur etmemelidir.

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ