Sonbahar dersleri
Sonbahar dersleri
Mahmut Toptaş29-10-2015
Sokaklar ıslaktır.
Esen rüzgarların önünde yapraklar vardır.
Toz bulutları yerine yağmur bulutları dolaşır başımızın üstünde.
Hazan mevsimidir.
Güz mevsiminde kaz dağında ağaçlar derin uykuya dalmak için soyunmaya başladılar.
Toroslarda çam ve ardıç ağaçları yapraklarını tazelediler.
Bolu dağında bin bir renk gösterisi.
Tatile çıkamayan yaşı elliyi geçenler, aynanın karşısına geçerler ve kendilerini uzaktan seyrederlerse dünyanın her dağını, ovasını, deresini kendilerinde görebilirler.
Yedisinde çocuklar, yirmisinde delikanlılar, babalarına ve dedelerine bir kayanın üzerinden karşı dağı seyreder gibi baksınlar.
Yüce dağın tepesindeki karı, dedesinin tepesinde görür.
Solan yaprakların rengini ve renklerin tonlarını dedenin sevinç ve hüzün zamanlarında yüzünde seyreder.
Bu yaşa geldim, dünyanın Sidney’inden Oslo’suna kadar gezdiğim, gördüğüm şehirlerin önce o şehirde her dalda öne geçen ünlüleri hakkında bilgi almak, mümkünse gördükten sonra güzel tabiat manzaralarını da seyrederim.
Ama yaşayan insanların yüzüne bakmak, anlattıklarından nasiplenmek isterim.
Başlarında kar düşmüş saçlarıyla yeni geleceklere yer vermek asaletine hazırlık başladığını gösterir.
Ahiret denizinin dalgalarından sıçrayan köpükler gibidir başındaki aklar.
“Bak, ben aklandım, sen de gönlünü pakla” der gibidir beyaz saçlarım.
Ben, bu köhne bahardan memnunum.
Gençliğimde aklıma gelmeyen yol hazırlığını saçlarımın, kaşlarımın her teli dile gelip beni yola hazırlıyor.
Güz mevsiminde güneşin minesi solduğu gibi, yaşlının da minesi solarken merhameti artıyor.
Yapraklar, baharda gelecek yaprakları besleyip büyütmek için yere serildiği gibi, yaşlılar da kazandıkları serveti, tecrübeyi, ilmi, gelecek nesillere vermek için ayaklarına sermeye başlıyor.
Yaşlanmayı dondurma soğukları başlar güzün.
Zenginlerin yüksek fiyatlarla girdikleri dondurma dolaplarından güzellik ve dinçlik aradıkları havayı Rabbim, zengin ve fakire aynı orakta yayıveriyor.
Kışa geçiş ayarını da güzel ayarlıyor O güzel Rabbimiz.
Yemyeşil dallardan yapraklar dökülürken başımızdan sırma saçlarımız da dökülüyor bir bir.
Döküldüğü yere gideceğimizi haber veriyor bir bir.
Dallardan yapraklarla ipek gibi saçlarımız, bize geldiğimiz yerin toprak olduğunu söylüyor bir bir.
Gülün de güzelin de güzelliğinin ve tazeliğinin kendinden olmadığı söylüyor bir bir.
Hazan mevsiminde dersimizi alıyoruz bir bir.
Teker teker getirildiğimiz bu dünyadan birer birer götürülüyoruz.
Saçımız, boyumuz, dişlerimiz söylediği gibi bu gerçeği sonbahar yaprakları da söyler.
Ve Rabbimiz haber verir:
“Sizi ilk defa yarattığımız gibi bize teker teker geldiniz. Verdiğimiz nimetleri arkanızda bıraktınız. Aranızda Allah’a ortak olduğunu iddia ettiklerinizi beraberinizde şefaatçi olarak görmüyoruz. Aranızdaki bağ kopmuştur. İddia ettiğiniz şeyler kaybolup gitmiştir.
“Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği çatlatan, ölüden diriyi çıkaran, diriden ölüyü çıkarandır. İşte Allah bu..! Nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?” (En’am süresi ayet 94-95)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder