BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
12 Temmuz 2011
Aile İçinde Düşeni Kucaklayıp Kaldırma Vefası
Önceleri böyle itici ve rahatsız edici halleri yoktu, son devrelerde olmaması gereken alışkanlıklar ediniyor, tasvip etmeyeceğimiz tavırlar sergiliyor... Bu hallerine tepki gösteriyorum, bunlar sana yakışmıyor, diyorum, tepkime tepki ile karşılık veriyor, daha da uzaklaşıyor; susuyorum vicdanım rahat etmiyor, yanlışlarını sürdürüyor. Doğrusu, nasıl bir tutum içinde muhatap olacağımı bilemez oldum. Beyin bu rahatsız edici hallerine karşı susayım mı, konuşayım mı? Tavrım nasıl olmalı diyorum?
***
Ailede gerilime sebep olan bu tür üzücü haller, zaman zaman yaşanmakta, karşılıklı tepkilere de sebep olabilmektedir. Bu durumu düzeltmenin çaresi elbette tek değildir. Ancak bu gibi yaygın gerilimlerde yanlış yapana karşı takınılacak ilk tavır, 'Yara yapmadan tedavi etmek, tahribe sebep olmadan tamirde bulunmak' diyebileceğimiz düşündürmeye yönelik yumuşak tavır olmalıdır.
Aile içinde bazen hanım, bazen de beyde başlayan böyle gerilim sebebi hallere karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi, tümüyle sert sözlerle tepki göstermek de fayda getirmiyor.
Öyle bir tavır takınmalıdır ki, ne fayda getirmeyen susmak olsun, ne de zarar getiren sert karşılıklarla hata düzeltmek olsun. Bediüzzaman Hazretleri'nin ifadesiyle:
-Akla kapı aç, iradeyi elden alma!.. üslubu seçilsin. Yani, rahatsızlık duyduğunuz yanlışları yumuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinin, ama kabul ettirmek için diretmeyin, ısrara gitmeyin, tepki doğuracak tartışmaya sebep olmayın. 'Senin bu halin bende, üzülme kırılmalar meydana getiriyor, durumunu bir gözden geçirsen...' gibi sözlerle vicdan muhasebesiyle baş başa kalmasını sağlayın. Bundan sonrasında da içinizden dua ederek deyin ki:
- Rabb'im, bu benim eşim ise senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin bir sesle vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalışıyorum. Bundan sonrası sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..
İşte bu tavra biz "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" tavrı diyoruz. "Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olmadan tamirde bulunma tedbiri" diyoruz.
Ayrıca bu müspet tavrı siz daha da ileriye götürerek: Düşene herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, ben bir vefa ve şefkat örneği göstererek kucaklayıp düştüğü yerden kaldırma kahramanlığını tercih edeyim de diyebilirsiniz.
Böylece aile içinde farklı bir vefa ve sabır örneği vermiş, düşene tekme atma değil, kucaklayıp kaldırma sadakati göstermiş olursunuz. Bu da sizin aileyi ayakta tutan sabır ve sadakat kahramanlığınız olur.
Kolay tavır mı bunlar? Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, İslam'da sabrın içi boşaltılmış değildir. Sabrın içindeki uhrevi ödüller düşünülünce sabır kolaylaşır. Hatta, çok şükür yine sabrettim, yine ben kazandım, diyerek sabırda mutluluk dahi duyulabilir. Hatta bazı maneviyat büyükleri, ibadetinizle kazanamadığınız cenneti aile içindeki sabrınızla kazanabilirsiniz, dahi demişlerdir.
- Neden Müslüman'ın aile içinde göstereceği sabırlı tavrın değeri böyle çok yüksektir?
Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanacak, inanmış bir de nesil yetişecektir. Bunun için ne kadar fedakarlık gösterilse değer.
Bundan dolayı aile içinde 'akla kapı aç, iradeyi elden alma' anlayışına önem verilmiş, 'tahribe sebep olmadan tamirde bulunma' tedbirine dikkat çekilmiştir.
AHMET ŞAHİN
***
Ailede gerilime sebep olan bu tür üzücü haller, zaman zaman yaşanmakta, karşılıklı tepkilere de sebep olabilmektedir. Bu durumu düzeltmenin çaresi elbette tek değildir. Ancak bu gibi yaygın gerilimlerde yanlış yapana karşı takınılacak ilk tavır, 'Yara yapmadan tedavi etmek, tahribe sebep olmadan tamirde bulunmak' diyebileceğimiz düşündürmeye yönelik yumuşak tavır olmalıdır.
Aile içinde bazen hanım, bazen de beyde başlayan böyle gerilim sebebi hallere karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi, tümüyle sert sözlerle tepki göstermek de fayda getirmiyor.
Öyle bir tavır takınmalıdır ki, ne fayda getirmeyen susmak olsun, ne de zarar getiren sert karşılıklarla hata düzeltmek olsun. Bediüzzaman Hazretleri'nin ifadesiyle:
-Akla kapı aç, iradeyi elden alma!.. üslubu seçilsin. Yani, rahatsızlık duyduğunuz yanlışları yumuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinin, ama kabul ettirmek için diretmeyin, ısrara gitmeyin, tepki doğuracak tartışmaya sebep olmayın. 'Senin bu halin bende, üzülme kırılmalar meydana getiriyor, durumunu bir gözden geçirsen...' gibi sözlerle vicdan muhasebesiyle baş başa kalmasını sağlayın. Bundan sonrasında da içinizden dua ederek deyin ki:
- Rabb'im, bu benim eşim ise senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin bir sesle vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalışıyorum. Bundan sonrası sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..
İşte bu tavra biz "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" tavrı diyoruz. "Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olmadan tamirde bulunma tedbiri" diyoruz.
Ayrıca bu müspet tavrı siz daha da ileriye götürerek: Düşene herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, ben bir vefa ve şefkat örneği göstererek kucaklayıp düştüğü yerden kaldırma kahramanlığını tercih edeyim de diyebilirsiniz.
Böylece aile içinde farklı bir vefa ve sabır örneği vermiş, düşene tekme atma değil, kucaklayıp kaldırma sadakati göstermiş olursunuz. Bu da sizin aileyi ayakta tutan sabır ve sadakat kahramanlığınız olur.
Kolay tavır mı bunlar? Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, İslam'da sabrın içi boşaltılmış değildir. Sabrın içindeki uhrevi ödüller düşünülünce sabır kolaylaşır. Hatta, çok şükür yine sabrettim, yine ben kazandım, diyerek sabırda mutluluk dahi duyulabilir. Hatta bazı maneviyat büyükleri, ibadetinizle kazanamadığınız cenneti aile içindeki sabrınızla kazanabilirsiniz, dahi demişlerdir.
- Neden Müslüman'ın aile içinde göstereceği sabırlı tavrın değeri böyle çok yüksektir?
Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanacak, inanmış bir de nesil yetişecektir. Bunun için ne kadar fedakarlık gösterilse değer.
Bundan dolayı aile içinde 'akla kapı aç, iradeyi elden alma' anlayışına önem verilmiş, 'tahribe sebep olmadan tamirde bulunma' tedbirine dikkat çekilmiştir.
AHMET ŞAHİN
11 Temmuz 2011
Diyanet, Ramazan'da fitre miktarını 7,5 lira olarak belirledi
Diyanet İşleri Başkanlığı, önümüzdeki Ramazan ayında fitre miktarını 7.50 lira olarak belirledi. Ülkenin sosyo–ekonomik durumu ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacını göz önünde bulunduran Din İşleri Yüksek Kurulu 2011 yılı Ramazan ayından 2012 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar en düşük sadaka-i fıtır miktarı 7,5 lira olarak tespit etti. Ayrıca alınan kararda, bu miktarın, asgari miktar olduğunun, sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınırın olmadığının hatırlatıldı. Bu hususta ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağın vermesi tavsiye edildi. Söz konusu meblağın, gıda gibi ayni olarak veya para şeklinde nakdi olarak ödenebileceği açıklandı.
07 Temmuz 2011
06 Temmuz 2011
TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ SAKİNLERİ GUNHUT' TA BULUŞALIM
Saygıdeğer Tortum Demirciler köyü sakinleri,
Birincisi 2009' da, ikincisi 2010 yılında yapılan Tortum Demirciler Köyü Korkans Yayla Şenlikleri bu yıl köyümüzün güzide mekanlarından Gunhut'ta 24 Temmuz 2011 Pazar günü yapılacaktı. Aşırı sel nedeniyle şenlik 01 Eylül 2011 Perşembe günü yapılacak.
Su Dökülen Şelalesi,Görgü, Karapungar, Meşeler ve yeni yapılan Gölet'i görebilir ve bir gram karbomonoksit olmayan bu mekanda bol oksijen alarak ciğerlerinizi bayram ettirmeye bekliyoruz.
7'den 70'e herkes davetlidir.
Ömer KAYA
Tortum Demirciler Köyü Muhtarı
Gölet resimleri için tıklayınız
2009 Korkans yayla şenliği için tıklayınız.
Birincisi 2009' da, ikincisi 2010 yılında yapılan Tortum Demirciler Köyü Korkans Yayla Şenlikleri bu yıl köyümüzün güzide mekanlarından Gunhut'ta 24 Temmuz 2011 Pazar günü yapılacaktı. Aşırı sel nedeniyle şenlik 01 Eylül 2011 Perşembe günü yapılacak.
Su Dökülen Şelalesi,Görgü, Karapungar, Meşeler ve yeni yapılan Gölet'i görebilir ve bir gram karbomonoksit olmayan bu mekanda bol oksijen alarak ciğerlerinizi bayram ettirmeye bekliyoruz.
7'den 70'e herkes davetlidir.
Ömer KAYA
Tortum Demirciler Köyü Muhtarı
Gölet resimleri için tıklayınız
2009 Korkans yayla şenliği için tıklayınız.
05 Temmuz 2011
GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ KULLANIRKEN ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ
Trabzon Özel İmperial Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Can Kaya, güneşli havalarda sokağa güneş gözlüğü ve şapka ile çıkılması uyarısında bulunarak, gözün zararlı güneş ışınlarından mutlaka korunması gerektiğini söyledi.
Güneşten kaynaklanan ultraviyole (UV) ışınları gözün mercek ve retinasına zarar verdiğini kaydeden Dr. Kaya, kullanılacak gözlük camının renginin koyu olmasının UV filtreleme kapasitesi ile ilişkili olmadığını belirti. Dr. Kaya, "Güneş gözlükleri, renginin koyu olmasından değil, camlarına özel bir kimyasal madde eklenmesinden dolayı güneş ışınlarından korur. Benzer şekilde polarize camlar ve aynalı camların da uygun şekilde üretilmiş ve etiketlendirilmiş olmadığı sürece güneş koruyuculuğu yoktur.Çocuklarda ve katarakt ameliyatı olanlarda yeniden göz hastalığı oluşmaması için güneş ışınlarını iyi süzen kaliteli gözlük takmaları tavsiye olunur. Güneşli havada ışık yoğunluğu, iyi görmemiz için gerekli olan ışık miktarından 5 kat daha fazla. Hele ışık kum gibi yansıtıcı bir yüzeye vurursa, bu yoğunluk 10 hatta 15 kat daha fazla olabilir.
Bu aşırı ışıktan en çok etkilenen, gözlerimizdir. Aşırı ışık karşısında insanın ilk içgüdüsel tepkisi, gözlerini kısarak, mümkün olduğu kadar az ışığın içeri girmesini sağlamak olur. Ama bu tabii savunma, güneşin zararlarını ve verdiği rahatsızlıkları önlemek için her zaman yeterli olmayabilir. Fazla ışıktan gözler kızarır, şişer ve iltihaplanmalara yol açabilir. Gözleri korumanın en kolay, basit yolu güneş gözlüğü takmaktır" dedi.
"Güneş gözlüğü, sağlık malzemesi olarak kullanılmalı" diyen Dr. Kaya, güneş gözlüğü seçiminde göz doktorunun tavsiyesi gerektirmediğini ifade ederek, "Güneş gözlüğü kullanmaya başlamak için hiçbir yaş erken değil. Hem erişkinler hem de çocuklar uzun süre güneşte kalmaları halinde, mutlaka güneş gözlüğü kullanmalı.
Güneş gözlüğü herhangi bir gözlükçüden alınabilir. Fotokromatik polaroid (ışığın kuvvetine göre renk değiştiren) camlar ve duman renkli camlar en iyisidir. Ama gözlük camlarınızın kaliteli olmasına özellikle dikkat edin. Ucuz gözlüklere rağbet etmeyin. Zira söz konusu olan gözünüzün sağlığıdır. Katarak ameliyatı olanların da mutlaka güneş gözlüğü kullanmaları gerekiyor" diye konuştu.
İHA
01 Temmuz 2011
26 HAZİRAN 2011 TED KOLEJİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARINI İNDİR
Sınavlar birbirini kovalıyor.Son sınavlardan birisi de TED ANKARA KOLEJİ sınavı yapıldı.4. 5. ve 6. sınıflar bu soruları mutlak çözün seviyenizi görün.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ