BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

29 Nisan 2014

28/29 Nisan 2014 Tarihli 8.Sınıflar 2. Dönem Ortak Sınavı Soru Kitapçıkları ve Cevap Anahtarı

DERSLERKİTAPÇIKLAR
Türkçe A Kitapçığı   B Kitapçığı Görme Engelliler
Matematik A Kitapçığı  B KitapçığıGörme Engelliler
Din Kültürü A Kitapçığı  B KitapçığıGörme Engelliler
Fen ve Teknoloji   A Kitapçığı  B KitapçığıGörme Engelliler
İnkilap Tarihi A Kitapçığı  B KitapçığıGörme Engelliler
İngilizce A Kitapçığı  B KitapçığıGörme Engelliler
Almanca C Kitapçığı  D Kitapçığı 
Fransızca E Kitapçığı  F Kitapçığı 
İtalyanca G Kitapçığı  H Kitapçığı


8.Sınıflar 1. Dönem Ortak Sınavları Soru Kitapçıkları ve Cevap Anahtarı

DERSLER                                  KİTAPÇIKLAR
Türkçe A Kitapçığı                 B Kitapçığı                             Görme Engelliler
Matematik A Kitapçığı           B Kitapçığı                              Görme Engelliler
Din Kültürü A Kitapçığı          B Kitapçığı                              Görme Engelliler
Fen ve Teknoloji   A Kitapçığı  B Kitapçığı                            Görme Engelliler
İnkilap Tarihi A Kitapçığı         B Kitapçığı                              Görme Engelliler
İngilizce A Kitapçığı                 B Kitapçığı                              Görme Engelliler
Almanca C Kitapçığı  D Kitapçığı
Fransızca E Kitapçığı  F Kitapçığı
 İtalyanca G Kitapçığı  H Kitapçığı

2014 YAĞMUR DUASI

28 Nisan 2014

İyi Sâlih Nurcular Hatâlı Nurcular

MÜSLÜMAN bir grup olarak Nurcular ikiye ayrılır: Bediüzzaman’ın ve Risale-i Nurların temel ve ana prensipleri ve direktifleri içinde kalarak ihlasla doğru dürüst iman ve Kur’an hizmeti yapanlar ile bu prensip ve direktifleri az veya çok çiğneyerek hizmet ettiğini iddia edenler
Herkes bilir ki, Nurculukta aktif siyaset yapmak yoktur.
Sivil darbe teşebbüsüne girişenler nasıl Nurcudur? İyi ve doğru Nurcu mudur?..
Bediüzzaman’ın kesin vasiyeti şudur: Risale-i Nurlar sadeleştirilemez, üzerlerinde değişiklik yapılamaz. Bu vasiyete riayet etmeyenler nasıl Nurcudur?
Gıybet eden… İnsanların gizli ayıp, günah ve kusurlarını böceklerle, kameralarla tecessüs eden bir sözde Nurcu gerçek Nurcu mudur?
Nurculuk bir tarikat değildir ama bir sekt de değildir.
Hediye kabul etmeyen, zekat almayan Bediüzzaman bir vâdide; zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayanlar bambaşka bir vâdidedir.
Bediüzzaman namaz kılarken, üzerindeki resimli paraları (zaten kaç kuruşu vardı!) çıkartırmış.
Bediüzzaman mütevazıdır, şahsının ön plâna çıkartılmasını istemez, iman ve Kur’an hizmetlerine yönelik olunmasını ister. Ya bu ahlak ve karakterin tam zıddına sahip olanlar?..
Soruyorum: Vefatından elli küsur sene geçtikten sonra, biz Nurcuyuz deyip de, Risale-i Nur prensiplerine aykırı sözler eden, düşmanlıklar sergileyen, sivil darbe teşebbüsüne kalkışan bazı “Nurcuların” yaptıkları Bediüzzaman’ın ruhaniyetini üzüyor mu, üzmüyor mu?
Bendeniz Nur camiasının ağabeylerine, hocalarına, has hizmetkarlarına karışmam ama Nurculuk bu fakiri çok ilgilendirir. Çünkü Ümmet dairesi içinde iman ve Kur’an hizmetleri yapılmaktadır. Nurcuların iman ve Kur’an hizmetlerine sevinirim, çatlak sesler çıkarsa üzülürüm.
Nurculuğun siyasete, siyasî entrikalara, sivil darbe teşebbüslerine alet edilmesinden, bir Müslüman olarak endişe duyarım.
Nurculuğun Ehl-i Sünnet dışı inançlara, görüşlere, Diyaloglara miyaloglara vasıta kılınmasını istemem.
Bütün Nurcuların, Bediüzzaman’ın ve Risale-i Nurların etrafından birlik olmasını istemek suç mudur? Nurcuları yönlendirmek midir? Onlara karışmak mıdır?
Bir Müslüman olarak bütün hizmetler, bütün cemaatler, bütün tarikatlar beni ilgilendirir.
İslamî kesim içindeki iyi işlere sevinmek, kötü işlere üzülmek bir suç değil, bir vazifedir.
Nurculuğun iki temel prensibi ihlaslı olmak ve benlikten uzak durmaktır.
Nurculuğun temel prensiplerinden biri de İslam Kur’an harflerini muhafaza etmektir.
Nurculukta esas olan Osmanlı yazısıdır. Latin veya lâdinî yazı muvakkaten ruhsat ile kullanılabilir.
Nurculuk bir meşreptir, bir hizmet metodudur. En karanlık günlerde, en ağır ve baskılar ve zulümler altında İslama, İmana, Kur’ana hizmet etmiş, büyük fütühata nail olmuştur.
İslam ve Ümmet düşmanı ideolojinin en büyük muhalifi Bediüzzaman hazretleridir.
Latin harflerini öğrenmemiş, bu yazı ile okuyup yazmamıştır.
Bir kere bile Frenk elbisesi giymemiştir.
Başına şapka geçirmemiştir.
Din düşmanı sistemi muhatap kabul etmemiş, yasal haklarını bile aramamıştır.
Bu muhalefeti esnasında âsâyişi bozacak hiçbir fiili ve telkini olmamıştır.
Adem-i şiddet konusunda Gandi onun ayağına su dökemez.
Bediüzzaman’a hürmet etmek, Risale-i Nur hizmetlerini takdir ve tahsin etmek, hâlis ve sâlih Nurcuları desteklemek için ille de Nurcu olmak gerekmez, Müslüman olmak yeterlidir.
İman ve Kur’an hizmetlerini, Risale-i Nur meşrebini, tasavvuf tarikatlarını, Kur’an tefsirini, mukaddesat-ı islamiyeyi kimsenin istismara ve istihdama hakkı yoktur.
Kutsal değerleri mıncıklayanlar silleler yer.
Kur’ana ve imana, Kur’anın ve Sünnetin emir ve tavsiyelerine uyarak, İslam ahlakı dairesi içinde kalarak hizmet eden her hizmetkâra minnetler, teşekkürler, tebrikler… 

27 Nisan 2014

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)

Köyümüz sakinlerinden  ZEMİNE ÜLKER 27 Nisan 2014'te rahmetli oldu. Cenazesi bugün Tortum Demirciler Köyü'nde kaldırılacaktır.Yakınlarına da sabır versin
Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım. 

25 Nisan 2014

BİR AYET BİR HADİS

 
BUGÜNÜN ÂYETİ
 
 
"Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı!
 
İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
 
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
 
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
 
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
 
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar." 
 
(Mâûn 1-7 )
 
 
 
BUGÜNÜN HADİSİ
 
 
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh... 
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
 
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm karnı üzerine yatmış bir adam görmüştü; hemen müdahale edip: "Bu Allah Teâla Hazretlerinin sevmediği bir yatıştır!" buyurdular."
 
Tirmizî, Edeb 21, (2769).
 
milligazete.com.tr

24 Nisan 2014

TED 2014–2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 2, 3, 4, 5 VE 6. SINIFLAR ÖĞRENCİ SEÇME SINAVI

 

TED ANKARA KOLEJİ VAKFI ÖZEL İLKOKULU VE ORTAOKULU

2014–2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

2, 3, 4, 5 VE 6. SINIFLAR

ÖĞRENCİ SEÇME SINAVI

Başvuru Süresi : 28 Nisan-23 Mayıs 2014

Sınav Tarihi ve Saati : 08 Haziran 2014 Pazar

Saat 10.00 (4, 5 ve 6. Sınıflar)

Saat 14.00 (2 ve 3. Sınıflar)

Sınav Yeri : TED Ankara Koleji Vakfı Özel Okulları

Sınav Ücreti : 200 TL. (İki Yüz Türk Lirası)

Sınav Ücretinin Yatırılacağı Banka Hesap Numarası:

Sınav ücreti, TED Ankara Koleji Vakfı Genel Müdürlüğü’nün Denizbank Tunalı Hilmi Şubesi nezdindeki hesap No: 5570-277496-356, IBAN No: TR34 0013 4000 0002 7749 6000 39 numaralı hesabına yatırılacaktır.


16 Nisan 2014

Abdestle Gelen Sağlık

Müslümanlar her namaz vaktinde abdest alır ve Rablerinin huzuruna abdestli çıkarlar. Abdest dini bir vecibedir fakat bunun dışında çeşitli hikmetlere sahiptir. Nedense Batı’nın tespit ettiği hususları hayatımızın merkezine koyar ve hemen yapışırken kendimizden olana sırt döneriz. Oysa yerine getirmekle sorumlu olduğumuz ibadetlerin sağlığımıza da katkıları vardır.
İnsan bedeni statik elektrik üretiyor, bu durum kişide duygusal dalgalanmalara neden oluyor. Statik elektrik kişinin teninde birikiyor ve atılmadığında strese neden olabiliyor. Abdestle bu akım gidiyor ve kişi rahatlıyor
1- Abdestle el yüz ve ayaklar yıkanır. Bu durum mikropların atılmasını sağlar ve vücutta bakteri oluşumunu engeller.
2- Burnun yıkanması ile birlikte toz ve mikropların vücuda girmesi önlenmiş olur
3- Başın mesh edilmesi kişiye dinçlik verir.
4- Abdest kan dolaşımının hızlanmasına yardımcı olur.
5- Abdestle birlikte vücudun elektrik dengesi sağlanmış olur. Kişi bu vesile ile psikolojik gerginlikten kurtulur.
6- Abdestin dolaşım sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır, damarlardaki sertleşmeyi önlüyor.
7- Lenf sistemi daha düzenli çalışıyor
8- Bademcilikler temizlenerek uyarılır
9- Suyun ağızda gargara yapılması diş etleri hastalığına ve iltihaplanmalara engel oluyor
10- Ayakları yıkamak ayakta oluşacak bir takım rahatsızlıkları ortadan kaldırıyor.
11- Elleri yüzü yıkamak damarlardaki kan dolaşımını hızlandırıyor.

10 Nisan 2014

TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler (Ali imran 156)

Köyümüz sakinlerinden  Nevriye BÜYÜKKAYA 10 Nisan 2014'te rahmetli oldu. Cenazesi bugün Tortum Demirciler Köyü'nde kaldırılacaktır.Yakınlarına da sabır versin
Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okumayı unutmayalım. 

08 Nisan 2014

TEVFİZNAME


İnsan ne kadar bilgili olursa olsun, onun bilgisi ancak duyu organlarıyla elde ettiklerine bağlıdır. Vereceği kararlar da dış görünüşlere göre olur. Olayların iyi veya kötü olduğu, bunlardan doğacak fayda ve zararları tecrübe ile bilir. Çoğu zaman tecrübeye de imkân bulamaz. Tecrübeye bakıldığı zaman da iş işten geçmiş olur. Kısacası insan, hadiselerin ancak dış yüzünü bilir. Bazen de insanın nefsi, dinen daha elverişli olandan tiksinir, bazen de bunun tersini sever.
ALLAH Teâlâ ise, her şeyi yaratan Kendisi olduğundan her şeyin dışını da içini de bilir. Ve insanların faydasına olan şeyleri emreder, zararına olan şeyleri de yasaklar. 
Bu sebeple bütün İslâmî hükümler insanların arzularına, tabiî meyillerine değil yükümlülükten hâsıl olacak sonucun iyi veya kötü, hayırlı veya hayırsız, faydalı veya zararlı ol¬masına dayanmaktadır. Tecrübelerden anlaşılmıştır ki insan var oluş gayesi itiba¬riyle faydalı olan bazı şeyleri arzulayabilmekte, hatta bunlara karşı direnebilmekte, za¬rarlı olanları da bazen şiddetle, ısrarla isteyebilmekte, engellen¬meye karşı direnebilmektedir. Hikmetten yeterince nasip almamış ve olgunlaşma¬mış nefis, bu durumda iken kendine ağır gelen yükümlülüklerle eğitilmeli, aklın, hikmetin ve ahlâkın eksenine çekilmelidir.
Binaenaleyh ALLAH Teâlâ’nın emrettiği bir şey görünüşte hoş olmasa da gerçekte hoştur. Cenâb-ı hak şöyle buyuruyor:
“....Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, ama o, sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki siz bir şeyi seversiniz, ama o, sizin için bir şerdir, kötülüktür. Bunu ancak ALLAH bilir, siz ise bilmezsiniz.”  (Bakara Sûresi: 216)
Bu sebeple ayet-i kerime gereğince, bu olaylardan alacağımız ders: Bazen hoşumuza gitmeyen şeylerin hakkımızda hayırlı olduğudur. Evet, nice üzüldüğümüz şeyler vardır ki sonunda bizim için çok hayırlı olmuş ve nice sevdiğimiz şeyler vardır ki bizim için kötü sonuç vermiştir.
 Meselâ: Hudeybiye andlaşmasının bütün maddeleri, görünüşte Müslümanların aleyhine idi. Bu nedenle Müslümanlar büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Bu andlasmayı bir aşağılanma, bir küçük düşürülme olarak kabul ettiler. “Sen ALLAH Teâlâ’nın Resûlü değil misin? Davamız hak dava değil mi? Bu zilleti neden kabul ediyoruz?” diyen Hz. Ömer (R.A.)nun sözleri, Müslümanların genel üzüntülerinden doğan tepkinin dile getirilişinden başka bir şey değildi. Fakat bütün bunlar taviz olarak görülüyorsa da, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bunu kabul ediyor. Çünkü O, sahabesinin göremediklerini görüyordu. ALLAH Teâlâ ve Resûlü neyin hayırlı, neyin şer, neyin izzet, neyin zillet olduğunu daha iyi biliyordu. Nitekim maddelerin hemen hepsi, daha sonra Müslümanların yararına tecelli etti. 
O halde biz elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar faydalı işler yapmaya, durumumuzu düzeltmeye, kötü sonuç doğuracak işlerden kaçmaya, tehlikelerden sakınmaya çalışmalıyız.
Fakat, başımıza bir olay geldiği, hoşumuza gitmeyen, bizi üzen bir olayla karşılaştığımız zaman da kendimizi üzüntü girdabına atmak yerine sabretmeli, işin sonunu beklemeliyiz. 
ALLAH Teâlâ’nın takdiri ne şekilde tecelli ederse etsin, mutlaka hakkımızda hayırlıdır. Atalarımız: “İnsanın gücüne giden şey, hakkında hayırlıdır” demişlerdir.
Bir babanın, küçük çocuğunu bazı şeylerden menetmesi, çocuğun zoruna gitse de onun faydasınadır. Doktorun verdiği ilaç, acı olsa da hastanın şifasına vesile olur. Doktor, zulmünden değil, şefkatinden ötürü o acı ilacı hastaya vermektedir. Hastanın her arzu ettiğini vermek, onu ölüme sürükleyebilir.
Şayet ALLAH Teâlâ da sana istediğin bir şeyi vermiyorsa, seni zengin etmiyor, fakir yaşatıyorsa, seni çocuksuz yapmışsa veya çok sevdiğin bir şeyi elinden almışsa üzülme, sabret; bu hoşuna gitmeyen işlerin içinde senin için kimbilir nice faydalar vardır! Ya bu vesile ile ALLAH Teâlâ sana ileride çok faydalı şeyler verecek, yahut seni bu olaylarla deneyip ruhunu olgunlaştıracak, manevi dereceni yükseltecektir.

İMAM-I AZAM'DAN NASİHATLER


İmam-ı Azam Hazretleri'nin oğlu Hammad'a -eğer tatbik edilirse- dünya ve âhiret bahtiyarlığına eriştirecek vasiyetleri:

1.    Allâh'tan kork, âzâlarını günahlardan koru ve takva sahibi ol. Allâh'ın kulu olduğunu bilerek onun emirlerini yerine getir.

2.     Amel etmek için muhtaç olduğun ilmi daima tahsile çalış, cehaletten kurtul.

3.  Dinine ve dünyana faydalı olacak kimselerle arkadaşlık yap,

4.  Nefsine rıfk ve adaletle davran, zulmetme.

5.  Müslüman veya zimmî; hiç kimseye düşmanlık ve eziyet etme.

6.  Allâh'ın sana verdiği mal, mülk ve makama kanaat et.

7.  İnsanlara muhtaç olmamak için çalış.

8.  İnsanların sana hürmet nazarıyla bakmasını arzu etme.

9.  İzni olmaksızın kimsenin işine karışma.

10.   İnsanlarla karşılaştığında selâm ver; onlara az, güzel ve tatlı söz söyle; iyi insanları sev, kötü insanları idare et.

11.  Allâh'ı çok zikret ve Resûlullah'a (s.a.v.) da çok salavat getir.

13. Her gün muhakkak Kur'ân-ı Kerîm oku, sevabını Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) bağışla.

14.  Bütün sırlarını gizle.

15.  Komşuna iyilik yap ve onlardan gelen eziyetlere sabret.

16.    Ehl-i Sünnet vel-Cemaat mezhebine sımsıkı sarıl, ona göre amel et, cehalet ve dalalet ehlinden uzaklaş.

17.  Her işte niyetin daimâ halis olsun, helal yemeye gayret et.

18.   Sıhhatli iken Allâh'ın azabından korktuğun gibi onun rahmetinden de ümidini kesme ve;

19.  Ölüm hastalığında Allâhü Teâlâ'nın merhametinden ümidli ol.

02 Nisan 2014

DÜŞ DE GÖR

Binlerce omuz üstünde giderken, on binlerce el alkışlarken, otobüsün ilerlerken şehrin evlerinin pencerelerinden yoluna gül yaprakları saçılırken o manzarayı bir de düş de gör.
Alkış tutan ellerin ayakları altında çiğnenirken, “Yaşa, Varol, başımızdan eksik olma” diye bağıran dillerin diken gibi battığını düş de gör.
Yüzüne karşı sahte gülücüklerle el-pençe divan duranların haince arkadan hançer sapladığını düş de gör.
Aslında bizi düşüren onlar değil.
Düşkünlük düşürür Bizi.
Makam düşkünü, servet düşkünü, şehvet düşkünü olanlar gözünü hedefe kilitleyince tuzakları göremezler.
Alkışlar, kulaklarınıza gelecek doğru sözleri engelleyen tuzaklardır.
Omuzlarda gezerken sizi taşıyan o omuzlar, sizin ayağınızı yerden kesen kaydıraklardır.
Sinek bal tabağını uzaktan görürmüş.
Ne olduğunu araştırmak için tabağın kenarına konarmış.
Önce hortumunu daldırırmış. Tatlı gelince farkına varmadan ayakları, sonra kanatları bala dalarmış.
Tam karnı doyunca  “Şimdi kartallar gibi yücelerden uçarım” dermiş ama kanatlarını kıpırdatamazmış ve balın içinde ölür gidermiş.
“Ben, mala, makama, kadına aldanmam” demeyelim.
Biz Yusuf Aleyhisselâmın dediğini diyelim “Rabbim, hapishane bana, onların (zinaya) çağırmasından daha sevimlidir. Eğer sen bu kadınların tuzağını benden çevirmezsen, ben onlara meyl ederim ve cahillerden olurum.” (Yusuf süresi ayet 33)
En yakınlarınız, yıllardır arkasında sakladığı küflü hançerini arkanızdan sapladığında, alkış tutanların ayakları altında debelenirken karamsar olmayın, ümitsizliğe düşmeyin.
İşte bu günlerde o sizin adını unuttuğunuz, görmezden geldiğiniz, yüz vermediğiniz kadim dostlarınız gelecek ve aranızda hiçbir şey olmamış gibi sizin gönül yaranıza, merhem, hançer yarasına panzehir olacak.
Bunlara “Kara gün dostu” denir.
Her ne kadar Şah İsmail:
“Biz de biliyoruz dostu kardaşı
Bulamadım bir kara gün yoldaşı
Dost geçinip bize gülen kallaşı
Bahasıdır satmak gerek bir pula”
Dese de “Kara gün dostu” her zaman olur.
Düşüncesiz iş ve sözleriyle kendisi millete bela iken belaya düşenler de karamsar olmasınlar.
Elden ayaktan düşmeden Hakka yönelip yanlışlarının afvını istesinler.
Hak onu severse halka sevdirir.
Siyaset girdabında boğulurken Allah ona bir “Kara gün dostu” gönderir ve boğulmaktan kurtarır
Her ne kadar Mehmet Akif merhum:
“Ya bu âlemde vefâ yok zâten,
Ya vefâsız bütün ebnâ-yı zaman;  (Zamane çocukları)
Kime ok atmayı öğrettimse
Sonra bir gün beni de aldı nişan!”
dese de,
Şemsi Belli aynı anlamı:
“Taş yağmuruna tutmuşlardı dört koldan
Başı, bağrı açıktı
Bir tabanca verdim savunsun diye
İlk kurşunu
Bana sıktı”
Dese de,
“Vefasız dost, ışığı olmayan mum gibidir” demişler.
Biz kendimizi yakma pahasına da olsa ışık vermeye devam edeceğiz.
Dana, büyüyünce anasını tanımasa da anne yavrusunu emzirmeye devam eder.
Gözümüzü oyacaklarını bilsek de biz, bülbülün hatırı için karga beslemeye devam ederiz.
Civciv kendi kabuğunu beğenmese de yumurta yumurtalığını yapmaya civciv çıkarmaya devam edecek.
Dostlarımız, bizim dünyamızı karartsalar da biz “Kara gün dostu” olduğumuzdan, biz onların dünyalarını aydınlatacağız.
“Eski dost düşman olmaz” diyeceğiz ve dostlarımızın hiç birini defterden silmeyeceğiz.
Deniz sahilinde denizin içinde bir taşın üzerine bir tahtıravalli konmuş.
Tahtıravallinin iki ucuna iki kafes konulmuş.
Kafeslerden birindeki kuşun kapısı açılmış.
Öbürününki açılmamış. Kafesten çıkan kuş uçup gitmemiş, kafesin üzerine çıkmış ve orayı terk edemiyor.
Çünkü o göklerde özgürlüğün tadını çıkarırken öbür kafesteki denizin dibine batıp boğulacak.
“Altta kalanın canı çıksın” diyenler, bir daha “Kuş beyinli” deyimini kullanmasınlar.
Bizim hem sözümüz hem davranışlarımız hem özümüz güzel olsun.
Dostlarımızı söz ve davranışlarından ziyade özlerine göre değerlendirelim.
Dostumun kirli çamaşırlarını sermemiz için düşman, altından ip gerse,
Gazete ve ekranlarını açsa,
Biz, gözyaşıyla o kirleri yıkayacağız.
Yanan yüreğimizin ateşiyle kurutacağız ama teşhir etmeyeceğiz.
Rabbimize kulak vereceğiz:
“İyilikle kötülük denk değildir. Kötülüğü en güzel olanla gider. O zaman birde bakmışsın ki seninle arsında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş.” (K. Kerim  Fussilet 34)  
Bu ayetin tefsirini “Şifa tefsiri 7/24” inden bir okuyuverin.

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ