BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

30 Eylül 2012

Ateşin düşürülmesinde etkili yöntemler



- Limonun suyu sıkılıp, su ile karıştırılarak aç karnına içilirse ateşi düşürür. Limon suyu baş ağrısına, boğaz enfeksiyonlarına ve bademcik şişmesine iyi gelir.

- En etkili yöntemlerden biri de buruna doğal çörekotu yağı damlatmaktır.

- Suda kaynatılarak elde edilen arpa suyu ateşi düşürür, balgamı söker, ishali önler.

- Akasya çiçeği yaprakları ve dalları kaynatılarak suyu ile baş yıkanırsa ateş düşer.

- Arpa ve papatya kaynatılararak bir su bardağı içilirse ateşi düşürür.

- Kına kaynatılarak içilirse yada sirke ile karıştırılıp ayakların altına sürülürse ateş düşer.

- Sirke Ateşli hastalıklarda zeytinyağı ile karıştırılarak başa sürülürse, baş ağrısını dindirir, ateşli vücuda sürülürse, ateşi düşürür.

- Zencefil midedeki balgamı parçalar ve iltihabı kurutur. Kan basıncını normalleştirir, kan dolaşımını uyarır, terletir ve ateşi düşürür.

- Elma veya elma suyu bronşit ve nezleye, ateşli hastalıklara iyi gelir

- Sinameki ateşi düşürür.

- Defne yapraklan öğütülür, kepekli buğday unu ile yan yarıya karıştırılır ve sirke ile hamur yapılır. Bu hamur ateşli şişliklere sarılır. İltihaplanmayı önler, ateşi düşürür, ağrıyı dindirir.

sadehayat.com sitesinden alınmıştır

Kaynak: Gerçek Tıp/ Yitik Şifanın İzinde

29 Eylül 2012

SAYFASINDA ÇOK İSTİĞFAR BULUNANA NE MUTLU

Resûlullah (s.a.v) günde yetmişten fazla istiğfar ve tevbe ederdi. Resûlullah (s.a.v) buyurdular:
• “Her mü’minin günlük amellerinin yazıldığı bir sayfası vardır. Gün sonunda defter kapatıldığında, içinde istiğfar yoksa kapkara olarak kapatılır. Eğer içinde istiğfar varsa parlayan bir nur şeklinde kapatılır.”
• “Sayfasında çok istiğfarda bulunana ne mutlu!”
• “Kim istiğfar etmeyi adet haline getirirse Allâhü Teâlâ onun her sıkıntısına bir rahatlık, her darlığına bir çıkar yol lütfeder ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.”
• “Günde yetmiş kere istiğfar eden hiçbir kul yoktur ki Allâhü Teâlâ onun yedi yüz günahını bağışlamasın. Günde yedi yüzden fazla günah işleyen bir kul veya kavim zaten hüsrana uğramıştır.”
Bir adam
“Ya Resûlallah! Bana öyle bir amel öğret ki onunla cennete gireyim” dedi. Resûl-i Ekrem (s.a.v) ona;
“Öfkelenme” diye cevap verdi. Adam arzusunu ikinci kez tekrarlayınca Resûl-i Ekrem (s.a.v.) tekrar aynı cevabı verdi. Adam,
“Bundan başka ne yapmalıyım?” diye sorunca;
“Yetmiş yıllık günahlarına keffaret olması için ikindi namazından önce yetmiş kez Estağfirullah de” buyurdu. Adam,
“Fakat benim yetmiş yıllık günahım yok ki” deyince Resûlullah (s.a.v),
“Anneninkilere de keffarettir.” buyurdu. Adam,
“Onun da o kadar günahı yoktur.” deyince Rasûlullah (s.a.v) babanın, yine babamın da o kadar günahı yok deyince kardeşlerinin de günahlarına keffaret olacağını müjdeledi.”

27 Eylül 2012

2012 Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS)Ortaöğretim/Önlisans: SoruKitapçıkları ile Cevap Anahtarlarının Yayımlanması

22 Eylül 2012 tarihinde ön lisans düzeyinde, 23 Eylül 2012 tarihinde ortaöğretim düzeyinde iki oturumda tamamlanan 2012-KPSS Ortaöğretim/Önlisans Sınavının temel soru kitapçıkları ile cevap anahtarlarına aşağıdaki bağlantıdan erişilebilecektir.

Adaylara duyurulur.

ÖSYM BAŞKANLIĞI


  • 2012-KPSS Ortaöğretim/Önlisans Ortaöğretim Düzeyi Soru Kitapçığı ve Cevap Anahtarı İNDİR
  • 2012-KPSS Ortaöğretim/Önlisans Ön lisans Düzeyi Soru Kitapçığı ve Cevap Anahtarı  İNDİR

  • Telif Hakkı: ÖSYM'nin internet sayfasında yer alan sınav soru kitapçıklarının telif hakkı ile koruma altındadır. ÖSYM’nin yazılı izni olmadan Hangi amaçla olursa olsun, tamamının veya bir kısmının kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır.

    24 Eylül 2012

    NİYETİN HALİS OLURSA BAK NE OLUYOR

    Medine-i Münevvere’nin etrafına Mekke müşriklerine karşı hendek kazıldığı günlerde Hz. Câbir bin Abdullah (r.a.) Resûlullâh’ı (s.a.v.) yemeğe davet etti. Hanımı bir oğlak kesip hazırlık yaptı.
    Hz. Câbir'in (r.a.) iki erkek çocuğundan biri diğerine “Annemin oğlağı nasıl kestiğini sana göstereyim mi?” deyip kardeşini boğazlar. Annesi bir müddet sonra vaziyeti görünce çığlık atar. Diğer çocuk korkudan kaçarken fırının içine düşüp ölür. Kadın ikisinin cesedini de alarak eve götürür ve bir örtünün altına saklayarak Resûlullah (s.a.v) için yemek hazırlamaya devam eder.
    Resûlullah (s.a.v) muhacir ve ensardan birçoğunu yanına alarak eve teşrif ederler. Hz. Câbir'in (r.a.) evi pek dardı. Resûlullah’ın (s.a.v) “Allâh’ın evini genişletmesini ister misin?” buyurması üzerine “Evet, yâ Resûlullah!” dedi. Resûlullah (s.a.v) dizleri üzerinde duâ etti. Câbir (r.a.) “Seni gönderen Allâhü Teâlâ'ya yemin olsun ki çatı yükseldi, duvarlar da uzaklaştı.” dedi. Resûlullah (s.a.v) yemeği kendi elleri ile dağıtır ve Câbir’den davetlileri onar onar çağırmasını ister. Hepsi gelip doyuncaya kadar yerler.
    Resûlullah (s.a.v) bu kez de “Ey Câbir! Haydi, yavrularını çağır, gelsinler. Ben onlarla beraber yiyeceğim.” der. Câbir (r.a.) hanımına gider. Hanımı çocukların uyuduklarını söyler. Resûlullah (s.a.v) “Nefsim kudretinde olan Allâh’a yemin ederim ki onlar olmadan yemeyeceğim.” buyurur. Hanımı çocukların uyuduğunu söylese de Câbir (r.a.) çocukları çağırmak üzere odaya girer üzerlerindeki örtüyü çeker ve onların birbirine sarılıp uyuduklarını görür. Alıp Resûlullah (s.a.v)'in huzuruna getirir. Biri Resûlullah'ın (s.a.v) sağına diğeri soluna oturur ve karınları doyuncaya kadar yerler. Resûlullah (s.a.v) tebessüm eder ve “Ey Câbir! Cebrail'in bana anlattıklarını sana bildireyim mi?” der. Câbir’in (r.a.) “Evet, yâ Resûlullah!” diye cevap vermesi üzerine çocukların başına gelenleri Cabir (r.a.)'e bir bir anlatır. Hz. Câbir (r.a.) ve hanımı çok sevinirler.

    23 Eylül 2012

    KONUŞURKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ

    • Çok konuşmaktan kaçınmak lazımdır. Çünkü çok söz zihin hafifliğine ve akıl bozukluğuna alamettir, sevgiyi azaltır.
    • Çok konuşmak beyin yorgunluğuna sebep olur. Dost ve arkadaşlar yanında hoş karşılanmaz, sohbetten usanırlar ve anlatılanlardan rahatsız olurlar.
    • Bir toplulukta başkalarına konuşma fırsatı vermemek çok kötü bir davranıştır. Ne kadar kısa konuşulursa o kadar edebe uygun olur.
    • Sözün en hayırlısı az olanı ve meramı ifade edenidir.
    • Çok konuşanın başına iki bela gelir: Kendisinin küçülmesi, dinleyicilerin usanması.
    • Allahü Teâlâ kulağı iki, ağzı bir yaratmıştır ki dinlemenin ve susmanın hikmetini dile getirir.
    • Akıl tam olunca söz kısa olur.
    • Bilhassa latife ve nadir sözlerde bir defa söylediği sözü tekrar etmekten kaçınmalıdır. Aksi halde zevki kaçar.

    • Bir meseleyi haddinden fazla tekrarlamak dinleyenleri usandırır.

    HASTANIN İNLEMESİ TESBİH

    Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruldu: “Hastanın inlemesi tesbih, (çektiği ıstıraptan dolayı) bağırması tehlil, aldığı her nefes sadaka ve yatağında uyuması bir ibadettir. Yatağında bir o yana bir bu yana dönüp durması Allah yolunda düşmanla çarpışmak gibidir.”
    Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hasta, iyileştiğinde, gökten yeni düşen kar tanesi gibi bembeyaz ve pırıl pırıldır.”
    Bir haberde şöyle geçmektedir: “Allâhü Teâlâ hastaya çeşitli melekler gönderir. Bir melek yemeğin lezzetini, bir diğeri içeceklerin lezzetini, öbürü de ondan uykunun lezzetini alır. Allâhü Teâlâ hastayı sağlığına kavuşturduğunda hastanın günahlarını alan melek hariç diğer bütün melekler aldıklarını geri verirler. Günahı alan melek “Bu günahları ona geri vereyim mi, yâ Rabbi?” der. Allâhü Teâlâ “Hayır, o günahları denize at” buyurur.

    22 Eylül 2012

    BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU

    İki kardeş bir gün karar verip ilim tahsili için yola çıkmışlar. Giderken bir su kenarına varmışlar. Büyük kardeş “İlimden maksad ameldir. Ben burada kalır, ibâdet ederim. Sen var git.” demiş ve orada kalmış. Küçük kardeş de ilim okumaya gitmiş. Yirmi yıl sonra tahsilini bitirmiş ve kardeşinin yanına geri gelmiş.
    Kardeşim, sen ne yaptın? İbadetlerini şartlarına uygun, namazını tadili erkânıyla kılabildin mi? diye sormuş. O da senden sonra yirmi yıldır ibâdet ediyorum. On yıl bu sudan abdest aldım, namaz kıldım. Fakat bir gün gördüm ki bu ırmak taştı ve içinde bir hınzır ölüsü gördüm. Bu su murdar oldu. Ben de kalan on yılımda teyemmüm yaparak namazlarımı kılıyorum, dedi.
    İlim tahsil eden kardeş, “Gördün mü cahilliğin âkıbetini. On yıl abdestsiz Allâhü Teâlâ’ya secde ettin ve kıldığın namazlarını heba ettin. Hınzır ölüsüyle bu ırmak murdar olmaz. O anda murdar olsa bile, sel geçtikten sonra su temiz olurdu.” dedi.
    Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.);
    “Âlimin, (ilimsiz) âbide karşı fazileti, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.” buyurmuştur.

    19 Eylül 2012

    E-Okul nakil işlemleri bu gece başlıyor

    MEB'in internet sitesinde yer alan bilgiye göre, e-Okul nakil işlemleri bu gece 24.00'dan sonra başlayacak.
    MEB'in konuya ilişkin genelgesi ile belirlenen durumlara uygun olarak yapılacak tüm nakil işlemleri, e-Okul sistemine açıklama bilgisi girilerek gerçekleştirilecek.
    Bilgi İşlem Grup Başkanlığı tarafından e-Okul üzerindeki tüm nakil işlemleri kayıt altına alınarak usulsüz yapılan nakil işlemleri takip edilecek.

    EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL

    سْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِBizleri yoktan var eden, sayısız nimetleriyleşereflendiren Rabbimize Kâinat’ın zerresi adedince hamt, yüz binlerce salât veselam bütün insanların efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun.
    Değerli okurlarım! Doğru olma hâli, ” dürüstlük,sıdk, sadakat, istikamet, hak”  bir, hidayetanlamına gelen itikadî ve ahlâkî bir kavram. Allah'ın (c.c.) emrine vekanunlarına uygun bir yol izlemek ve insanların haklarına riayet etmek demektir.İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in engüzel ahlâkını örnek alır.

    Kur'ân-ıKerim, doğruluğa dair birçok ayet ihtiva eder”. Sıdk, istikamet; hidayetgibi çeşitli türevleri olan doğruluk, ahlâkî vasıfların tümünü kendinde toplar.Özünde Allah Teâlâ’ya meleklere, âhirete, kitaplara, peygamberlere inanan,mallarını akrabaya, yetimlere, yoksullara harcayan, namaz kılan, zekât veren,oruç tutan, sabreden, sözünde duran, cihat eden... Müminlerin bütün buvasıfları doğruluk hâlinin tezâhürleridir.

    "Âlemlerin Rabb'i Allah'ahamdolsun, Rahman'dır, Rahîm'dir. Din gününün sahibidir. Ancak sana kullukeder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğinkimselerin yoluna” ." (Fâtiha Suresi, 1-6)  

    Ayetleriylebaşlayan Kur'ân-ı Kerim, doğruluk yolunu ve bunun aksini sapmışların yoluolarak çeşitli âyetlerle açıklar. O'na kulluk etmek, doğruluğun ve doğru yolunta kendisidir. Allah, (c.c.) O'na inananları ve yoluna yapışanları rahmet velutfa mazhar eder, onları doğru yola iletir. Öğüt alanlar için âyetleri Allahu Teâlâgeniş açıklamıştır.

     Mevla Teâlâ müminlerin kendisindenkorkmalarını ve ölçüyü doğru tutmalarını emretmektedir. Sözünde doğru olmasıiçin uyarılan müminler, doğrulukları karşılığında cennet'e gireceklerdir.Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

    Doğruluk, en iyi, takvahâlinde gerçekleşebilir. "Doğrularla beraber olun" (TevbeSuresi 119) Buyrulması, bu kavramın toplumsal oluşuna delâlet eder. Doğrulukbir misâktır, kulluk ahdidir: Ahde vefa ve sadakatın mükâfatı hem dünyada hemâhirette verilecektir. Sıddıkların özellikleri ana hatlarıyla açıklanmıştır.Bunlar; sabır, itaat, infâk, istiğfar, ihlâs, takva, hayâ, emanet gibi özelliklerdir.

    Doğruluğunkarşısında yalancılık, bâtıl, dalâlet gibi özellikler bulunmaktadır. Muttakilerasla yalan söylemezler. Hz. Peygamber, (s.a.v.) "el-Emîn"olarak tanınmıştı. Yalancılık ise, insanın günlük hayatta söz ve davranışlarındadoğruluktan uzaklaşması anlamına gelir.

    Resûl-i Zîşan efendimiz (s.a.v.)şu hadisi, Şerifinde “Münâfığın alâmeti üçtür. 1- Konuştuğu zaman yalansöyler, 2- Söz verdiğinde sözünden döner, 3- Kendisine bir emanetbırakıldığında emanete hıyanet eder Bu hadisde gösteriyor ki, sadece sözlerimizde değil; işlerimizde, duygu, düşünce veniyetlerimizde de dürüst olmamız gerekiyor,

    Doğruluğun,”vahyi” temellerinin anlaşılmasından sonra, düşüncenin eyleme geçirilmesindeen başta dile hâkimiyet gelmektedir. Dil, düşüncenin iletim vasıtasıdır. Müminler söz söylerken doğruyusöyler, gereksiz yere konuşmaz, kötü söz söylemezler; ya hayır konuşurlar yahutsusarlar.

      Doğruluk; düşüncede, sözde, niyette,iradede, azimde, vefâ ve amelde doğruluk şeklinde tezâhür eder. Bütünbunların kaynağı, “Kur'ân ve Sünnet'tedir”. Öte yandan, düşünce ve eylembirliği doğruluğun esasıdır. Düşüncede ve inançta tam manasıyla İslâm'ayönelmedikçe ve İslâmî hükümlere teslim olunmadıkça davranışların doğru olmasımümkün değildir.

    Doğru olan ahlâk Kâinat’ın engüzeli (s.a.v.) ahlâkıdır; bunun dışında doğru bir yol yoktur. Rasûlullah (s.a.s.) "dosdoğruol" mesajı ile "Hûd sûresi beni kocattı" diyebuyurarak doğruluğun önemini ve insana yüklediği sorumluluğu ifade etmiştir. Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! (Hud Suresi,112,)

     “Sen Ey Habibim,! Sen ve seninleberaber tövbe edenler “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” diyor.  Biz doğru olacağız. Eşimize, dostumuza,herkese karşı dosdoğru olacağız. Doğruluğu kendi anladığımız gibi değil,Emrolundumuz gibi, doğru olacağız.  ”DoğruluğuAllah (c.c.) emri doğrultusuna yapmasak”, her şahsa göre doğrular ortayaçıkar. .

      Bir sahabi Hz. Peygamber'e (s.a.v.) "YaRasûlullah bana İslâm'ı öyle tanıt ki, senden başka birine sorma ihtiyacınıduymayayım" deyince,  Efendimiz(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah'a inandımde, sonra da dosdoğru ol." (Müslim, İman,)

    “Doğruluk her ne kadar seniöldürse bile ondan ayrılma” ( Hz. Ömer (r.a.)

    “Özü doğru olanın sözüdedoğrudur” (Hz Ali (r.a.)  

    “ Doğru söyleyip, zincirevurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir" (Sadi Şirazi.)

     Âlemlerin efendisi (s.a.v.) buyuruyor:"Doğruluk insanı iyiliğe yönelir, hayırlı işlerde cennet'e kılavuzlukeder. Bir kimse, doğruluğu prensip edinirse sıddîk olur. Yalancılık da insanıkötülüğe ve fücura sürükler. Kötülük de çehennem'e götürür. Bir kimseyalancılığı prensip edinirse Allah (c.c) ın divanında kezzab (yalancı)defterine yazılır." (Tecrid-i Sarih, Ter 9, 146). Rabbime emanetolunuz.

    SORULAR CEVAPLAR:  Amelde mezhepler 4 tanedir.
    1-İmam Ahmed Bin Hanbel: Bu zat Hicri 164 te Bağdat’ta doğmuş ve 241 yılında aynı şehirde ahir ete irtihal etmiştir. Mezhebi Şam, Irak ve Necid’de yaygındır.
    2-İmam Şafii: Asıl adı Muhammed, babasının adı ise İdris’tir. Hicri 150, tarihinde Gazze’de doğmuş ve Hicri 204, tarihinde Mısır’da vefat etmiştir. İmam-ı Azam’ın mezhebinden çok faydalanan bu zatın mezhebi Arabistan’a ve Türkiye’nin güneydoğu illerinde yayılmıştır.
    3-İmam Malik: Hicri 93 tarihinde Medine-i Münevvere’de doğmuş ve Hicri 179 senesinde aynı yerde vefat etmiştir. Zamanında Medine-i Münevvere’nin en büyük âlimi idi.”Muvatta”adlı hadis kitabı çok meşhur olmuştur.
    4-Hanefi Mezhebi: İsmi Numan bin Sabit’tir (Sabit oğlu Numan). Hicri 80 yılında Küfe’de dünyaya geldi, hicri 150 yılında Bağdat’ta vefat etti. Kabri Bağdat’ta Azamiye Cami-i yanındadır.18 sene Hammad’dan fıkıh öğrenen bu zat önceleri ticaretle meşgul olmuştur.
    Tabiinden olan İmam-ı Azam birçok hocadan tahsil ve feyiz almıştır.1000’ den fazla talebesi olmuştur. İmam Ebu Yusuf, İmam Züfer ve İmam Muhammed bunlardandır. 55 defa Hacca giden bu zat Islama uygun yaşantısıyla takvanın üstün haline gelmiştir. Yukarda sayılan dört büyük imamın tamamı dini meselelerin esaslarında birleşmişlerdir. Bu bakımdan aralarında ayrılık yoktur. Ancak ikinci derecede bulunan bir takım meselelerde ayrılık göstermişlerdir. Fakat bu ayrılıklarda görünüşte olan ayrılıklardan başka bir şey değildir.
    -Seferi olduğumuz zaman: kazaya kalan namazımızı seferi olarak kaza yaparız. (Seferide 4 rekâtlı Farz namazlarını 2 rekât olarak kılarız Akşam namazının’da seferisi olmaz…

    18 Eylül 2012

    KIBLEYE HÜRMET


    Resûlullah (s.a.v) bir topluluğa namaz kıldıran bir adamın kıbleye doğru tükürdüğünü gördü.
    Onlara “Bu adam size namaz kıldırmasın.” buyurdu. Adam bu hadiseden sonra namaz kıldırmak isteyince ona Resûlullah’ın (s.a.v) emrini bildirdiler. O da gidip Resûlullah’a (s.a.v) sorunca “Evet, öyle dedim.” buyurdular.
    Bayezid-i Bestâmî (r.a) anlatıyor:
    Bana âbid bir kişiden medihle söz edilmişti. Merak ettim ve onu ziyarete gittim. Adamın kıbleye doğru tükürdüğünü görünce ziyaretten vazgeçip geri döndüm. Çünkü, dinin küçük bir edebine riâyet etmeyen bir şahsa dinin yüksek sırları hususunda nasıl güvenilebilir?
    Seriyyü’r-Sakatî (r.h) şöyle demiştir:
    “Bir gece namaz kılmış ve namazdan sonra mihrapta ayaklarımı uzatmıştım. Gaipten “Hükümdarlarla böyle oturuyor musun!” diye bir ses geldi. Ben de 'İzzetin ve Celâlin hakkı için bir daha asla mihrapta ayaklarımı uzatmam.’ dedim.”

    MELEKLER NASIL GÜNAH YAZAR

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
    Her kulda vazifeli iki melek vardır. Sağdaki melek soldakinin amiridir. Kul günah işlediği zaman soldaki melek “Yazayım mı?” diye sorar.
    Sağdaki melek “Beş günah işleyene kadar yazma, bekle” der.
    Kul, beş günah işleyince soldaki melek “Yazayım mı?” diye tekrar sorar. “Bir sevap işleyene kadar bekle, yazma” der.
    Kul bir sevap işlediği zaman sağdaki melek, bize bir sevabın karşılığının on misli olduğu bildirilmiştir. Gel beş günahı beş sevap ile silelim, ona beş de sevap yazalım, der.

    KPSS ÖN LSANS VE ORTAÖĞRETİM DENEME SINAV SORU VE CEVAPLARI


    Yediiklimin deneme testi için tıklayınız. - Cevaplar için tıklayınız.

    İhtiyaç'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevaplar için tıklayınız.

    Pegem Akademinin deneme testi için tıklayınız. - Cevaplar için tıklayınız.

    Yaklaşımın'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevaplar için tıklayınız.

    Memurlar.Net

    iPhone'umdan gönderildi

    17 Eylül 2012

    Önlisans ve Lise mezunlarına yönelik son deneme testleri

    Yediiklimin deneme testi için tıklayınız.

    İhtiyaç'ın deneme testi için tıklayınız.

    Pegem Akademinin deneme testi için tıklayınız.

    Yaklaşımın'ın deneme testi için tıklayınız.

    Memurlar.Net

    cevapları yarın takip edebilirsiniz

    --
    akpinar25

    15 Eylül 2012

    TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU


    الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
     O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler  Ali imran 156
    Köyümüz sakinlerinden (Halil RÜZGARın eşi LEMIYE RÜZGAR) 15 Eylül 2012'de rahmetli oldu.Cenazesi yarın öğle namazı mütakip kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
    Merhumeye ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.

    13 Eylül 2012

    NECİP FAZIL KISAKÜREK' TEN ÖZLÜ SÖZ

    Allah(cc) makamını cennet eylesin.

    ALLAH KORKUSU İLE HARAM İŞLEMEMEK


    Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: 
    “Kim bir kadını ya da bir cariyeyi haram yoldan elde etme gücüne sahip olduğu halde sırf Allah korkusundan dolayı vazgeçerse Allâhü Teâlâ onu büyük korkuya karşı emin kılar. Onu ateşe haram kılar ve cennete koyar.” 


    --
    akpinar25

    12 Eylül 2012

    ANNE VE BABAYA SAYGI


    بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

     Bizleri yoktan var eden, sayısız nimetleriyle şereflendiren Rabbimize Kâinat’ın zerresi adedince hamt,  yüz binlerce salât ve selam bütün insanların efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) e olsun.
    Değerli okurlarım! Toplum yapısının temeli olan ailenin kurucuları iki kıymetli varlık. Allah (c.c.) ın insanlardan korunmasını istediği beş kutsal şeyden biri de, neslin devamıdır. Neslin devamını Allah (c.c.), canlıların kabiliyet ve yapılarına göre belli kanunlara bağlamıştır.

    Neslini devam ettirebilmek için en büyük zorluklarla karşılaşan canlı da insanoğludur. İnsan, canlıların en güçlüsü olmasına rağmen, doğduğu anda en zayıf olanların başında gelir. Bazı hayvan yavruları doğumdan hemen sonra, bir kısmı da kısa bir zaman sonra ayağa kalkabildiği, ihtiyaçlarını gidermeye başlayabildiği hâlde insanoğlu ancak, doğumundan yıllar sonra bu seviyeye gelebilir.

      Neslin devam edebilmesi için bütün bu zorlukları çeken ana babalardır. Anne, yavrusunu dokuz ay karnında taşır, hamilelik süresince pek çok güçlükle karşılaşır, hayatî tehlikeleri de göze alarak çocuğunu doğurur. Hiç bir şeye gücü yetmeyen bebeğini büyütmek için, her tehlikeye katlanır.

     Çocuğun ihtiyaçlarını temin etmek için baba yılmadan, usanmadan çalışır, anne yemez yedirir, giymez giydirir. Çocuğun bir yeri ağrısa, onlar daha fazla rahatsız olurlar. Çocuklarının rahatını kendi rahatlarına tercih ederler. Bu zahmetli meşgale, değişik safha ve şekillerde olmak üzere yirmi otuz yıl devam eder. Hatta ana-babanın çocuğuna gösterdikleri ilgi, alaka karşılıksız sevgi, şefkat, uzun yıllar sürer gider.

     Anne ve babamıza karşı görevlerimiz..

     1-Anne ve babaya itaat etmek farzdır. Allah Teâlâ (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

    وَقَضَى رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا  

    2-”Rabbin kesin olarak şunları ferman buyurdu: O’ndan başkasına iyilik etmeyin. Anaya ve babaya iyilik edin. Şayet onlardan biri yahut her ikisi senin yanında sakın onlara  ‘Öf’ bile deme ve onları azarlama. İkisine de yumuşak ve güzel söz söyle. Onlara acıyarak üzerlerine tevazu kanatlarını indir ve de ki; ‘Ey Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse, Sen de onlara rahmet buyur.”[1](İsra Suresi,23-24)

    3-Anne ve babaya saygıyla hitap etmek. 4-Anne ve babaya sık sık dua etmek.

     5-İçeri girdiklerinde hemen ayağa kalkmak.

     6-Dünyevi işlerde onların fikrine danışmak.

    7-Onları sevindirecek işler yapmak.

    8-Yanlarında yüksek sesle konuşmamak.

    9-Konuşurlarken onların sözlerini kesmemek.

    10-Sofrada onlardan önce yemeye başlamamak.

    11-Onların yanlarında kahkaha ile gülmemek.

    12-Onların huzurunda ayakları uzatmamak.

    13-Uygun zamanlarda ellerini öpmek

    14-Anne ve babalarını kınamamak.

    15-İzin vermedikleri takdirde evden çıkmamak.

    16-Çağırdıkları zaman “Efendim” deyip yanlarına gitmek.

    17-Onların önünde yürümemek. Anne ve babası vefat ettikten sonra onlara sık sık dua etmek. Salih evladın anne ve babasına yaptığı dua kabul olur.


    İtaat (saygı): Çocukların ana-babalarına karşı en önemli görevleri onlara itaat etmek, yapılması haram olmayan isteklerini yerine getirmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadislerinde: "Allahu Teâlâ size, annelerinize itaatsizliği. Haram kıldı."

     Yukarıda zikredilen ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi ana-babaların istek ve arzularını yerine getirmek, onlara karşı çıkmamak Allahu Teâlâ’nın emridir. Ancak, ana-baba çocuğundan Allah'a karşı gelmesini, O'nu inkâr etmesini, farz kıldığı bir şeyi yapmamasını, haram kıldığı şeyleri yapmasını emrederse; onların bu istekleri yerine getirilmez. “Mesela dese ki oğlum gel beraber kumar oynayalım,veya içki içelim.veya hırsızlık yapmaya teşvik etmesi gibi durumlardaitaat edilmez,,  Çünkü Allah'a isyan olan hususta, ana-baba da olsa, insanlara itaat edilmez. Güzeller güzeli (s.a.v.) de "kime iyilik yapayım?" diye üç defa soran bir sahabiye, üç defasında da, "annene" cevabını verdikten sonra dördüncü soruda, babasına iyilik yapması gerektiğini söylemiştir. (Buhârî,).

     Ana-baba, çocuklarına yeteri kadar iyilik yapmamış olsalar, hatta bazı zararları dokunmuş olsa da, çocuklar, onlara yine de iyi davranmak mecburiyetindedir. Çünkü insanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Çocukluğumuzdaki yanlış ve zararlı davranışlarımızı güler yüzle karşılayanlar bize muhtaç duruma gelince onlara, bize yaptıkları gibi iyi davranmamız aynı zamanda bir şükran borcudur.

    Peygamberimiz (s.a.s.) çok öfkeli bir şekilde üç defa, "Yazıklar olsun o kimseye " dediğinde Ashab-ı Kiram; "Kimdir o? Ey Allah'ın Resulü! " diye sorunca; "Ana-babası veya bunlardan birisi yanında ihtiyarladığı hâlde, Cennet'e giremeyip Cehennem'i boylayan kimse" der. (Müslim, Birr, 9).

      Bir sahabe; "Ölümlerinden sonra da ebeveynim için yapmam gereken bir iyilik var mı?" diye sorunca Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:  "Evet dört haslet vardır:  Onlara hayır duada bulunmak ve Allah'tan, bağışlanmalarını dilemek. Varsa vasiyetlerini yerine getirmek. Dostlarıyla ilişkiyi devam ettirip ikramda bulunmak. Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabaların ancak onlar vasıtasıyla var olmuştur. (Buhârî, el-Edebü'l Müfred.)

                          Rabbime emanet olunuz. Cumanız mübarek osun.






    11 Eylül 2012

    İŞTE YAYINEVLERİNİN HAZIRLADIĞI ÖZEL DENEME TESTLERİ VE CEVAP ANAHTARLARI


    Yaklaşımın'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Yediiklimin deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    İhtiyaç'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Pegem Akademinin deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.


    --
    akpinar25

    10 Eylül 2012

    09 Eylül 2012

    HAYATIMIZDA BUNLARI UYGULAYALIM

    ALLÂHÜ TEÂLÂ DUÂLARI İŞİTİR KABUL EDER


    Resûlullah (s.a.v)'in azatlı kölesi Zeyd b. Hârise (r.a), münafıklardan biri ile yola çıkar. Harabe bir yere geldiklerinde Zeyd (r.a) uyur. Adam onu kıskıvrak bağlar.
    Zeyd (r.a) uyanınca ona “Niçin beni bağladın?” diye sorar.
    Münafık “Seni kesmek istiyorum!
    Çünkü sen Muhammed’i seviyorsun!” diye cevap verir.
    Zeyd (r.a), “Yâ Rahmân! Kurtar beni!” diye duâ eder. Tam o anda “Bırak onu, öldürme!” diye bir ses duyulur.
    Münafık hemen harabeden çıkıp etrafa bakınır. Kimseyi göremeyince, tekrar Zeyd’i (r.a) öldürmek üzere içeri girer.
    Zeyd (r.a) yine “Yâ erhamerrâhimîn! Kurtar beni!” diye duâ eder. Öncekinden daha yakın bir ses “Bırak onu” der. Adam tekrar dışarı çıkıp, bakar ama kimseyi göremez. Tekrar içeri Zeyd’i (r.a) öldürmek üzere gelir.
    Zeyd (r.a) üçüncü kez “Yâ Rahmân! Kurtar beni!” deyince harabenin kapısında bir ses “Öldürme onu!” der.
    Adam geri dönünce mızraklı bir süvari münafığı hemen öldürür ve Zeyd’in (r.a) ellerini çözüp onu kurtarır. Zeyd (r.a) ona kim olduğunu sorar.
    “Ben Cebrâil'im! Birinci duâda yedinci semada idim Allâhü Teâlâ ‘Kuluma yetiş’ buyurdu. İkincisinde dünya semasında, üçüncü duâda ise harabenin kapısında idim! Münafığı öldürdüm!” buyurur.

    08 Eylül 2012

    Erzurum Büyükşehir Belediyespor Duayla sezon açtı



    SPOR- TOTO 3. Lig, 3. grup takımı Erzurum Büyükşehir Belediyespor, yeni sezona kurban keserek ve dua ile girdi.

    Beş koyunun kurban edildiği açılış töreninde din adamı Yusuf Atmacı,"Süper Lige çıkmalarını nasip eyle yarabbi" diye dua etti. Topluca kılınan cuma namazından sonra kesilen kurbanların kanı futbolcuların alınlarına sürüldü.Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Saim Özakalın, yeni bir takım kurduklarını ve şampiyonluk için mücadele vereceklerini belirtti.

    07 Eylül 2012

    SAĞLIKLI UYKU NASIL OLUR

    Uyurken rahat nefes alamıyorsanız, sabahları boğazınızda kuruluk hissi ile uyanıyorsanız ve uyku kaliteniz günden güne düşüyorsa burun tıkanıklığı sorunuyla karşı karşıyasınız demektir.

    Burundan alınan nefes, akciğerlere ulaşmadan önce ısıtılır, nemlendirilir ve temizlenir. Burnun bu arıtma ve iklimlendirme işlevleri, akciğer ve genel vücut sağlığı için çok önemli. Eğer burun solunumu yapılamıyorsa veya bir şekilde burnun işlevini engelleyen bir bozukluk varsa, sürekli olarak veya belirli bir dönem boyunca yapılan ağız solunumu bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat Enöz’e göre, ağız solunumu atmosfer havasının koşullarını değiştirmeden, alınan havanın doğrudan boğaz ve akciğerlere ulaşmasına neden olur. Oysa burun, dışarıdaki soğuk ve kuru havayı akciğerlere uygun hale getirir.

    Halk arasında “burun etleri” olarak bilinen “konka “ adı verilen, burun boşluklarının yan taraflarında bulunan oluşumların bu konuda çeşitli görevleri var. Buruna giren hava, konkaların arasından geçer. Bu geçiş belirli bir zaman aldığından bu sürede burundan alınan hava, ağızdan alınan havaya göre daha etkili olarak ısıtılır. Ayrıca yine bu yapıları oluşturan hücrelerin üzerinde bulunan ince “titrek tüyler” sayesinde, havada bulunan tozlar, polenler ve bakteriler filtre edilmiş olur. Burada yapışkan özelliği bulunan salgılar da (mukus örtüsü) havada bulunan alerjen ve mikropların büyük çoğunluğunu tutar ve akciğere gitmelerini önler.

    BEBEKLERİN ALDIĞI NEFES DOĞRU

    Sağlıklı bir bebeğin solunum şekli izlendiğinde burnunu kullandığı, burnu tıkandığında ağladığı, açıldığında ise tekrar burundan nefes alıp verdiği görülür.

    “Ayrıca bebeğin karın bölgesi de her soluk alışta dışarıya doğru bombeleşir” diyen Op. Dr. Murat Enöz, bu solunum şeklinin içgüdüsel olduğunu söyledi ve şu bilgileri verdi: “En doğal olan solunum şekli budur. Derin nefes alındığında diyafram kası kasılarak akciğerlerin genişlemesine katkıda bulunur ve bu nedenle karın dışarıya doğru bombeleşir. Eğer sığ ve yetersiz soluk alıp verme işlemi yapılıyorsa, bu durum gerçekleşmez. Burun solunumu ayrıca derin soluk alabilmeye de yardımcı olur. Ağız solunumu yapanlarda yardımcı solunum kasları da devreye girer. Bu kasların çalışması, özellikle çocuklarda duruş (postür) bozukluklarına neden olabilir.”

    BURUN TIKANIKLIĞINI ÖNEMSEYİN

    Halk arasında burun tıkanıklığının bilinen en önemli nedeninin kıkırdak-kemik eğrilikleri, yani deviasyon olduğunu belirten Enöz, “Oysa daha sık karşılaşılan neden, burun eti şişmesi veya rinit denilen çeşitli nezle tipleridir. Bunları takiben çeşitli sinüzit tiplerine bağlı da burun tıkanıklıkları olabilir. Burun tıkanıklığı olan hastaların en büyük endişesi, doktora başvurduklarında ‘ameliyat gerekiyor’ denmesidir. Burada her burun tıkanıklığının tedavisinin ameliyat olmadığını vurgulamak gerekir. Ameliyatla tedavi ancak ciddi bir anatomik bozukluğu olan ve/veya ilaç tedavisine yanıt alınamayan hastalarda düşünülebilir” dedi.

    NTV

    06 Eylül 2012

    ÖNLİSANS VE ORTA ÖĞRETİM KPSS DENEME SINAVI CEVAPLARI

    Pegem Akademinin deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Yargı'nın deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Yaklaşımın'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Yediiklimin deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    İhtiyaç'ın deneme testi için tıklayınız. - Cevap anahtarı için tıklayınız.

    Memurlar.Net



    --
    akpinar25

    05 Eylül 2012

    DÜNYADA HER ŞEY OLUR

    Bir şey olmaz ağabeyi olur.
    Dünya işi hallolur.
    Olan yerde olur.
    Beni yaralayan zalim Allah(cc)'ından bulur.

    KPSS Önlisans ve Ortaöğretim Adayları İçin Deneme Soruları

     BU DENEME SORULARINI MUTLAKA ÇÖZÜN

    başlıklı yazımızda deneme sınavlarına yönelik önemli bilgiler vermiştik. Bu haberimizin üstüne üyelerimizden yoğun bir şekilde deneme sınavlarına ilişkin soru ve talepler gelmiştir. Memurlar.net olarak sizler için bu konuyu geniş çaplı olarak araştırdık ve yayınevlerinden en özel testlerini istedik.

    Yayınevlerinin bizlere gönderdiği deneme testleri üç grup halinde yayınlanacaktır. Her bir grupta beş adet farklı yayınevinin denemesi yer alacaktır.

    Adaylarımızın sınav atmosferine uyum sağlamak amacıyla denemeleri ÖSYM sınavları saatindeyani sabah 09.30’da çözmeleri en uygun olanıdır. Denemelerin cevapları ise bir sonraki deneme sınavından bir gün önce verilecektir.

    Deneme sınavları aşağıdaki tarihlerde yayınlanacaktır:

    1- 4 Eylül 2012 Salı
    2- 10 Eylül 2012 Pazartesi
    3- 17 Eylül 2012 Pazartesi

    Adaylarımıza şimdiden başarılar diliyoruz.

    Kutay Seymen ARIKAN
    Memurlar.net KPSS Editörü
    kutay@memurlar.net

    İŞTE YAYINEVLERİNİN HAZIRLADIĞI ÖZEL DENEME TESTLERİ

    Pegem Akademinin deneme testi için tıklayınız.

    Yargı'nın deneme testi için tıklayınız.

    Yaklaşımın'ın deneme testi için tıklayınız.

    Yediiklimin deneme testi için tıklayınız.

    İhtiyaç'ın deneme testi için tıklayınız.

    Memurlar.Net



    --
    akpinar25

    04 Eylül 2012

    02 Eylül 2012 Tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarına Bak

    02 Eylül 2012 Tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı içintıklayınız.

    --
    akpinar25

    TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

    الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
     O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler  Ali imran 156
    Köyümüz sakinlerinden (Hacı Hasan UZUN) 04 Eylül 2012'de rahmetli oldu.Cenazesi bugün ikindi namazı mütakip kaldırılacaktır.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
    Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.



    --
    akpinar25

    01 Eylül 2012

    TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU

    الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
     O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler  Ali imran 156
    Köyümüz sakinlerinden (Hacı Rıza SUCU) 01 Eylül 2012'de rahmetli oldu.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
    Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.


    --
    akpinar25

    TORTUM DEMİRCİLER KÖYÜNDE RAHMETLİ OLDU



    الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
     O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler  Ali imran 156
    Köyümüz sakinlerinden (Hacı Müşuga AĞAÇ) 31 Ağustos 2012'de rahmetli oldu.Allah(cc) rahmet eylesin.Yakınlarına da sabır versin
    Merhuma ve cümle geçmişlerimize bir fatiha okuyalım.


    --
    akpinar25

    ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

    TOMURCUK HALI YIKAMA
    0442 214 19 34
    0533 371 19 33

    IŞILTI HALI YIKAMA
    0442 242 05 97
    0530 175 3414

    POLAT HALI YIKAMA
    0534 334 59 08
    0 507 046 83 47

    BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

    Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
    HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ