BİR FATİHA DA SENDEN OLSUN

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ? TIKLA DA GÖR

             Allah (cc), Kuran-ı Kerim’de Ankebut suresi   55. ayetinde:” Her canlı ölümü tadacaktır.”diyor. Bizler ve bu yazıyı siz...

16 Ekim 2009

6 SORUDA DOMUZ GRİBİ

Sağlık Bakanlığı kararıyla, okullarda tek bir w vaka bile görülürse salgın kabul edilip tatil edilecek. Devamsızlık ve öğretmenlerin ihbarı hastalığın tespitinde esas oluşturacak

OKULLARDA HANGİ DURUM SALGIN SAYILACAK? Sağlık Bakanlığı'nın aldığı kararla; okullarda öğrenci, öğretmen veya görevli personelden birinde bile domuz gribi görülmesi halinde salgın sayılacak. Okul hemen tatil edilecek.

OKULLARDA HASTALIK OLDUĞU NASIL TESPİT EDİLECEK? Okul öğrencilerinin devamsızlıkları ve öğretmenlerin öğrencilerle ilgili bildirimleri esas alınacak. Öğretmenler, hastalık belirtisi görmesi halinde il sağlık müdürlüğü ile temasa geçerek durumu bildirecek. Sağlık ekipleri hastalık belirtisi olan kişiden teşhis için numune alacak.

AİLELER NE YAPMALI? Çocuğunda grip belirtisi gören ebeveyn, çocuğunu gözlem altına almalı. Hastalık hafif seyrediyorsa ateş düşürücü ağrı kesici ile tedavi edilmeli, sulu gıdalar tüketilerek dinlenilmeli. Gribal vakalarda, karaciğer yetmezliğine neden olduğu için kesinlikle aspirin kullanılmamalı.

ATEŞ, KUSMA İLK BELİRTİ... Çocuk küçükse ve ateş, kusma gibi belirtileri gösteriyorsa hemen hastaneye götürmeli. Kişi yetişkinse de, solunum sıkıntısı yaşanması ve kendini kötü hissetme durumunda hastaneye başvurmalı.

GÜNLÜK YAŞAMDA NE YAPILMALI? Eller sık sık sabun ve su ile yıkanmalı, hapşırık ve öksürük esnasında tek kullanımlık mendille ağız ve burnun kapatılmalı, el sıkışma, sarılma, öpüşme gibi alışkanlıklara salgın geçinceye kadar ara verilmeli.

AŞI NEREDE VE NASIL YAPILACAK? A gribi (domuz gribi) aşısı bu ay sonundan itibaren yapılmaya başlanacak. Aşı sağlık ocaklarında yapılacak. Ayrıca domuz gribi aşısını sağlık çalışanları çalıştıkları hastanelerde, hamileler ve küçük çocuklar ana çocuk sağlığı merkezleri ve sağlık ocaklarında yaptırabilecek.

15 Ekim 2009

BİR MUHASEBE YAPALIM

Sevgili okurlarım!
Gelin, hemen şimdi şöyle bir muhasebe yapalım. Hepimiz müdrikiz, elhamdülillah...
. Her sabah yeni bir başlangıçtır.
. Her gün bir bütündür.
. Öyle ise, her sabah uyanınca, bugün nasıl iyilik, hizmet ve hayırlı faaliyet yapabilirim, diye düşünüp plânlayalım.
. Yeri geldiğinde elimizden geliyorsa iyilik yapmayı, hizmet yapmayı ertelemeyelim...
Her sabah uyanınca:
. Nefsimizi engelleyeceğimize,
. Kin beslemeyeceğimize,
. Haset etmeyeceğimize,
. Kibirlenmeyeceğimize,
. Kıskançlıktan uzak duracağımıza
. Kimseye kem (kötü) gözle bakmayacağımıza,
. Kimseyi kırmayacağımıza,
. Kimseyi aldatmayacağımıza,
. Yalan konuşmayacağımıza,
. Tanıdık, tanımadık herkese selâm vereceğimize,
. Herkese tebessümle bakacağımıza,
. İbâdetlerimizi yapacağımıza,
. Namazlarımızı vaktinde kılacağımıza,
. Haramlara tevessül etmeyeceğimize,
. Helâl olanlarla iktifa edeceğimize,
. Hilekârlık yapmayacamıza SÖZ VERELİM...
. Sadece yediklerimizle yaşayamayız. O hâlde, hergün kültürümüzü, bilgimizi artıralım... Ahlâkımızı yüceltip güzelleştirmeye gayret edelim...
. Ülkemizin hâli yürekler acısı, "Onu nasıl düzeltebiliriz? Bozulmada bizim payımıza düşen nedir? Bozukluğu gidermenin çaresi nedir?" sorularının cevabını bulalım... Gereğini mutlaka yerine getirelim...
. Her gün kitap okuyalım. Çünkü kültürün, ilmin, hikmetin kaynağı kitaplardır.
. Eskiden Müslümanlar, bugünkü kadar göz ve kulak günahı işlemezlerdi. Şimdi televizyon, radyo, basın, kalabalık şehirler bu günahların patlamasına yol açtı. Her yer günah galerisi hâline geldi. Günah arenaları oluşturuldu. Bunlardan nasıl korunacağız? Bu konu üzerinde asla ihmalkârlık etmeden durmalıyız. Çareleri mutlaka tatbik etmeliyiz.
. Çevremize iyi örnek güzel önder olmaya söz vermeliyiz... Sözümüzün eri olmalıyız...
. Az sadaka çok belâyı def eder. Sadaka vermeyi ihmal etmemeliyiz. Hiç olmazsa karşılaştıklarımıza güler yüzle bakmalıyız... Bu da bir çeşit sadakadır.
. Sadaka deyince sokak başlarında, caddelerde, köşelerde bucaklarda dilenen profesyonel isteyicileri anlamayalım. Bunlara verilenler sadaka sayılmaz. Yardıma muhtaç gerçek fakirler hayâlarından dolayı bir şey isteyemezler. Bizler onları arayıp bulmalıyız... Gerekeni de bunlar için yapmalıyız...
Her sabah, bu gün en az:
. Bir yetimi sevindirmeye,
. Bir fakiri memnun etmeye,
. Bir akrabamızı bizzat (veya telefonla ya da diğer ileşitim vasıtalarıyla) arayıp hatırını sormaya,
. Bir komşunun durumunu öğrenmeye,
. Bir muhtacı arayıp bulmaya, bulup da ihtiyacını gidermeye,
. Hiç olmazsa bir kişinin sıkıntısını gidermeye,
. Bir kişiye iyiliği tavsiye edip kötülükten vaz geçirmeye,
. Bir kişiye nasihat etmeye,
. Bir kişiye Kur'an'dan bir âyet nakletmeye,
. Bir kişiye Peygamberimiz efendimiz (S.A.V.) bir hadisini tebliğ etmeye KENDİ KENDİMİZE SÖZ VERELİM...
Var mısınız böyle delikanlı, hakiki müslüman olmaya?
İşte hodri meydan...
YAZAR: MEVLÜT ÖZCAN

07 Ekim 2009

PATATES(KARTOL)SÖKÜMÜ BAŞLADI

Köyümüzde insanlar bugünlerde yoğun bir şekilde patates sökümü yapıyor.Köyümüzde Patates sökümü öküz yardımı ile oluyor.Eskiden köyümüzde herkesin bir çift öküzü varken şimdi sadece 4-5 çift öküz kaldı.Patates ekme ve sökmede yoğun izdiham oluyor.Arazi darlığında dolayı traktör kullanılamıyor.
Köyümüzün patetesine de doyum olmuyor.Hani derler ya "yeme de yanında yat".
Patatesi haşlayacaksın.Böyle patlam patlam olacak.Taze taze soyacaksın, ellerin yananacak.Sonra tuza banıp yiyeceksin.
Ya da soyacaksın köy ekmeğinin içine ellerinle dağitıp üzerine de Demirciler Köyü'nün basma peynirinden koyup dürüm yapıp yiyeceksin.
Ya da patatesi kafana göre bir sahana doğrayıp üzerine halis muhlis köyümüzün yoğurdunu dökeceksin.Ardında mis gibi tereyağını döküceksin.O cıs sesini duyacaksın.Sonra da kaşıkla dalacaksın.
Yazarken benim ağzımın suyu aktı.Sizlerin de ağzının suyu akmıştır, akacaktır.
-Ne duruyorsunuz?
-Ne yapalım?
-Tarifleri verdim. Patates yemeği yapsana,Patates yemeği yapsana.

04 Ekim 2009

Pısırık Hastalığının Teşhis ve Tedavisi

Babadan dayağı yiyen pısırık, kendinden küçük kardeşi dövermiş. Çavuştan fırçayı yiyen onbaşı erleri tokatlarmış. Müdürden azar işiten muavin, öğretmenleri haşlarmış.

Daireden kınama alan memur, hanımına ağzının payını verirmiş.

Profesörünün çantasını taşıyan asistan, kendi asistanına pazar alışverişi de yaptırırmış.

Korktuğu devlet başkanlarından ültimatom alan yöneticiler de kendi halkına baskı yaparak, vergilerle inleterek, karakollarda bağırtarak, hapishanelerde yalvartarak acısını dindirmeye çalışırmış.

Benim dediklerimi okuyan ister sağcı olsun ister solcu olsun, bu söylediklerimi test edebilirsiniz.

Kendi düşüncenizdeki arkadaşlarla otururken Osmanlı'yı, Arapları, parçalanmayı, Musul'u, Kerkük'ü, petrol kuyularını, dolarları konu edinin ve siz dinlemeye çekilin.

Sağcı siyasiler ile solcu siyasilerin dediklerinin onların ağzından çıkmaya başladığını göreceksiniz.

"Musul, Kerkük, düne kadar vilayetimizdi. Alıversek ne olur? Özal döneminde hata yapıldı..... o hata bir Mart tezkeresinde de yapıldı.." gibi sözler akmaya devam eder.

Hatta birileri Musul'un Kekrkük'ün sınırlarımız içinde olduğu bir harita bile yayınlar.

Ama "Selanik bizimdi" diyen yok.

"Gümülcine halkının tamamı Müslüman Türk, orayı da alıverelim" diyen de yok.

Batıya karşı boynu bükükler, pısırıklar, pusuya yatanlar, doğuya karşı pusu kurmaya, boyun kırmaya gidiyorlar.

Harpte başını pusudan çıkarmayan korkak, kendi korkaklığını gizlemek için kahraman arkadaşına pusu kurarmış.

En iyi pusuyu, pusanlar kurarlarmış.

"Eş horlamak pusturur, aş horlamak kusturur." Demiş atalarımız.

Eşimizi, aşımızı, arkadaşımızı, vatandaşımızı, dindaşımızı ve büsbütün insanlık ailesini pısırık yetiştirmemek, pusturmamak için pusu kuranlara, yol kesenlere, hazine hortumlayanlara, beyin ezerek büyüyenlere fırsat vermemek gerekir.

Tuzak kuran değil, bütün tuzakları ve tuzak üreten şer odaklarını dağıtan yiğit insanlar yetiştirmeli.

"Allah var keder yok" diyerek yoluna yürüyen, korkularının tamamını Yaratana yönelten ve Yaratılanlardan korkmaya yer bırakmayan, "Hasbünallah/Allah bize yeter" diyen, pusmayan, pusu kurmayan, haram yemeyen, yalan söylemeyen bir nesil yetiştirmezsek, yukarıya karşı pusan pısırık insanların pususunda birbirimize daha çok eziyet etmeye devam ederiz.

On yıllık devlet başkanlığı döneminde Mısır, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Buhara, Semerkand' da fitne ve fesada son veren, insanlara kurulmuş bütün tuzakları kırıp dağıtan Hz. Ömer, "Hile yapan bir adam olmadığım için hiçbir hilekar bana hile yapamaz" diyor.

Rabbimiz de: "Eğer sabreder ve müttaki olursanız (içinizi Hak için, dışınızı halk için güzelleştirirseniz) onların hileleri, tuzakları size katiyyetle zarar vermez." (Âl-i İmran 120) "Şeytanın hilesi, tuzağı zayıftır" (Nisa 76) "Kafirlerin hile ve tuzakları boşa çıkar" (Mü'min 25) "Onların tuzakları dağları yerinden oynatsa bile onların tuzakları, hileleri senin içini daraltmasın" (İbrahim 46, Neml 70) buyuruyor.

Bunu sağlamak için şair Sufi Allahyar'ın:

"Feriştehler, nebiler yitmediler

Boyun eğdiler fikir itmediler" yani, Melekler ve nebiler, Allah'ın emirleri önünden kaçmadılar, onun emirlerine karşı fikir beyan etmediler" diyor.

Allah'ın kelamına karşı fikir beyan edenlerin hepsi, kendileri gibi insanlardan emir almaya ve boyun bükmeye devam ediyorlar.

MAHMUT TOPTAŞ

ERZURUM'DA HALI YIKAMA SİZE BİR TELEFON KADAR YAKIN

TOMURCUK HALI YIKAMA
0442 214 19 34
0533 371 19 33

IŞILTI HALI YIKAMA
0442 242 05 97
0530 175 3414

POLAT HALI YIKAMA
0534 334 59 08
0 507 046 83 47

BURSADAKİ TORTUM DEMİRCİLER KÖYLÜLERİNİ MİLLETÇE ALKIŞLIYORUZ

Bursa'da yaşayan köylülerimiz ayda bir 27 hane reisi olarak toplanıyor. Kuranı Kerim okuyor, dua ediyor, birbirlerinden haberdar oluyor.
HABER YENİ FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ