Çocuklarımıza yeni bir oyuncak aldığımızda onu bir türlü paylaşamayıp kimin oynayacağı konusunda anlaşmazlığa düşmelerinden çekinir; tartışmak yerine âdil davranmalarını, birbirlerinin sırasını gözetmelerini, hatta bazan fedakârlıkta bulunmalarını arzu ederiz. Yaralı bir hayvan, solmaya yüz tutmuş bir çiçek, darda kalmış bir insan gördüklerinde başlarını çevirip gitmek yerine yardım etmeye çalışmalarından mutluluk duyarız. Hoşgörü, adalet ve merhamet sahibi bir çocuğun önce kendini, sonra tüm dünyayı değiştirmeye yazgılı olacağını umut ederiz çünkü. İşte bu geniş anlayış, kalbini tüm canlılara açıp onlara şefkatle muamele etme eğilimi ancak empati yeteneği sayesinde kazandırılabilir çocuklara.
Kendini bir başkasının yerine koyup onun duygularını ve nasıl bir ahval içinde olduğunu anlayabilmektir empati. Pek çok ahlâkî vasfın da anahtarı konumundadır. Empati kurabilen bir çocuk hoşgörüyü öğrenir. İnsanları hemen yargılamak yerine önce anlamaya gayret eder. Yanı sıra olumsuz bir davranışta bulunduğu zaman, karşısındakinin ne hissedeceğini tahayyül edip ona verebileceği zararı kestirebilir. Bu nedenle yanlış tutumlardan uzak durmaya, kimseyi incitmemeye çabalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder