BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
20 Ağustos 2011
AMELİYAT OLDU
19 Ağustos 2011
KÖYÜMÜZDEN ÜNİVERSİTEYİ KAZANANLAR
Fatma TİRYAKİ Atatürk Üniversitesi DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENLİ
Ömer TİRYAKİ Sakarya Üniversitesi DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENLİ'neyerleştilerTebrik eder başarılarının devamını dilerim.
İhsan AKPINAR
Fitrelerimizi verip zekatımızı ödedik mi?
Muhterem Müslümanlar!
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı Müslümanların zekât ve fitrelerini verip bitirdiği ve sadakalarını bollaştırdığı bir aydır.
( FİTRE TABAN:7.5 TL TAVAN SINIRSIZ)
Peygamberimiz Efendimiz zekatlarını Şuban ayında verirler, ashabına da bu ayda zekatlarını verip bitirmelerini beyan ederlerdi. Bunu Ramazan ayında tamamen ibadet ve taatle meşgul olmak için yaparlardı. Günümüzde Müslümanlar daha fazla sevap kazanmak için zekatlarını Ramazan ayında veriyorlar.
Zekât, İslâm'ın beş temel esasından biridir. Bunu ihmal eden, gerekli hasasiyeti göstermeyen Müslüman namaz ile zekatın arasını açmış olur. Böyle yapanlarla Hz.Ebubekir (RA) savaşmıştır. Bu tavır önemli bir davranıştır.
Muhterem Müslümanlar,
Kur'ân-ı Kerîm'de zekatın kimlere verileceği açıkca beyan edilmiş ve sekiz sınıfa verilebileceği emredilmiştir.
Bunlar:
1-Fakirler,
2-Miskinler,
3-Zekât işinde çalışanlar,
4- Müellefe-i Kulüb,
5-Köleler,
6-Borçlular,
7-Allah yolunda çalışanlar,
8- Yolcular (Tevbe sûresi, ayet: 60)
Bunlardan hepsine veya birine ya da bir kaçına zekat verilebilir.
Şu hususa dikkatinizi çekiyorum:
Zekâtlar bir takım müesseselere veriliyor. Fakir, fukara ve gureba ihmal ediliyor. Bu çok yanlış bir davranıştır. Fakirler, yetimler, geçim zorluğu çekenler ihmal edilmemelidir.
Peygamberimiz sahabeleri ile otururken yanındakilere sordu:
"-Siz kendi malınızı mı mirascılarınızın malını mı çok seversiniz?"
Dediler ki:
"-Kendi malımızı severiz Ya Resulallah"
Efendimiz buyurdu ki:
"- Hayır... Mirascınızın malını daha çok seversiniz. Unutmayın...İnfak ettiğiniz mal sizin malınızdır. Geriye bıraktığınız miras olarak kalan mal sizden değildir."
Muhterem Müslümanlar!
Hayatta kazanmanın yolu tasadduktur "Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldır" buyuran Peygamberimiz Efendimiz mallarımız, imkanlarımız, ikramlarımız ve vermemiz gerekenler hususunda dikkatimizi çekiyor. (Tirmizi)
Mal imtihandır. Mal, elden çıkıp gönüle girince, artık dünya sevgisinin önü alınmaz olur. Böyle bir gönül sahibi vaazdan, nasihattan, ikramdan nasipsizdir.İnsan malını hayra vesile etmelidir. Helâl kazanmanın değil, çok kazanmanın yolunu arayanlar hep aldanmışlardır.
Zenginlerimiz zekâtlarını tam hesaplatıp öylece versinler. Malı korumanın yolu budur. Zekât verecek Müslümanın ihlası şarttır. İhlassız ibadet olmaz.
Muhterem Müslümanlar!
Zekatın hem verene hem de topluma çok faydası vardır. Bunlardan bir kaçını sizlere arz edeyim.
1-Zekât insanı mala tapmaktan, paranın esiri olmaktan kurtarır.
2-İhtirası kırar.
3-Kalbin katılaşmasını önler.
4-Malı ebedileştirir.
5- Ruh ile beden arasında denge kurar.
6,Malı ve sahibini manevi kirden temizler.
7-Zengini şahsiyet sahibi yapar.
8-Mala bereket kazandırır.
9-Zengini yatırıma teşvik eder.
10- Kalbdeki dünya sevgisine ilaçtır.
11-Müslümanı manevi disipline sokar.
12- Fakirleri çalışmaya teşvik eder.
13-Cemiyette mali denge meydana getirir.
14- Zekat sosyal denge meydana getirir.
15-Toplumun manevi ve ruhi dengelerini takviye eder.
16- Paranın stok edilmesini önler.
17-Zekât bir kalkınma hamlesidir.
Muhterem Müslümanlar!
Fitrelerinizi de hemen vermeye gayret ediniz. Bunun ölçüsü verdiğiniz fitre ile bir fakir sizin yediğiniz gibi bir günlük yemek ve içmek ihtiyacını giderecektir.Bunun ölçüsü budur.
Aile reisi aile efradının fitresini verecektir. Bayram namazından önce doğan çocukların fitreleri verilecektir.
Ramazan ayı Allah'ın rızasını kazanmanın en yakın yoludur. Bunu değerlendirmesini bilelim.
MİLLİ GAZETEDEN MEVLÜT ÖZCANIN YAZISI
18 Ağustos 2011
En kolay fark ettirilen sadaka; güzel söz
Seveni sevgiliye, aşığı maşukasına delicesine bağlatan veya büyük bir nefretle birbirinden koparan sözdeki güçtür. Peygamber Efendimiz (sas) de hadis-i şeriflerinde 'sözde büyü vardır' buyurur. Ağızdan çıkan bir kelime, kişiyi mahcup da eder mahbup da. Başı da keser savaşı da. İbadet ve iyiliklerin diğer aylara göre daha fazla sevap ve faziletli olduğu bugünlerde güzel söz söyleyerek sadaka verilebilir.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Vehbi Karakaş, en hayırlı kişinin eliyle diliyle başkasını incitmeyen olduğunu söylüyor. Karakaş oruçlunun sadece midesine değil, aynı zamanda diline de oruç tutturması gerektiğini belirtiyor. Çirkin sözlere karşı oruçlu olunmasını dile getiren Karakaş şöyle konuşuyor: Söz söylemek de bir sanattır. Söz sanatını kimi yapmakta kimi de yıkmakta kullanır. Kur'an-ı Kerim bize birincisini tavsiye eder. Yüce Rabbimiz 'İnsanlara güzel söz söyleyin' buyuruyor. Hadis-i şeriflerde de 'Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse, ya güzel söz söylesin, ya da sussun' buyrulur. Yine Peygamberimiz 'Sizden biriniz oruçlu olursa çirkin söz söylemesin, gürültü yapmasın. Biri kendisine sövüp hareket ederse, 'ben oruçlu bir kişiyim' desin.' buyurarak oruçluya çirkin sözün yakışmadığını beyan ederek, oruçluya çirkin sözle saldıranı da oruçlu vesilesiyle insaf çizgisine çeker. Her ikisini de çirkin bir çukura düşmekten kurtarır.
Güzel söz¸ Kur'an-ı Kerim'de kökü sağlam, dalları göğe doğru yükselen bir ağaca benzetiliyor. Bu ağaç¸ her zaman öğüt almaları için insanlara misaller getirmek suretiyle meyvesini verir. Kötü söz ise yerden koparılmış¸ ayakta durma imkânı olmayan¸ kötü bir ağacı temsil eder. Bir mümin güzel sözleriyle¸ kökü sağlam¸ meyvesi bol bir ağaç gibidir. Dinimiz 'her iyilik bir sadakadır' diyor. Usulüne uygun bir şekilde yapılacak maddi yardımların yanı sıra yetiştirilen hayırlı bir evlat¸ yapılan bir hayır kurumu ya da kendisinden yararlanılacak bir ilim amel defterinde kesintisiz mükâfatlar sağlar. Sadakanın en kolay fark ettirileni ise içten bir gülümseme ya da güzel bir sözle bir mü'minin kalbini ferahlatmaktır. Kişi, sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara; kırıp dökmemeli, damla damla söylemeli, ince ince sevmeli.
Dili kötü sözlerden arındırmanın yolları nelerdir?
Dili iyi sözlere alıştırın: 'Bir gün bu konuştuklarımdan hesaba çekileceğim. Öyle sözler söylemeliyim ki, o sözler beni hem dünyada hem de ahiret mahkemesinde mahcup etmesin, utandırmasın' düşüncesi benimsenmeli ve buna göre hareket edilmeli.
Dile günlük, saatlik ve anlık zikir görevleri verin: Ramazan ayında her gün bir cüz okuma, mealden istifade etme, teravihleri kaçırmama prensip haline getirilmeli. Ayrıca salât-u selam ve cevşene dilde çok yer verilmeli. Ramazan kişiyi melekleştiren bir aydır. Melekler, yemez-içmez, eğlenmez. Hep zikir ve ibadet yapar, günah işlemezler. İnsanlar da Ramazan'da bu şekilde olmalı. Melekleşen bir varlık kendisine çirkin söylemeyi yakıştırmayacak ve böylece melekler gibi her türlü ayıp ve günahtan uzak kalacaktır.
İman esaslarına olan inancı kuvvetlendirin: Özellikle tahkik-i imanı ders veren, imanı takviye eden eserlere özel bir yer ayrılmalı.
İbadetler, Allah (cc) emrettiği için yapılır
İbadetlerde asıl olan Allah'ın emridir. İbadetler yalnızca Allah emrettiği için ve O'nun emrettiği şekilde yapılır. Buna dini terim olarak taabbudilik diyoruz. Buna göre biz ibadetlerin Allah ve Resûlü tarafından belirlenmiş şekil ve formlarını değiştiremez, aslı olmayan yeni bir ibadet şekli ortaya koyamayız. İbadetlere başka niyetler girerse o ibadeti boşa çıkartır. Hatta ahirette, yapanın aleyhine çevirebilir. Biz jimnastik yapmak için namaz kılmadığımız gibi, perhiz, diyet veya midemizi dinlendirmek için de oruç tutmayız. Bunlar orucun tabii neticeleri olabilir. Ancak niyet, diyet olursa bu oruç olmaz. Nitekim Allah Resûlü bu durumu anlattığı hadislerinde, "Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan yanlarına sadece çektikleri açlık ve susuzluk kalır. Nice gece namazı kılanlar vardır ki, onların da yanına uykusuz kalmak kalır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/373; İbn Mâce, Sıyâm 21) buyurmuşlardır.
Oruçtan Allah'ın elde edeceği bir şey yoktur. O bizim faydamızadır. En büyük faydamız da Allah'ın rızasını elde etmektir. Efendimiz, orucun insanın bütün aza ve duygularına da tutturulması gerektiğini bildirerek şöyle buyurur: "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terk etmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına (oruç tutmasına) Allah'ın ihtiyacı yoktur, bunlar Allah nezdinde makbul olmaz." (Buharî, Savm 8).
akpinar25
17 Ağustos 2011
KÖYLÜMÜZ AHMET YILDIZ'IN HENDEKHABER.COM'DAKİ YAZISI
Kitap okuyun, konuşun, çocuğun zekâsını geliştirin
Araştırmalara göre zekâyı etkileyen en büyük etmen kalıtım. Zekâ, anne-babadan çocuğa geçmekte ancak annenin genleri daha baskın. Diğer bir etmen ise eğitim. Gürkan Yaşar'a göre vücut kasları nasıl çalıştırılarak geliştirilebiliyorsa beyin kasları da ancak çalıştırılarak geliştirilebilir. Yaşar, 100 IQ ile dünyaya gelmiş bir çocuğun iyi bir eğitim ile 120 IQ'ya kadar çıkarılabileceğini belirtiyor. Beyinde milyarlarca nöron olduğunu dile getiren Yaşar, "Küçük yaşlarda bu nöronların sayısı ve kalitesi fazla iken yaş ilerledikçe sayı ve kalite düşer. Bu sebeple küçük yaşlarda zekânın geliştirilme katsayısı daha yüksek. Ancak çocukluk dönemindeki gibi olmasa da yetişkinlik çağında da zekâ geliştirilebilir." dedi.
Berkeley Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada normal zekâ seviyesine sahip bir çocuğun zekâsının geliştirilebileceğinin ispatlandığını söyleyen Yaşar'a göre yetişkinler de birtakım yöntemlerle zekâ seviyelerini yükseltebilir. İşte bazı öneriler: İlk ve öncelikli olarak etraftaki olayları dikkatli bir şekilde inceleyin. Yeni fikirlere açık olun. Bol bol okuma yapın. Daha önce okunmayan bir kitap, ufku açar. Ters elle yazı yazmaya çalışın. Bu, beyni harekete geçirir. Mümkün olduğu kadar yazı yazın, not tutun. Video oyunları oynayın. Farklı şeyler görmek, farklı düşünmeye katkı sağlar. Kriptolojiye girin. Şifreli bir şekilde yazı yazıldığını düşünün. Bunun ne olduğunu bulmaya çalışın. Bulmaca çözün. Haftada bir zekâ testi çözün ve sonuçlarına bakın.
Beraber kitap okuyun: Çocuğa bol bol hikâye ve masal okuyup resimler hakkında yorum yapmasını isteyin. Çocuklar sabah kalktığında hikâye ve masallarda olayların, durumların değişeceğini zanneder, aynı masalı birçok defa okutur.
Kitap okurken içerik çalışması yapın: Çocuk eğer okuma bilmiyorsa resimleri göstererek ona hikâyeyi anlatın. Okumayı biliyorsa kendisi okusun. Hikâyeyi anlatırken geçmiş ve gelecek zamanı kullanın. Hikâyenin bazı yerlerinde duraksayarak hikâyenin nasıl ilerleyeceğini, az sonra neler olacağını, karakterlerin nasıl davranacağını sorun ve ondan geri bildirimler alın. Hikâyenin sonunda hikâyeden çıkartılacak dersler konusunda beyin fırtınası yapın.
Yazma ve çizmeyi teşvik edin: Ona, kendisini çok ünlü bir ressam veya yazar gibi düşünmesini söyleyin. Çizdiği resimlerden övgüyle bahsedin ve odasına asın. Dünyanın gidişatı konusunda sohbetler edin. Ona dünyayla ilgili çeşitli sorular yönelterek sorulara cevap bulmasını sağlayın. Gelecek 50 yılda dünya nasıl bir yer olacak? Dünyanın enerji ve su sorunu gelecek yıllarda nasıl çözülecek? Küresel ısınma sorunu gibi...
Doğru seçilmiş gıda, öğrenme kabiliyetini artırıyor
Patates: Kan şekerini dengeli yükseltiyor ve zekâ daha verimli çalışıyor.
Lahana: Tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlıyor.
Fasulye: Lif ve protein, özellikle çocuklarda zekâyı açıyor.
Yağsız kırmızı et: Sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez. Beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor.
Somon: Omega-3 yağları hem beyni koruyor hem hafızayı güçlendiriyor.
Yoğurt: İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip beyni uyarıyor.
Bitter çikolata: Magnezyum ve antioksidan içeriğiyle beyne oksijen taşıyarak daha aktif çalışmasını sağlıyor.
Çilek: İçeriğindeki fisetin maddesi hafıza kaybının etkilerini azaltıp bunamayı geciktiriyor.
Domates-havuç-kırmızıbiber: İçeriğindeki antioksidan, beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor.
Oruç, vücudu toksinlerden arındırıyor
Kaplan, iftardan sonra yenilenlerin yağa dönüşmemesi için spor yapılması gerektiğini, teravih namazının da spor yerine geçtiğini ifade etti.
Detoks, vücudumuza çeşitli yollarla giren ve atık madde olarak dışarı atılmayı bekleyen zararlı toksinlerden kurtulmadır. Vücudun arınması, temizlenmesi adına orucun çok faydalı olduğunu kaydeden Kaplan, pek çok dinde de orucun tavsiye edildiğini söyledi. Kaplan, "Oruç, asıl mana olarak nefis terbiyesi ve arınmadır." dedi.
Yemekten hemen sonra spor yapılması gerektiğini kaydeden Kaplan, oruçluların bunu teravih namazına giderek yaptığını dile getirdi. Teravih namazının spor yerine geçebildiğini belirten Kaplan, "Yemekten sonra tatlı döneminde bir de spor yapın. Oruçlular teravihe gidiyor. Hem namazını kılmış oluyor, hem de camiye gidip gelirken yürüyüşünü yapmış oluyor." dedi.
ORHAN KARANFİL
akpinar25
İSTİNAT DUVARI VE TAŞLI KORUMA YAPILIYOR
--
akpinar25
ACİL ŞİFALAR DİLERİZ
--
akpinar25
16 Ağustos 2011
TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ'NDE RAHMETLİ OLDU
03 Ağustos 2011
ORUCU BOZAN VE BOZMAYAN ŞEYLER NELERDİR
(Bu Metin Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca Hazırlanmıştır)
Oruçlu iken, yemek, içmek ve cinsi ilişki orucu bozar. Orucu bozan şeylerin bir kısmı sadece kazayı gerektirirken, diğer bir kısmı hem kaza, hem de kefareti gerektirir. Şimdi konu ile ilgili bazı alt başlıklarla ilgili meselelere değinelim:
1. Hangi Şeyler Orucu Bozup Sadece Kazayı Gerektirir?
Yolculuk, hastalık, ileri derecede yaşlılık gibi meşru bir mazerete dayalı olarak bozulan orucun, sadece kaza edilmesi gerekir.
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
NE BABA PARASI, NE ÖĞRETMEN NEFESİ, ÖĞRENCİYİ OKUTAN İÇİNDEKİ HEVESİ
Dershane
Pahalı hayallere gebe olan hayat, film gibi bir öyküyü de bağrına bastı. Yürekleri dağlayan ancak herkese örnek olan hikayenin kahramanı ise 18 yaşındaki Menekşe'ydi. Menekşe, Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. Osman-Naciye Okyay çiftinin tek çocukları olan Menekşe, maddi imkansızlıklar nedeniyle dershaneye gidemedi. Hatta sınava hazırlanacak test kitabı bile bulamadı. Genç kız, arkadaşlarından aldığı ödünç kitaplarla üniversiteye hazırlandı. Ancak bu sırada şeker hastası olan annesinin 2 gözü de görme yeteneğini yitirdi.
DÜNYASI KARARDI
Annesiyle birlikte Menekşe'nin de dünyası karardı. Tüm olumsuzluklara rağmen yılmayan genç kız, bir yandan annesine baktı, ev işlerini yaptı, bir yandan da sınava çalıştı. Tüm bu fedakarlıklarının karşılığını alan Menekşe, önce okulunu birincilikle bitirdi. LYS sınavında da 1 milyon 691 bin adayı geride bırakarak Y-TS-2 yerleştirme türünde, 579.815 puanla Türkiye birincisi oldu. Bu puanla Türkiye'nin en iyi üniversitelerine girmeye hak kazanan Menekşe, yine herkese örnek olacak bir karara imza attı. Annesine bakmak zorunda olan genç kız, Balıkesir Üniversitesi'ni tercih etti.
'EĞİTİMİM İÇİN BURS GEREKLİ'
Öyküsüyle yürekleri delen Menekşe, şunları söyledi: "Bilgisayarım olmadığı için sonuçlara bile internet kafede baktım. Annemin rahatsızlığı nedeniyle öğrenimime sadece ailemin yanında devam edebilirim. Çünkü anneme bakmam lazım. Bu nedenle Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü yazacağım. Eğitimime devam etmem için de mutlaka burs bulmam gerekiyor. Eğer burs alamazsam, tüm hayallerim suya düşecek." Emekli öğretmen olan baba Osman Okyay ise eşinin tedavisi için bankalardan kredi çektiğini belirtti. Okyay, "Emekli maaşımdan elime sadece 400 lira kalıyor. Evimin kirasını bile 3 aydır ödeyemedim. Kızımız bize mutlulukların en büyüğünün tattırdı inşallah burs da kazanır ve eğitimini sürdürür" dedi. Anne Naciye Okyay ise "Kızım benim elim ayağım her şeyim" diyerek gözyaşı döktü.
01 Ağustos 2011
TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜ'NDE RAHMETLİ OLDU
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ