BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR
Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi 55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...
27 Ağustos 2019
HARCADINIZ
İki yumurta kıramayan kadınlar için, size yaprak sarıp mantı açan kadınları harcadınız...
Okuma alışkanlığı Zara ya da Mango'daki etiketlerden ibaret olan kadınlar için Marx'ı, Engels'i tez konusu yapmış kadınları harcadınız...
3 bin dolarlık Tom Ford Black kullanan kadınlar için, mum kokulu kadınları harcadınız...
Göbeginizi iğrenç bulan kadınlar için, o göbeğe sarılıp uyuyan kadınları harcadınız...
Yemeğe çıktığınızda sürekli hesabı size kitleyen kadınlar yüzünden, "Bu sefer de benden olsun" diyen kadınları harcadınız.
"Manikürüm bozulur" diyerek ütü bile yapmayan kadınlar için, kirli donunuzu elinde yıkayan kadınları harcadınız...
Adnan Hoca'nın "kedicikleri"ni andıran kadınlar için, "Selvi boylum al yazmalım"ın Asya'sına benzeyen kadınları harcadınız...
Yağmur yağınca saçları bozulmasın diye en lüks cafe'ye dalan kadınlar yüzünden, kolunuza girip "Beraber ıslanalım" diyen kadınları harcadınız...
Cebinizde para yokken telefonunuza dahi bakmayan kadınlar için, "Canım sen çaldır, ben sana dönerim" diyen kadınları harcadınız...
Kuaförden çıkmayan kadınlar yüzünden, saçını süpürge eden kadınları harcadınız...
Model arabadan aşağısına binmeyen kadınlar için, halk otobüsündeki tek koltuğu sizinle paylaşan kadınları harcadınız...
Müzik zevki Aleyna Tilki'den ibaret olan kadınlar yüzünden, size çilingir sofrası kurup ud çalan kadınları harcadınız...
Televizyonda magazin programları dışında başka bir şey izlemeyen kadınlar yüzünden, sizinle üstüne formasını çekip maç izleyen kadınları harcadınız...
Lavinya şiirini vanilyalı dondurma zanneden kadınlar yüzünden, o mahûr beste çaldığında gözyaşları müjgan'la buluşan kadınları harcadınız...
"Parasız adam gereksiz adam" diyen kadınlar için, "İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur" diyen kadınları harcadınız...
Burnu aktığında Amerikan Hospital'a koşan kadınlar yüzünden, kırk derece ateşle yanarken alnına sirkeli bez koyan kadınları harcadınız...
Kredi kartlarınızın limitlerini patlatan kadınlar için, yarım kilo kıymayla beş çeşit yemek yapan kadınları harcadınız...
Saçlarınız döküldüğünde sizi beğenmeyen kadınlar için, kel kafanızı öpen kadınları harcadınız...
Zamanı gelince sizi bir kağıt parçası gibi buruşturup atan kadınlar yüzünden, aşkı için her türlü ihanetinize ve zorbalığınıza katlanan kadınları harcadınız...
Okuma alışkanlığı Zara ya da Mango'daki etiketlerden ibaret olan kadınlar için Marx'ı, Engels'i tez konusu yapmış kadınları harcadınız...
3 bin dolarlık Tom Ford Black kullanan kadınlar için, mum kokulu kadınları harcadınız...
Göbeginizi iğrenç bulan kadınlar için, o göbeğe sarılıp uyuyan kadınları harcadınız...
Yemeğe çıktığınızda sürekli hesabı size kitleyen kadınlar yüzünden, "Bu sefer de benden olsun" diyen kadınları harcadınız.
"Manikürüm bozulur" diyerek ütü bile yapmayan kadınlar için, kirli donunuzu elinde yıkayan kadınları harcadınız...
Adnan Hoca'nın "kedicikleri"ni andıran kadınlar için, "Selvi boylum al yazmalım"ın Asya'sına benzeyen kadınları harcadınız...
Yağmur yağınca saçları bozulmasın diye en lüks cafe'ye dalan kadınlar yüzünden, kolunuza girip "Beraber ıslanalım" diyen kadınları harcadınız...
Cebinizde para yokken telefonunuza dahi bakmayan kadınlar için, "Canım sen çaldır, ben sana dönerim" diyen kadınları harcadınız...
Kuaförden çıkmayan kadınlar yüzünden, saçını süpürge eden kadınları harcadınız...
Model arabadan aşağısına binmeyen kadınlar için, halk otobüsündeki tek koltuğu sizinle paylaşan kadınları harcadınız...
Müzik zevki Aleyna Tilki'den ibaret olan kadınlar yüzünden, size çilingir sofrası kurup ud çalan kadınları harcadınız...
Televizyonda magazin programları dışında başka bir şey izlemeyen kadınlar yüzünden, sizinle üstüne formasını çekip maç izleyen kadınları harcadınız...
Lavinya şiirini vanilyalı dondurma zanneden kadınlar yüzünden, o mahûr beste çaldığında gözyaşları müjgan'la buluşan kadınları harcadınız...
"Parasız adam gereksiz adam" diyen kadınlar için, "İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur" diyen kadınları harcadınız...
Burnu aktığında Amerikan Hospital'a koşan kadınlar yüzünden, kırk derece ateşle yanarken alnına sirkeli bez koyan kadınları harcadınız...
Kredi kartlarınızın limitlerini patlatan kadınlar için, yarım kilo kıymayla beş çeşit yemek yapan kadınları harcadınız...
Saçlarınız döküldüğünde sizi beğenmeyen kadınlar için, kel kafanızı öpen kadınları harcadınız...
Zamanı gelince sizi bir kağıt parçası gibi buruşturup atan kadınlar yüzünden, aşkı için her türlü ihanetinize ve zorbalığınıza katlanan kadınları harcadınız...
21 Ağustos 2019
GENÇLERDE NE OLMALI?
Prof.Haluk Dursun' a Allah'tan rahmet diliyorum.Mekanı cennet olsun.
Geçtiğimiz günlerde bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybeden Kültür Bakan Yardımcımız Prof. Dr. A. Haluk Dursun'un gençlere altın değerinde 20 öğüdü.
GENÇLERDE NE YOK!
Ne kadar olumsuz bir başlık, ne kadar rahatsız edici bir tabir değil mi? Daha baştan gençleri tahkir ediyor, küçümsüyor, aşağılıyor. Al sana yeni bir polemik konusu. Memleketin bunca derdi varken adamın zoruna bak!
“Hiç olmazsa başlığı değiştirip gençlerde ne olmalı falan gibi daha olumlu baksa ya.” diyeceksiniz. Peki, o zaman başlığı değiştirelim:
“GENÇLERDE NE OLMALI?”
Mutlaka bunu da fark ettiniz; artık eskisi gibi zamane kızları, Bakanlık uzmanları gibi spekülatif, tartışmaya açık, siyasi malzeme olacak tabirler de kullanmıyorum. Doğrudan “Gençler” diyorum.
Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın
Sevgili Gençler,
Gözümüzün Bebeği, Geleceğimiz Gençler,
Ne olur:
Birincisi: Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın. Merak etmeye kendinizi alıştırın. Öğrenmenin başı merak etmektir.
Üzerinize vazife olmayan şeyleri de merak edin. Başta, tabiatı merak edin. Mesela, barajlardaki su seviyesini, buğday rekoltesini, fındık taban fiyatlarını, bu sene gelen turist sayısını, en çok hangi filmin izlendiğini, en fazla hangi kitabın sattığını, hangi müzenin gezildiğini, arkeolojik kazılarda neler bulunduğunu, nerenin nesinin meşhur olduğunu merak edin.
İkincisi: Bir merakınız olsun. Güzel sanatlarla ilgili bir merakınız olsun. Şiir yazamasanız bile ezberleyin.
Koleksiyoner bir ruha sahip olun. Ayrıca gezmeye, görmeye, öğrenmeye meraklı olun.
Üç: Soru sorma alışkanlığı edinin. Doğru adama, doğru soruyu sorun! Bizim millet “Bilmiyorum” demez...
Takipçi olun; konularınızı, işlerinizi takip edin
Dört: Öğrenmeye doymayın. İşi, konuyu sadece ehlinden dinleyin, uzman görüşüne önem verin. Kesin karar vermeden önce şüphe edin.
Beş: Takipçi olun. Konularınızı, işlerinizi takip edin; kendi haline bırakmayın. Hele, kendi işinizi başkasına hiç bırakmayın.
Eloğlu, elâlemin eşeğini ıslık çalarak ararmış.
Kurda “Niçin ensen kalın?” demişler, “Kendi işimi kendim görürüm.” demiş.
Altı: İşlerinizi önem sırasına göre sıralamayı bilin. En önemsiz işine en önemli iş gibi bakarak nice hayati gündemini atlayan insan gördüm. Başarılı insanlar, en önemli işi öne alan, önce onu bitirenler oldu hep. Çok iş yapar gibi gözüküp, devamlı bir faaliyet içinde olduğu görüntüsü verip hiç bir şey üretmeyen insanlardan olmayın.
Aman avare kasnak gibi boşa dönmeyin. Boşa koşturmayın, sonuç alıcı işler yapın. Üzerinize çok yük yükleyip de çok yıpranmayın, zorda kalıp kayış da attırmayın.
Yedi: Danışın. Önce aklınıza; sonra gönlünüze; en sonunda da sizi hesapsız, kitapsız, menfaatsiz, gönülden seven büyüklerinize danışın. Sizden daha tecrübesiz, dünya görmemiş, bir iş bitirmemiş, bir başarı göstermemiş insanlara danışmayın. Ama mutlaka şuna da dikkat edin ki danışacağınız kişinin soracağınız işle ilgili doğrudan bir menfaati olmasın. Size göre değil, kendi çıkarına göre tavsiyede bulunmasın.
Verdiğiniz sözü yerine getirin
Sekiz: Zamanlama konusunda dikkatli olun. Planlı-programlı, zamanlı çalışmak kadar iyi zamanlama yapmak da çok önemlidir. Bir işe erken başlamak, sabah erken kalkmak, yola erken çıkmak mutlaka önemlidir; ama çok daha mühim olanı, neticeye ulaşmaktır. Erken kalkıp oyalanmak, erken başlayıp eğlenmek, ağırkanlı hareket etmek, sizi hep başarısızlığa götürür.
Dokuz: Dikkatli olun. Öncelikle ağzınızdan çıkan söze, lafa dikkat edin. Laf olsun diye düşünmeden konuşmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
On: Hafızanıza güvenmeyin. Devamlı not alın; kayıt tutun, arşiv yapın.
On bir: Randevulara vaktinde gidin. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Bizim milletin bahane üretme kabiliyeti sınırsızdır. O yeteneğinizi fazla zorlamayın.
En büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir
On iki: Bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın. Yine bizim millete Allah, yorum yapma kabiliyeti vermiştir. Hâlbuki en büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir. Öğrenme, bilmediğini bildiğin anda ve yerde başlar.
On üç: İleri görüşlü olun. Yapacağınız projenin, başlayacağınız bir işin birkaç hamle sonrasını da düşünün, hesaplayın. Alternatifli çalışın. İşin sonunu düşünmeden, yeterli analiz yapmadan ortaya atılmayın; yola çıkmayın. Sonra yolda kalmasanız bile yaya kalırsınız! Gerçi yine bizim millet “Kervan yolda düzülür.” demiş; besmele çekip yola koyulmuş. Ama siz kervanı önceden düzün.
En önemlisi, “Çala çala bir havaya dönecek.” demeyin. Akıntıya kürek çekmeyin.
On dört: Gözlem ruhuna sahip olun. Bakan kör olmayın, can kulağıyla dinleyin, can gözüyle bakın.
Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın
On beş: Çözüm odaklı olun. Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın; nasıl olabileceğini düşünecek, arayıp bulabilecek bir kafa yapınız olsun.
İşin olumsuz yanlarına takılıp kalmayın. İntikam hırsıyla yanmayın. Hep ileriye, geleceğe bakın. Küçük şeylerden de zevk alın. Acı bir kahve, demli bir çay, güzel bir pasta, bir parça çikolata, bir külah dondurma sizi mutlu etmeye yetsin.
On altı: İnsan kıymeti bilin. Büyüklerinizin bir gün yanınızda olamayacağını, sevdiklerinize uzak düşebileceğinizi, onlardan ayrılabileceğinizi düşünerek elinizdekilerin kıymetini bilin.
Fakirlere, gariplere, muhtaçlara el uzatın.
Veren el, alan elden hayırlıdır.
Ne verirsen elinle, o da gider seninle.
İyi ve kötü günde sevdiklerinizin yanında olun. Gidemeseniz bile mutlaka telefonla arayın; mesajla, maille oyalanmayın.
Allah’a şükrü, insanlara teşekkürü unutmayın
On yedi: Günlük politikalar, kısır siyasal çekişmeler sizi esir almasın.
Başkalarının yapamadıklarını konuşmak yerine kiminle ne yapabileceğinizi araştırın.
On sekiz: Eleştiri ve tenkide açık olun. En önemlisi de, bir büyüğünüz sizi yetersiz görebilir, eleştirebilir; hatta zaman zaman size sinirlenip kızabilir. Ama bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Tam tersine o, sizi sevdiği, ilgilenmeye değer bulduğu için tepki gösteriyordur.
On dokuz: Şükrü ihmal etmeyin. Allah’a şükredin, insanlara teşekkür edin. Kalbinizi temiz tutun. Ameller niyetlere göredir. Aklınız, kalbiniz ve zevkiniz selim olsun.
Yirmi: En son olarak da öğrenmeye ve öğretmeye doymayın...
Aman ne olacaksanız olun sakın; "sıradan ve sürüden" olmayın!...
Prof. Dr. A. Haluk Dursun
Geçtiğimiz günlerde bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybeden Kültür Bakan Yardımcımız Prof. Dr. A. Haluk Dursun'un gençlere altın değerinde 20 öğüdü.
GENÇLERDE NE YOK!
Ne kadar olumsuz bir başlık, ne kadar rahatsız edici bir tabir değil mi? Daha baştan gençleri tahkir ediyor, küçümsüyor, aşağılıyor. Al sana yeni bir polemik konusu. Memleketin bunca derdi varken adamın zoruna bak!
“Hiç olmazsa başlığı değiştirip gençlerde ne olmalı falan gibi daha olumlu baksa ya.” diyeceksiniz. Peki, o zaman başlığı değiştirelim:
“GENÇLERDE NE OLMALI?”
Mutlaka bunu da fark ettiniz; artık eskisi gibi zamane kızları, Bakanlık uzmanları gibi spekülatif, tartışmaya açık, siyasi malzeme olacak tabirler de kullanmıyorum. Doğrudan “Gençler” diyorum.
Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın
Sevgili Gençler,
Gözümüzün Bebeği, Geleceğimiz Gençler,
Ne olur:
Birincisi: Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın. Merak etmeye kendinizi alıştırın. Öğrenmenin başı merak etmektir.
Üzerinize vazife olmayan şeyleri de merak edin. Başta, tabiatı merak edin. Mesela, barajlardaki su seviyesini, buğday rekoltesini, fındık taban fiyatlarını, bu sene gelen turist sayısını, en çok hangi filmin izlendiğini, en fazla hangi kitabın sattığını, hangi müzenin gezildiğini, arkeolojik kazılarda neler bulunduğunu, nerenin nesinin meşhur olduğunu merak edin.
İkincisi: Bir merakınız olsun. Güzel sanatlarla ilgili bir merakınız olsun. Şiir yazamasanız bile ezberleyin.
Koleksiyoner bir ruha sahip olun. Ayrıca gezmeye, görmeye, öğrenmeye meraklı olun.
Üç: Soru sorma alışkanlığı edinin. Doğru adama, doğru soruyu sorun! Bizim millet “Bilmiyorum” demez...
Takipçi olun; konularınızı, işlerinizi takip edin
Dört: Öğrenmeye doymayın. İşi, konuyu sadece ehlinden dinleyin, uzman görüşüne önem verin. Kesin karar vermeden önce şüphe edin.
Beş: Takipçi olun. Konularınızı, işlerinizi takip edin; kendi haline bırakmayın. Hele, kendi işinizi başkasına hiç bırakmayın.
Eloğlu, elâlemin eşeğini ıslık çalarak ararmış.
Kurda “Niçin ensen kalın?” demişler, “Kendi işimi kendim görürüm.” demiş.
Altı: İşlerinizi önem sırasına göre sıralamayı bilin. En önemsiz işine en önemli iş gibi bakarak nice hayati gündemini atlayan insan gördüm. Başarılı insanlar, en önemli işi öne alan, önce onu bitirenler oldu hep. Çok iş yapar gibi gözüküp, devamlı bir faaliyet içinde olduğu görüntüsü verip hiç bir şey üretmeyen insanlardan olmayın.
Aman avare kasnak gibi boşa dönmeyin. Boşa koşturmayın, sonuç alıcı işler yapın. Üzerinize çok yük yükleyip de çok yıpranmayın, zorda kalıp kayış da attırmayın.
Yedi: Danışın. Önce aklınıza; sonra gönlünüze; en sonunda da sizi hesapsız, kitapsız, menfaatsiz, gönülden seven büyüklerinize danışın. Sizden daha tecrübesiz, dünya görmemiş, bir iş bitirmemiş, bir başarı göstermemiş insanlara danışmayın. Ama mutlaka şuna da dikkat edin ki danışacağınız kişinin soracağınız işle ilgili doğrudan bir menfaati olmasın. Size göre değil, kendi çıkarına göre tavsiyede bulunmasın.
Verdiğiniz sözü yerine getirin
Sekiz: Zamanlama konusunda dikkatli olun. Planlı-programlı, zamanlı çalışmak kadar iyi zamanlama yapmak da çok önemlidir. Bir işe erken başlamak, sabah erken kalkmak, yola erken çıkmak mutlaka önemlidir; ama çok daha mühim olanı, neticeye ulaşmaktır. Erken kalkıp oyalanmak, erken başlayıp eğlenmek, ağırkanlı hareket etmek, sizi hep başarısızlığa götürür.
Dokuz: Dikkatli olun. Öncelikle ağzınızdan çıkan söze, lafa dikkat edin. Laf olsun diye düşünmeden konuşmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
On: Hafızanıza güvenmeyin. Devamlı not alın; kayıt tutun, arşiv yapın.
On bir: Randevulara vaktinde gidin. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Bizim milletin bahane üretme kabiliyeti sınırsızdır. O yeteneğinizi fazla zorlamayın.
En büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir
On iki: Bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın. Yine bizim millete Allah, yorum yapma kabiliyeti vermiştir. Hâlbuki en büyük fazilet “Bilmiyorum” diyebilmektir. Öğrenme, bilmediğini bildiğin anda ve yerde başlar.
On üç: İleri görüşlü olun. Yapacağınız projenin, başlayacağınız bir işin birkaç hamle sonrasını da düşünün, hesaplayın. Alternatifli çalışın. İşin sonunu düşünmeden, yeterli analiz yapmadan ortaya atılmayın; yola çıkmayın. Sonra yolda kalmasanız bile yaya kalırsınız! Gerçi yine bizim millet “Kervan yolda düzülür.” demiş; besmele çekip yola koyulmuş. Ama siz kervanı önceden düzün.
En önemlisi, “Çala çala bir havaya dönecek.” demeyin. Akıntıya kürek çekmeyin.
On dört: Gözlem ruhuna sahip olun. Bakan kör olmayın, can kulağıyla dinleyin, can gözüyle bakın.
Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın
On beş: Çözüm odaklı olun. Kafanızın yazılımını “bir iş nasıl olmaz” diye uyarlamayın; nasıl olabileceğini düşünecek, arayıp bulabilecek bir kafa yapınız olsun.
İşin olumsuz yanlarına takılıp kalmayın. İntikam hırsıyla yanmayın. Hep ileriye, geleceğe bakın. Küçük şeylerden de zevk alın. Acı bir kahve, demli bir çay, güzel bir pasta, bir parça çikolata, bir külah dondurma sizi mutlu etmeye yetsin.
On altı: İnsan kıymeti bilin. Büyüklerinizin bir gün yanınızda olamayacağını, sevdiklerinize uzak düşebileceğinizi, onlardan ayrılabileceğinizi düşünerek elinizdekilerin kıymetini bilin.
Fakirlere, gariplere, muhtaçlara el uzatın.
Veren el, alan elden hayırlıdır.
Ne verirsen elinle, o da gider seninle.
İyi ve kötü günde sevdiklerinizin yanında olun. Gidemeseniz bile mutlaka telefonla arayın; mesajla, maille oyalanmayın.
Allah’a şükrü, insanlara teşekkürü unutmayın
On yedi: Günlük politikalar, kısır siyasal çekişmeler sizi esir almasın.
Başkalarının yapamadıklarını konuşmak yerine kiminle ne yapabileceğinizi araştırın.
On sekiz: Eleştiri ve tenkide açık olun. En önemlisi de, bir büyüğünüz sizi yetersiz görebilir, eleştirebilir; hatta zaman zaman size sinirlenip kızabilir. Ama bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Tam tersine o, sizi sevdiği, ilgilenmeye değer bulduğu için tepki gösteriyordur.
On dokuz: Şükrü ihmal etmeyin. Allah’a şükredin, insanlara teşekkür edin. Kalbinizi temiz tutun. Ameller niyetlere göredir. Aklınız, kalbiniz ve zevkiniz selim olsun.
Yirmi: En son olarak da öğrenmeye ve öğretmeye doymayın...
Aman ne olacaksanız olun sakın; "sıradan ve sürüden" olmayın!...
Prof. Dr. A. Haluk Dursun
11 Ağustos 2019
Kur’an ve sünnet bir bütündür.
Rahman
ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.
Kıymetli okurlarım! Ayet-i kerimede
Mevla Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kim
Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet
verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle beraberdir.
Bunlar ne güzel arkadaştır!” ( Nisâ,
Suresi 69.)
Sevgilide (sav) şöyle buyuruyor: “Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli ise
Muhammed’in rehberliğidir.”(Nesâî, Îdeyn,)
İnsanoğluna karşı çok merhametli olan Rabbimiz, onu
dünya hayatında yalnız ve desteksiz bırakmamıştır. Kullarına doğru yolu
göstermek üzere peygamberler göndermiş, hidayet rehberi kitaplar indirmiştir.
İlk
insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (as) ile başlayan peygamberlik vazifesi
hâtemü’l-enbiyâ Muhammed Mustafa (sav) ile sona ermiştir.
Hz. Âdem (as) ile başlayan ilâhî mesaj, hazreti
Peygamberimiz (sav) indirilen Kur’an-ı
Kerim’le taçlanmıştır.
Kur’an-ı
Kerim, Allahu Teâlâ
tarafından bütün insanlığa gönderilen son ilâhî hitaptır. Cenabi Hakkın sözü,
kelâmıdır. Okunması ibadet olan kitap’tır. Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı,
helal ile haramı birbirinden ayıran Furkan’dır. Ruha ve bedene şifa, ahlâkî
hastalıkları tedavi eden devadır.
Dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını gösteren
hüdâdır. İnsana yaratılış gayesini hatırlatan zikirdir.
Sünnet,
Sevgili Peygamberimizin hayat tarzı, sözleri, fiilleri ve onaylarıdır. Kur’an’ı
Kerim, bize imanı ve yalnızca Allah’a kul olmayı emretmiş; sünnet, imanın
hakikatlerini öğretmiştir.
Kur’an’ı
Kerim, imanımızın gereği olan ibadetleri emretmiş; sünnet,
bu ibadetleri nasıl yapacağımızı göstermiştir.
Kur’an’ı
Kerim, bize güzel ahlâkı emretmiş; sünnet ise erdemli bir
hayata model olmuştur.
Güzeller
güzeli (sav), Allahu Teâlâ hazretlerinden aldığı vahyi insanlara hem tebliğ
etmiş hem de açıklamıştır. Onun güzide yaşantısı, Allah’ın rızasına uygun
yaşayan iyi
08 Ağustos 2019
MUTLU OLMAK İÇİN
1. Bol su için.
2. Kahvaltıda çok, öğle yemeğinde orta, akşam yemeğinde
az yiyin.
3. Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok,
fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
4. Hiç bir şeyi içinize atmayın.
5. İbadet ve dua için zaman ayırın.
6. Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.Tefekkür edin.
7. Düzenli uyuyun.
8. Her gün 10-30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken
gülümseyin.
9. Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın. Onların
seyahatinin nasıl olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.
10. Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere sahip olmayın. Bunun yerine enerjinizi şu an için harcayın, nefes aldığınız her anın kıymetini bilin, keyfine varın.
11. Sadeliğin güzelliğini keşfedin.
12. Hayatı çok da ciddiye almayın. Fâni olduğunuzu unutmayın.
13. Kıymetli enerjinizi başkaları hakkında konuşarak boşa harcamayın.
14. Sû-i zandan kaçının.
15. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan her şeye zaten sahipsiniz.
16. Geçmiş meseleleri unutun. Kişilerin geçmiş hatalarını hatırlatmayın. Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
17. Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin.
18. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
19. Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın. Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam ettiği eğitim programının bir parçasıdır.
20. Daha fazla gülümseyin ve pozitif olmaya çalışın.
21. Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmasanız da, anlaşın.
22. Ailenizi sık arayın.
23. Her gün diğerlerine iyi bir şey verin. Gülümseme, teşekkür, iltifat, yardım, destek, moral...
24. Herkesi her şey için affedin.
25. 70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
26. Her gün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız birine SELÂM verin.
27. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü ile ilgilenmeyin.
28. Doğru olanı yapın, yanlışlarınız için de pişman olmayın. Ne oluyorsa ya da olmuyorsa, hayrımıza olduğu içindir!
29. Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan her şeyden uzak durmaya çalışın.
30. ALLAH her şeyi iyileştirir, şu an fark etmesek de, yaşadığımız her şey iyiliğimiz içindir.
31. Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir. Durumu kabullenin.
32. Nasıl hissederseniz hissedin, kalkın, giyinin ve ortaya çıkın. Kendinizi eve kapatmayın.
33. En iyisine henüz sıra gelmedi.
34. Sabah canlı olarak uyandığınız için ALLAH' a şükredin.
35. Maneviyatınız daima mutluluğunuzdur. Hislerinizi önemseyin. İnanın, dua edin, gerekeni yapın ve gerisini ilahi akışa bırakın...
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
02 Ağustos 2019
Rabbin için kurban kes.
Rahman
ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Bizleri Müslüman olarak
yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Teâlâ’ya sonsuz hamt
olsun. Âşıkların
gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz. Muhammed (sav )‘e âline olsun..
Allahumme
salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.
Kıymetli okurlarım! Ayet-i
kerimede Allahu Teâlâ hazretleri şöyle ferman eder.
“Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. Şimdi sen Rabbin için
namaz kıl ve kurban kes!” (Kevser, suress.1-2.)
Sevgililer sevgilisi (sav) şöyle buyuruyor: “Âdemoğlu, kurban bayramı günü, Allah’a
kurban kesmekten daha sevimli gelen bir amel işleyemez..( Tirmizî,)
Rabbimizin rızasına yaklaşmamıza ve müminlerle
kardeşlik bağlarımızın pekişmesine vesile olan Kurban Bayramının heyecanı
yüreklerimizi sardı. Bizleri bu mübarek günlere ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz
hamt olsun.
Kurbanlarımızla
Rabbimize olan teslimiyet ve sadakatimizi, yardım ve ikramlarımızla da
kardeşlerimize olan muhabbetimizi tazeleyeceğiz. Kurban, belirli şartları
taşıyan hayvanları usulüne uygun olarak ibadet maksadıyla kesmektir. Bütün
ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da asıl maksat kurbiyettir. Yani, Allahu Telaya
yakınlaşma çabasıdır.
Takvaya ulaşma arzusudur. Kurban, itaatkâr
kullarından, Rahman’a yükselen bir saygı ve samimiyet beyanıdır. Cenâb-ı Hak,
bu gerçeği bizlere şöyle haber verir:
“Kurbanların
ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na ulaşacak olan yalnızca takvanızdır.”
( Hac, Suresi.37.)
Kurban, Hz. Âdem’den bu güne her topluma emredilmiş
bir ibadettir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“Biz
her ümmete kurban kesmeyi meşrû kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği
kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar…”(
Hac, suresi.34.)
Kurban ile samimiyet sınavına tabi tutulan Hz. Âdem’in
çocukları Habil ve Kabil’i hatırlayınız. Bu sınavda Allah’ın emrine en güzel
şekilde itaat eden ve kanaatkâr davranan Habil kazanmış, samimiyetsiz ve
kıskanç tavrıyla Kabil kaybetmiştir. Çünkü bütün ibadetlerin özü ihlas ve
takvadır.
Kurban
ile teslimiyet imtihanından geçen Hz. İbrahim’i ve oğlu İsmail’i hatırlayınız.
Bu ağır imtihanda Peygamber bir baba ve oğlu, sahip olunan her şeyin Allah
yolunda tereddütsüz feda edilebileceğini insanlığa göstermiştir.
Vefat edinceye kadar her yıl kurban kesen Güzeller
güzelini hatırlayınız. Allah’ın Sevgili Elçisi (sav), kurbanlarını bizzat
boğazlamış, etinden hem kendisi ve ailesi yemiş, hem dostlarına ikram etmiş,
hem de ihtiyaç sahiplerine infak etmiştir. Kurbanda Peygamberimizin vefası ve
duası vardır. Onun infak ve paylaşma ahlakı vardır.
Kurban,
maddi ve manevi anlamda yüce bir sorumluluktur. Eşimizle, dostumuzla,
komşumuzla, akrabalarımızla, kardeşlerimizle aynı nimet etrafında buluşmaktır.
Kurban, Allah yolunda iyilik ve infakta bulunma, O’nun nimetlerini paylaşma
bilincini diri tutmaktır.
En yakınlarımızdan başlamak üzere, muhtaçların,
mağdurların, garip ve kimsesizlerin yüzünü güldürmektir.
İhtiyaç
sahiplerinin hanesine muhabbet ve sevinç taşımaktır. Kardeş olmanın, bir
olmanın, ümmet olmanın şuuruna ermektir.
Allahu Teâlâ hazretleri kurbanlarımızı ve diğer
ibadetlerimizi yüce katında makbul eylesin.
Bir
hadisi şerif!
Mümin koku satan kimse gibidir. Yanında Otursan için
açılır.
Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün.
Onun her işi faydalıdır..
Allahumme
salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN
TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33
IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414
POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47
BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ
Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ