Sıfât-ı zâtiyye altıdır:
Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefetünli’l-havâdis, Kıyâm bi-nefsihi.
Bu sıfatların mânâları: Vücûd: Var olmak. Kıdem: Allâhü Teâlâ’nın varlığının evveli olmamak. Bekâ: Allâhü Teâlâ’nın varlığının sonu olmamak. Vahdâniyyet: Allâhü Teâlâ’nın zâtında ve sıfatlarında ve fiillerinde ortağı ve benzeri olmamak. Muhâlefetün lilhavâdis: Allâhü Teâlâ mevcûdâttan; varlıklardan aslâ bir şeye benzememek. Kıyâm binefsihî: Allâhü Teâlâ var olmasında hiçbir şeye muhtaç olmamak.
Sıfât-ı sübûtiyye sekizdir.
Hayât, ilim, semi’, basar, irâdet, kudret, kelâm, tekvîn.
Bu sıfatların mânâları: Hayât: Allâhü Teâlâ diri olmak. İlim: Allâhü Teâlâ’nın bilmesi olmak. Semi’: Allâhü Teâlâ’nın işitmesi olmak. Basar: Allâhü Teâlâ’nın görmesi olmak. İrâdet: Allâhü Teâlâ’nın dilemesi olmak. Kudret: Allâhü Teâlâ’nın gücü yetmesi olmak. Kelâm:Allâhü Teâlâ’nın söylemesi olmak. Tekvîn: Allâhü Teâlâ’nın yaratması olmak. Allâhü Teâlâ bütün mahlûkları yaratıcıdır. Ondan başka yaratıcı yoktur.
Allâhü Teâlâ’yı bilmek bu sıfatları bilmek ile olur.
Kimse Allâhü Teâlâ’nın şânı büyük olan zâtını bilemez. Allâhü Teâlâ’nın zâtını bileyim diye düşünmek câiz değildir. Zîrâ akıl ile bilmek mümkün değildir. Allâhü Teâlâ şöyle midir böyle midir, diye akıllara ve fikirlere gelirse, Allâhü Teâlâ’nın zâtı ve sıfâtları akla gelen hayâllerin tamamından münezzehtir ve berîdir.
İSİMLERİMİZ: Erkek: Ârif, Kız: Ârife
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder