BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
27 Aralık 2010
KÖYÜMÜZDEKİ GÜN YÜZÜNE ÇIKMAMIŞ CEVHERLER
bundan 2-3 cet öncesi yaşamış olan molla halil dedeyi belkide çoğumuz hiç duymamışızdır..Molla Halil dede köyümüzde değirmencilik yaparak geçimini sağlarmış..çoban ahmet amcanın dedesi rahmetlik GÜLLÜ nenenin babasıdır...
molla adını, hocalığının yanı sıra yazdığı şiirlerden alır...halil dedenin gördüğü hatta bazen hiç yaşamadığı olayı bile kaleme almasından dolayı köylüler ona molla lakabını takmıştır..yazdığı şiirler ve koşmalar her ne kadar yazıya dökülüp bir kitap haline getirilmişsedeki, gerek o dönemin insanları tarafından bu eserin öneminin bilinememesinden kaynaklanan, gerekse eski yazıda yazıldığı için anlaşılamamasından dolayı bu esere sahip çıkılamamış ve günümüze kadar taşınamamıştır..bi kaç kişi tarafından hafızalara kazınılarak taşınabilen yüzde onluk bölümü ise hemen hemen unutulmaya yüz tutmuş..
bir çoğumuzun haberi bile olmayan bu eserlerden günümüze kadar taşınılmış olan bi kaç şiiri ve şiirin esin kaynağını sizlerle paylaşmak isterim...
yine o dönemde yaşayan ahmet hoca buğdaylarını gogaraya atıp galadibindeki değirmene öğütmeye götürürken yolu kendiside değirmenci olan molla halil dedenin değirmenin önünden geçer...molla halil, ahmet hocanın buğdayları öğütmek için kendisine getirdiğini zanneder..fakat ahmet hoca değirmenin doğrusunu geçer..ahmet hocanın buğdayları galadibindeki değirmene götürdüğünü anlayan molla halil ahmet hocaya seslenerek ''dur ahmet hoca sana bi kaç sözüm var'' der ve söze başlar..
sana bir çift sözüm var dinle ahmet hoca
ne sebepten beni bıraktın geçtin
********
yok idi yolumun yokuşu düzü
çerme olan yerin olurmu buzu
bir selama layık görmedin bizi
bir selam vermeden yan vurdun geçtin..
**********
düşündüm seninle yoktur serinlik
çarkımda bozuk yok düzendedir oluk
ambarın yerinde mükemmel unluk
unuma bakmadan bıraktın geçtin
**********
uni issi etmez darkeşin daşi
sana layık görmem bu kibir işi
umarım araban kırılsın dişi
ne sebepten beni bırakıp geçtin
********
nöbet yoktur diye yolmu gösterdim
yoksa senden yağlı aşmı istedim
ben değirmeni bugün için besledim
ne sebepten beni bıraktın geçtin
************
yoksul harmanına rüzgar esmez
küçükler sözünden büyükler küsmez
yoksa bizim taşlar kepekmi kesmez
ne sebepten beni bıraktın geçtin
**********
sende yoksulları acırım derdin
nasip benimdi ellere verdin
bu sefil halilin gönlünü kırdın
ne sebepten beni bıraktın geçtin.
molla halil lafını bitirmişti..amma birde umarım araban kırılsın dişi demişti...yola koyulan ahmet hoca kısa bi mesafe gitmeden gerçekten de arabasının dişi kırılır...
molla adını, hocalığının yanı sıra yazdığı şiirlerden alır...halil dedenin gördüğü hatta bazen hiç yaşamadığı olayı bile kaleme almasından dolayı köylüler ona molla lakabını takmıştır..yazdığı şiirler ve koşmalar her ne kadar yazıya dökülüp bir kitap haline getirilmişsedeki, gerek o dönemin insanları tarafından bu eserin öneminin bilinememesinden kaynaklanan, gerekse eski yazıda yazıldığı için anlaşılamamasından dolayı bu esere sahip çıkılamamış ve günümüze kadar taşınamamıştır..bi kaç kişi tarafından hafızalara kazınılarak taşınabilen yüzde onluk bölümü ise hemen hemen unutulmaya yüz tutmuş..
bir çoğumuzun haberi bile olmayan bu eserlerden günümüze kadar taşınılmış olan bi kaç şiiri ve şiirin esin kaynağını sizlerle paylaşmak isterim...
yine o dönemde yaşayan ahmet hoca buğdaylarını gogaraya atıp galadibindeki değirmene öğütmeye götürürken yolu kendiside değirmenci olan molla halil dedenin değirmenin önünden geçer...molla halil, ahmet hocanın buğdayları öğütmek için kendisine getirdiğini zanneder..fakat ahmet hoca değirmenin doğrusunu geçer..ahmet hocanın buğdayları galadibindeki değirmene götürdüğünü anlayan molla halil ahmet hocaya seslenerek ''dur ahmet hoca sana bi kaç sözüm var'' der ve söze başlar..
sana bir çift sözüm var dinle ahmet hoca
ne sebepten beni bıraktın geçtin
********
yok idi yolumun yokuşu düzü
çerme olan yerin olurmu buzu
bir selama layık görmedin bizi
bir selam vermeden yan vurdun geçtin..
**********
düşündüm seninle yoktur serinlik
çarkımda bozuk yok düzendedir oluk
ambarın yerinde mükemmel unluk
unuma bakmadan bıraktın geçtin
**********
uni issi etmez darkeşin daşi
sana layık görmem bu kibir işi
umarım araban kırılsın dişi
ne sebepten beni bırakıp geçtin
********
nöbet yoktur diye yolmu gösterdim
yoksa senden yağlı aşmı istedim
ben değirmeni bugün için besledim
ne sebepten beni bıraktın geçtin
************
yoksul harmanına rüzgar esmez
küçükler sözünden büyükler küsmez
yoksa bizim taşlar kepekmi kesmez
ne sebepten beni bıraktın geçtin
**********
sende yoksulları acırım derdin
nasip benimdi ellere verdin
bu sefil halilin gönlünü kırdın
ne sebepten beni bıraktın geçtin.
molla halil lafını bitirmişti..amma birde umarım araban kırılsın dişi demişti...yola koyulan ahmet hoca kısa bi mesafe gitmeden gerçekten de arabasının dişi kırılır...
25 Aralık 2010
20 Aralık 2010
KONUŞURKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Sadi, bir çok meclislerde bulunduğunu, sayısız memleketleri gezdiğini anlatıyor ve bir mecliste konuşurken nasıl davranacağımız konusunda da bizlere önemli ip uçları veriyor.
1- Ne kadar güzel olursa olsun, siz tekrar edilince usanç verir. Yemekte helva bir kez yenir.
2- Dostlar arasında konuşurken sırlarını açığa vurma, içinde sakladığın sır senin esirindir. Açığa çıkınca sen onun esiri olursun.
3- Etkili konuş. Kendi düşüncelerini benimsetmek için nasihat eden kimsenin kendisi nasihate muhtaçtır.
4- Elinde kesin delil olmadan hiç kimseyi hainlikle suçlama.
5- Yüzüne karşı övgüde bulunandan uzak dur. Kusurları yüzüne karşı söylenmeyen insan korksun.
6- Düşünmeden konuşursan çok hata yaparsın,
7-İlim ve yetenekle başa çıkamadığını arkadan çekiştirme.
8- Cahil için susmaktan daha değerli bir şey yoktur, insanı dili rezil eder.
9- İçsiz ceviz hafifliğinden belli olur. (Bir atasözümüz de şöyle denilmektedir: Söz bilirsen söyle ibret alsınlar. Söz bilmezsen sus da adem sansınlar.)
10- Konuşmalarında insanların gizli kusurlarını açığa vurma. Hem onları rezil edersin, hem de kendi güvenilirliğini yitirirsin.
11 - Cahil bir kimse, çenesinin güçlü oluşuyla atime üstün gelirse buna şaşma. Cahil kimse, değerli bir inciyi kıran taş gibidir.
12- Konuşurken soyunla övünme! Gül dikenden, İbrahim ise Azer'den doğmuştur.
13- Alim ıtriyatçı tablası gibidir. Sesi çıkmaz ama değen bellidir. Cahil ise davula benzer. Gümler ama içi boştur.
14- Konuşurken dinleyicinin durumunu dikkate al. Mecnunla konuşacaksan sadece Leyla'nın güzelliğinden bahset.
15- Düşünmeden konuşan, kendini üzecek cevapları duymaya hazır olsun.
16- Doğruyu söyleyip zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan daha iyidir.
17- Ayağına altın dökülse, başına Hint kılıcı asılsa yine de doğru bildiğini söyleyen kimse, erdemli ve onurludur.
18- "Neden böyle konuştum" diye yakınmaktansa, "ne söyleyeyim' diye düşünmek daha iyidir.
19- Hükümdarlara, menfaat gözetmeyen ve kellesi koltuğunda insanlar nasihat verebilir.
20- Zamanı gelmeyince konuşma. Hem değerini yitirirsin, hem de sözün anlamsızlaşır.
19 Aralık 2010
AŞIK ŞEREFTEN NAMELER
Köyümüz sakinlerinden Şeref Şöylemez'i aşağı yukarı hepimiz tanırız.Şempatik ve güleryüzlü kişiliğiyle tanınan şeref söylemez aynı zamanda köyümüzün ilk traktörcüsü olup tortum civarındada motorcu şeref ve namı diğer aşık şeref diyede bilinir...şenliklerimize renk katan aşık atışmalarınında olmazsa olmaz' ı olan şeref SÖYLEMEZ günlük yaşantısındada kimi zaman ve durumlara görede koşma koşar ve anında dörtlük yazabilme yeteneğine sahiptir...işte bunlardan birisi olan bir dörtlüğünün hikayesi ve dörtlüğü şöyledir....
şeref günlerden bir gün traktörüyle lisgava ot taşımaktadır...iki sefer yaptırmak istemeyen mal sahibi aşağı yukarı iki römörluk yükü bir römörka yüklemiştir...Aşık şerefin uyarılarını dikkate almayan mal sahibi otu yine kendi istediği gibi yükler..köye hareket ederler fakat yük çoktur ve dar sokaklardan traktör geçemez...sözün yeri geldi diyen aşık şeref ben sana demiştim fazla yükleme diye der ve birazda tehdit kokan şu mısraları sıralar...
**********************
GÖRÜNTÜDE MÜTEVAZİYİM ŞEKERİM
BEN ADAMI ÜÇ SÖZÜNEN EKERİM
BİR DÜĞMEYLE BU TAMPERİ DİKERİM
KORKARIM SIRTIN TOZ OLUR SENİN
***********************
BU SOKAKTA YORULURSUN BIKARSIN
KORKARIMKİ SEN BU OTU YAKARSIN
MAHLE YANAR SEN BU KÖYDEN ÇIKARSIN
KORKARIM SIRTIN KÖZ OLUR SENİN
************************
ŞEREF DERKİ YORULURSUN BIKARSIN
YA ÖLÜRSÜN YA KALIRSIN ZANNETMEKİ YAŞARSIN
KAT DOKUZDA BAŞ DOKTORA DÜŞERSİN
KORKARIM SIRTIN BUZ OLUR SENİN
SÖZ:ŞEREF SÖYLEMEZ..
Çocuk Büyütmek Değil Yetiştirmek
Çocuk büyütmek başka, çocuk yetiştirmek ise çok daha başka bir şeydir. Çocuğu okula göndermek, yedirip içirmek, giydirip gezdirmek, asla onu yetiştirmek demek değildir. Eğer öyle düşünülürse, bunun bedeli ilerde ağır olur. Çocuğun yetiştirilmesini sadece anneye bırakan babalar, sadece babaya bırakan anneler yahut başkalarına bırakan anne ve babalar, mazeretlerinde tamamen haklı olamayacaklarını ve sorumluluktan kurtulamayacaklarını unutmamalıdır. Küçük yaşta öğrenilen hususlar, taşa yazılmış yazılar gibidir. Onlara ne verirsek, ileride karşımıza o çıkacaktır. Çocuğu yetiştiren sadece okul değildir ve çocuk yetiştirme meselesi, iyi de olsalar sadece okula ve çevreye bırakılamayacak kadar ciddî bir konudur. Aile ortamını çocuğun yetişmesi için en verimli hâle getirmeye gayret etmelidir. Ev, çocukların ruhlarını ve kalplerini doyuran, onların her yönden en güzel şekilde yetişmeleri için yardımcı olan güven dolu sıcak bir yuva, bir yönüyle de âdeta okul olmalıdır. Aile, dış dünyadaki bütün olumsuzluklara karşı en sıcak sığınma ve huzur kaynağı olma vasfını kazanmalıdır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ