BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

24 Temmuz 2016

Kâinat’ın Efendisi Hz. Muhammed (.s.a.v.)

Bismillahirrahmanirrahim
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.

Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Allahü Telalanın bütün dünyadaki insanlar arasında, her bakımdan, en üstün, en güzel, en şerefli olarak yarattığı ve bütün insanlara seçip gönderdiği, son ve en üstün peygamber.
Her şey O’nun hürmetine yaratıldı.
O, Allahü Teâlânın Resûlü, son peygamberidir.
Allahü Teâlâ bütün peygamberlerine ismi ile hitap ettiği hâlde, O’na Habîbim (sevgilim) diyerek hitap etmiştir..
Bütün mahlûkatı O’nun şerefine yaratmıştır.
Allahü Teâlâ kullarına râzı olduğu yolu göstermek için çeşitli kavimlere zaman zaman peygamberler göndermiştir.
Güzellerin en güzeli (s.a.v.) ise son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinlere gönderdi. Bunun için Peygamberimiz (s.a.v.) “Hatem-ül-enbiyâdır.”
Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür.
Sevililer sevgilisi her zamanda, her memlekette, yani dünya yaratıldığı günden, kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların her bakımdan en üstünü, en faziletlisidir.
Hiçbir kimse hiç bir bakımdan O’nun üstünde değildir. Efendimiz  (s.a.v.) hâdis-i şerifte şöyle buyurdu:
Ben, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdü Menaf, Kuseyy, Kilâb, Mürre, Kâ’b, Lüveyy, Gâlib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyâs, Mudar, Nizâr, Me’âdd, Adnan oğlu Muhammedim.
Mensûb olduğum topluluk, ne zaman ikiye ayrılmış ise, Allahu Teala beni muhakkak onların en hayırlı olan tarafında bulundurmuştur.
Ben cahiliye, ahlâksızlıklarından hiçbir şey bulaşmaksızın ana ve babamdan meydana geldim.
Ben, Âdemden babama ve anneme gelinceye kadar, hep nikâhlı anne babadan meydana geldim.
Ben ana ve baba itibariyle en hayırlınızım.” Başka bir hâdis-i şerifte de, “Allahü teâlâ, İbrahim oğullarından İsmail’i seçti. İsmail oğullarından Kinâneoğullarını seçti. Kinâneoğullarından Kureyşi seçti.
Kureyşten Haşim oğullarını seçti. Haşim oğullarından Abdülmuttaliboğullarını seçti. Abdülmuttaliboğullarından da beni seçti.” buyurdu.
Efendimiz  (s.a.v.) Kureyş kabilesinin Hâşimoğulları kolundandır. Babam Abdullah’dır.
Abdullahın babası Abdülmuttalib, annesi de Fâtımâ binti Amr’dır.
Sevgilinin dedesi Abdülmuttalib, Mekke-i Mükerreme’i Mükerreme’nin hakimi ve Arapların şeref itibariyle en üstün kabilesi olan Kureyş kabilesine mensûbtu.
Abdülmuttalib’in alnında Hz. Muhammed (s.a.v.) nuru parladığından Kureyş kavmi onunla bereketlenirdi.
Peygamberimizin (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib, oğulları arasında en çok Abdullah’ı severdi.
Çünkü onun alnında Hz. Muhammed aleyhisselâmın nuru parlıyordu.
Abdullah babası Adülmuttalib’e şöyle derdi:
“Babacığım, her nereye gitsem belimden bir nûr çıkıyor. Sonra toplanıp, başımın üstünde bulut gibi duruyor. Tekrar gelip belime giriyor.
Ne zaman bir yere otursam yer bana diyor ki:
Ey Abdullah, sana selâm olsun. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) nuru sende emanettir.
Ne zaman bir kuru ağaç altına otursam, derhal yeşerip bana gölge oluyor.
Kalkıp gidince de yine kuru oluyor. Ey babacığım bu hal nedir?
Abdülmuttalib!
Ey oğlum, sana müjdeler olsun ki, insanların ve cinlerin efendisi ve Peygamberi senin sulbünden gelse gerektir, demiştir.
 Abdullah’ın güzelliği Mısır’a kadar şöhret bulmuştu.
Alnındaki nurdan dolayı birçok kız, onunla evlenmek arzusu ile Mekke’yi Mükerreme’ye gelmişti.
Abdülmuttalib ise Onu her yönüyle ona denk olan bir kız ile evlendirmek istiyordu.
 Bunun için Beni Zühre kabilesinin büyüğü Vehb bin Abd-i Menaf’ın kızı Âmine’yi oğlu Abdullah’a istedi. 
Vehb’in kızı Âmine, hem güzellik, hem ahlâk, hem de neseb itibariyle Kureyş kızlarının en üstünü idi.
 Ayrıca soy bakımından Abdullah ile bir kaç batın yukarıda birleşmekte idi.
Abdülmuttalib, Vehb’in kızını oğlu Abdullah’a isteyince Vehb şöyle dedi:
  Ey amcam oğlu, biz bu teklifi sizden önce aldık. Âmine’nin annesi bir rüya gördü.
Anlattığına göre evimize bir nur girmiş aydınlığı yeri ve gökleri tutmuş.
Ben de bu gece rüyamda dedemiz İbrâhimi (a.s.) gördüm.
 Bana; “Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’la kızın Âmine’nin nikâhlarını ben kıydım. Sen de onu kabul et” dedi.
Bugün sabahtan beri bu rüyanın tesiri altındayım. Acaba ne zaman gelecekler, diye merak ediyordum.
 Bu sözleri duyan Abdülmuttalib sevincinden
Allahü Ekber! Allahü Ekber!” diyerek tekbir getirdi.
     Nihayet oğlu Abdullah’ı Vehb’in kızı Âmine ile evlendirdi. Abdullah, Âmine ile evlenince alnında parlayan nur, Hz. Âmine’ye intikal etti.
  Hz. Âmine Hatunun Hz. Muhammed (s.a.v.) hamile olduğu sırada Kureyş kabilesinde büyük bir darlık, kıtlık ve pahalılık olup, çok sıkıntı içerisinde idiler.
Fahri Kâinat  (s.a.v.) in ana rahmine düşmesiyle birlikte, onun hürmetine Allahü teâlâ Kureyş kabilesinin bağ ve bahçelerine, mahsullerine öyle bereket verdi ki, hepsi zengin oldular.
Araplar o seneye “Senet-ül-feth ve’l ibtihâc” yani (sevinç ve bolluk yılı dediler.) Rabbim sevgilinin şefaatina nail eylesin.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed


Hiç yorum yok:

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ