Tarih: 03.05.2024
DUA: RABBİMİZE SIĞINMANIN SÖZLÜ İFADESİ
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni sana sorduklarında, bilsinler ki,
ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına karşılık veririm. Öyleyse kullarım
davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kabul edileceğine gönülden inanarak
Allah’a dua edin...”[2]
Aziz Müminler!
Yüce
Rabbimizin darlıkta ve bollukta, neşede ve üzüntüde, her şart ve durumda bize
lütfettiği bir iltica kapısı vardır. Bu kapının adı, dua kapısıdır.
Dua,
Allah’a imanımızın ve kulluğumuzun sözlü bir tezahürüdür. Rabbimizin
yüceliğinin ve daima O’nun yardımına muhtaç olduğumuzun itirafıdır. Dua, ibadetlerimizle
birlikte Allah’ın rahmet ve bereketini, af ve mağfiretini talep ettiğimiz yakarışımızdır.
Görev ve sorumluluklarımızı yerine getirdikten sonra kararlılığımız ve
gayretimizin bir ifadesidir. Dua, bizi diri tutan manevi bir güçtür. Kötülüklere karşı koruyan bir kalkandır.
Kıymetli
Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz, duanın en nâdîde
örneklerini Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin dilinden bize öğretmiştir.
Hz.
Âdem’in dilinde dua, nedamettir. O ve eşi Hz. Havvâ, yaptıkları bir hatadan
sonra hemen pişmanlık duyarak şu sözlerle Allah’a sığınmışlardır: “Rabbimiz!
Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hüsrana
uğrayanlardan oluruz.”[3]
Hz. İbrâhim’in dilinde dua,
sadakattir. O, nice ağır imtihanlardan geçmesine rağmen Allah’a teslimiyetini hiçbir
zaman yitirmemiş ve şöyle niyazda bulunmuştur: “Rabbimiz! Bizi
sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar.”[4]
Hz.
Eyyûb’un dilinde dua, sabır ve metanettir. O, yakalandığı amansız hastalık karşısında
şu dua ile Rabbinden şifa talep etmiştir: “Rabbim! Ben
bir derde tutuldum. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.”[5]
Değerli Müminler!
Hz. Yûsuf’un dilinde dua, iyi
bir insan olma ve hayırlı bir akıbete ulaşma dileğidir. O, iffetinden ödün
vermediği için uğradığı çirkin iftira karşısında nice sıkıntılara maruz kalmış
ve Rabbine şöyle yakarmıştır:
“Allah’ım! Dünyada da ahirette de beni himaye eden, koruyup
gözeten Sensin. Canımı Müslüman olarak al ve beni salih kimselerin arasına kat!”[6]
Hz. Mûsâ’nın dilinde dua, Allah’tan
yardım ve kolaylık istemektir. O, inkârcı zalimlerin türlü zorbalıklarına asla
boyun eğmemiş, ümidini yitirmemiş ve şöyle diyerek Allah’a dua etmiştir: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşlerimi kolaylaştır.”[7]
Hz. Îsâ’nın dilinde dua, helal
ve temiz rızık talep etmektir. O, kendisine iman edenlerin isteklerini şu
duayla Allah’a arz etmiştir: “Rabbimiz!
Bizi katından rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.”[8]
Aziz Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in pek çok
hadisinde bizim için nice güzel dua örnekleri vardır. Biz onun dualarından;
yaratılışımızın gayesini, varlığımızın amacını öğreniriz. Dünyada mutluluğa
ahirette ebedi kurtuluşa nasıl ulaşabileceğimizin yollarını görürüz. Onun
dualarında imanın, ibadetin ve güzel ahlakın bir mümin için neler ifade
ettiğini, hâsılı iyi bir insan, samimi bir Müslüman olma gayretini görürüz.
Kıymetli Müminler!
Duanın bereketinden, verdiği huzur ve
sükûnetten kendimizi mahrum bırakmayalım. Ailemiz, milletimiz ve tüm insanlığın
selameti için Rabbimize gönülden dua edelim. Gazze’de ve dünyanın farklı
yerlerinde zulme maruz kalan kardeşlerimizin kurtuluşu için Cenâb-ı Hakk’a
niyazda bulunalım.
Hutbemi her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz
Bakara sûresinin son ayetinde yer alan şu dua ile bitiriyorum:
وَاعْفُ عَنَّا۠
وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ
الْكَافِر۪ينَ
“Rabbimiz!
Bizi bağışla! Bize merhamet et! Rahmetinle muamele eyle! Sen bizim sahibimiz ve
yardımcımızsın; kâfirlere karşı bize yardım et!”[9]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder